Yalnız Mesajı Göster

Sünen-İ Nesai Kasame

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sünen-İ Nesai Kasame






Sünen-i Nesai Kasame
46- KASÂME (ŞAHİT BULUNAMAYAN DURUMLARDA PEK ÇOK KİŞİYE YEMİN ETTİRME) KİTABI
1- CAHİLİYYE DÖNEMİNDE KASÂME NASILDI
4627- İbn Abbas (ra)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Cahiliyye döneminde ilk kasâme olayı şöyle meydana gelmiştir Hâşimoğullarından bir adam Kureyş’in başka bir oymağından bir kimseyi develerine çoban tutmuş ve develerinin yanına götürmüş Hâşimoğullarından bir adam çobanın yanından geçerken çuvalının bağı kopmuş ve çobana şöyle demiş Bana bir yular ver çuvalımı bağlıyayım, korkma deve kaçmaz demiş Çoban da yuları çuvalı bağlaması için ona vermiş Develer götürülüp yerlerine bağlanınca bir tanesi bağsız kalmış Deve sahibi çobana bunun yuları nerede? Develer arasında bu niçin bağlanmamış deyince, çoban şöyle demiş Hâşimoğullarından bir adam çuvalının bağı kopmuş ve yanımdan geçerken bana bir yular ver çuvalımı bağlıyayım, deve kaçmaz dedi Ben de onun yularını ona vermiştim deyince, develerin sahibi sopasıyla çobana vurmuş ve çoban da orada ölmüştü Çoban ölmezden önce yanından geçen bir Yemenliye: “Hac mevsiminde bulunacak mısın?” demiş Yemenlide: “Hayır, hacca gitmeyeceğim belki ileride giderim” demiş Hâşimi çoban: “Ne zaman gidersen oraya bir dileğimi iletir misin?” demiş Adam peki demiş Hâşimi çoban: Hacca gidip o mevsimde orada bulunduğunda Ey Kureyşliler diye bağır Kureyşliler toplanınca Ey Hâşimoğulları diye bağır onlar da toplanınca, Ebu Talib’i sor Ebu Talib’i görünce ona falan kimsenin bir yular yüzünden beni öldürdüğünü söyle demiş çok geçmeden çoban ölmüş Develerini güttüğü adam Ebu Talib’in yanına vardığında Ebu Talib adamımız (çoban) ne oldu diye sormuş O da: Hastalandı, iyileşmesi için kendisiyle ilgilendim ama iyileşemedi öldü, ben de onu defnettim dedi Ebu Talib o bu iyiliklere layık bir kimseydi dedi Bir süre sonra Hâşimî’nin dileğine götürmesini istediği Yemenli kimse insanların toplu olduğu bir sırada Ey Kureyşliler diye bağırmış Kureyşliler toplanınca, Ey Hâşimoğulları diye bağırmış toplanan Hâşimoğullarına Ebu Talib nerede demiş Ebu Talib benim deyince adam falan çoban sana dileğini ulaştırmamı vasiyet etmişti Onu falan adam bir yular yüzünden öldürdü dedi Bunun üzerine Ebu Talib önceki adamın yanına giderek: Sana söyleyeceğim üç şeyden birini tercih edeceksin Ya yüz deve vereceksin sen bizim çobanımızı hata ile öldürdün Yahud senin öldürmediğine kavminden elli kişi yemin edecek Bunları yapmak istemezsen biz de seni öldüreceğiz demiş Adam kavmine giderek onlara durumu anlatınca senin öldürmediğine yemin ederiz demişler
Hâşimoğullarından bir kadın gelerek -Onlardan birinin nikahı altında olup bir çocuğu vardı- şöyle dedi Ey Ebu Talib bu çocuğu elli kişiden birinin yerine kabul etmeni ve yeminini bağışlamanı rica ediyorum Ebu Talib bu teklifi kabul etmişti Onlardan başka bir adam gelerek Ey Ebu Talib, yüz deve yerine yemin etmeleri için elli kişi istemişsin Her adama iki deve düşer al sana iki deve benden bunları kabul et yeminden beni bağışla çünkü yemin vebal altına sokar demiş Ebu Talib bunu da kabul etmiş Geri kalan kırk sekiz kişi gelerek adamın katil olmadığına yemin etmişler İbn Abbas diyor ki: Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki aradan bir yıl geçmeden bu kırk sekiz kişi hepsi öldüler (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
2- KASÂME
4628- Rasûlullah (sav)’in ashabından Medineli bir adamdan rivâyete göre, Rasûlullah (sav) Cahiliyye dönemindeki “Kasâme” şeklindeki aynen olduğu gibi kabul etti (Müslim, Kasame: 1; Müsned: 16553)
4629- Süleyman b Yesar (ra) ve Rasûlullah (sav)’in ashabından pek çok kimseden rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Kasâme” cahiliyye döneminde vardı Rasûlullah (sav) onu aynı cahiliyye dönemindeki şekli üzere kabul edip bıraktı ve Hayber, Yahudilerin öldürdükleri iddia edilen bir maktul hakkında da bu kasâme şekline göre hükme bağladı (Müslim, Kasame: 1; Müsned: 16553)
4630- İbn’ül Müseyyeb (ra)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir Cahiliyye döneminde “kasâme” mevcuttu Rasûlullah (sav), Yahudilerin kuyusu yanında ölü ele geçirildi ve Yahudilerin öldürdüğü iddia edilen ensari hakkında “Kasâme” hükmünü tatbik etti (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir)
3- KASÂMEDE ÖNCE MAKTÜL TARAFINDAN YEMİN ETMESİ GEREKİR
