Yalnız Mesajı Göster

Allah’İn Koruduğu Kulları Ki Onlar Pek Azdırlar- Böyle Bir Dairenin Dışında Tutulabil

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Allah’İn Koruduğu Kulları Ki Onlar Pek Azdırlar- Böyle Bir Dairenin Dışında Tutulabil






Allah’ın koruduğu kulları ki onlar pek azdırlar- böyle bir dairenin dışında tutulabil
Kolay olanı tercih etmek, kolayla yetinmek insan olarak ortaya koyduğumuz en bariz tavırlarımızdandır İyiyi, üstünü isteriz ama ödediğimiz bedelin, gösterdiğimiz gayretin iyi ve üstün olmamasından rahatsız olmayız Azla çok elde etmek, yorulmadan ermek genel karakterimizdir Allah’ın koruduğu kulları ki onlar pek azdırlar- böyle bir dairenin dışında tutulabilirler Genelde insanı özelde de çocuğu yetiştirmek, öğretmekle eğitmek arasında gelip giden bir çizgi üzerinde sürer Dine ve dünyaya ait ihtiyaçların çocuğa aktarılması öğretmenin de içinde bulunduğu bir dizi görev ihtiva etmektedir Günlük hayattan dini vecibelere kadar öğretilmesi gerektiğine inandığımız ne varsa o aslında bir tür eğitim konusudur Eğitimin ilk aşaması öğretmektir şüphesiz Bilmek ve bilmeyi özümsemekten oluşan bir süreç arzulanan sonucu elde etmeye yardımcı olacaktır
Sadece bir kaşık tutma edebini, mesela kaşığın sağ elle tutulması kuralını, önümüzdekine öğretmek dakikayla sınırlandırılabilecek kadar küçük bir zaman dilimi içinde halledilebilir ‘Kaşık sağ elle tutulur’ kuralı üç kere bile tekrar edilmeden muhataba öğretilebilir
Ama muhatabın ‘sağ elle kaşık tutar’ hale gelmesi uzun zamanı gerektirebilir Bilhassa farklı bir uygulama üzerinde yetişmiş birinin sağ elle kaşık tutabilir hale getirilmesi bir eğitim sürecidir; zor olan da bu süreçtir
Anne babalar ve öğretmenlerin, eğitmekle mükellef oldukları halde öğretmekle yetinip kendileriniteselli etmeleri doğru değildir Anne babaların, çocuklarını insanî ve imanî değerler üzerine yetiştirmekle mükellef oldukları halde onların üzerinde ‹eğitim› düzeyinde bir himmet göstermeden öğretmekle yetinmeleri sorumluluktan kaçmak, yeterli gayreti gösterememek şeklinde izah edilebilir Namaz gibi hayat boyu uygulanacak ağır bir ibadeti çocuk üzerinde öğretmek ve eğitmek şeklinde iki çizgide tatbik edeceğimizi düşünürsek, eğitim çizgisinin öğretme çizgisi ile aynı olmayacağını takdir etmek zor olmayacaktır
Ebu Davud›un rivayet ettiği meşhur hadiste Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem çocukların yedi yaşından itibaren namaz çizgisi üzerine alınmalarını, on yaşından itibaren de namazı ihmal etmeleri halinde cezalandırılmalarını emretmektedir Sadece bu hadisi bile ölçü almamız halinde namaz eğitiminin en az dört yıl sürebileceği anlaşılmaktadır Çünkü yedi yaşından itibaren namaz hassasiyeti çocuğa verilmeye başlanmakta ama ceza seviyesine on yaşında gelinmektedir Ve bu süreç, Medine şartlarındadır Medine gibi namazın hayat anlamına geldiği bir yerde çocuğun namaza eğitilmiş olması bu süreyi almaktadır Bir çocuğun namaza eğitilmiş hale gelmesi ne kadar uzun bir süreyi kapsayacaktır; bunu tahmin etmek zor olmasa gerek Ebeveynlerin ve öğretmenlerin/hocaların takdir etmekte zorlandıkları nokta burasıdır İki rekâtlik bir namazın öğretilmesinin bir gün bile sürmediğine aldanarak, namaz kılmakta ihmalkâr davranan çocuklar hakkında olumsuz kanaat kullanmaktadırlar Hem kendileri hatalı bir noktada bocalamakta hem de çocukların şahsiyetleri üzerinde yanlış izlerin oluşmasına neden olmaktadırlar Bu kuralı çocuklar için konuşuyor olsak da büyükler için de geçerli saymamız mümkündür Büyüğün de eğitilmesi, öğretilmesi kadar kolay değildir Büyüklere hitap edenlerin de bu hassas noktaya dikkat etmeleri zaruridir
Bilime bakış
Yaşadığımız asırda eğitim, tıp düzeyinde olmasa da yaygın bir bilim dalı haline gelmiştir Müslümanlar olarak, insan üzerinde yoğunlaşmış gündemimiz bizi bilimleşen eğitimin kurallarından yararlanmaya sevk etmektedir İstifademiz elbette seçici olacaktır Çünkü biz, çağdaş başlıklar altındaki bilgilere yeni muttali olmuş olabiliriz Ama eğitime yabancı bir millet değiliz Kitabımız okuma emri ile başlıyor Okumayı, okutmayı ibadet sayan bir dinimiz var Şehirler gibi kütüphaneler kurmuş bir geçmişimiz var Gazaliler, İbni Rüşd’ler bize aittir Bir süre duraklamış olmamız bizi öndekilerin gerisinde göstermeye neden olmuş olabilir Aradaki mesafe kapatılamaz bir mesafe değildir
Eğer eğitimin bilimselleşmesi bizim için yararlanılması gereken bir nimetse, o nimetten önce ümmi olduğu halde insan eğitmenin en mükemmel örneklerini bize bırakan sevgili Peygamber aleyhisselam efendimizin mirasına da sahip bulunuyoruz Bu miras hem bize hem ondan mahrum olan bizim dışımızdakilere, eğitim adına çok şey kazandıracaktır



Alıntı Yaparak Cevapla