Prof. Dr. Sinsi
|
Riyazüssalihin,De Geçen Hayıra Teşvik İle İlgili Hadisler Ve Yorumları-Açıklamaları
115 Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
“Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince  ” âyeti indikten sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kıldığı her namazda mutlaka “Rabbimiz, seni tenzih ederim, seni hamd ile anarım Allahım! Beni bağışla   ” derdi Buhârî, Ezân 123, 139; Megâzî 5, Tefsîru sûre (110), 1; Müslim, Salât 219, 220
Buhârî’nin Sahîh’i (Ezân 139, Tefsîru sûre (110), 2) ile Müslim’in Sahîh’inde (Salât 217) Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edilen bir başka hadis de şöyledir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem rükû ve secdelerinde:
“Allahım! Seni tenzîh ederim Rabbimiz! Sana hamdederim Allahım! Beni bağışla!” duasını pek sık tekrarlardı Bu sözüyle o, Kur’an’a imtisal (ve âyeti fiilen tefsir) ederdi
Müslim’in rivayetinde de (Salât 218) şöyle denilmektedir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce, “Seni hamdinle tesbih ve tenzih eder, bağışını diler, tövbe ederim” duasını sık sık tekrar ederdi
Hz Âişe diyor ki:
- Ey Allah’ın Resûlü! Yeni yeni söylediğinizi duyduğum bu cümleler nedir? diye sordum Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Ümmetimle ilgili olarak benim için bir işaret tayin edilmiştir Onu gördüğüm zaman bu kelimeleri söylerim Bu işaret, Nasr sûresi’dir” buyurdu
Yine Müslim’in bir başka rivayetinde (Salât 220), bu husus şöyle yer almaktadır:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Ben Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim” sözlerini sık sık söyler olmuştu ” Hz Âişe diyor ki:
- “Sübhânallah ve bi hamdihî, estağfirullah ve etûbü ileyh” sözlerini görüyorum ki, pek sık söylüyorsun?” dedim
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Rabbim bana ümmetim içinde bir alâmet göreceğimi bildirdi Onu gördüğümden bu yana “sübhânellah ve bi hamdihî estağfirullah ve etûbu ileyh” sözünü çok söylerim Ben o alâmeti, Mekke’nin fethine işaret eden “Allah’ın yardımı ulaşıp Fetih gerçekleşince ve insanların grup grup Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile Çünkü Allah tövbeleri çok çok kabul edendir” (meâlindeki Nasr) sûresi’nde gördüm,” buyurdu
Açıklamalar
Yüce Rabbimiz, sevgili Resûlü’ne, “Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince ve insanların gruplar halinde Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde” Rabbini hamd ile tesbih etmesini ve bağışlanma dilemesini emretmiştir Efendimiz de bu emre yukarıdaki rivayetlerde yer alan ifadeleri, kıldığı namazların rükû ve secdelerinde sık sık söylemek suretiyle yerine getirmiştir Âişe vâlidemiz, daha önce göregeldiği durumdan farklı olan ve devamlılık arzetmeye başlayan bu yeni durumu tabiî olarak merak etmiş ve öğrenmek istemiştir Peygamber Efendimiz onun merakını, Nasr sûresi’nin kendisine bu görevi verdiğini söyleyerek gidermiştir Bu sebeple bu sûreye tevdi’ (vedâlaşma) sûresi de denilmiştir Ayrıca sûre olarak en son inen sûre de budur Nüzûlünün Mekke fethinden önce olduğuna, Vedâ haccında indiğine dair rivayetler bulunmaktadır Fetih öncesinde inmiş olduğu çoğunlukla kabul edilmiştir
Hepsi de Hz Âişe vâlidemizden nakledilen rivayetleri topluca değerlendirdiğimiz zaman, Peygamber Efendimiz’in bu hareketi, vefatına yakın bir dönemde görülmüştür Bu durum, ömrün sonuna doğru iyilikleri arttırmanın Hz Peygamber’in nezih hayatında aynen gerçekleştiğinin delili olmaktadır Hz Peygamber’in yorumu da bunu açıkça göstermektedir
O halde geçmişi ve geleceği sorumluluk açısından kendisine bağışlanmış olan Hz Peygamber’in yorumu ve uygulaması bu olunca artık aynı teşvikin, böyle bir imtiyaza sahip olmayan biz ümmetine öncelikle yönelik olduğu anlaşılmaktadır
Öte yandan bu rivayetler, Nasr sûresi hakkında İbn Abbas radıyallahu anhümâ’nın yaptığı (önceki hadiste geçen) değerlendirmenin isabetini de göstermektedir
Hadisten Öğrendiklerimiz
1 Resûl-i Ekrem Efendimiz çok çok istiğfar etmiş Allah Teâlâ’dan bağışlanma dilemiş, buna özel önem vermiştir Bu hali ömrünün sonlarında daha yoğun olarak yaşamıştır