4631- Sehl b Hasme (ra)’ın haber verdiğine göre, Abdullah b Sehl ve muhayyısa başlarına gelen bir sıkıntıyı gidermek için Hayber’e gitmişlerdir Orada Muhayyısa’ya Abdullah b Sehl’i öldürüp geniş bir kuyuya atıldığını söylediler Muhayyıs’a Yahudilere gelip: “Vallahi onu siz öldürdünüz” deyince Yahudiler: “Vallahi onu biz öldürmedik” dediler Muhayyısa oradan ayrıldıktan sonra Medine’ye gelerek olayı Rasûlullah (sav)’e anlattı Sonra Muhayyısa büyük kardeşi Huveyyısa ve Abdurrahman b Sehl Rasûlullah (sav)’in huzuruna geldiler Hayberde olaya şahit olan Muhayyısa konuşmak isteyince, Rasûlullah (sav): Büyüğünüz konuşsun büyüğünüz dedi Huveyyısa konuştu sonra Muhayyısa konuştu Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Ya Yahudiler arkadaşınızın diyetini verirler veya harbe hazır olmaları bildirilir Rasûlullah (sav), Yahudilere bu konuda bir mektup gönderdi Yahudiler de: “Vallahi onu biz öldürmedik” diye yazdılar Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Huveyyısa, Muhayyısa ve Abdurrahman’a yemin ederseniz arkadaşınızın diyetine hak kazanırsınız” Onlar: Hayır yemin etmeyiz dediler Rasûlullah (sav): “O halde öldürmediklerine Yahudiler yemin ederler” buyurdu Müslüman değiller ki yemin ettiklerine inanılsın denilince, Rasûlullah (sav) kendisinden yüz deve verdi develer evlerine gönderildi Sehl onlardan kırmızı bir deve beni tekmelemişti dedi (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4632- Sehl b Ebî Hasme (ra) ve kavminin ileri gelenlerinden rivâyete göre, Abdullah b Sehl ve muhayyısa başlarına gelen bir sıkıntıyı halletmek için Hayber’e gitmişlerdi Orada Muhayyısa’ya Abdullah b Sehl’in öldürülüp bir kuyuya atıldığını haber verdiler Muhayyısa, Yahudilere gelip: Vallahi onu mutlaka siz öldürdünüz dedi Yahudiler de vallahi onu biz öldürmedik dediler Muhayyısa memleketi olan Medine’ye gelip durumu akrabalarına anlattı Sonra kendisi, büyük kardeşi ve Abdurrahman b Sehl Rasûlullah (sav)’e gelerek Hayber’deki durumdan haber verdiler Hayber’de olaya şahit olan Muhayyısa konuşmaya başlayınca büyük olanınız konuşsun diyerek yaşça büyük olan kardeşe söz hakkı verilmesini istedi Bunun üzerine Muhayyısa konuştu Durumu öğrenen Rasûlullah (sav): “O Yahudiler ya arkadaşınızın fidyesini verirler veya kendilerine savaş açılacağı bildirilir” buyurdu Ve Yahudilere bu konuda bir mektup gönderdi Onlar da mektuba cevaben: “Vallahi biz öldürmedik” dediler Yahudilerden bu cevap gelince Rasûlullah (sav): “Huveyyisa, Muhayyısa ve Abdurrahman’a: Yemin ederseniz arkadaşınızın diyetine hak kazanırsınız” dedi Onlar da: “Hayır yemin etmeyiz dediler O zaman: “Yahudiler öldürmediklerine dair yemin ederler” buyurdu Bu sefer bunlar Müslüman değiller ki onların yeminlerine inanılsın dediler Rasûlullah (sav), her iki tarafın aralarındaki çekişmeyi gidermek için kendisi diyet olarak yüz deve verdi ve o develer onların evlerine konuldu Sehl diyor ki: Onlardan kırmızı bir deve beni tekmelemişti” (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4- KASÂME’YLE ALAKALI DEĞİŞİK RİVAYETLER
4633- Sehl b Ebî Hasme (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b Sehl b Zeyd, Muhayyısa b Mes’ud Medine’den çıkıp Hayber’e gittiler ve işlerini görmek için birbirinden ayrıldılar Muhayyısa işlerini bitirip Abdullah b Sehl’in yanına geldiğinde Abdullah b Sehl’i kanlar içersinde öldürülmüş olarak buldu ve defnetti Sonra Medine’ye dönüp Rasûlullah (sav)’in yanına kendisi, Huveyyısa b Mes’ud ve Abdurrahman b Sehl üçü birlikte geldiler Abdurrahman bu üç kişiden en küçükleri idi, arkadaşlarından önce konuşmaya başlayınca Rasûlullah (sav), ona: “Yaşça büyük olanınız konuşsun” dedi Bu sefer o sustu diğer iki arkadaşı konuştular Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Adamınızı Yahudilerin öldürdüklerine dair sizden elli kişi yemin ederse diyet almaya hak kazanırsanız” buyurdu Onlar da nasıl yemin edelim öldürdüklerini görmedik dediler Rasûlullah (sav): “Öyleyse Yahudilerden elli kişi öldürmediklerine dair yemin etsinler” deyince bunlar: “Kafir olan bir toplumun yeminlerini nasıl kabul edelim?” dediler Buradaki çıkmazı gören Rasûlullah (sav) kendisinden ölen kimsenin diyetini ödedi (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4634- Sehl b Ebî Hasme ve Rafi b Hadîc ikisi birlikte şöyle rivâyet ettiler: Muhayyısa b Mes’ud ve Abdullah b Sehl bir ihtiyaçlarını görmek için Hayber’e geldiler İşlerini görmek için birbirlerinden ayrıldılar, birbirleriyle buluşacakları yere gelince Abdullah b Sehl öldürülmüştü Kardeşi Abdurrahman b Sehl ve amca oğulları Huveyyısa ve Muhayyısa Rasûlullah (sav)’e durumu anlatmak üzere geldiler Abdurrahman kardeşinin işini anlatmak üzere konuşmaya başladı, o oradakilerin yaşça en küçüğü idi Rasûlullah (sav): “Konuşmaya büyüğünüz başlasın” buyurdu Arkadaşlarının durumunu o ikisi anlatmaya başladı Rasûlullah (sav): Buna benzer bir şeyler söyleyerek şöyle dedi Sizden elli kişi arkadaşınızın Yahudilerce öldürüldüğüne dair yemin etmelidir Onlar da: Ey Allah'ın Rasûlü! Bu nasıl iş, biz şahit olmadık, nasıl yemin edebiliriz dediler Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “O zaman Yahudilerden elli kişi kendi öldürmediklerine yemin ederler” Bu sefer bunlar: “Ey Allah'ın Rasûlü! Onlar kafir bir topluluktur, onlara nasıl inanabiliriz” dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav), kendi yanından onların fidyelerini ödedi Sehl diyor ki: Onların deve ağılına girmiştim de beni