Prof. Dr. Sinsi
|
Kaza Namazları Konusunda Tereddüt Yaşayan Müslümana Mektup
Farz namazları kazaya bırakmak büyük günahtır İmkânı varken kaza etmezse, ayrıca büyük bir günah daha işlemiş olur (Kebair ve segair)
Farz borcu olanın nafileyle meşgul olması, farzı tehir ettiğinden dolayı günahtır Hazret-i Ali’nin rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz )[Fütuh-ul-gayb, Zahire-i Fıkh]
Hanefî âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri, bu hadis-i şerifi şöyle açıklıyor:
Bu hadis-i şerif gösteriyor ki, farz borcu olanın, sünnetleri de kabul olmaz, çünkü sünnetler de nafiledir (Fütuh-ul-gayb şerhi)
Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafileyle meşgul olmak ahmaklıktır Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz Mümin bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler ise onun kazancıdır Sermaye kurtarılmadan, kâr olmaz (Fütuh-ul-gayb m 48) Orijinali için tıklayınız
Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer’e yaptığı vasiyette buyurdu ki:
Allah’ın gece yapman gereken hakkını gündüz yapsan ve gündüz yapman gerekeni de gece yapsan kabul etmez Üzerine farz olan ibadetleri ödemeden nafile ibadetini kabul etmez (Kitab-ül Harac)
Denizde damla gibidir
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Farzın yanında nafileler kıymetsizdir Sünnetlerin farzlar yanındaki kıymeti de, deniz yanında bir damla su gibi bile değildir Melun şeytan, müminleri aldatarak, farzları küçük gösteriyor, nafileyi teşvik ediyor Hâlbuki bir altın zekât vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevabdır (Mektubat-ı Rabbani 1/29, 1/260, 3/17)
Yıllarca farz kaza namazı borcu olana sünnetleri bırakma demek, koca denize değil, bir damlaya itibar et demek gibi çok abes ve cahilce bir sözdür Seyyid Abdülhakim Arvasî hazretleri buyurdu ki:
Yıllarca kaza borcu olanın, sünnetleri kılarken, kaza namazına da niyet etmesi, dört mezhepte de lazımdır (S Ebediyye)
Sünnet yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz (Eşbah)
Hiç kazası olmayanın da kaza namazı kılması caizdir (Redd-ül-muhtar, Hindiyye)
Âlimler sözbirliği ile bildirdiler ki:
Regaib ve revatib ameller ile vacibler, sevapta, hükümde ve üstünlükte farza ulaşamaz Sünnetler, kılınmış olan farzların eksiklerini tamamlar Nafileler ise sünnetlerin eksiklerini tamamlar Hiçbir nafileyle farz borcu ödenmiş olmaz Bazı avamın [cahillerin] iddia ettiği gibi, farzı bırakıp da nafileyle uğraşmalarının, mesela Evvabin namazının farz kazaların yerine geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur (Ruh-ul-beyân3/127) Orijinali için tıklayınız
Farzlara önem verip, tembellikle yapmayanın imanı gitmez, fakat bir farzı yapmayan müslüman, iki büyük günaha girer:
Birincisi,o farzın vaktini ibadetsiz geçirmek, yani farzı geciktirmek günahıdır Bunun affolması için tevbe etmek, yani pişman olmak gerekir
İkincisi,bu farzı terk etmek günahıdır Bu büyük günahın affolması için, bu farzı hemen kaza etmek gerekir Kazayı geciktirmek de, ayrıca büyük günah olur Kaza geciktikçe, günahlar, katlanarak artar, sayılamayacak kadar çoğalır Hadis-i şerifte, (Bir namazı, bilerek, özürsüz kılmayan, seksen hukbe [1 hukbe=80 yıl] Cehennemde kalacaktır) buyuruluyor Bu müthiş günahların altından kurtulabilmek için, farz namazları bir an önce kaza etmek gerekir (Tergib-üs-salat)
Sünnet kılarken kazaya da niyet edince kaza da sünnet de kılınmış olur (Necat-ül müminin s 90) Orijinali için tıklayınız
Beş vakit namazın sünneti demek, Resulullahın kıldığı namaz demektir Bu namazlara sünnet ismi sonradan verilmiştir Resulullah, beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, yalnız (Allah rızası için namaz kılmaya) derdi (Sünnet kılmaya) diye niyet etmezdi Her vakit içinde böyle kılınan herhangi bir namaz, sünnet ismi verilen namaz olur (Redd-ül muhtar, Uyun-ül besair, Halebi)
|