Yalnız Mesajı Göster

Ecel Ve Emel Kütüb-Ü Sitte

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ecel Ve Emel Kütüb-Ü Sitte






Ecel ve emel Kütüb-ü Sitte


ـ1ـ عن ابن مسعود رضى اللَّه عنه قال: ]خَطَّ رَسُولُ اللَّهِ # خطاً مربَّعاً وخطَّ خطّاً في الوسَطِ، وخطّ خطاً خارحاً منه، وخطّ خُطوطاً صِغَاراً إلى هذا الذى في الوسط من جانبه الَّذِي في الوَسَطِ، وَقَالَ: هَذا ا“نْسَانَ، وَهذَا أجلُهُ محيطٌ بِهِ أوقَدَ أحاطَ بهِ، وهذَا الَّذِي هُوَ خَارجٌ أملُهُ، وَهذِهِ الخطوطُ الصِّغَارُ ا‘غْراضُ، فإنّ أخطأهُ هذا نهشهُ هذا، وإن أخْطأهُ هَذا نهشُهُ هذا[ أخرجه البخارى والترمذى
(148)- İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) birgün yere çubukla, kare biçiminde bir şekil çizdi Sonra, bunun ortasına bir hat çekti, onun dışında da bir hat çizdi Sonra bu hattın ortasından itibaren bu ortadaki hatta istinad eden bir kısım küçük çizgiler attı
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu çizdiklerini şöyle açıkladı: Şu çizgi insandır Şu onu saran kare çizgisi de eceldir Şu dışarı uzanan çizgi de onun emelidir (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler de müsibetlerdir Bu musibet oku yolunu şaşırarak insana değmese bile, diğer biri değer Bu da değmezse ecel oku değer Buhârî, Rikak 3; Tirmizî, Kıyamet 23, (2456); İbnu Mace, Zühd 27, (4231)


AÇIKLAMA:
İnsanın, ecel ve ölümün elinden kurtulamayacağı burada müşahhas bir şema ile ifade edilmiştir Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yere çizdiği şeklin şöyle olacağı tahmin edilmiştir:
ـ2ـ وعن أنس رضى اللَّه عنه قال: ]خطّ رَسُولُ اللَّهِ # خطاً وقال: هذَا ا“نسَانُ، وخطَّ إلى جانبهِ خطاً وقال: هذا أجلُهُ، وَخطّ آخرَ بعيداً منهُ وقالَ: هذَا ا‘ملُ، فبيْنَما هُوَ كَذلِكَ إذ جاءهُ ا‘قربُ[ أخرجه البخارى والترمذى

2 (149)- Hz Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yere bir çizgi çizdi ve: "Bu insanı temsil eder" buyurdu Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: "Bu da ecelini temsil eder" buyurdu Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra: "Bu da emeldir" dedi ve ilâve etti: "İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir" Buhârî, Rikak 4; Tirmizî, Zühd 25, (2335); İbnu Mâce, Zühd 27, (4232)


AÇIKLAMA:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın burada ifade buyurdukları teşbîh şöyle bir şemaya dökülmüştür:
ـ3ـ وعن ابن عمر رضى اللَّه عنهُمَا قال: ]أخذ رسُولُ اللَّهِ # بمنكبِى وقالَ كُنْ في الدُّنْيَا كأنَّكَ غريبٌ أو عابرُ سبيلٍ[وكان ابن عمر رضى اللَّه عنهُما يقولُ: ]إذَا أمْسَيْتَ فَ َتَنْتَظِرِ الصَّبَاحَ، وإذَا أصْبَحْتَ فََ تَنْتَظِرِ المسَاءَ، وخُذْ منْ صحّتِكَ لمرضِكَ، ومنْ حياتِكَ لموْتِكَ[ أخرجه البخارى والترمذىوزاد بعد قوله أو عابر سبيل: وعُدَّ نفسكَ من أهل القبورِ