o develerden biri tekmelemişti (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4635- Sehl b Ebî Hasme (ra)’den rivâyete göre, Abdullah b Sehl, Muhayyısa b Mes’ud b Zeyd ikisi birlikte Hayber’e gelmişlerdi O zaman Hayber sulh halinde idi İhtiyaçlarını görmek için birbirinden ayrıldılar İşlerini bitirip birbirlerinin yanına geldiklerinde Muhayyısa Abdullah b Sehl’i kanlar içerisinde öldürülmüş durumda buldu ve onu defnetti ve Medine’ye döndü Abdurrahman b Sehl, Huveyyısa durumu anlatmak üzere Rasûlullah (sav)’e geldiler ve Yaşları en küçük olan Abdurrahman konuşmaya başlayınca, Rasûlullah (sav): “Öncelikle büyüğünüz hanginizse o konuşsun” buyurdu Bu sefer o sustu diğer ikisi konuşarak konuyu Rasûlullah (sav)’e anlattılar Rasûlullah (sav)’de: “Sizden elli kişi yemin ederseniz arkadaşınızın diyetini almaya hak kazanırsınız veya katil bulunmuş olur” buyurunca Onlar: “Ey Allah'ın Rasûlü! Görmediğimiz halde nasıl yemin edebiliriz” dediler O zaman Rasûlullah (sav): “Yahudilerden elli kişi yemin ederek kendilerini temize çıkarırlar” buyurdu Bu sefer onlar: Ey Allah'ın Rasûlü! Kafir olan bir toplumun yeminlerini nasıl kabul edip güvenebiliriz dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav) kendi yanından onların diyetini verdi (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4636- Sehl b Ebî Hasme (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b Sehl ve Muhayyısa b Mes’ud b Zeyd Hayber’e gitmişlerdi, o zaman Hayber sulh halindeydi İhtiyaçlarını görmek için orada birbirlerinden ayrıldılar İşleri bitince Muhayyısa, Abdullah b Sehl’in yanına gelince onu kanları içinde öldürülmüş bir durumda buldu, onu defnetti sonra Medine’ye dönüp geldi Sonra Abdurrahman b Sehl, ve Mes’ud’un oğulları olan Huveyyısa ve Muhayyısa durumu anlatmak üzere Rasûlullah (sav)’e geldiler ve Abdurrahman konuşmaya başladı Rasûlullah (sav) ona: “Büyüğünüz kimse o konuşsun” buyurdular O anda onların en küçüğü Abdurrahman idi O sustu diğer ikisi konuyu anlattılar Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Sizden elli kişi arkadaşınızı Yahudiler öldürdü diye yemin ederse, katili bulur veya diyete hak kazanırsınız” buyurdu Onlar da: “Ey Allah'ın Rasûlü görmedik ve bilmiyoruz, nasıl yemin edelim?” dediler Bu sefer Rasûlullah (sav): “Yahudilerden elli kişi yemin ederek kendilerini temize çıkarırlar” buyurdu Bunun üzerine de şöyle dediler: “Ey Allah'ın Rasûlü! Kafir olan bir toplumun yeminlerine nasıl inanıp kabul edebiliriz?” Bunun üzerine Peygamber (sav) kendisinden onların diyetlerini ödedi (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4637- Sehl b Ebî Hasme (ra)’den rivâyete göre, Abdullah b Sehl b el Ensarî ile Muhayyısa b Mes’ud Hayber’e gitmişlerdi, işlerini görmek üzere birbirinden ayrılmışlardı Bu arada Abdullah b Sehl el Ensarî öldürülmüştü Bu olay üzerine Muhayyısa ölenin kardeşi Abdurrahman ve Huveyyısa b Mes’ud olayı anlatmak üzere Rasûlullah (sav)’e geldiler Abdurrahman söze başladı Bunun üzerine Peygamber (sav): “Büyüğünüz kimse o konuşsun” buyurdu Bunun üzerine Muhayyısa ve Huveyyısa konuşmaya başladılar ve Abdullah b Sehl’in olayını aktardılar Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Elli kişi yemin edersiniz ve böylece ölen kimsenin diyetine hak kazanırsınız” buyurdu Onlar da: “Nasıl yemin edebiliriz? Hem olaya şahit olmadık hem de orada değildik” dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav) “Bu sefer Yahudilerden elli kişi öldürmediklerine dair yemin ederler ve kendilerini temize çıkarmış olurlar” buyurdu Onlar da: “Ey Allah'ın Rasûlü! Kafir bir toplumun ettiği yeminlere nasıl güvenip kabul edebiliriz?” dediler Ravi diyor ki: Rasûlullah (sav) kendisinden bu diyeti ödedi Büşeyr diyor ki: Sehl b Ebî Hasme bana şöyle demişti Zekat develerinden toplanan bu deve içersinden bir deve beni tekmelemişti (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4638- Sehl b Ebî Hasme (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b Sehl öldürülmüş olarak bulunmuştu Onun kardeşi ve iki amcazadesi Huveyyısa ve Muhayyısa durumu anlatmak üzere Rasûlullah (sav)’e geldiler Abdurrahman konuşmaya başlayınca, Rasûlullah (sav): “Büyüğünüzden başlayın konuşmaya” buyurdu Diğer ikisi dediler ki: Ey Allah'ın Rasûlü biz Abdullah b Sehl’i öldürülmüş ve Hayber kuyularından bir kuyuya atılmış vaziyette bulduk dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Kimden şüpheleniyorsunuz” deyince: “Yahudilerden şüpheleniyoruz” dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Siz ve elli kişi yemin ederek bunu Yahudiler öldürdü der misiniz?” Onlar da: “Görmediğimiz halde nasıl yemin edebiliriz?” dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Peki Yahudilerden elli kişi yemin ederek suçsuz olduklarını söylesinler” buyurdu Bu sefer bunlar: “Onlar müşrik kimselerdir, biz onların yeminlerine nasıl güvenebiliriz?” dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav) onun fidyesini