Prof. Dr. Sinsi
|
İslamın Bir Emri Ayet Ve Hadislerle Ana Babaya Hürmet
İslamın bir emri ayet ve hadislerle ana babaya hürmet
Anne-baba, insanın en başta hürmet edeceği kudsî iki varlıktır Onlara hürmette kusur eden, Hakk'a karşı gelmiş olur Onları hırpalayan er-geç hırpalanmaya maruz kalır İnsan daha küçük bir canlı olarak var olmaya başladığı andan itibaren hep anne-babanın omuzlarında ve onlara bir yük olarak gelişir Bu konuda ne peder ve validenin çocuklarına karşı olan şefkatlerinin derinliğini tayine, ne de çektikleri sıkıntıların sınırını tesbite imkân vardır
Anne-babanın kadrini bilip, onları Hakk'ın rahmetine ulaşmaya vesile sayanlar, bu dünyada da öte dünyada da en talihlilerdendir Onların varlıklarını istiskal edip, hayatlarına karşı bıkkınlık gösterenler ise, sürüm sürüm olmaya namzet bir kısım bedbahtlardır
İnsan anne-babasına karşı hürmeti nisbetinde, Yaratıcısına karşı da hürmetkâr sayılır Onlara hürmeti olmayanların Allah'a da hürmet ve saygısı yoktur Günümüzde, ne garip tecellilerdendir ki, sadece Allah'a karşı saygısız olanlar değil, O'nu sevdiğini iddia edenler de anne-babalarına isyandan geri kalmamaktadırlar
Özellikle anneler, dünyada ukba eksenli varlıklardır Hilkatteki rol ve istihdamları ile elde ettikleri mükâfatları, çektikleri zorluk ve sıkıntılarıyla gördükleri karşılık arasındaki orantısızlık bu gerçeğin en açık delilidir Bunun böyle olduğunu anlamak için uzun boylu araştırmaya da gerek yoktur Onların bir ömür neler ekip neler biçtiklerine, neler çekip neler bulduklarına göz atmak yeterlidir
İslâm aileye ve onun temel iki direği olan anne-babaya çok önem vermiş, sağlam ailelerden oluşan toplumun sağlıklı olacağını ifade ederek bu konuda birçok önemli prensip vazetmiştir Allah hakkından sonra anne-baba hakkı zikredildiği gibi, cennet de annelerin ayakları altına serilmiştir
Cenab-ı Hakk şöyle ferman ediyor:
"De ki: "Gelin, Rabb'inizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin "(En'am, 6/151)
"Biz insana, ana babasına iyilik etmesini tavsiye ettik Anası onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu (Ana karnında) taşınması sütten kesilmesi otuz ay sürdü "(Ahkaf, 46/15)
"Bana ve ana babana şükret, dönüş banadır "(Lokman, 31/14)
Bir insanın en yakını anne-babasıdır Her iyilikte olduğu gibi, dualarımızda da önceliğin onlara verilmesi gerektiğini Kur'ân şu ifadelerle belirtiyor: "Ey Rabbim! Amellerin hesap olunacağı gün, beni, anne-babamı ve mü'minleri bağışla!"(İbrahim, 14/41)
Demek ki, önce insanın kendisi, sonra anne-babası geliyor Zaten bu husus insan olmanın, insanî duygularla bezenmenin bir ifadesidir Aslında insan olan bir insan en yakın daireden en uzak daireye uzanan çizgide derecelerine göre diğer insanların dertleriyle dertlenir, sevinçlerinden sevinç duyar Diğer bir nokta da şudur: Nasıl bir insanın anne-babası hakkında yaptığı istiğfar makbul ise, öyle de insanın anne-babasının mazhar olduğu nimetler adına şükrü de geçerlidir Yani bir insan anne-babasına gerçek anlamda evlatlık yapmadıysa, geride onun yapacağı şey şudur: Dilini onlar hesabına hayırda kullanmak  "Allah'ım! Hamdim, tesbihim, tehlilim, istiğfarım onlara raci olsun "demek bu türdendir Nitekim Hz Süleyman, şöyle derken bunu yapanlardan olduğunu göstermiştir: "Rabbim, beni, gerek bana, gerek anne-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl "(Neml, 27/19)
Bir başka ayette şu ifadeler bulunuyor: "Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti Onlardan biri veya her ikisi yaşlanırsa, kendilerine "öf!"bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle Onlara şefkat, tevâzu ile kol kanat ger ve şöyle diyerek dua et "Ya Rabbi! Küçüklüğümde onlar beni nasıl özenle yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!"(İsra, 7/23-24)
Bu ayetleri Üstad Bediüzzaman şöyle tefsir etmektedir:"Ey hanesinde ihtiyar bir vâlide veya pederi veya akrabasından veya iman kardeşlerinden bir amel-mânde veya âciz, alîl bir şahıs bulunan gafil! Şu âyet-i kerimeye dikkat et bak: Nasıl ki bir âyette, beş tabaka ayrı ayrı surette ihtiyar vâlideyne şefkati celbediyor Evet dünyada en yüksek hakikat, peder ve vâlidelerin evlâdlarına karşı şefkatleridir Ve en âlî hukuk dahi, onların o şefkatlerine mukabil hürmet haklarıdır Çünki onlar, hayatlarını kemal-i lezzetle evlâdlarının hayatı için feda edip sarf ediyorlar Öyle ise, insaniyeti sukut etmemiş ve canavara inkılab etmemiş her bir veled; o muhterem, sadık, fedakâr dostlara hâlisane hürmet ve samimane hizmet ve rızalarını tahsil ve kalblerini hoşnud etmektir Amca ve hala, peder hükmündedir; teyze ve dayı, ana hükmündedir
İşte o mübarek ihtiyarların vücudlarını istiskal edip ölümlerini arzu etmek, ne kadar vicdansızlık ve ne kadar alçaklıktır bil, ayıl! Evet hayatını senin hayatına feda edenin zeval-i hayatını arzu etmek, ne kadar çirkin bir zulüm, bir vicdansızlık olduğunu anla!
Ey derd-i maişetle mübtelâ olan insan! Bil ki senin hanendeki bereket direği ve rahmet vesilesi ve musibet dafiası, hanendeki o istiskal ettiğin ihtiyar veya kör akrabandır Sakın deme: "Maişetim dardır, idare edemiyorum "Çünki onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, elbette senin dîk-ı maişetin daha ziyade olacaktı Bu hakikati benden inan Bunun çok kat'î delillerini biliyorum, seni de inandırabilirim
Fakat uzun gitmemek için kısa kesiyorum Şu sözüme kanaat et Kasem ederim şu hakikat gayet kat'îdir, hattâ nefis ve şeytanım dahi buna karşı teslim olmuşlar Nefsimin inadını kıran ve şeytanımı susturan bir hakikat, sana kanaat vermeli Evet kâinatın şehadetiyle, nihayet derecede Rahman, Rahîm ve Latif ve Kerim olan Hâlık-ı Zülcelali Vel'ikram, çocukları dünyaya gönderdiği vakit, arkalarından rızıklarını gayet latif bir surette gönderip ve memeler musluğundan ağızlarına akıttığı gibi; çocuk hükmüne gelen ve çocuklardan daha ziyade merhamete lâyık ve şefkate muhtaç olan ihtiyarların rızıklarını dahi, bereket suretinde gönderir Onların iaşelerini, tama'kâr ve bahil insanlara yükletmez "Şüphesiz rızık veren sağlam kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır "(Zariyat, 51/58)
|