3 (150)- İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) omuzumdan tuttu ve: "Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu
İbnu Ömer (radıyallahu anh) hazretleri şöyle diyordu: "Akşama erdinmi, sabahı bekleme, sabaha erdinmi akşamı bekleme Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap" Buhârî, Rikak 2; Tirmizî, Zühd 25, (2334)
Tirmizî'nin rivayetinde, "yolcu gibi ol" sözünden sonra şu ziyade var: "Kendini kabir ehlinden added"
AÇIKLAMA:
Yukarıda kaydedilenler dışında başka kaynaklarda da rivayet edilmiş olan hadiste Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kendisini gerçek kulluğa veren kimseyi, önce evi meskeni olmayan garibe (gurbette olan kimseye), sonra hareket hâlinde olan yolcuya benzetiyor Çünkü yolcu bir yere haz almak için inmez, yolculuğuna devam edebilmek için dinlenmek ve yolculuğu sırasında lâzım olacak eksiklikleri tamamlamak üzere konaklar
Ayrıca garîb, yabancı yerde tanıdığı ve güvenebileceği kimselerin azlığı sebebiyle emniyetsizlik duyar ve belli bir korku içerisindedir Yolcu da öyle Fazla olarak yolcu, taşıyabileceği zarurî eşyayı beline yükler Zarurî olmayan, lüks ve güç getiremiyeceği yükü almaz
Şu halde âbide: "Garib ve yolcu gibi ol" şeklinde yapılan tavsiyenin içinde "Dünyaya bağlanma, ölümden sonrası için hazırlan, ebede giden yolculukta gerekli olan azığı yani ibadeti hazırla", yani "zühd'ü elden bırakma" tavsiyesi mevcuttur Nevevî merhum şöyle demiştir: "Hadisin mânası şudur:
Dünyaya dayanma, ona sabit kalacağın bir vatan gözüyle bakıp bağlanma, dünyada bâkî kalacağın içinden geçmesin, yolcunun vatanında olmadıkça bağlanmadığı şeylere sakın dünyada bağlanıp kalma"
Hadisi şöyle anlayan da olmuştur: "Yolcu, vatanına giden, onun peşinde olan kimsedir Kul, dünyada, efendisi tarafından bir ihtiyacı görmek üzere yabancı bir yere gönderilmiş kimse gibidir Ona düşen, verilen hizmeti bir an önce görüp dönmektir, kendisine verilen hizmet dışında bir şeye bağlanıp kalmaz Öyle ise mü'min vatan-ı aslîsi olan âhireti düşünmeli, ibadet, kulluk hizmetiyle geldiği dünyada bu hizmetin dışına çıkarak dünyaya bağlanıp kalmamalı, gönlünden, fikrinden döneceği asıl yurdunu çıkarmamalıdır

2- Rivayetin ikinci kısmı İbnu Ömer (radıyallahu anh)'ın şahsî sözü, yani mevkuf hadis gözükmektedir Ancak, aynı mânaya gelen merfu rivayetler mevcuttur Hâkim'in tahric ettiği bir rivayet şöyle:
قال رسول اللَّه #: اغنم خمساً قبل خمس: شبابك قبل هرمك وصحتك قبل سقمك وغناك قبل فقرك وفراغك قبل شغلك وحياتك قبل موتك
Bazı âlimler İbnu Ömer (radıyallahu anh)'in yukarıdaki sözleri merfu hadisten aldığını söylemiştir Nitekim onun nasihati tûl-i emeli kırmaya tazammum etmekte, ömrünü ibadet cihetinden içinde bulunduğu gün bilmesini kişiye tavsiye etmektedir Zira, akıllı kişi akşama erdimi yarını beklemez, (o günkü kulluk vazifelerini eksiksiz tamamlamıştır) Sabaha erince de akşamı beklemez, her saatin işini saatinde yapar, ecelinin sabaha veya akşama ulaşmadan gelebileceğini düşünür

3- "Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap" sözü "ölümden sonra sana faydası olacak amelde bulun, sıhhatli iken hayırlı işler yapmada acele et, böyle işleri başka zaman yaparım diye te'hir etme, mevcut fırsatı bu yoldan hemen değerlendir, zira âniden hastalık gelir ve sâlih amel yapmana mâni olur ve "sonra yaparım" kuruntusuyla, âhirete azıksız gidiverirsin" demektir



Alıntı Yaparak Cevapla