Yalnız Mesajı Göster

Ebeveyne (Anne,Baba) İyilik-Kütüb-Ü Sitte

Eski 07-27-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ebeveyne (Anne,Baba) İyilik-Kütüb-Ü Sitte



______________
62)Şu ayetler görülebilir: Bakara 83, 180, 215; Nisa 7, 33, 36; En'âm 6, 151; İbrahim 41; Meryem 14: Neml 19: Ankebut 8: Lokman 14 Ahkâf 15 17
Aynî, iyilik ve itaatte annenin babaya takdim edileceği hususunda İslâm ulemasının icma ettiğini Muhasibî'den naklen kaydeder

Hasan Basrî'ye: "Annebabaya iyilik nedir?" diye sorulunca şu cevabı vermiştir: "Mülkünde olan her ne varsa onlar için bezledip harcaman, mâsiyet olmadıkça emirlerine itaat etmendir"
Kadı İyaz, iyilik hususunda anne ve baba hakkının başkalarından önce geldiği hususunda ulemanın ittifak ettiğini belirtir O ikisinden sonra "en yakın" kimdir? meselesinde İbnu Hacer, ihtilafa dikkat çektikten sonra umumiyetle şu sıranın benimsendiğini söyler: "Dedeler, sonra kardeşler (bir hadiste kız kardeş, erkek kardeşten önce zikredilir, anne baba bir olanlar, sadece anne veya sadece baba bir olanlardan önce gelir) sonra zurahm olanlar (bunların mehârim olanları mahrem olmayana takdim edilir), sonra diğer asebât, sonra hısımlar (sıhriyyet-evlilik sebebiyle- akraba olanlar), sona velâ (azadlık ve akid akrabalığı), en nihâyet komşular gelir

Bu babta kaydedilen müteâkip hadislerde, bir mü'minin en mühim gayesi, yegâne ideali olan Allah'ın rızası ve cennete giden yolun anne ve babanın rızasından geçtiğini, "anne hukuku"nun cennet ayaklarının altına konacak derecede yüceltildiğini, anne ve babaya hizmetin en yüce amel olarak ifâde edilmiş bulunan "Allah yolunda cihad"dan daha üstün tutulmuş olduğunu göreceğiz
Müşrik bile olsa anne ve baba haklarının yerine getirilmesi ve hatta nafakalarının ödenmesi gerektiği hususunu 165 numaralı hadiste açıklayacağız


ـ2ـ وعن كليبِ بن منفعة عن جده كليبٍ الحنفيِّ رضى اللَّه عنه قال: ]أنّهُ أتَى رَسولَ اللَّهِ # فقَالَ يَارَسُولُ اللَّه: مَنْ أبَرُّ؟ قالَ أمَّكَ وأباكَ، وأختَكَ وأخاكَ، وموكَ الَّذِى يلى ذلكَ حقّاً واجباً، ورحِماً موصولةً[ أخرجه أبو داود
2(154)- Küleyb İbnu Menfa'a ceddi bulunan Küleyb el-Hanefî (radıyallahu anh)'den anlattığına göre, kendisi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek sormuştur: "Ey Allah'ın Resûlü kime karşı iyilik yapayım?" Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı vermiştir: "Annene, babana, kızkardeşine, oğlan kardeşine, bunu takip eden azadlına Bu iyiliği de, üzerine vâcib olan bir hakkın ödenmesi, yani, sıla-ı rahmin yerine getirilmesi olarak yapacaksın (Nafile, ihtiyarî, hasbî bir davranış tatavvu grubuna giren bir amel olarak değil)" Ebu Dâvud, Edeb 129, (5140)


