Prof. Dr. Sinsi
|
Hudud Hakkında Hadisler
RESÛLULLAH'IN HADD TATBİK ETTİKLERİ KİMSELER
1577 - Hz Büreyde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissâlatu vesselâm)'a, Mâiz İbnu Mâlik el-Eslemî (radıyallâhu anh) gelerek:
"- Ey Allah'ın Resûlü, ben nefsime zulmettim, zinâ fazihasını işledim, beni temizlemeni istiyorum" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu reddetti (geri çevirip meselenin üzerine gitmedi) Ancak Mâiz ertesi gün tekrar geldi Yine:
"- Ey Allah'ın Resûlü, ben zinâ fazihasını irtikab ettim!" diye ikinci sefer itirafta bulundu Adamı ikinci sefer geri çeviren Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) adamın kavmine birisini yollayarak:
"Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı?"diye tahkik ettirdi Ancak hep beraber:
"Biz onu gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki sâlih kişilere denk akıl (ve feraset) sahibi biliyoruz" dediler Mâiz üçüncü sefer müracaatta bulundu Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler
Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı Taşlanmasını emretti ve taşlandı
Râvi der ki: Gâmidiye adında bir kadın da gelerek:
"Ey Allah'ın Resûlü, beni niye reddediyorsun Görüyorum ki, beni de Mâiz gibi geri çevirmek istiyorsun Allah'a kasem olsun ben hamileyim de!" dedi Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Öyle ise hayır Sen git ve çocuğu doğurunca gel" dedi Kadın gitti çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi
"İşte çocuk, doğurdum!" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Git, sütten kesinceye kadar emdir, sonra gel!" buyurdu Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı
"Ey Allah'ın Resûlü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi" dedi
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çocuğu alıp, Müslümanlardan birine teslim etti Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı Bundan sonra halka taşlamalarını emretti Herkes taşladı Hâlid İbnu Velid (radıyallâhu anh) elinde bir taş ilerledi, başına attı Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hâlid'in kadına küfrettiğini işitince:
"Ey Hâlid ağır ol!" dedi ve ilâve etti:
"Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şâyet alış-verişte sahtekârlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi !"
Sonra Resûlullah (tekfın) emretti Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi "
Müslim, Hudud 22, (1695); Ebü Dâvud, Hudud 24, 25, (4434, 4441)
1578 - Hz Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapmış olan bir kimse için celde ile hadd tatbik edilmesini emretti Sonra, onun muhsan olduğu bildirildi Bu sefer recmedilmesini emretti ve recmedildi "
Ebü Dâvud, Hudud 24, (4438, 4439)
1579 - İmrân İbnu'l-Husayn (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a Cüheyneli, zinâdan hamile kalmış bir kadın geldi ve:
"- Ey Allah'ın Resûlü! Ben bir hadd cürmü işledim, cezasını bana tatbik et" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da kadının velisini çağırıp:
" Buna iyi muamelede bulunun Çocuğu doğurunca kadını bana getirin!" buyurdu Velisi öyle yaptı (Doğumdan sonra gelince) Resûlullah kadının elbisesini üzerine bağlamalarını emretti Sonra taşlamalarını söyledi ve taşlandı Üzerine cenaze namazı kıldırdı (Bunu gören) Hz Ömer:
"- Bu zâniye kadına namaz mı kıldırıyorsun?" dedi Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
" Bu öyle bir tevbe yaptı ki, onun tevbesi Medine ahalisinden yetmiş kişiye taksim edilseydi onların hepsini rahmete bandırırdı Sen Allah için canını vermekten daha efdâl bir amel biliyor musun?" diye cevap verdi "
Müslim, Hudud 24, (1696); Tirmizî,Hudud 9, (1435); Ebü Dâvud, Hudud 25, (4440, 4441); Nesâî, Cenâiz 64, (4, 63)
1580 - Ebû Hüreyre ve Zeyd İbnu Hâlid el-Cühenî (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Bir bedevî, Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek:
"- Ey Allah'ın Resûlü, Allah aşkına, hakkımda Allah'ın kitabıyla hükmet!" diye yemin verdi Bundan daha fakih olan bir diğeri de:
"- Evet aramızda Kitabullah'la hükmet, bana da izin ver!" talebinde bulundu Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
" Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi Adam:
"- Oğlum bunun yanında işçi idi Karısıyla zinâ yaptı Bana,"Oğlun için recm gerekir" dediler Ben de hemen oğlum namına yüz koyunla bir cariyeyi fıdye verdim Sonra bir de ilim adamlarına sordum Bana: "Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da recm cezası icabeder" dediler" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"- Ruhumu kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu Sonra, Eslemli bir adama seslendi:
" Ey Üneys! bu zâtın hanımına git, eğer zinâyı itiraf ederse onu recmet gel!"
