Prof. Dr. Sinsi
|
Mü’Minin Allah İndindeki Kıymeti...
Mü’minin Allah indindeki kıymeti 
Dinimizde, insanı ölmekten, bir uzvunu yok olmaktan ve şiddetli ağrıdan kurtaracak şeylere, zarûret denir Kişiye, maddi, mânevi rahatlığı için, zekât, sadaka vermek, hayrât, hasenât yapmak, hacca gitmek, kurban kesmek, ödünç vermek için lâzım olan şeylere, ihtiyâç denir
İhtiyâçtan fazla olan şeylere ise, ziynet denir İhtiyâçtan fazla olan mâlı, kibirlenmek, gösteriş yapmak için kullanmak, harâm olur
Her Müslümana, zarûret miktarında kazanmak için çalışmak farzdır İhtiyâç miktârında kazanmak, sünnettir Ziynet olan şeyleri kazanmak ise, mubâhtır
İhtiyâç ve ziynet eşyâsını İslâmiyete uygun olarak kazanmak ibâdet olur Bunları kazanmak için, İslâmiyetin dışına çıkmak, harâm olur ve böyle ele geçirilen mallar, dünyâlık olur Hadîs-i şerîfte;
(Dünyâlık olan şeyler, melûndur Allah için olan şeyler, Allahü teâlânın râzı olduğu şeyler, melûn değildir) buyuruldu
DÜNYALIK PEŞİNDE KOŞAN  
Dünyâlık olan şeylerin, Allahü teâlâ indinde hiç kıymeti yoktur İslâmiyete uyarak kazanılan ve kullanılan rızık, dünyâlık olmaz, dünyâ nimeti olur
Hadîs-i şerîfte;
(Dünyâlık olan şeylerin Allah indinde sivrisinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfire bir yudum su vermezdi) buyuruldu
Dünyâ peşinde koşan kimse, şüpheli şeylere, sonra mekrûhlara, sonra da harâmlara, hattâ küfre dalar Geçmiş ümmetlerin, Peygamberlerine inanmamalarına sebep, dünyâya düşkün olmaları idi
Mûsâ aleyhisselâm, Tûr Dağına giderken, birinin çok ağladığını gördü ve;
-Yâ Rabbî! Kulun, senin korkundan ağlıyor diye arz etti Allahü teâlâ da;
(Kan ağlasa dahî, onu affetmem Çünkü o, dünyâya düşkündür) buyurdu
Hazret-i Alî buyurdu ki:
“Dünyâ ile âhiret, doğu ile batı gibidir Birine yaklaşan, diğerinden uzaklaşır ”
Dünyâ mâlı peşinde koşmak, nefsin arzûları peşinden koşmaktan dahâ fenâdır Mâl, para peşinde koşmak, Allahü teâlânın emirlerini unutturursa, buna dünyâ muhabbeti denir
Allahü teâlânın sevgisi bulunmayan kalbe, şeytân yerleşir Şeytânın en büyük hîlesi ise, insana hayırlı işler yaptırarak kendisini sâlih, iyi zannettirmesidir Böyle kimse, kendisinin kulu olur
Hadîs-i şerîfte;
(Geçen ümmetlerin her birine fitneler verildi Benim ümmetimin fitnesi, mâl, para toplamak olacaktır) buyuruldu
İnsanın rızkı değişmez, azalmaz, çoğalmaz ve zamânından geri kalmaz Kişi, Allahü teâlânın yarattığı sebeplere yapışarak, ezelde kendisi için takdir edilen rızkına kavuşur
Hadîs-i şerîfte;
(Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ecellerini, ömürlerini ve rızıklarını takdîr etmiştir) buyuruldu
İnsan, rızkını aradığı gibi, rızık da, sâhibini arar Çok fakîrler vardır ki, zenginlerden dahâ iyi, dahâ mesûd yaşar
Allahü teâlâ kendisinden korkanlara, dînine sarılanlara, ummadıkları yerden rızık gönderir Bir hadîs-i kudsîde;
(Ey dünyâ! Bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet edene güçlük göster!) buyuruldu
DUVARDAN GELEN SES! 
Önceki ümmetlerden bir kimse vefat eder Geride bir köşkü ile iki oğlu kalır Çocuklar, köşkü taksîmde anlaşamazlar, münakaşaya başlarlar O anda köşkün duvarından;
“Benim için birbirinize düşman olmayınız Ben bir hükümdar idim Çok yaşadım Mezârda yüz otuz sene kaldım Sonra, toprağımla çanak çömlek yaptılar Kırk sene evlerde kullandılar Kırıldım Sokağa atıldım Sonra, benimle kerpiç yaptılar Bu duvarın inşâsında kullandılar Birbirinizle dövüşmeyiniz Siz de, benim gibi olacaksınız” diye bir ses duyarlar
Dünyâlık peşine düşen, âhireti unutur Halbuki dünyâ geçici, âhiret ise sonsuzdur Hadis-i şerifte;
(Dünyâ sevgisi arttıkça, âhirete olan zararı da artar Âhiret sevgisi arttıkça, dünyânın ona zararı azalır) buyuruldu
Netice olarak dinimizde kötülenen, mal, mülk değil, bunlara olan sevgidir Kişinin, dünyaya, mala mülke olan sevgisi arttıkça, Allahü teâlâ indindeki kıymeti, değeri de azalmaktadır Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Mü’minin Allah indinde kıymeti, topladığı dünyâlık kadar azalır )
Yazar Adı: Osman Ünlü
|