Yalnız Mesajı Göster

Mücahid Kimdir,İslamda Mücahitlerin Konumu Hükmü Nedir?

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mücahid Kimdir,İslamda Mücahitlerin Konumu Hükmü Nedir?






Mücahid kimdir,İslamda mücahitlerin konumu hükmü nedir?
Çaba sarfeden, tüm imkânlarını kullanarak belli bir hedefe varmak isteyen; düşmana karşı var gücüyle savaşan, dünyevî hiç bir menfaat beklemeksizin sırf Allah rızası için ve O'nun yolunda cihad eden kimse

"Mücahid" tabiri arapça bir kelime olup "câhede" (Cihad etti) fiilinin ism-i fâilidir Çoğulu "mücâhidun"

"Cihad" ve "mücâhid" terimleri birer İslâmî kavramdır Dolayısiyle, bu kavramlârın ne manaya geldiklerini, kimlerin bu kavramlarla nitelenebileceğini en iyi bilen Allâh ve Rasûlüdür

Cihadın Allah rızası için ve O'nun yolunda yapılması, İslâm'ın şart koştuğu bir husustur Allah yolunda olmayan, O'nun rızasını taşımayan tüm savaşlar, harcanan paralar ve sarfedilen gayretlerin cihad sayılamayacağı, bu tür mücahedeye katılan kimsenin de mücâhid olamayacağı muhakkaktır

"Ey iman edenler! Allah'tan korkun O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz " (el-Mâide, 5/35)

"(Ey iman edenler!) Gerek hafif, gerekse ağır olarak hep birlikte savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin Eğer anlıyorsanız, bu sizin için daha hayırlıdır" (et-Tevbe, 9/41)

"Doğrusu, inanıp hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler (var ya) işte bunlar birbirlerinin dostudurlar" (el-Enfâl, 8/72);

"Îman edip hicret edenler, Allah yolunda savaşanlar ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler İşte onlar gerçekten inanmış olanlardır Onlara mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır" (el-Enfâl, 8/74)

Bu ve buna benzer âyetlerin hemen hemen tamamında cihadın, Allah yolunda olması gerektiği vurgulanıyor Bu da, cihadın ve mücâhidin ne manaya geldiğinin açık bir delilidir

Hz Peygamber (sas)'den nakledilen bazı hadisler, mücâhid kavramına daha da bir açıklık getirmektedir Şöyle ki; Ashabtan biri Rasulullah (sas)'a gelerek;

"Ya Rasulûllah! Dünya menfaatlerinden bir menfaat umarak Allah yolunda cihad etmek isteyen kişinin durumu nedir?" diye sorunca, Rasulûllah:

"Onun ecri (sevabı) yoktur", diye cevap verir Adam aynı soruyu iki kere daha sorar, her seferinde "Onun ecri yoktur" cevabını alır (Ebu Dâvûd, Cihad, 24)

Başka bir hadiste şöyle rivayet edilir:

A'râbînin biri Rasulûllah (sas)'a gelerek: "Kimisi şöhret için, kimisi öğülsün diye, kimisi ganimet elde etmek için savaşıyor (Bu konuda ne dersin?)" deyince, Rasulûllah: "Yalnızca Allah'ın Kelimesi üstün olsun diye savaşan kimsenin mücahedesi Allah yolundadır, " diye cevap vermiştir (Ebu Dâvud, Cihad, 24)

Cihadın İslâm dininde büyük bir ehemmiyeti vardır Bu önemine binaen Cenab-ı Allah, cihadı, kıyamete kadar devam edecek bir farz kılmıştır Bazılarının iddia ettiği gibi cihad, geçici bir zaruretten doğmuş değildir Şayet cihad, müslümanların hayatında geçici bir zaruret olmuş olsaydı, Allah Teâlâ, Kitabullahın büyük bir ekseriyetini en kuvvetli ifadeleri kullanarak bu mevzua tahsis etmez ve aynı şekilde, Rasulûllah'ın hadislerinde de en kuvvetli ifadeler ve en ısrarlı emirler cihad için sarfedilmezdi Şayet cihad, geçici bir zaruret olsaydı, Allah'ın Rasûlü, kıyamete kadar gelecek olan insanları ferd ferd içine alan şu hadisini irad etmezdi:

"Kim cihad etmeden ve cihada niyet de etmeden ölürse, nifaktan bir şube üzerine ölmüş olur" (Mesâbîhü's-Sünne)

Cenab-ı Allah, öneminden dolayı cihadı farz kılmış ve gücü yeten her mü'mini bununla mükellef tutmuştur Yüce Rabbimiz cihadı terk edenleri tehdit etmiş, kendi yolunda samimiyetle mücahede eden mücâhidlere de büyük mükâfatlar vadetmiştir Kur'ân-ı Kerim'de, her iki gruba da yönelik vad ve vaîdleri görmek mümkündür:

"Allah'a inanın, Rasûlü ile beraber cihad edin diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve; bizi bırak, oturanlarla beraber olalım, dediler Geride kalan kadınlarla beraber olmağa razı oldular Çünkü onların kalplerine mühür vuruldu, dolayısıyla anlayamazlar" (et-Tevbe, 9/86, 87)

Cenab-ı Allah, cihaddan kaçınan böyle kimselerin, yaptıklarının mutlaka karşılığını göreceklerini şöyle dile getiriyor:

"Allah, içinizden cihad edip, Allah'tan, peygamberinden ve inananlardan başkasını sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan kendi halinize bırakılacağınızı mı zannediyordunuz? Muhakkak, Allah işlediklerinizden haberdardır" (et-Tevbe, 9/16)

"Allah, içinizden cihad edenleri ve sabredenleri açığa çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sanıyordunuz?" (el-Bakara, 2/218)

"Andolsun ki, içinizden mücahidlerle sabredenleri belirleyinceye kadar ve herbirinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz" (Muhammed, 47/31)

Görüldüğü gibi Rabbimiz, mücahidlerle cihaddan kaçınanları, hattâ bu arada kendini mü'min imiş gibi göstermeye çalışan münafıkları imtihan etmek suretiyle ortaya çıkaracağını söyleyerek tehdit ediyor Ta ki saflar netleşsin, mü'min münafık birbirinden ayrılsın, arada karanlık hiç bir nokta kalmasın

Zahidlerden Fudayl İbn Iyaz bu âyeti okuyunca ağlar ve şöyle dermiş: "Allah'ım bizi imtihan etme! Çünkü sen imtihan edersen biz rezil oluruz, sırlarımız ortaya çıkar ve azaba düçar edersin" (Seyyid Kutub, Fî Zilâli'l-Kur'ân, XIII 402)

Cihad denilince akla ilk gelen şey savaş olmakla beraber, cihad kavramı, bundan çok daha kapsamlı bir manâyı ihtiva etmektedir Allah yolunda canla, malla, söz ve kalemle yapılan mücadelenin tümü cihad kapsamına girer Bununla birlikte, canla ve malla yapılan cihad en kutsal cihaddır Hakiki manâda bir mücahid de, böylesi bir cihadda bulunan kimsedir

Rabbimiz, böylesi bir cihada katılan mücahidlerle yerlerinde oturan mü'minlerin aralarındaki farkı şöyle dile getiriyor:




Alıntı Yaparak Cevapla