Üneys, kadına vardı O suçunu itiraf etti Resûlulluh (aleyhissalâtu vesselâm) emretti, kadın recmedildi "
Buhârî, Muhâribin 30, 32, 34, 38, 46, Vekâlet 13, Şehâdât 8, Sulh 5, Şurüt 9, Eymân 3, Ahkâm 39, Haberu'I-Vâhid I, İ'tisâm 2; Müslim, Hudud, 25, f1697,1698); Muvatta, Hudud 6, (2, 822); Tirmizî, Hudud 8, (1433); Ebü Dâvud, Hudud 25, (445); Nesâî, Kudât 21, (8, 240, 241); İbnu Mâce, Hudud 7, (2549)
1581 - İmam Mâlik diyor ki: "Bana ulaştığına göre, Hz Osman (radıyallâhu anh)'a evliliğinin altıncı ayında doğum yapan bir kadın getirildi Derhal recmedilmesini emretti Ancak Hz Ali (radıyallâhu anh):
"- Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'de "(İnsanın anne karnında) taşınma ve sütten kesilmesi (müddeti) otuz ay dır :" (Âhkâf 15) buyuruyor Keza bir başka âyette de: "Anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler (Bu hüküm) emmeyi tamam yaptırmak isteyenler içindir "( Bakara 233) buyurmaktadır Bu durumda hamilelik müddeti altı aydır " Bu açıklama üzerine Hz Osman (radıyallahu anh) kadının geri gönderilmesini emretmişti, ancak kadın recmedilmiş bulundu "
Muvatta, Hudud 11 (2, 825)
1582 - Ebû İshâk eş-Şeybânî (rahimehullah) anlatıyor: "İbnu Ebî Evfâ (radıyallâhu anh)'ya:
"- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hiç recm tatbik etti mi?" diye sordum Bana: "Evet!" cevabını verdi Ben tekrar:
"- Nür süresinin nüzülünden önce mi, sonra mı?" diye sordum "Bilmiyor'um!" dedi "
Buhârî, Hudud, 21, 37; Müslim, Hudud 29, (1702)
1583 - Şa'bî (rahimehullah) anlatıyor: "Hz Ali (radıyallâhu anh), kadını remettiği zaman onu perşembe günü dövdü, cuma günü de recmetti Ve şunu söyledi: "Ona Kitabullah(ın hükmü) ile celde, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sünneti ile de recm tatbik ettim "
Buhârî, Hudud 21
1584 - Hz Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Yahudilerden bir kadınla bir erkek zinâ yaptılar Birbirlerine: "Bizi şu peygambere götürün Çünkü bir kısım hafıfletmeler getiren bir peygamberdir Bize recm dışında fetvâlar verirse kabul eder, Allah indinde O'nun hükmünü kendimize delil kılarız ve: "Peygamberlerinden bir peygamberin bize verdiği fetvalar(la amel ettik, hevamıza uymadık) deriz" dediler
Mescidde ashabıyla birlikte oturmakta olan Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek:
"- Ey Ebü'1-Kasım, zinâ yapan kadın ve erkek hakkında kanaatin nedir?" dediler O, onlara tek kelime söylemeden Beyt-i Midrâslarına geldi Kapıda durarak:
"-Hz Musa (aleyhisselâm)'ya kitabı indiren Allah aşkına söyleyin, muhsan olan birisi zina yapacak olursa bunun Tevrat'taki hükmü nedir?" diye sordu
"- Yüzü siyaha boyanır, eşek üzerine ters bindirilir ve dayak atılır "