kendisinden ödedi (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4639- Büşeyr b Yesar (ra)’dan rivâyete göre, şöyle haber vermiştir: Abdullah b Sehl el Ensarî ve Muhayyısa b Mes’ud Hayber’e gittiler ihtiyaçlarını görmek için birbirinden orada ayrıldılar Abdullah b Sehl öldürüldü Muhayyısa kardeşi Huveyyısa ve Abdurrahman b Sehl: Durumu anlatmak üzere Rasûlullah (sav)’e geldiler ve Abdurrahman kardeşi için konuşmaya başladı Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Büyüğünüz konuşsun, büyüğünüz konuşsun” buyurdular Bunun üzerine Huveyyısa ve Muhayyısa Abdullah b Sehl hakkında gerekeni anlattılar Rasûlullah (sav) onlara dedi ki: “Siz ve elli kişi yemin ederek arkadaşınızın diyetine ve katilin bulunmasına hak kazanırsınız” Hadisin ravilerinden Malik diyor ki: “Yahya diyor ki: Büşeyr şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) onların diyetini kendi yanından ödedi (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4640- Sehl b ebi Hasme (ra)’nin haber verdiğine göre, onun kavminden bir gurup Hayber’e gitmişlerdi İşlerini görmek için orada birbirinden ayrılmışlardı ve sonunda kendilerinden birini öldürmüş olarak buldularYanlarında buldukları kimselere: “Arkadaşımızı siz mi öldürdünüz?” dediler Onlar da: “Onu biz öldürmedik, katilini de bilmiyoruz” dediler Onlar da, Rasûlullah (sav)’in yanına gelerek en küçükleri şöyle dedi: “Ey Allah'ın Peygamberi! Hayber’e gitmiştik arkadaşlarımızdan birini öldürmüş olarak bulduk” Rasûlullah (sav): “En büyüğünüz konuşsun en büyüğünüz” buyurdu ve onlara: “Kimin öldürdüğüne dair delil getirmeniz gerekir” dedi Onlar da: “Bizim bir delilimiz yok” dediler “Peki Yahudiler öldürmediklerine dair yemin ederler” deyince: “Onların yeminine nasıl inanalım” dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav) ölen kimsenin kimvurduya gitmesini hoş görmeyerek Beyt’ül-mal de toplanan zekatlık develerden onların fidyesini ödedi (Müslim, Kasame: 1; Ebû Davud, Diyat: 8)
4641- Amr b Şuayb babasından ve dedesinden aktararak şöyle diyor: Muhayyısa’nın küçük oğlu Hayber kapılarından bir kapının önünde ölü olarak bulunmuştu Rasûlullah (sav) ölenin velilerine: “Kimin öldürdüğüne dair iki şahit getirin size katili teslim edeyim” dedi Onlar da: “Ey Allah'ın Rasûlü! İki şahit nereden getirelim, kapılarının önünde ölü olarak bulunmuş” dediler “Öyleyse elli kişi sizden yemin ederse Yahudilerin öldürdüğü belli olmuş olur” buyurdu Bunun üzerine onlar: “Ey Allah'ın Rasûlü! Nasıl yemin edebiliriz? Görmediğimiz ve bilmediğimiz bir olay üzerine” dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “O Yahudilerden elli kişi öldürmediklerine yemin ederler” buyurdu Bu sefer bunlar: “Ey Allah'ın Rasûlü! Onlar Yahudi’dir onlara nasıl yemin teklif eder ve yeminlerine inanırız” dediler Bunun üzerine Rasûlullah (sav) diyetin yarısını kendisi Beyt’ül-mal’den ödemeyi diğer yarısını da Yahudilere ödettirmeyi emir buyurdu (Dârimi, Diyat: 8)
5- KISAS
4642- Abdullah (ra)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sadece şu üç şeyle bir Müslüman’ın kanı (öldürülmesi) helâl olur: Katil kimse kısas yapılarak öldürülür Evli iken zina eden taşlanarak öldürülür Dinini terk edip irtidat eden de öldürülür” (Ebû Davud, Hudud: 1; Müslim, Kasame: 6)
4643- Ebu Hüreyre (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) zamanında bir adam öldürülmüştü Katil, Rasûlullah (sav)’in huzuruna çıkarılınca Rasûlullah (sav), onu maktulün velisine teslim etti Katil: “Ey Allah'ın Rasûlü! Onu bilerek öldürmedim” dedi Bunun üzerine Rasûlullah (sav) maktulün velisine: “Dikkat et eğer katil sözünde doğru ise sen de onu öldürürsen Cehenneme gidersin” deyince, Adam, katili serbest bıraktı Ebu Hüreyre dedi ki: “O adam nis’a denilen deriden örülmüş bir urganla bağlanmıştı urganını sürükleyerek çıktı gitti Bunun üzerine o adama “urganlı” adını verdiler (Dârimi, Diyat: 8; Müslim, Kasame: 10)
4644- Alkame b Vail el Hadremî babasından rivâyetle şöyle anlatıyor: birisini öldüren katili maktulün velisi yakalamış ve Rasûlullah (sav)’e getirmişti Rasûlullah (sav) getiren adama: “Katili affedecek misin?” dedi O adam da: “Hayır” dedi Rasûlullah (sav): “Onu öldürecek misin?” buyurdu Adam: “Evet” dedi Rasûlullah (sav): “Git” dedi Adam giderken Rasûlullah (sav) çağırdı ve: “Onu affedecek misin?” buyurdu Adam: “Hayır” dedi Rasûlullah (sav): “Diyet almak ister misin?” dedi Adam: “Hayır” dedi Rasûlullah (sav): “Onu öldürecek misin?” buyurdu Adam: “Evet” dedi Rasûlullah (sav): “Git” dedi Adam giderken Rasûlullah (sav) ona: “Bak! Eğer onu affedersen senin de öldürülen kimsenin de günahları affedilir” buyurdu Adam katili affedip bıraktı, katil de bağlandığı urganını sürükleyerek çekip gitti (Dârimi, Diyat: 8; Müslim, Kasame: 10)
6- BU KONUYLA ALAKALI DEĞİŞİK RİVAYETLER
