Prof. Dr. Sinsi
|
Sadaka Ve Nafakanın Fazileti-Kütüb-U Sitte
ـ3253 ـ5 -وَعَنْ أَبِي سَعِيدِ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ: ]أَنَّ أَعْرَابِيًّا قَالَ يَا رَسُولَ للَّهِ: أَخْبِرْنِي عَنِ الْهِجْرَةِ فَقَالَ: وَيْحَكَ إِنَّ شَأْنَهَا شَدِيدٌ، فَهَلْ لَكَ مِنْ إِبِلٍ؟ قَالَ: نَعَمْ قَالَ: فَتُعْطِي صَدَقَتَهَا؟ قَالَ: نَعَمْ قَالَ: فَهَلْ تَمْنَحُ مِنْهَا؟ قَالَ: نَعَمْ قَالَ: فَتَحْلُبُهَا يَوْمَ وِرْدَهَا؟ قَالَ: نَعَمْ قَالَ: فَاعْمَلْ مِنْ وَرَاءِ الْبِحَارِ فَإَِّن اللَّهَ لَنْ يَتْرُكَ مِنْ عَمَلِكَ شَيْئًا[ أخرجه الخمسة إ الترمذي 
5 (3253)- Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir bedevi gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü! Bana hicretten haber ver!" dedi Aleyhissalâtu vesselâm:
"Vah sana! O ağır bir iştir Senin develerin var mı?" dedi Adam, "Evet!" deyince:
"Zekatlarını veriyor musun?" diye sordu Adam yine "Evet!" deyince: "Öyleyse sen o uzaklarda kal ve çalış, zira Allah senin amelinden hiçbir şeyi eksiltmeyecektir" buyurdu " [Buharî, Zekât 36, Edeb 95; Müslim, İmaret 87, (1865); Ebu Dâvud, Cihâd 1, (2477); Nesâî, Bey'a 11, (7, 144)
AÇIKLAMA:
1- Resulullah'a yapılan bu müracaat Mekke Fethi'nden sonra olmalıdır Çünkü ondan önce hicret, her mü'mine farz-ı ayn mesabesinde idi Hicretle ilgili bölümde genişçe tahlil edeceğimiz üzere (5779 hadisten sonraki tahlil) hem müslümanların azınlık kalarak azılı düşmanlar içerisinde eriyip gitmemeleri, hem de Medine'de zayıf durumda olan İslam Devletinin güçlenmesi için, her yeni müslüman, her ne zorluk olursa olsun, Medine'ye hicret etmek zorunda idi Buradaki hadis, bedevînin işinin başında kalmasını, bu takdirde amelinden hiçbir şey eksiltilmeyeceğini tavsiye etmektedir Bu tavsiye, şartların değiştiğini, herkesin dilediği yerde İslam'ı yaşayabilecek hale geldiğini ifade eder
2- Hadiste develerin zekatı meselesi de geçmektedir Ancak bu husus zekâtla ilgili bölümde tahlil edildiği için burada meseleye girmeyeceğiz
ـ3254 ـ6 -وَعَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ للَّهِ صَلَّي اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ غَضَبَ الرَّبِّ وَتَدْفَعُ مِيتَةَ السُّوءِ[ أخرجه والترمذي 
6 (3254)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sadaka Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölü mü bertaraf eder " (Tirmizî, Zekât 28, (664)
AÇIKLAMA:
Hadiste, kulların isyanları karşısında gadaba gelen Cenâb-ı Hakk'ın öfke ve gadabını, sadakanın gidereceği ifade edilmektedir Kötü ölümden murad, Resulullah'ın istiâzede bulunduğu ölüm tarzlarıdır: Göçük altında kalmak, kayalıktan düşmek, boğulmak, yanmak, ölüm anında şeytanın çarpması, savaştan kaçarken öldürülmek gibi  Bazı âlimler de bundan muradın "âni gelen ölüm" olduğunu "asılmak gibi herkese teşhir edilen ölüm" olduğunu söylemiştir
NAFAKA
