Yalnız Mesajı Göster

Cihat Nedir,Cihat Çeşitleri Nelerdir?

Eski 07-28-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cihat Nedir,Cihat Çeşitleri Nelerdir?



“Allah Teâlâ, Cennet’e karşılık müminlerin canlarını ve mallarını satın aldı Onlar Allah yolunda savaşırlar Savaş meydanında şehît ve gazi olurlar Allah’ın bu öyle bir vâdidir ki, Tevrat’ta da, İncil’de de, Kur’an’da da sabittir Kim Allah’tan daha çok vadini yerine getirir? Yaptığınız bu hayırlı alış verişten dolayı sevinin İşte büyük kurtuluş budur(et-Tevbe, 9/111)
“Ey mü’minler! Sizi çetin bir azabdan kurtaracak bir ticaret yolu göstereyim mi? O da şudur: Allah’a ve Rasûlüne iman eder ve Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla savaşırsınız Bir bilseniz bu iş sizin için ne kadar hayırlıdır Bu takdirde Allah sizin günahlarınızı mağfiret eder, altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn Cennetlerindeki hoş konutlara koyar İşte büyük kurtuluş budur(es-Saf, 6/10-12) Cihadın fazileti hakkında Hz Peygamber (sas) de şöyle buyurur:
“Rasûlullah’a: “-hangi iş daha hayırlıdır?” diye soruldu ” Allah’a ve Peygamberine iman etmektir ” dedi
“-Sonra hangisi faziletlidir, denildi: Allah yolunda cihaddır” cevabım verdi sonra “hangisidir?” sorusuna karşı da: “-Makbûl olan hac’dır, ” buyurdu” (Buhâri, İman, 18)
Abdullah b Mes’ud şöyle anlatıyor: “Rasûlullah’a: -Yâ Rasûlallah, Allah katında hangi iş daha sevimlidir? diye sordum -Vaktinde kılınan namazdır, dedi -Sonra hangisidir? dedim -Anne ve babana iyilik etmendir, buyurdu Sonra hangisidir? sorusuna da: -Allah yolunda cihaddır, cevabını verdi (Buhârî, Cihad, 1)
Ebû Zerr (ra)’den şöyle rivayet edilmiştir: “-Ya Rasûlallah, hangi amel daha faziletlidir?” dedim “Allah’a iman etmek ve onun yolunda savaşmaktır” buyurdu (Riyâzü’s-Sâlihîn, II, 531)
Bir adam Peygamberimiz (sas)’e geldi ve: “-İnsanların hangisi efdaldir?” diye sordu Rasûlullah: “-Allah yolunda malı ve canı ile cihad eden mümin kişidir” buyurdu (Buhârî, Cihad, 2)
Elde silâh, din ve İslâm diyarı uğrunda hudut boylarında nöbet beklemenin asil bir görev olduğunu ve bunun Allah Teâlâ’yı ziyadesiyle memnun ettiğini bildiren Peygamberimiz (sas) şöyle buyurmuştur:
“Hudut ve İslâm diyarının muhafazası için bir gün, bir gece nöbet beklemek, bir ay (nafile olarak) gündüz oruç tutup gece namaz kılmaktan daha hayırlıdır (Müslim, İmâre,163; Tirmizî, Cihad 2)
“İki çeşit gözü, Cehennem ateşi yakmaz: Biri Allah korkusundan ağlayan göz; diğeri Allah yolunda nöbet beklerken uyumayan göz ” (Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad, 12)
Görüldüğü gibi cihad ilâhi bir emir olup kadın erkek bütün müslümanlara farzdır Bu farzı yerine getirenler Cenâb-ı Hakk’ın hoşnutluğunu kazanacak ve ahirette yüce mertebelere ulaşacaklardır
Cenâb-ı Hak:
“Siz de düşmanlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve (cihad için) başlanıp beslenen atlar hazırlayın” (el-Enfâl, 8/60) buyurarak müslümanlara her zaman cihad için hazırlıklı olmalarını emretmiştir