4645- Vail (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Maktulün velisi katili bağladığı urganla çekip getirirken Rasûlullah (sav)’in yanında idim Rasûlullah (sav), maktulün velisine “Katili affedecek misin?” buyurdu Adam: “Hayır” dedi Rasûlullah (sav): “Diyet alır mısın?” dedi Adam: “Hayır” dedi Rasûlullah (sav): “Onu öldürecek misin?” dedi Adam: “Evet” dedi Rasûlullah (sav): “Onu götür” buyurdu Adam katili götürürken kendiliğinden dönüp bakınca, Rasûlullah (sav) onu çağırdı ve “Affeder misin?” dedi Adam: “Hayır” dedi Rasûlullah (sav): “Diyet alır mısın?” dedi Adam: “Hayır” dedi Rasûlullah (sav): “Öyleyse onu öldürecek misin?” deyince, adam: “Evet” dedi Bu sefer Rasûlullah (sav): “Onu götür” buyurdu Adam onu götürürken: “Bak eğer onu affedersen senin de ölen kimsenin de günahları affedilmiş olur” buyurdu Adam da onu affetti ve bırakıverdi Katili bağlandığı ipi sürüyerek çekip gittiğini gördüm (Dârimi, Diyat: 8; Müslim, Kasame: 10)
4646- Vail (ra) babasından rivâyet ederek şöyle diyor: Rasûlullah (sav)’in yanında oturuyordum Bir adam birinin boynuna bir urgan bağlamış getiriyordu ve şöyle dedi: “Ey Allah'ın Rasûlü! Bu adam kardeşimle beraber kuyu kazıyorlardı, kazmayı kaldırdı arkadaşının başına vurdu ve öldürdü” Rasûlullah (sav): “Onu affet” buyurdu Adam kabul etmedi ve şöyle dedi: “Ey Allah'ın Peygamberi! Bu adam ve kardeşim kuyu kazıyorlardı, bu adam kazmasını kaldırıp arkadaşının başına vurdu ve onu öldürdü” Rasûlullah (sav): “Onu affet” buyurdu Adam yine kabul etmedi ve kalkıp şöyle dedi: “Ey Allah'ın Rasûlü! Bu adam ve kardeşim kuyu kazıyorlardı Bu adam kazmasını kaldırdı -sanki o sahneyi görüyor gibiyim- ve arkadaşının kafasına vurdu ve onu öldürdü” deyince Rasûlullah (sav), tekrar: “Onu affet” buyurdu Adam kabul etmeyince, Rasûlullah (sav): “Git onu öldürürsen sen de onun gibi olursun” buyurdu Adam katili çıkardı biraz gidince, O’na: “Rasûlullah (sav), ne söyledi duymuyor musun?” dedik Bunun üzerine döndü ve: “Onu öldürürsem onun gibi mi olurum” deyince, Rasûlullah (sav): “Evet eğer öldürürsen onun gibi olursun” buyurdu ve yine: “Onu affet” dedi Böylece katil affolup boynundaki urganı sürükleyerek çekip gitti (Dârimi, Diyat: 8; Müslim: Kasame: 10)
4647- Alkame b Vail babasından haber verdiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (sav)’in yanında oturduğum bir sırada bir adam bir adamı bağladığı bir urganla çekerek getirdi ve şöyle dedi: “Ey Allah'ın Rasûlü! Bu adam kardeşimi öldürdü” Rasûlullah (sav), o adama: “Onu öldürdün mü?” buyurdu Katil bir şey söylemeden maktulün velisi: “Ey Allah'ın Rasûlü! Eğer o itiraf etmezse delil ile ispat ederim” dedi Katil: “Evet onu ben öldürdüm” dedi Rasûlullah (sav): “Onu nasıl öldürdün?” buyurdu O da: “Onunla bir ağaçtan odun kesiyorduk bana sövdü, beni kızdırdı, ben de balta ile kafasına vurdum” dedi Bunun üzerine Rasûlullah (sav), ona: “Kendini kurtarmak için fidye verebilecek malın var mı?” buyurdu Adam: “Ey Allah'ın Rasûlü! Baltam ve elbisemden başka hiçbir şeyim yok” dedi Rasûlullah (sav) ona şöyle dedi: “Ne dersin? Kavmin diyetini vererek seni kurtarabilir mi?” Adam: “Kavmimin yanında ben öldürdüğüm adamdan daha değersizim” dedi Rasûlullah (sav) katilin urganını adama atarak ona: “Al adamını” dedi Adam katili alıp giderken Rasûlullah (sav): “Eğer onu öldürürsen onun gibi olursun” buyurunca ashap adamın arkasından yetişerek şöyle dediler: “Ne yapıyorsun? Yazıklar olsun sana, Rasûlullah (sav) eğer onu öldürürsen onun gibi olursun” buyurdular Adam bunun üzerine Rasûlullah (sav)’in yanına dönerek şöyle dedi: “Ey Allah'ın Rasûlü! Bana bunu öldürürsen onun gibi olursun dediğini söylediler, ben onu Senin emrinle alıp götürüyorum Rasûlullah (sav), adama: “Senin ve ölen kardeşinin günahını götürmesini istemez misin?” dedi Adam: “Evet isterim” dedi Rasûlullah (sav): “Öyleyse affet” dedi Adam: “Öyleyse dediğin gibidir” dedi (Dârimi, Diyat: 8; Müslim: Kasame: 10)
4648- Alkame b Vail babasından naklediyor Rasûlullah (sav)’e birisini öldüren bir katil getirilince onu kısas olarak öldürmesi için maktulün velisine teslim etti, yanındakilere de: “Katil de maktul de Cehennemdedir” buyurdu Bunu işitenlerden birisi adamın peşinden gitti Rasûlullah (sav)’in söylediğini iletti Adam, katili bıraktı katil serbest bırakılınca urganını sürükleyerek gitti Bunu Habib’e hatırlatınca şöyle dedi: Bana Said b Eşva nakletti ve şöyle dedi: “Rasûlullah (sav) o adama affetmesini emretmişti” (Dârimi, Diyat: 8; Müslim, Kasame: 10)
4649- Enes b Malik (ra)’ten rivâyete göre, bir adam velisini öldüren bir katili Rasûlullah (sav)’in yanına getirince, Rasûlullah (sav) ona: “Katili affet” demişti O da bunu kabul etmeyince, “Öyleyse diyet al” buyurdu Adam bunu da kabul etmeyince: “Götür, onu öldür sen de onun gibisin” buyurdu Adam gidince birisi peşinden giderek adama: Rasûlullah (sav), sana: “Götür onu öldür sen de onun gibisin” dediğini duymadın mı? deyince, adam katili bırakıverdi Katil bağlı olduğu urganı sürüyerek yanımdan geçti gitti” (Dârimi, Diyat: 8; Müslim, Kasame: 10)