-Hadiste geçen tecbiye: Zânileri, enseleri birbirine bakacak şekilde bir eşeğe bindirilip, bu halde sokaklarda dolaştırılmasıdır- Râvi devamla der ki: "Yahudilerden bir genç (bu cevaba katılmayap) susmuştu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onun suskunluğunu görünce sualinde ısrar etti Bunun üzerine genç: "Madem ki sen bize Allah'ın adına yemin veriyorsun (gerçeği söyleyeceğim): "Biz Tevrat'ta recm emrini görüyoruz" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"- Allah'ın emrini hafifletmenizin başlangıcı nasıl oldu?" diye sordu (Genç) şu cevabı verdi:
"- Krallarımızdan birinin bir yakın akrabası zinâ yaptı Kralımız, recmi ona tatbik etmedi Sonra halka mensup bir aileden bir erkek zinâ yaptı Bunu recmetmek istedi Ancak adamın kavmi buna mani olup:
"- Sen yakınını getirip recmetmedikçe biz de adamımızın recmedilmesine müsaade etmeyeceğiz!" dediler Bunun üzerine, aralarında şimdiki cezayı vermek üzere anlaşıp sulh yaptılar
(Bu açıklama üzerine) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"- Ben Tevrat'taki âyetle hükmediyorum!" dedi ve onların recmedilmelerini emretti ve recmedildiler Zührî (rahimehullah) der ki: "Bana ulaştığına göre şu âyet bunlar hakkında nazil olmuştur:
"Şüphesiz ki Tevrat'ı biz indirdik Ki onda bir hidâyet, bir nur vardır Kendisini (Allah'a) teslim etmiş olan (İsrail) peygamberleri, Yahudilere ait (dâvalarda) onunla hükmederlerdi  " (Maide 44) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlardan biri idi "
Ebû Dâvud, Hudud 26, (4450, 4451)
1585 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Yahudiler, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelip, kendilerinden bir erkekle kadının zinâ yaptığını söylediler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara:
" Recm hakkında Tevrat'ta ne buluyorsunuz?" diye sordu Onlar:
"- Teşhir edip rezil ederiz ve dayak atarız" dediler Abdullah İbnu Selam (radıyallâhu anh):
"- Yalan söylüyorsunuz Zinânın Tevrat'taki cezası recmdir" dedi Hemen Tevrat'ı getirip açtılar İçlerinden (Abdullah İbnu Surya adında) biri elini recm âyetinin üzerine koydu Sonra, âyetten önceki kısımlardan okumaya başlayıp (kapadığı kısmı atlayarak arka kısmını okumaya devam etti Abdullah İlbnu Selam (radıyallâhu anh) müdahale edip:
"- Kaldır elini!" dedi Adam elini çekti, tam orada recm âyeti mevcut idi Bunun üzerine:
"- Ey Muhammed, Abdullah doğru söyledi Tevrat'ta recm âyeti mevcuttur!" dediler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) derhal o iki zâninin recmedilmesini emretti ve recmedildiler "
İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) der ki: "Erkeğin, atılan taşlara karşı korumak için, kadının üzerine eğildiğini gördüm "
Buhârî, Hudud 37, 24, Cenâiz 61, Menâkıb 26, Tefsir, Âl-i İmran 6, İ'tisâm 16, Tevhid 51; Müslim, Hudud 26, (1699); Muvatta, Hudud 1, (2, 819); Tirmizî, Hudud 10; Ebü Dâvud, Hudud 26, (4446, 4449)
LİVATA (Homoseksualite) VE HAYVANA TEMASININ HADDİ
1586 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kimin Lüt kavminin sapık işini yaptığını görürseniz, fâili de mef'ülü de öldürün "
Tirmizî, Hudud 24, (1456); Ebü Dâvud, Hudud 29, (4462, 4463)