ـ3255 ـ1 -عن أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ للَّهِ صَلَّي اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا مِنْ يَوْمٍ يُصْبِحُ فِيهِ الْعِبَادُ إَِّ وَمَلَكَانِ يَنْزَِنِ مِنَ السَّمَاءِ يَقُولُ أَحَدُهُمَا: اَللَّهُمَّ أَعْطِ مُنْفِقًا خَلْفًا؛ وَيَقُولُ اŒخَرُ: اَللَهُمَ اَعْطِ مُمْسِكًا تَلَفًا[ أخرجه الشيخان وفي أخرى: ]يَقُولُ اللَّهُ تَعَالَى: يَا اِبْنَ آدَمَ أَنْفِقْ أُنْفِقْ عَلَيْكَ[ 
1 (3255)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kulların sabaha erdiği her günde iki melek semadan iner ve bunlardan biri şöyle dua eder: "Ey İlahımız! İnfak edene halef (devam) ver " Diğeri de şöyle dua eder:
"Ey İlahımız! Cimriye de telef ver " [Buharî, Zekât 28; Müslim, Zekât 57, (1010)
Bir başka rivayette: "Allah Tealâ Hazretleri şöyle der: "Ey Âdemoğlu Sen infak et, ben de sana infak edeyim" şeklinde gelmiştir
AÇIKLAMA:
1- Hadisin bir başka veçhinde Resulullah şöyle buyurmuşlardır: "Güneşin doğduğu her günde, güneşin iki tarafında iki melek, cin ve ins hariç Allah'ın bütün mahlukâtının işiteceği bir şekilde şöyle bağırırlar: "Ey insanlar! Rabbinize gelin Bilin ki az ve yeterli olanı, çok ve oyalayıcı olandan daha hayırlıdır!" Güneş batarken de iki tarafındaki iki melekten biri: "İnfak edene halef (devam, karşılık) ver"; diğeri de: "Ey İlahımız cimriye de telef ver" diye dua eder "
2- Nevevî, burada teşvik edilen infakın tâat yolunda, aileye, misâfire harcananlarla, Allah rızası için yapılan tetavvuât nev'inden yapılan harcamalar olduğunu belirtir Kurtubî ise: "Buraya her çeşit vâcib ve mendub harcamalar girer, mendub harcamalardan kaçınan bu duaya mazhar olamaz Ancak kime mezmum olan cimrilik galebe eder de, üzerindeki hakkın edasından kaçınırsa veya eda etse bile bunu gönül hoşluğu ile yapmazsa bedduaya mazhar olur" der
ـ3256 ـ2 -وَعَنْ أَبِي ذرّ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ للَّهِ صَلَّي اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ عَبْدٍ مُسْلِمٍ يُنْفِقُ مِنْ كُلِّ مَالٍ لَهُ زَوْجَيْنِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ تَعَالَى إَِّ اسْتَقْبَلَتْهُ حَجَبَةُ الْجَنَّةِ كُلُّهُمْ يَدْعُوهُ إِلَى مَا عِنْدَهُ قِيلَ: وَكَيْفَ ذَلِكَ قَالَ: إِنْ كَانَ إِبًِ فَبَعِيرَيْنِ وَإِنْ كَانَ بَقَرًا فَبَقَرَتَيْنِ[ أخرجه النسائي 
2 (3256)- Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Müslüman olan bir kul, sahib olduğu her bir maldan Allah yolunda bir çiftini infak ederse, cennetin kapıcıları onu mutlaka karşılar ve her biri kendi beklediği kapıdan girmesi için dâvet eder "
"Bu nasıl olur?" diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi:
"Diyelim ki malı deve cinsindendir, iki deve; sığır cinsindendir, iki sığır (infak eder) " [Nesâî, Cihâd 45, (6, 48-49)
AÇIKLAMA:
