Prof. Dr. Sinsi
|
Allah'a Dönük Duruşun Cazibesi
Allah'a Dönük Duruşun Cazibesi
ALLAH’A DÖNÜK DURUŞUN CAZİBESİ
Günün birinde bilim “insan fıtratını” enine boyuna doğru bir şekilde izah edebilirse bu, gerçekten büyük bir gün olacaktır
İnsan, fıtratını takip ederse yani yaratılışının icabını yerine getirebilirse, peygamberane bir hayat, huzursuz ve tedirgin dünyamızda bir güneş misali parlayacaktır
Bu başarılabilir mi başarılamaz mı, başarılırsa ne zaman başarılır, kim başarır bilemiyoruz
İnsan bir muammadır Tekmil ebadıyla (tüm boyutlarıyla) izahı kolay değildir Dolayısıyla fıtratı tanımak dengeli bir şekilde takip etmek hayal gibi görünüyor
İnsan ruhunu, insan gönlünü nasıl tanıyacak, nasıl tanıtacaksınız? İnsanın duygusal boyutu nasıl ölçülüp değerlendirilecektir? Tıp, insanı ne kadar açıklayabiliyor? Ama biz her şeye rağmen bilgi kırıntılarını İslam’ın ışığında değerlendirerek “devede kulak misali” de olsa, fıtratı tanımaya çalışmalıyız, diye düşünüyorum Bu tanıma, fiile dönüştüğünde bundan hayat kalitesi ve saadet doğacaktır
Prof Dr Doğan Cüceloğlu’nun şöyle bir tespitini hatırlıyorum: Bir anne çocuğunun elinden tutup parkta yürüyorsa çocuk, elini annesinden kurtarmaya çalışacaktır Kurtardığı zaman yürümeyecek koşacaktır Annesi bir kenara saklansa “anne!” diye ağlamaya başlayacaktır
Bu küçük hâdise, insan fıtratında hür ve bereketli bir hayat yaşama arzusu ve sığınma duygusunun var olduğunu gösterir Aksi nedir? Kölelik, hareketsizlik, kimseye muhtaç olmama duygusu Bunlar insan fıtratına zıt şeylerdir; insanın gelişimini hayat kalitesini ve saadetini olumsuz yönde etkileyen yanlış tavırlardır
Cüceloğlu’nun açıklamaları, hayatımıza dair kararlar alırken mutlaka göz önünde bulundurulması gereken önemli tespitlerdendir
Gözlemlerim beni, şu kanaate getirmiştir: İnsan, Allah’a ve işine dönük bir hayat yaşamalıdır Menfaate ve insanlara dönük bir hayat, insanı huzursuz edecektir
Allah’a dönük durmak, diyaloğumuzu Allah ile kurmak, varlıklarda tecelli eden “esma”nın zuhuruna dikkat etmek, gözünü tabiata, gönlünü Allaha açık tutmak demektir Allah düşüncesi, Allah heyecanının ruh ve fikir dünyamızı kuşatması demektir
İnsan Allah’a dönük durmalı Bu, ruh ve gönül dünyasının şenliği demektir İşine dönük durmalı, bu da hem fiziğinin hem de gönül ve vicdanının rahatlamasıdır
İnsanın ruh dünyası, Allah özlemlerine hangi şiddette muhtaçtır, bilmiyoruz Ama Allah, düşünceleri esma-i ilahinin yansımalarına yönelen dikkat, insana huzur ve sükûn veriyor Ekserünnas (insanların çoğu), riya, menfaat, şehvet ve şöhrete dönük duruyor Bu da insanı zehirli duygular atmosferine iterek perişan ediyor
İnsanların gözüne girme niyeti, önemli bir kişi olduğunu kabul ettirme duygusu, bir nevi kula kulluk oluyor, insan ruhunu huzursuz ediyor Neden paranın, şehvetin, şöhretin, gurur ve kibrin hortladığı yerlerden insanlar gergin ve huzursuz dönüyorlar Bu basitlikler, insan ruhunda hangi yaraları açıyor, bilmiyoruz Ama insan, Allah ile baş başa kaldığında, tabiattan Allah’a gittiğinde kemal-i ciddiyetle bir namaz kıldığında, bir Fatiha okuduğunda huzur ve sükûn hissediyor Bu, tecrübeyle sabittir
“Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ın zikri ile sükûn bulur” (Rad 28)
Denebilir ki, bütün huzursuzluklarımızın kaynağı Allah’a dönük duramayışımızdır Antiislam, bize yanlışı işte tam da bu noktada işletiyor: Hümanizm diyor, dost bir edâyla karşımıza çıkıyor Hümanizm, yani insan sevgisini esas alan bir dünya görüşü
|