Tirmizî, Ebü Hüreyre'nin de böyle bir rivâyette bulunduğunu belirtir Ebü Dâvud'da İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'tarı yapılan bir rivâyette: "Livata yaparken yakalanan bekâr (yani muhsan olmayan kişi) de recmedilir" denmiştir
1587 - Yine İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'ın rivâyetine göre, Hz Ali, livata yapan çifti yaktırmıştır Hz Ebü Bekir (radıyallâhu anh) üzerlerine bir duvarı yıktırmıştır "
Rezîn ilavesidir
1588 - Hz Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Lüt kavminin iğrenç fiilini işleyen kimse mel'ündur "
Rezin ilavesidir (Münzir'de kaydedilen uzunca bir hadisin parçasıdır)
1589 - Hz Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ümmetim için en ziyade korktuğum şey Lüt kavminin amelidir" buyurdular "
Tirmizî, Hudud 24, (1457); İbnu M ce, Hudud 12, (2563)
1590 - Hz Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kadına dübüründen temas eden mel'undur" buyurdular "
Ebû Dâvud, Nikâh 46, (21 62)
1591 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allahu Teâla hazretleri, erkeğe temas eden veya kadınlara arka uzvundan temas eden erkeğe (kıyamet günü rahmet nazarıyla) bakmaz "
Tirmizî Radâ 12, (1165)
1592 - Yine İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kim bir hayvana temas ederse onu öldürün, hayvanı da beraber öldürün"buyurdu
İbnu Abbâs'a: "Hayvanın günahı ne (o niçin öldürülsün?)" diye soruldu Şu cevabı verdi: "(Bu hususta Resûlullah'tan bir şey işitmedim) Tahminimce eti yenmesin veya ondan istifade edilmesin diyedir Zîra ona, bu muamele yapılmıştır "
Ebû Dâvud, Hudud 30, (4464); Tirmizî, Hudud 23, (1454)
Ebü Dâvud ve Tirmizî'de şu rivâyet de gelmiştir: "Hayvana temas edene bir hadd takdir edilmemiştir "
KAZF (İFTİRA) HADDİ
1593 - Hz Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Maruz kaldığım iftiradan beni temize çıkaran vahiy indiği zaman, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) minbere çıkıp, durumu hatırlattı ve ilgili âyeti (Nur 11-23) tilavet buyurdu Minberden inince iki erkek ve bir kadına kazf haddi vurulmasını emretti Ve derhal icra edildi Burada hadd icra edilen şahıslar Hassân İbnu Sâbit, Mistah İbnu Üsâse ve Hamnâ Bintu Cahş (radıyallâhu anhüm) idi "
Ebü Dâvud, Hudud 35, (4474, 4475)
1594 - Ebû'z-Zinâd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ömer İbnu Abdilaziz (radıyallâhu anh) iftira sebebiyle bir köleye seksen sopa vurdu Ebû'z-Zinâd der ki: "Bu hüküm hakkında, Abdullah İbnu Âmir İbni Rebîa'ya sordum Bana şu cevabı verdi:
"- Ben, Osman İbnu Affân ve arkadan gelen diğer halifelerin zamanlarına yetiştim, hiç birisinin iftira sebebiyle köleye kırktan fazla vurduğunu görmedim "
Muvatta, Hudud 17, (2, 828)
1595 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir insan diğer bir insana: "Ey Yahudi" diye hitab edecek olursa ona yirmi sopa vurun "Ey muhannes (kadınlaşmış)" diyecek olursa yine o kadar ceza verin Nikâhı haram olan birine, bunu bilerek muvakaa (aşk-ı memnû) yaparsa öldürün "
