Yalnız Mesajı Göster

Tasadduk Ve İnfaka Teşvik-Kütüb-U Sitte

Eski 07-27-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tasadduk Ve İnfaka Teşvik-Kütüb-U Sitte



3- Adamın Allah'a hamdetmesi, İbnu Hacer'e göre: "Allah'ım, hamd bana değil, sanadır, çünkü sadakam müstehak olmayanın eline kondu, ama bu sadak benim değil, senin iradenle yapıldığı için hamd sanadır, çünkü Allah'ın iradesinin tamamı güzeldir, hoştur" Ancak Tîbî bu hamdi, İbnu Hacer'in tatminkar bulmadığı bir başka zâviyeden açıklar: "Adam müstehak olana sadaka vermeyi azmetmiş olmasına rağmen (yanlışlıkla) zâniyenin eline koymuş olmakla beraber, yine de hamdediyor, zira durumu zâniyeden daha kötü olan birine de tasaaduk edebilirdi, sadakasını öyle birine vermemiş olduğu için hamdetmiştir veya şu da söylenebilir: Adam hamd'i tesbih yerine söylemiştir, çünkü insanı taaccüb, ve hayrete sevkeden bir şey meydana gelince kişi, Allah'ı tâzim için Sübhânallah! der, aynı durumda tesbîh yerine tahmidde bulunmak da Arap örfünde cârîdir Herkes, adamın fiilinden taaccüb edince, kendisi de taaccüb etmiş ve "Allah'ım, zâniyeye (sadaka vermiş olmaktan) sana hamdederim" demiştir
İbnu Hacer, "her ikisini de kabul edilebilir bulmadığını" belirttiği bu tevilleri kaydettikten sonra şunu söyler: "Adam sadakasını (ihlasla) verdikten sonra gerisini Allah'a bıraktı, ve Allah'ın yaptığından râzı oldu Sonra da o hâle hamdetti Çünkü o verdikten sonra bütün hallerde O'na hamdedilir Allah'tan başkasına hoş olmayan şey sebebiyle hamdedilmez Nitekim Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın hoşuna gitmeyen şeyler için de:


اَللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ كُلِّ حَالٍ
"Ey Allah'ım, her hal için hamd sanadır" dediği sahih rivâyetlerde gelmiştir

4- Adama gelen kimdi, nasıl gelmişti hususu da çok açık değildir Bazı rivâyetler rüyada gelindiğini tasrih etmiş ise de âlimler "rü'yada gördü", "hâtif bir melekten işitti"; "bir peygamber haber verdi", "âlimler böyle fetva verdiler" gibi farklı tahminler yürütmüşlerdir

5- HADİSTEN ÇIKAN BAZI HÜKÜMLER:
* Sadaka, o devirde, sadece hayır ehlinden olan ihtiyaç sâhiplerine aitti Bu sebepledir ki, sadakanın zikredilen üç sınıfa verilmiş olmasından hayrete düşüp dedikodusunu yaptılar
* Hadîs, hâlis niyetle yapılan sadakanın, liyakatlisini bulmasa bile Allah nazarında makbul olduğunu göstermektedir Ancak fakihler, bu hal farz olan zekatın başına gelse, bunun borcu düşürüp düşürmeyeceğinde ihtilaf etmiştir Hadis bu hususta ne evet ne de hayıra delalet etmiyor İmam-ı A'zam, İmam Muhammed, Hasan Basrî, İbrahim Nehâî rahimehümullah fakir zannı ile zekât verilen kimsenin sonradan zengin olduğu anlaşılacak olsa, verenden zekat borcunun düşeceğine ve yeniden zekât vermek gerekmediğine hükmederler İmam Şâfi'î Süfyan-ı Sevrî, Ebu Yûsuf, Hasan İbnu Sâlih gibi bazıları, bunun zekatın yerine geçemeyeceğini yeniden zekât vermesi gerekeceğini söylemişlerdir "Çünkü derler, adam içtihadında yanılmış ve zekâtını yerine verememiştir Şu halde yanında su olduğunu unutarak teyemmümle namazını kılan kimse, suyu hatırladığı zaman namazını iade ettiği gibi bu da zekâtını iâde etmelidir"
* Yerini bulmayan sadakanın tekrarı müstehabtır
* Sadaka ihlâsla ve gizlice verilirse fazileti büyüktür
* Fâsık kimselere sadaka vermek haram değilse de mekruhtur Bir kısım âlimler: "Sadaka için sâlih kimseler aranmalıdır, hâli iyi olmayanlara verilirken hâlini düzeltmesi şart koşulmalıdır" Demiştir Böyle birinin "namaz kılarım", "oruç tutarım", "kötülüğü terkederim" demesi kâfidir, (tahkik edilmez) demişlerdir
* Fakir olan hırsız ve fâhişeye zekât vermek câizdir Ancak zekât ve sadaka alan kimsenin de kendine dikkat edip, kötü hallerinden vazgeçmesi, zenginin de zekât ve sadaka kabul etmemesi gerekir
* Hüküm vermede zâhir esastır, nefsü'l-emir araştırılmaz Hilafi anlaşılıncaya kadar zâhire göre verilen hüküm mûteberdir

Kütüb-u Sitte

Alıntı Yaparak Cevapla