ـ3ـ وعن بهز بن حكيم عن أبيه عن جده معاوية بن حيدة القشيرى رضى اللَّه عنه قال: ]قُلْتُ يَا رَسُولُ اللَّهِ مَنْ أبرُّ؟ قالَ أمَّكَ قُلْتُ ثمّ مَنْ؟ قالَ أمَّكَ قلتُ ثمّ مَنْ؟ قَالَ أمَّكَ قلتُ ثمّ مَنْ؟ قالَ أباكَ ثمّ ا‘قْرَبَ فَا‘قْربَ[ أخرجه أبو داود والترمذىوزاد أبو داود في رواية ]أَ يسألُ رجلٌ موهُ من فضلٍ هوَ عِنْدَهُ فيَمْنَعَهُ إياهُ إّ دُعِىَ لهُ يومَ القِيامةِ فضلُهُ الَّذِى منعهُ شُجَاعاً أقرَعَ[قالَ أبو داود: »ا‘قرع« الَّذى قد ذهب شعر رأسه من السمِّ
3 (155)- Behz İbnu Hakîm babası tarikiyle dedesi Mu'aviye İbnu Hayde el-Kuşeyrî (radıyallahu anh)'den naklediyor Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e: "Ey Allah'ın Resûlü, kime iyilik yapayım? diye sordum Bana: "Annene" diye cevap verdi "Sonra kime?" diye tekrar ettim "Annene" dedi "Sonra kime?" dedim "Annene" dedi "Sonra kime?" dedim, bu dördüncüde "Babana, sonra da tedrici yakınlarına" diye cevap verdi" Ebu Dâvud, Edeb 129, (5141); Tirmizî Birr 1, (1898)

Ebu Dâvud bir rivayette şu ziyadeyi kaydeder: "Haberiniz olsun, kişi azatlısından bir fazlasını istese, azadlı (mevlâ) bu (ihtiyaç fazlası)na sâhib olduğu halde yerine getirmese kıyamet günü vermemiş olduğu bu fazlalık bir engerek yılanı olarak kendisine getirilir"
ـ4ـ وعن ابن عمرو بن العاص رضى اللَّه عنهما ]أنّ رجً قالَ: يَا رَسُولُ اللَّهِ إنّ لِى ماً وَوَلداً، وإنَّ أبى يجتاحُ مالِى فَقَالَ: أنتَ ومَالُكَ ‘بِيكَ؟ إنَّ أودَكُمْ منْ أطيبِ كسبِكمْ فكُلُوا من كسبِ أودِكمْ[ أخرجه أبو داود




4 (156)- Abdullah İbnu Amr İbnu'l-Âs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü benim malım ve bir de çocuğum var Babam malımı almak istiyor" (ne yapayım?) diye sordu Resûlulluh (aleyhissalâtu vesselâm): "Sen ve malın babana aitsiniz Şunu bilin ki, evladlarınız kazançlarınızın en temizlerindendir Öyle ise evladlarınızın kazançlarından yiyin" buyurdu" Ebu Dâvud, Büyü 79, (3530); İbnu Mâce, Ticârât 64, (2291-2292)




AÇIKLAMA:
Hadiste şikâyet mevzuu olan babanın iki durumu sözkonusu: Ya ihtiyacı miktarınca almak istemiştir veya ihtiyacı olsun olmasın tamamında tasarruf etmek istemiştir Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) "Senin varlığına baban sebeptir, malın varlığına da sen sebepsin Öyle ise sen de malın da babanın kazancı sayılırsınız" buyurarak, evladın malında babasının hakkı bulunduğunu belirtmiştir Şârih Hattabî, belirtilen bu hakkın, ihtiyaç hâlinde, nafaka hakkı olduğunu belirtir "Evlat, malsız mülksüz olsa dahi, çalışarak babasının nafakasını te'minle mükelleftir" der Ayrıca şu noktayı da belirtir: "Baba, evlâdın malı üzerinde sınırsız yetki sahibi değildir, istediği gibi tasarruf edemez, nafakadan fazlasını almaya yetkisi yoktur Hadisten hiçbir fakih söylenene aykırı hüküm çıkarmamıştır"




ـ5ـ وعن أبى هريرة رضى اللَّه عنه أنّ رَسُولُ اللَّهِ # قال: ]رَغِمَ أنفُهُ رغمَ أنفُهُ رغمَ أنفُهُ، قيلَ مَنْ يَا رَسُولُ اللَّهِ ؟ قال: مَنْ أدركَ والدِيهِ عندَ الكِبرِ أو أحَدَهُمَا ثمّ لم يدخلْ الجنّةَ[ أخرجه مسلم والترمذى، واللفظ لمسلم 5 (157)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün: "Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün" dedi "Kimin burnu sürtülsün ey Allah'ın Resulü?" diye sorulunca şu açıklamada bulundu: "Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yaşlılığına ulaştığı halde cennete giremeyenin" Müslim, Birr 9, (251); Tirmizî, Daavât 110 (3539)Rivayetin yukarıdaki metni, Müslim'deki metindir






Alıntı Yaparak Cevapla