Tirmizî, Hudûd 28, (1462)
HADD-İ SİRKAT (HIRSIZLIK HADDİ)
1596 - Hz Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında, hırsızın eli, bir deri kalkanın değerinden daha düşük bir eşya için kesilmezdi Kalkan, türs veya hacefe diye iki çeşitti, ikisinin de belli bir değeri vardı "
Buhârî, Hudud 13; Müslim, Hudud 5, (1684); Muvatta, Hudud 24, (2, 832); Tirmizî, Hudud 16, (1445); Ebü Dâvud, Hudud 11, (4383); Nesâî, Sârik 9, (8, 77-81)
1597 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) üç dirhem kıymetindeki bir kalkanı çalan hırsızın elini kesti "
Buhârî, Hudud 13, Müslim, Hudud 6, (1684); Muvatta, Hudud 24, (2, 832); Tirmizî, Hudud 16, (1445); Ebü Dâvud, Hudud 11, (4484); Nesâî, Sârik 9, (8,77-82)
1598 - Hz Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "Allah, bir yumurta çalıp da eli kesilen, bir ip çalıp da eli kesilen hırsıza lânet etsin "
A'meş der ki: "Buradaki yumurtadan maksadın demir topağı olduğu, bazı iplerin de üç ve daha fazla dirhem ettiği kanaatinde idiler "
Buhârî, Hudud 13, 7; Müslim, Hudud ?, (1687); Nesâî, Sârik 1, (7, 65)
1599 - Ümeyye el-Mahzûmî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bir hırsız getirildi Suçunu itiraf etmişti Ancak çaldığı eşya beraberinde bulunmadı Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (hadden kurtarmak maksadıyla): "Senin çaldığını zannetmiyorum"dedi Hırsız: "Hayır çaldım" diye te'yid etti (Resûlullah) sözlerini aynı şekilde iki veya üç kere tekrar etti
Sonunda, elinin kesilmesini emretti ve kesildi Sonra hırsız Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a getirildi Efendimiz:
" Allah tevbe ve istiğfarda bulun!" diye nasihat etti Adamcağız:
"- Allah'a tevbe ediyor, O'ndan mağfiret diliyorum" dedi Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da:
" Allahım, onu mağfiret et!"diyerek üç kere duada bulundu "
Ebû Dâvud, Hudud 8, (4380); Nesâî, Sârik 3, (8, 67)
1600 - Hz Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hırsızlık yapan Mahzumlu kadının durumu Kureyşlileri fazlasıyla üzdü
"- Bu kadın hakkında Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) nezdinde kim müessir bir şefaatte bulunabilir?" diye adam aradılar
"- Bu işe, sadece Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın çok sevdiği Üsâme İbnu Zeyd (radıyallâhu anhümâ) cür'et edebilir" dediler Üsâme (huzura çıkarak), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a şefaat talebinde bulundu Efendimiz:
"Allah'ın hududundan bir hadd hususunda şefaat mi taleb ediyorsun?" diye çıkıştı Sonra kalkıp cemaate şu hitabede bulundu:
" Sizden öncekileri helâk eden şey şudur: İçlerinden şerefli birisi hırsızlık yaptı mı onu terkedip (ceza vermezlerdi) Aralarında kimsesiz zayıf birisi hırsızlık yapınca derhal ona hadd tatbik ederlerdi Allah'a yemin olsun! Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsa mutlaka onun da elini keserdim "
