Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Gülle Bahar Gelir Mi?
Bir Gülle Bahar Gelir Mi?
Bir Gülle Bahar Gelir Mi?
Sorun bu soruyu! Ya da soruyu şöyle sorun: Bir insan ne yapabilir ki?
Herkes kendine dönüp sorsun: Bir gülle bahar gelir mi?
Ya da Bir insan ne yapabilir?
Bu sorunun cevabını merak edenler, kokusu çağları aşıp bize kadar ulaşan
Medinenin Gülüne baksınlar, âlemlere rahmet Hz Muhammede baksınlar
Ki, O bir güldü Çölün ortasında açmış bir gül
Bıtırak tarlasına döndürülmüş bir dünyaya baharı müjdeleyen bir gül
Cins bir gül fidanıydı, bu açık Çünkü vahiy, adeta, Neden başkasını değil
de beni seçtin Rabbim! sorusuna bir cevap olsun diye, Onu şöyle tanıtmıştı:
Çünkü, Sen muhteşem bir ahlâka sahipsin!
Bu gül fidanını ALLAH seçmişti Cebrail gibi cins bir bahçıvanın elleriyle,
vahyin projesine uygun olarak yetiştirildi Vahyin O Güle dönük iki
tasarrufu vardı: Tanıtmak ve inşa etmek
Ama daha çok da inşa etmek… Onu vahiy inşa etti
Öyle bir inşa ki bu, sonunda O, ahlâkı Kuran olan biri oldu
Adeta O, şu sorunun canlı cevabıydı: Kuranı insana dönüştürsek,
ortaya nasıl biri çıkardı?
Bu sorunun cevabı belliydi: Efendimiz aleyhissalâtu vesselam
Onu kitaba çevirmek mümkün olsaydı, ortaya nasıl bir şey çıkardı?
Bu sorunun da cevabı belliydi: Kuran vahyi
İşte O Gül, çölün ortasında tek başına açtığında, kimse bir Gül ile baharın
geleceğini düşünemezdi Öyle ya; bir çiçekle bahar gelir miydi?
Eğer o çiçek baharı doğuracak bir bedeli ödemeyi göze alırsa, evet
Bir çiçekle bahar gelirdi Üstelik bu bahar bin bahara bedel bir bahar
olurdu Öyle ki, bu baharın getirdiği kokuyu bin güz silemezdi Üzerinden
geçen asırlar, o baharın yeryüzünü yeşertme potansiyelini yok edemezdi
Ne kadar şiddetli geçerse geçsin, her kış istese de istemese de
sonunda o baharın hizmetkârı olmak zorunda kalırdı
Bir insan ferişteh olsa ne yapabilirdi ki?
Ferişteh olmasına gerek yok, ölümlü biri olarak dahi bir insan tüm bir
dünyayı omuzlayabilir, bıtırak tarlasına dönmüş bir dünyayı gülistana
çevirebilirdi
Yeter ki, imanı sınırsız bir imkân bilsin Yeter ki, O Gülün bıraktığı
mirasa ihanet etmeyip sadakat göstersin Yeter ki, O Gülün kokusunu duyan
bir yüreğe sahip olsun
Hz Peygamber bir çiçekle gelen baharın, bir kişiyle yeryüzünün gülistana
dönüştürüleceğinin en güzel örneğiydi ALLAH, Onu bunun için örnek gösterdi
Gül olmak isteyenlere, adam olmak isteyenlere, bıtıraklara karşı mücadele
etmek isteyenlere
Onun örnekliği, en sonunda gelip bir ilahi yasanın şahsında somutlaşıyordu:
Bedelsiz ödül olmaz
Bakın şu örneklere: O, Taife bir umut diyerek gitmişti
Çünkü Mekkenin kini, Onun varlığını ortadan kaldırmayı düşünecek noktaya
gelmişti Taifte gülle karşılanmayı umarken gülleyle, taşla, küfürle,
hakaretle karşılaştı Kan-revan geri döndü Fakat Mekkesine de giremedi
Bu öyle bir bedeldi ki, artık gücün bittiğinin, kuvvetin tükendiğinin
resmiydi
Ve koyverdi çığlığını: Bittim ya Rabbi!
Bu çığlığı bekliyordu öteler Yettim kulum! nidası bunun ardından gelecekti
Çünkü, ALLAH’ın yasası buydu: Biten ve bittim diyene, ALLAHın yardımı ne
zaman? diyene, ALLAH’ın yardımı çok yakın! diyen bir Rahîm Rab vardı
İşte, Onun için ilahi yardım Sevr Dağının tepesinde geldi Peki, oraya kadar
çıkmak şart mıydı? Tepede gelen yardım, dibinde gelemez miydi? Evet, öyle!
Çünkü ilahi yasa bu ALLAH yasasını, muhatap Âlemlere Rahmet Hz Muhammed
bile olsa bozmazdı
Peki, biz neyi bekliyoruz? O evrensel Gül için bozmadığı yasayı, biz
dikenler için bozmasını mı? İşte bu olmayacak
Dünyanın Gülüne, sonsuz salât ve selam ile…
M İslamoğlu
|