4650- Abdullah b Büreyde (ra)’nin babasından rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (sav)’e gelerek yanındaki birine işaret ederek: “Bu adam kardeşimi öldürdü” dedi Rasûlullah (sav)’de: “Git kardeşini öldürdüğü gibi sen de onu öldür” buyurdu Bunun üzerine katil kendini öldürecek adama: “Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşı, beni affet, beni affetmek sana daha çok sevap kazandırır ve ahirette senin ve kardeşin için daha hayırlı olur” deyince, adam katili serbest bıraktı Abdullah b Büreyde diyor ki: Bu durum Rasûlullah (sav)’e bildirildiğinde Rasûlullah (sav) ona sordu, o da olup biteni anlatınca ona: “Bu adamın seni öldürmesi senin için kıyamet gününde öldürdüğün adamın: “Ya Rabbi bu adama sor beni neden dolayı öldürdü?” diyerek hakkını istemesinden daha hayırlı idi” buyurdu (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir)
7- NE ZAMAN İNSANLAR ARASINDA HÜKÜM VERECEK OLURSANIZ ADALETLE HÜKMEDİNİZ…(Nisâ 58) AYETİNİN YORUMU
4651- İbn Abbas (ra)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kurayza ve Nadîr kabileleri vardı, Nadîr Kurayza’dan daha üstün idi Kurayza’dan bir adam Nadîrli birini öldürdü mü öldürülür, Nadîr’den bir adam Kurayza’dan birini öldürdü mü yüz ölçek hurma verirdi Rasûlullah (sav) Medine’ye hicret edip geldikten sonra Nadir kabilesinden bir adam Kurayza’dan birini öldürdü Kureyzalılar: “Katili bize verin öldürelim” deyince, Nadîrliler eski adetleri üzere katili teslim etmek istemeyerek: “Aramızda Peygamber (sav) var” dediler ve davalarının halledilmesi için Ona müracaat ettiler O sırada Nisâ sûresi 58 ayeti nazil oldu “Adalet cana candır yani kısastır” Daha sonra da Mâide 50 ayeti nazil oldu “Yoksa onlar hala İslâm’ın karşıtı cahiliyye kanunları ile mi yönetilmek istiyorlar…” (Ebû Davud, Diyat: 1)
4652- İbn Abbas (ra)’tan rivâyete göre, Mâide sûresi 42 ayeti olan “…Onlar arasında hükmedersen adaletle hükmet Allah adil davrananları sever” ayeti Nadîr ile Kureyza arasındaki diyet hakkında indi çünkü Nadîrlilerin maktulleri şerefli sayılıyor ve tam diyet ödeniyordu Kureyza oğullarının maktullerine ise diyetin yarısı ödeniyordu Bu konuda davalarının halledilmesi için Rasûlullah (sav)’i hakem tayin ettiler ve o sırada yukarıdaki ayetler nazil oldu Rasûlullah (sav) davalarını hak üzere gördü ve diyeti eşit kıldı (Ebû Davud, Diyat: 1)
8- ÖLDÜRME İŞİNDE KÖLE İLE HÜR BİR OLUR MU?
4653- Kays b Ubâde (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Eşter ile birlikte Ali’nin yanına giderek kendisine: “Rasûlullah (sav)’in başkalarına söylemediği sadece sana söylediği bir şey var mı?” dedik “Hayır sadece yazdığım şu şey var” dedi ve kılıcının kınından yazdığı şeyi çıkardı, orada şunlar yazılıydı: “Mü’minlerin kanları kısas ve diyetle müsavidir Onlar düşmanlarına karşı tek vücut ve kuvvetlidirler, onlardan en aşağı durumda oranı bile düşmana eman verebilir Dikkat edin! Kafire karşı Mü’min öldürülmez Kafirlerden zimmî ve müstemen gibi Müslümanlarla anlaşması olan kimseler de öldürülmez Kim bid’at çıkarırsa o kendisine eder kim de bir bid’at çıkaranı himaye ederse Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti onun üzerine olsun” (Ebû Davud, Diyat: 10; Tirmizî, Diyat: 16)
4654- Ali (ra)’den rivâyete göre, Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Mü’minlerin kanları kısas ve diyetle müsavidir Onlar düşmanlarına karşı tek vücut olup kuvvetlidirler Onlardan en aşağı durumda olanı bile düşmana eman verebilir Kafire karşılık bir Mü’min öldürülmez Kafirlerden Zimmî ve müstemen gibi Müslümanlarla anlaşması olan kimseler de öldürülmez” (Ebû Davud, Diyat: 10; Tirmizî, Diyat: 16)
9- KÖLESİNİ ÖLDÜRENE KISAS YAPILIR MI?
4655- Semure (ra)’den rivâyete göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim kölesini öldürürse biz de onu öldürürüz, kim kölesinin bir organını keserse biz de onun organını keseriz Kim kölesini iğdiş ederse biz de onu iğdiş ederiz” (Ebû Davud, Diyat: 10; Tirmizî, Diyat: 16)
4656- Semure (ra)’den rivâyete göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim kölesini öldürürse biz de onu öldürürüz, kim de kölesinin bir organını keserse biz de onun bir organını keseriz” (Ebû Davud, Diyat: 10; Tirmizî, Diyat: 16)
4657- Semure (ra)’den rivâyete göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim kölesini öldürürse biz de onu öldürürüz, kim de kölesinin bir organını keserse biz de onun bir organını keseriz” (Ebû Davud, Diyat: 10; Tirmizî, Diyat: 16)
10- KADINA KARŞI KADIN ÖLDÜRÜLÜR MÜ?
4658- Ömer (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (sav)’in kısas hakkında verdiği hükümleri karıştırıyordum o sırada Hamel b Malik kalktı ve şöyle anlattı: “İki kadının odalarının arasında olduğum bir sırada kadının biri diğerine çadırının kazığı ile vurdu ve kadını ve karnındaki çocuğu öldürdü Rasûlullah (sav) o kadının öldürülmesini çocuğun yerine de diyet olarak bir köle ve cariye verilmesini hükmetti” (İbn Mâce, Diyat: 11)
11- BİR KADINA KARŞILIK ERKEK ÖLDÜRÜLÜR MÜ?