Buhârî, Hudud 11, 12, 14, Şehâdat 8, Enbiyâ 50, Fedâilu'1-Ashâb 18, Megâzî 52; Müslim, Hudud 8, 1688; Tirmizî, Hudud 9, (1430); Ebü Dâvud, Hudud 4, (4373, 4374); Nesâî, Sârik 5, (8, 74, 75)
Ebü Dâvud ve Nesâî'nin, İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ)'den kaydettikleri bir rivâyette şöyle denmiştir: "Mahzum kabilesinden bir kadın, mal istiâre ederdi "
Nesâî'de şu ziyade mevcuttur: "Mahzumlu kadın (tanınmış komşularının) diliyle bazı malları âriyet olarak almıştı "
1601 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a dalındaki meyveden sorulmuştu Şu cevabı verdi:
"- İhtiyaç sahibi olmak kaydıyla, eteğine almaksızın, sadece yiyene bir Şey gerekmez "
Tirmizî, Büyû 54, (1289); Ebû Dâvud, Hudud 12, (4390); Nesâî, Sârik 11-12, (8, 84-86)
Ebû Dâvud ve Nesâî'de şu ziyade mevcuttur: "Kim ağaçtan beraberinde meyve götürürse, aldığının bedelini iki katıyla borçlanır ve ayrıca ceza da çeker Kim de kurutma yerine getirilmiş olan meyveden bir şeyler çalar ve bunun miktarı da bir kalkanın değerine ulaşırsa kolunun kesilmesi gerekir Kim de bu miktardan az çalarsa aldığı miktarın iki misli borç öder ve ayrıca ceza çeker "
Nesâî'de şu ziyade vardır: "Meradan çalınan koyun için el kesilmez Eğer bu hayvan ağılda idiyse kalkan değerinde olanı için el kesilir
1602 - Hz Cabir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hurma özü için, ağacın başındaki meyve için, dağda otlayan (ağıla girmemiş) koyun için, ihanet edilen emânet için, yağmalanılan için, kapıp kaçırılan için el kesilmez "
Rezin ilavesidir
1603 - Hz Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm)'a bir hırsız getirilmişti
"-Öldürün onu!" diye emretti Kendisine:
"-Ey Allah'ın Resûlü, bu adam sadece çaldı" denildi Bunun üzerine
"-Öyleyse (elini) kesin!" dedi ve derhal eli kesildi Sonra aynı adam ikinci sefer getirildi Yine:
"-Öldürün onu!" diye emretti Kendisine:
"-Ey Allah'ın Resûlü, bu adam hırsızlık yaptı" dendi Bunun üzerine
"-Öyleyse kesinl" dedi ve derhal (sol ayağı) kesildi Sonra üçüncü sefer getirildi ve hırsızlık yaptığı söylendi Hz Peygamber:
"-Öldürün onu!" diye emretti Kendisine:
"Ey Allah'ın Resûlü, bu adam hırsızlık yaptı" denildi Bunun üzerine :
"-(Sol elini) kesin!" diye emretti Sonra aynı adamı dördüncü kere getirdiler
"-Öldürün onu !" buyurdu Kendisine:
"-Ey Allah'ın Resûlü, bu adam hırsızlık yaptı" dediler Bunun üzerine
"-(Sağ ayağını da) kesin!" diye emir buyurdu Aynı adam beşinci sefer getiririldi Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Öldürün onu" diye emretti Hz Câbir (radıyallâhu anh) der ki: "Adamı götürüp öldürdük Sonra sürüyerek götürüp bir kuyuya attık Üzerini de taşla doldurduk "
Ebû Dâvud, Hudud 20, (4410); Nesâî, Sârik 15, (890, 91)
1604 - Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûllah (aleyhissalâtu vesselâm): "Köle hırsızlık yaparsa, onu bir mangıra da olsa satın gitsin"' buyurdular "
Ebû Dâvud, Hudud 22, (4412); Nesâî, Sârik 16, (8,91)