İşte bütün bu ayet ve hadislerin ışığında cihad, dünya ve dünya malı için olmayan, Kelîme-i Tevhîd’in kabulü ve gönüllere yerleşmesi için gösterilen cehd ile bunun neticesinde kazanılan kardeşliğin adıdır Cihad; insanları, kula kul olmaktan kurtarıp Allah’a kul etmeğe davet edişin ve bu uğurda çekilen sıkıntıların adıdır Cihad, insanları, sınıf, zümre, parti ve bütün beşeri hegemonyalardan kurtarıp Allah’ın hâkimiyeti altına gönül rızası ile davet etmenin adıdır Kinsiz, kansız ve mutlu bir İslâm toplumu oluşturmak için gösterilen ihlaslı hareketin adıdır Cihad, her ferdin, kendisini günahlardan arındırıp Allah’a istiğfar etmesi, Allah’a yönelmesi, Allah’a yönelen insanlardan oluşan bir dünya kurması ve bu dünyada kendisi ve insanlar için yalnız Allah’ın hâkimiyetini istemesi ve bunun için devamlı hareket halinde olmasıdır Cihad, eskiden yapılan ve pişmanlık duyulan bütün yanlış işlerin aksini yapma gücüdür Cihad, zimmete geçirilen bütün hakları geri iade edebilmektir
Cihad, terkedilen hukukullahı telâfi etmektir Cihad, nefis ve bedendeki her türlü taklidi terk etmektir
Rasûlullah (sas)’ın torunu Hz Hasan der ki: “Adam Allah uğrunda cihad eder Halbuki bir kılıç vurmamış bulunur Sonra Allah uğrunda cihadın hakkı da; hak ve ihlâsa yakın bulunması, haksızlıktan ve kötü niyetlerden gücü yettiği oranda kusur ve ilgisizlikten uzak bulunmasıdır

Cihad, insanları baskı ve zorlamadan korumak ve kurtarmaktır Zorlama ve baskı olmayan İslâm’a, insanları davet ederek Allah’ın adını yüceltmektir Cihad, herkesi, mensubu olduğu akîdeden zorla çıkarmaya çalışmayıp, hakkın kabulü ve yayılışına engel olmak isteyen ve gücünün yettiğine baskı yapan hak düşmanlarının kovulması ve her türlü engelin kaldırılması ile, sağlam kalp ve dosdoğru düşünen bir akıl için belirlenmiş en güzel nizamı, yani İslâm’ı hâkim kılmaktır Cihad, Hz Peygamber (sas)’in yaşayıp tebliğ ettiği İslâm’a yapışarak Allah yolunda kendini ve malını feda etmiş, orta yolu seçmiş, aşırılıktan sakınmış ilâh olarak Allah’ı ve onun hâkimiyetini tanımış, İslâm’ı bütün dinlerin üstünde ve tamamlanmış tek din kabul ederek bu dini müdafaa ve yaşanılır kılmak için çalışmak demektir Bunun için İslâm’da mutlak surette, öldürme, intikam, din değiştirmeye zorlama yoktur Düşmanı yenmek, onun kuvvet ve gücünü bertaraf edip, dinde serbest olarak Allah’ın hükmüne tabi tutmaktır ki, işte Allah’ın adını yüceltmek için yapılan cihad şekillerinden birisi de budur
Cihad, ne bir savunma savaşı ne düşmana saldırıda bulunup onu imha etme savaşıdır Kıtal ve kan dökme değildir Yahut bir üstünlük ve egemenlik kurarak insanları boyunduruk altına alma savaşı da değildir