4659- Enes (ra)’ten rivâyete göre, Bir Yahudi ziynetlerini almak için bir kızı öldürmüştü Rasûlullah (sav) de o kıza karşılık Yahudi’ye kısas uyguladı (İbn Mâce, Diyat: 24; Ebû Davud, Diyat: 21)
4660- Enes (ra)’ten rivâyete göre, bir Yahudi genç kızın ziynetini alıp kafasını iki taş arasında ezmişti Kız ölmek üzere iken yanına gelenler şüphelendikleri kimseleri seni öldüren şu mu bu mu diye gösterdiler, kendisini o duruma sokan Yahudi gelince “Evet budur” demişti O Yahudi de suçunu itiraf edince Rasûlullah (sav)’de onun başının ezilmesini emretti (İbn Mâce, Diyat: 24; Ebû Davud, Diyat: 21)
4661- Enes b Malik (ra)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Üzerindeki ziynet eşyasını almak için bir Yahudi, kızın kafasını ezmişti Son nefesinde kızın yanına gidenler onu Rasûlullah (sav)’e getirdiler Rasûlullah (sav) kıza: “Seni filan mı öldürdü?” kız başıyla hayır diye işaret etmişti Rasûlullah (sav) “Falan mı? filan mı?” diye sorunca, vuran Yahudi’nin ismi anılınca başıyla “Evet” dedi Yahudi yakalanıp suçunu itiraf edince, Rasûlullah (sav)’in emri üzerine Yahudi’nin kafası iki taş arasında ezildi (İbn Mâce, Diyat: 24; Ebû Davud, Diyat: 21)
12- KAFİRİ ÖLDÜREN MÜSLÜMANA KISAS YAPILIR MI?
4462- Âişe (ranha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç şey dışında hiç bir şey Müslüman’ın kanını helâl kılmaz Evli kimse zina ederse taşlanarak öldürülür Bilerek Müslüman öldüren kimse kısas yapılarak öldürülür İslâm’dan çıkıp mürted olan, Allah’a ve elçisine savaş açan kimse de ya öldürülür veya asılır veya sürgün edilir” (Müsned: 24518)
4663- Şa’bî (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu Cuheyfe’den işittim şöyle diyordu: Ali’ye: “Rasûlullah (sav)’den Kur’an’dan başka duyduğun bir şey var mı?” diye sorduğumuzda şöyle dedi: “Tohumu çatlatan, canlıyı yaratan Allah’a yemin ederim ki hayır bir şey yoktur ancak Allah’ın kuluna Kitab’ını anlama kabiliyetini vermesi ve bir de şu sahifeden yazılı olanlar vardır Sahife de neler var” dedim şöyle dedi: “Diyet, esirlerin kurtarılması ve kafire karşılık Müslüman’ın öldürülmemesi konuları vardır” (Müsned: 24518)
4664- Ebu Hassan (ra)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali dedi ki: “Kılıcımın kınındaki sahifeden başka Rasûlullah (sav) bana başkalarına söylemediği bir vasiyet yapmadı dedi Oradakiler ısrarla onu görmek isteyince sahifeyi çıkardı Orada şunlar yazılı idi: “Mü’minlerin kanları eşittir Mü’minlerden en aşağı da olan biri bile düşmana emân verebilir, onlar düşmanlara karşı tek vücut gibidirler Bir kafiri öldüren Müslüman kısas yapılarak öldürülmez, anlaşma yapılan kimseler de anlaşmalarına sadık kaldıkları sürece onlar da öldürülmez” (Müsned: 24518)
4665- Eşter (ra)’den rivâyete göre, bizzat kendisi Ali’ye şöyle demiştir: “Senden duyulan şeyler insanlar arasında yayılıyor eğer Rasûlullah (sav)’in sana bir vasiyeti varsa bize söyle” deyince, Ali: “Rasûlullah (sav)’in bana insanlara söylemediği bir vasiyeti yoktur sadece kılıcımın kınındaki sahifede yazılı olanlar vardır” dedi Orada şunlar yazılıydı: “Mü’minlerin kanları eşittir En aşağı görülen biri bile düşmana eman verebilir, kafire karşılık Mü’min öldürülmez Anlaşma yapılan kimse de ahdine vefa gösterdiği sürece öldürülmez” (İbn Mâce, Diyet: 21)
13- EMÂN VERİLEN KİMSE ÖLDÜRÜLMEZ
4666- Ebu Bekre (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim haksız yere ahid verdiği kimseyi öldürürse, Allah ona Cenneti haram kılar” (İbn Mâce, Diyet: 33; Tirmizî, Diyet: 11)
4667- Ebu Bekre (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim sebepsiz yere ahid verdiği kimseyi öldürürse, Allah ona Cennetin kokusunu bile haram kılar” (İbn Mâce, Diyet: 32; Müsned: 19512)
4668- Rasûlullah (sav)’in ashabından bir adamdan rivâyete göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim zimmîlerden birini öldürürse, Cennetin kokusunu bile alamaz halbuki Cennetin kokusu yetmiş yıllık mesafeden alınır” (Müsned: 22147; İbn Mâce, Diyet: 32)
4669- Abdullah b Amr (ra)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim zimmîlerden birini öldürürse, Cennetin kokusunu duyamaz halbuki Cennetin kokusu yetmiş yıllık mesafeden alınır” (Tirmizî, Diyet: 11; İbn Mâce, Diyet: 33)
14- ÖLÜM DIŞINDAKİ CİNAYETLERDE KÖLE İLE EFENDİ ARASINDAKİ UYGULAMA NASILDIR?
4670- Imran b Husayn (ra)’dan rivâyete göre, fakir ailelerden birinin kölesi zengin ailelerden birinin kölesinin kulağını kesmişti Rasûlullah (sav)’e şikayete geldiklerinde onlara bir şey ödettirmedi (Dârimi, Diyet: 14; Ebû Davud, Diyat: 27)
15- DİŞE KARŞI İŞLENEN CİNAYETLERDEKİ UYGULAMA
4671- Enes (ra)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (sav) diş kıran kimseye kısas yapılmasına hüküm verdi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın Kitab’ına göre kısas gerekir” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir)
4672- Semure (ra)’den rivâyete göre, Rasûlullah (sav): “Kölesini öldürene kısas yapar biz de onu öldürürüz, kölesinin bir organını kesen kimsenin biz de aynı organını keseriz” buyurdu (Ebû Davud, Diyat: 7; Tirmizî, Diyet: 18)
4673- Semure (ra)’den rivâyete göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim kölesini iğdiş yaparsa biz de onu iğdiş yaparız Kim de kölesinin bir organını keserse biz de onun o organını keseriz” (Ebû Davud, Diyat: 7; Tirmizî, Diyet: 18)
4674- Enes (ra)’ten rivâyete göre, Rübeyyi’ın kız kardeşi Ümmü Harise bir adamı yaralamış ve Rasûlullah (sav)’in yanına davalarının görülmesi için gelmişlerdi Rasûlullah (sav): “Kısas gerekir kısas gerekir” demişti Ümmü Rübeyyi: “Ey Allah'ın Rasûlü! Falan yüzünden ona kısas mı yapılacak? Hayır vallahi ona hiçbir zaman kısas yapılamaz” dedi Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Süphanallah, Ey Ümmü Rübeyyi (hüküm) Allah’ın Kitab’ındaki emridir” buyurdu Kadın: “Hayır, vallahi ona kısas yapılamaz” dedi Karşı taraf diyeti kabul edinceye kadar bu sözünde diretti Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Allah’ın öyle kulları vardır ki Allah’a yemin etseler Allah onların yeminlerini boşa çıkarmaz” buyurdu (Müslim, Kasame: 5; İbn Mâce, Diyet: 16)
16- ÖN DİŞLER İÇİN KISAS GEREKİR Mİ?