Önceki rivayette Allah rızası için harcanan az da olsa, ehemmiyet ve değerinin fazla olduğunu ifade ediyordu Bu hadis, Allah rızası için yapılacak büyük harcamaların ne kadar değerli bir amel olduğunu ifade etmektedir Sadedinde olduğumuz hadiste mâlik olunan malların her birinden birer çift bağışa teşvik edilmektedir Az malı olanlar, yarısından ibâret olan bir dinarı veya bir keçiyi kolayca bağışlayabilir Ama çok malı olanlar mallarının yüzde birini bile teşkil etmeyen bir çift sığır veya deveyi vermekte daha bir zorluğa düşer, karar veremez Resulullah bu hadiste bu çeşit bağışlarla nefsin cimriliğinin kırılmasına teşvik buyurmaktadır
ـ3257 ـ3 -وَعَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ للَّهِ صَلَّي اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: دِينَارٌ أَنْفَقَتْهُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ، وَدِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ فِي رَقَبَةٍ، وَدِينَارٌ تَصَدَّقْتَ بِهِ عَلَى مِسْكِينٍ، وَدِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ عَلَى أَهْلِكَ! أَعْظَمُهَا أَجْرًا الَّذِي أَنْفَقْتَهُ عَلَى أَهْلِكَ[ أخرجه مسلم 
3 (3257)- Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir dinar var Allah yolunda harcadın, bir dinar var köle azad etmede harcadın, bir dinar var fakirler için tasadduk ettin, yine bir dinar var onu da ailen için harcadın İşte (hep hayırda harcanan) bu dinarların sana en çok sevap getirecek olanı ehlin için harcadığındır " [Müslim, Zekât 39, (995)
AÇIKLAMA:
Bu hadis, aile efradına harcamaya teşvikte bulunmaktadır Esasen aile ihtiyaç içinde kıvranırken dışarıya harcamak câiz değildir Aileye harcamak bir bakıma farzın îfasıdır, diğer harcamalar mendubtur Elbette farz amelin sevabı ile nafile amelin sevabı bir değildir Başkaları için harcamak, ihtiyaçtan artan üzerinden yapılmalıdır Nitekim âyet-i kerime'de,
وَيَسْئَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ
"Sana ne infak edeceklerini sorarlar De ki: "Artanı  " (Bakara, 219) buyurulmaktadır Burada "artan" ihtiyaç fazlasıdır "Aile için harcamak farz nev'indendir" dedik, çünkü kişiye aile efradının nafakasını karşılaması onun üzerindeki mükellefiyetlerden biridir Hanımı, çocukları, muhtaç iseler yaşlı anne-babasının nafakaları buraya girer Nafaka deyince giyecek, yiyecek; mesken gibi zaruri ihtiyaçları anlamamız gerekir Aslında bunların da kesin bir sınırı yoktur Dinimiz, mevki ve içtimâî muhite göre emsali esas alır Örfün değerlerine ver verir Şu halde israfa, lükse gitmemek, vasatı esas almak prensip kılınarak aileye harcayıp, başka hayırlara da para ayırmalıdır Aksi takdirde, kendi seviyemizin şartlarını esas almadığımız, imkânları iyi olanlara göre hayat standardı tutturmaya çalıştığımız takdirde bu hadisten de aldığımız fetva ile, hayır hasenata ayıracak tek kuruşumuzun olmadığı zehâbına düşebiliriz, bu yanlış olur
ـ3258 ـ4 -وَعَنْ أَبِي مسعود البدرى رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ: ]قَالَ رَسُولَ للَّهِ صَلَّي اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ الْمُسْلِمَ إِذَا انْفَقَ عَلَى أَهْلِهِ نَفَقَةً وَهُوَ يَحْتَسِبُهَا كَانَتْ لَهُ صَدَقَةً[ أخرجه
|