1605 - Ezher İbnu Abdillah el-Harâzî anlatıyor: "(Yemenli) Kelâ' kabilesinden bir grubun malı çalındı Bunlar, bir kısım dokumacıları itham ettiler Dokumacıları alarak Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselam)'in ashabından olan Nu'mân İbnu Beşîr'e getirdiler Nu'mân onları bir kaç gün hapsetti, sonra salıverdi (Şikâyetçiler), Nu'mân'a gelip: "Sen onları dayaksız, azarsız salıverdin, olur mu?" dediler Nu'mân onlara:
"-Ne istiyorsunuz? Onları dövmemi istiyorsanız döverim Malınız çıkarsa alırsınız Ama dövdüğüm halde malınız çıkmazsa, onlara vurduğum kadar da size vururum" dedi
"-Yani hükmün bu mu?" dediler Nu'mân (radıyallâhu anh):
"-(Hayır bu benim değil), Allah ve Resûlü'nün (aleyhissalâtu vesselâm)ın hükmüdür"' cevabını verdi "
Ebû Dâvud, Hudud 10, (4382); Nesâî, Sârik 2, (8, 66)
1606 - Hz Ebû Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "(Bir gün) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) beni çağırarak;
"-İnsanlara (kitleler halinde) ölüm gelip, ev, yani kabir köle mukabilinde temin edilince halin ne olacak ?" buyurdu Ben:
"-Allah ve Resûlü bilir- veya Allah ve Resûlü benim için neyi (uygun bulup) seçerlerse olur-" diye cevap verdim Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"-Sana sabır tavsiye ederim -veya sabret-" buyurdu "
Hammâd der ki: "Nebbâşın (yani mezarları açarak kefenleri çalanların) eli kesilmelidir" diye hükmedenler bu hadisle amel ettiler Çünkü, nebbâş ölünün evine girmiş olmaktadır"
Ebü Dâvud, Hudud 19 (4409)
1607 - Abdurrahman İbnu Avf (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesslâm) :"Hırsız, kendisine hadd tatbik edildi ise borçlandırılamaz" buyurdu"
Nesâî, Sârik 17 (8, 93)
1608 - Üseyd İbnu Hudayr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle hükmetti: "Kişi çalınan malını, hırsızlık ittihamı yapılmayan kimsenin elinde görünce dilerse malını hırsıza ödemiş olduğu bedeli ona ödeyerek alır, dilerse, hırsızın peşine düşer"
Hz Ebü Bekir, Hz Ömer ve Hz Osman (radıyallâhu anhüm) böyle hükmettiler "
Nesâî, Büyu' 96 (7,313)
1609 - Cünâde İbnu Ümeyye'den rivâyete göre, Büsr İbnu Ertât (radıyallâhu anh) demiştir ki: "Resûlullah (aleyissalâtu vesselâm)'ı dinledim: "Seferde eller kesilmez" diyordu " Tirmizî deki rivâyette "gazvede " denmiştir
Tirmizî, Hudud 20, (1450), Ebû Dâvud, Hudud 18, (4408); Nesâî, Sârik 16,(8,91)
1610 - Şâ'bî (rahimehullah) anlatıyor: "İki kişi, üçüncü bir şahsın hırsızlık yaptığına dair şahitlikte bulundular Bunun üzerine Hz Ali (radıyallâhu anh) adamın kolunu kesti Bu iki kişi gidip bir müddet sonra diğer bir adamı getirip: "Biz hata etmişiz, hırsızlığı yapan o değilmiş (bu imiş)" dediler Hz Ali (radıyallâhu anh) bunların şahidliğini iptal ederek (getirdikleri bu şahıs aleyhinde kabul etmedi Ayrıca) onlara, önceki adamın diyetini yükledi ve: "Bilsem ki siz bu işi bilerek yaptınız, kollarınızı keserdim" dedi"
Buharî, Diyât 21 (Bab başlığında senetsiz olarak kaydedilmiştir)
|