4675- Enes (ra) anlatıyor: “Halam, bir kızın ön dişini kırmış Rasûlullah (sav)’de kısas yapılmasını emretmiş Erkek kardeşi Enes b Nadr Rasûlullah (sav)’e: “Falanın dişi mi kırılacak? Hayır, Seni hak dinle gönderen Allah’a yemin ederim ki, onun dişi kırılmamalı” dedi Daha önce dişi kırılan kimsenin ailesinden affetmelerini veya diyet almalarını rica etmişler onlar da kabul etmemişlerdi Uhud savaşında şehid olan amcam Enes yemin edince affetmeye razı oldular Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Allah’ın kullarından öyle kimseler var ki Allah’a yemin etseler Allah yeminlerini boşa çıkarmaz” buyurdu (Müslim, Kasame: 5; İbn Mâce, Diyet: 16)
4676- Enes (ra)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rübeyyi bir kızın dişlerini kırmıştı Onlardan affedilmelerini istediler onlar bunu kabul etmediler, diyet almalarını istediler yine kabul etmediler Rasûlullah (sav)’in yanına geldiler O da kısas yapılmasını emretti Enes b Nadr dedi ki: “Ey Allah'ın Rasûlü! Rübeyyi’ın dişi mi kırılacak? Hayır, Seni hak dinle gönderen Allah’a yemin olsun ki dişi kırılmayacak” Rasûlullah (sav): “Ey Enes! Allah’ın Kitab’ı kısası emrediyor” buyurdu Dişi kırılanın yakınları razı oldular ve affettiler Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Allah’ın kullarından öyle kimseler var ki Allah’a yemin etseler Allah onların yeminlerini boşa çıkarmaz” (Müslim, Kasame: 5; İbn Mâce, Diyet: 16)
17- ISIRMAK SURETİYLE BİR CİNAYET İŞLENMİŞSE KISAS OLUR MU?
4677- Imran b Husayn (ra)’dan rivâyete göre, bir adam başka birinin kolunu ısırmış o da kolunu çekince ısıranın ön dişi düşmüş -veya ön dişleri düşmüş- Dişi düşen adam Rasûlullah (sav)’e şikayete gelince, Rasûlullah (sav) ona: “Ne yapmamı emredersin? Ona emredip kolunu ağzına vermesini seninde onun elini deve gibi koparmasını mı istiyorsun? İstersen elini ağzına ver ısırınca çek” buyurdu (Ebû Davud, Diyat: 24; İbn Mâce, Diyet: 20)
4678- Imran b Husayn (ra)’dan rivâyete göre, Bir adam bir adamın kolunu ısırmış diğeri de kolunu asılınca bu adamın dişi kopmuştu Rasûlullah (sav)’in huzuruna mahkeme olmak üzere çıkarıldılar Rasûlullah (sav) böyle bir şey olmayacağını söyleyerek davayı iptal etti ve şöyle buyurdu: “Kardeşinin etini deve gibi ısırıp koparmak mı istiyorsun?” (Ebû Davud, Diyat: 24; İbn Mâce, Diyet: 20)
4679- Imran b Husayn (ra)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam bir adamı kolundan ısırdı o da kolunu çekince dişi koptu Davalaşarak Rasûlullah (sav)’in huzuruna çıktılar Rasûlullah (sav)’de şöyle buyurdu: “Biriniz kardeşinizi deve ısırır gibi ısıracak öyle mi? Onun diyeti yoktur” (Ebû Davud, Diyat: 24; İbn Mâce, Diyet: 20)
4680- Imran b Husayn (ra)’dan rivâyete göre, Ya’la şöyle demiştir: Bir adam diğerini ısırdı ve onun da dişleri döküldü Rasûlullah (sav)’de onlara: “Diyet yoktur” buyurdular (Ebû Davud, Diyat: 24; İbn Mâce, Diyet: 20)
4681- Imran b Husayn (ra)’dan rivâyete göre, Bir adam bir adamı bileğinden ısırdı onun da dişi düştü Peygamber (sav)’e gelerek durumu anlattılar Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Sen kardeşinin bileğini deve gibi ısırıp koparacak mısın?” O davayı iptal etti (Ebû Davud, Diyat: 24; İbn Mâce, Diyet: 20)
18- NEFSİ MÜDAFA ETMEK GEREKİR
4682- Ya’la b Münye (ra)’den rivâyete göre, Ya’la bir adamla dövüşüyor ve kolunu ısırıyor o da onun ağzından elini çekince dişi düşüyor, durumu Rasûlullah (sav)’in huzuruna götürüyorlar Rasûlullah (sav)’de şöyle buyuruyor: “Deve gibi birbirinizi mi ısırıyorsunuz?” Davayı reddedip iptal etti (Ebû Davud, Diyat: 24; İbn Mâce, Diyet: 20)
4683- Ya’la b Münye (ra)’den rivâyete göre, Temim oğullarından bir adam birisiyle kavga ediyor ve elini ısırıyor o da elini kurtarmak için çekince diğerinin dişi düşüyor Rasûlullah (sav)’e şikayete geldiklerinde Rasûlullah (sav) şöyle buyuruyor: “Biriniz bir diğer kardeşinizi deve gibi ısırıyor öyle mi?” davayı iptal etti ve reddetti (Ebû Davud, Diyat: 24; İbn Mâce, Diyet: 20)

Alıntı Yaparak Cevapla