2 Nimete şükür gerekir
3 Hz Peygamber’i örnek alarak, müslümanların da yaşlılık yıllarında daha fazla ibadet ve hayır işlemeye bakmaları gerekir
116- الرابع : عن أنسٍ رضي اللَّهُ عنه قال : إنَّ اللَّه عزَّ وجلَّ تَابعَ الوحْيَ على رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَبْلَ وَفَاتِهِ ، حتَّى تُوُفِّى أكْثَرَ مَا كَانَ الْوَحْيُ متفقٌ عليه 
116 Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
“Allah Teâlâ, Peygamber’in vefatından önce vahyi sıklaştırdı Öyle ki Peygamber aleyhisselâm vahyin en sık geldiği bir sırada vefat etti ” Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 1; Müslim, Tefsîr 2
Açıklamalar
Müslim’in rivayetinde, vahyin en çok, Hz Peygamber’in vefat ettiği gün geldiği kaydı bulunmaktadır Buhârî’den alınmış bu rivayette ise, “gün kaydı” yoktur “Vahyin pek sıklaştığı bir sırada” denilmesi tarihi gerçeğe daha uygun gözükmektedir
Hz Peygamber’in son zamanlarında vahyin sıklaşması, İslâm toplum yapısının ve grup grup gelip müslüman olan insanların ihtiyaçları ve problemleri dolayısıyladır Artık sistem tamamlanmaktadır Bu yoğunluk, bir taraftan da Hz Peygamber’in dünyadan ayrılma zamanının oldukca yakınlaştığının işaretidir
Nevevî merhumun muhaddislerin Tefsir ve Kur’an ile ilgili bölümlerde naklettikleri bu hadisi, ömrün sonunda hayrı arttırmak konusunda zikretmesi bu uygulamanın sünnetullaha da uygun düştüğünü göstermek, mevzuyu böylece daha da güçlendirmek istemesiyle açıklanabilir Halkımızın “Gidecekle öleceği çok çalıştırırlar” sözü de bu genel kaidenin bir başka şekilde tesbit ve itirafıdır O halde son anlarında bile hayra, ibadete yönelmeyenlerin gafleti ve tabii zararı pek büyük olacak demektir
Hadisten Öğrendiklerimiz
1 Hz Peygamber vefat etmeden önce vahyin sıklaşması, son demlerde hayrın arttırılmasını teşvik eden ilâhî bir uygulamadır
2 Son fırsatları olsun değerlendirmeye bakmak lâzımdır
117- الخامس : عن جابر رضي اللَّه عنه قال : قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « يُبْعثُ كُلُّ عبْدٍ على ما مَاتَ علَيْهِ » رواه مسلم 
117 Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Her kul öldüğü hal (amel) üzere diriltilir ” Müslim, Cennet 83
Açıklamalar
Ömrün sonlarında hayır ve kulluğu arttırma teşvikinin asıl gerekçesi bu hadiste açıklanmaktadır Herkes ne üzerinde nasıl, hangi halde vefât etmişse, âhirette öylece diriltilecektir Buna göre iyilik ve kulluk hallerini arttırmak, eceli iyi bir durumda karşılama imkânını hazırlamak demektir Öteki dünyada güzel bir hal ile dirilmek mutluluğu da buna bağlıdır
Ölüm kesin ve mecbûrî bir sondur “Her canlı ölümü tadacaktır ” Hiç bir canlı nerede, ne zaman öleceğini bilemez Böyle olunca genellikle, belli yaşlardan sonra artık bu mecbûrî yolculuğu, günlük hayatın gündemine ağırlıklı şekilde hâkim kılmak, gâfil avlanmamak bakımından fevkalâde önemlidir Zira “Nasıl yaşarsanız öylece ölür, nasıl ölürseniz öylece diriltilirsiniz” uyarısı, görünüş açısından genel bir gerçeğe dikkat çekmektedir
Camide ibadet ederken ölmek de var, meyhânede kafa çekerken ölmek de  Helâlinden rızkını kazanmak için çalışırken iş başında ölmek de var, başkasının malını aşırırken ölmek de  Allah diyerek ölmek de var, etrafa küfürler yağdırarak ölmek de Sâlihler meclisinde ölmek de var, fâsıklar arasında ölmek de  
Bütün bunlar düşünülünce, dili güzel kelimeler söylemeye alıştırmak, ve günü hayır üzere geçirmeye gayret etmek demek, ölümü uygun bir şekilde karşılamaya çalışmak demektir Asıl gerçeği yani herkesin içinde sakladığı niyet ve sırları ancak Allah bilir Toplu ölümlerde, öbür dünyadaki diriliş şeklini herkesin niyeti tayin edecektir Bu konuda niyet ile ilgili bölüme bakılmalıdır
Hadisten Öğrendiklerimiz
1 İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür Nasıl ölürse öyle diriltilir
2 İyi bir niyete, iyi bir hayat tarzına sahip olmak, özellikle ömrün sonlarına doğru kendine çeki düzen vermek, âhirette iyi bir hal üzere dirilmek bakımından büyük önem arzetmektedir
Riyazüssalihin
alıntı
|