İnsanlarla mücadele ve insanlar arası savaş ilişkilerini anlatan pek çok kelime varken, İslâm bu kelimeleri cihad kavramı yerine kullanmadı Meselâ, harp, kıtal, ezâ kelimeleri cihad kelimesinin yerini tutmamaktadır İslâm niçin eskiden Araplar’ın kullandığı harp vb gibi kelimeleri almadı da yepyeni bir ifade olan cihad tabirini aldı Bunun birinci sebebi, harp tabiri şahsi menfaatler, polemik oyunlar için ateşi sönmeyen, yangını çağlar boyu milletlerin, kabilelerin içinden çıkmayan kıtal anlamında kullanılmıştır Harplerde genellikle, kişisel ve toplumsal kinler hâkim olmuştur Harplerde fikir endişesi, bir akîdeyi galip kılma çabası göze çarpmaz
Cihad Allah İçindir ve Allah Yolundadır
İslâm’da cihad, hedefsiz, gayesiz bir savaş değildir İslâm’da cihad yalnız Allah yolunda olur Bu şart, cihaddan ayrılmaz İslâm’ın kendi hedeflerine varmak için niçin harp veya başka bir kelimeyi değil de; “cihad” kelimesini seçtiğini belirtirken, cihadın diğer kelimelerden farklı olduğunu ifade ettik Bu farklılığı sağlayan bir hususiyet de “Allah yolunda” ifadesinin ve kavramının cihad kelimesinin içinde bulunmasındandır “Allah yolunda” tabiri de İslâm’ın kendi mefkûresi için kullandığı terimler sözlüğünden bir terimdir Bu terimi de bir çok kişi yanlış anlamış, halkı İslâm inancına boyun eğdirip, İslâm’ı kabul ettirip bunun için zorlamak olduğu düşüncesini “Allah yolunda cihad” olarak düşünmüşlerdir
Gerçekte, “Allah yolunda” terimi, İslâm kavramları içinde onların düşündüğünden çok geniş bir anlam belirtir “Allah yolunda cihad” batılıların anladığı manada kutsal bir savaş değildir İslâm nazarında, toplumun fayda ve mutluluğu için, geçici dünya arzusunda bulunmadan yapılan her hareket “Allah yolunda”dır
Allah’ın sana verdiği malları geçici dünyalık faydalar umarak sarfedersen bu “Allah yolunda” olmak değildir Ama sırf Allah rızası için, bildiğin muhtaçlara yardım edersen şüphesiz ki bu “Allah yolunda” bir iştir İşte bu “Allah yolunda” terimi, yalnız İslâm’a mahsus; maddi menfaat ve arzulardan uzak, sırf Allah rızası umulan davranışlar için kullanılır Bunu yapan kimse bilir ki mümin kardeşlerinin saadeti için yaptığı her iş Allah rızası içindir Müminin geçici dünya hayatında istediği tek husus Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmaktan başka bir şey değildir İşte yüce Allah, bu anlama işaret etmek için cihadı, “Allah yolunda” kaydıyla sınırlamıştır İslâm’ın istediği de budur Müslüman topluluk veya fert, batıl ve beşerî sistemleri yıkıp, yerine İslâm akîdesine dayalı bir sistemi getirirken, harcayacakları çabaları ve yapacakları her türlü fedakârlıkları, kişisel çıkarlardan, nefsânî arzulardan uzak tutmalıdır Bütün çırpınmalarının karşılığı olarak, hak ölçülerine uygun, adaletli bir sistemi getirmekten başka bir şey gözetmemelidirler Mümin, yaptığı şeylerin karşılığını bu dünyada beklemez Allah’ın kelâmını yüceltmek için, bu bitmeyen mücadelenin, dinmeyen savaşın karşılığında; mal, mülk, şan, şeref, rütbe, geçici dünyalık elde etme düşüncesi aklından geçmez

“İnananlar Allah yolunda savaşırlar, küfredenler ise tâğût yolunda savaşırlar…” (en-Nisâ, 4/76)
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, Allah, ancak kendi rızası için olan cihadı kabul eder Nefsânî arzulardan, kavmiyetçi kinlerden, kabilecilik taassubundan kopan savaşı değil… Yeryüzündeki her canlı, hayatını devam ettirmek için çırpınıp durur Fıtrî gayesine ulaşmak için gece gündüz demeyip çalışır fakat müslümanın çırpınış ve çalışması başka gayelere yöneliktir O, yani, İslâm’a inanıp, onun sistemine bağlanan kimse, her şeyden önce İslâm inkılâbının gayesi olan Hakkı getirmek için canla başla, malla Allah yolunda cihad eder Bütün gücüyle şer güçleri yıkmak, fitne ve fesat tohumlarının yeryüzünde yayılmasına engel olmak için çalışır “Fitne yok olup din ve hâkimiyet yalnız Allah’ın oluncaya kadar” cihad eder İşte İslâmî cihad budur





Kaynak: İslam Fıkhı Ansiklopedisi



Alıntı Yaparak Cevapla