Yalnız Mesajı Göster

Fıtrat'ın Manası ,Fıtrat Ne Demektir?

Eski 07-27-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fıtrat'ın Manası ,Fıtrat Ne Demektir?



İnsanı yaratan Allah onda iyilik ve kötülüklerle dolu dünya hayatında iyilikten yana tercih yapabilecek bir kabiliyet (vicdan) vermiştir Bozulmamış, fıtratım korumuş insan iyiden yana tavır aldığı gibi, herhangi bir şekilde Allah'ın ayetlerini de akıl veya kalble kavramaya meyillidir Ancak insanoğlunun kalbine her an şeytan veya melekler tarafından hayır ve şer telkin edilmektedir İşte bunu kesin olarak hidâyete çevirmek İslâm dininin görevidir İslâm, fıtratı korur, geliştirir, nefsi arındırarak insanların kurtuluşunu gerçekleştirir Allah, yaratıklarını en güzel şekilde yaratır ve terbiye eder Vahye bilerek karşı çıkan insanı şeytan ve grubu -fıtrata aykırı her türlü eğitimci, devlet, aile, toplum düzeni- saptırır Bu aşamada İslâm ancak bir öğüt, bir tebliğdir, dileyen inanır, kurtulur, dileyen batağa sapar

İslâm ümmeti insanları yaratılışlarındaki hayra eğilimli taraflarını ortaya çıkarmak ve onları en yüksek ahlâka ulaştırmakla yükümlüdür İnsanlığın günah ve şirk bataklığından doğru yola çekilmesi, vicdanların ilâhı saflığına dönüşü, takva ile en güzel olana uyulması için ilâhı, kutsal bir nur yani İslâm'ın rehberliği şarttır

-İnsanlar fert olarak nefislerinde olanı gözlerlerse veya kainattaki her çeşit, sayısız nimetleri aklederlerse veya geçmiş ümmetlerin başına gelenlerden ibret alabilirse hakikati idrak edebilirler

Her insan, nefsine ve topluma karşı yaptıklarında bir kötülük oluştuğunun farkındaysa vicdan azabı duyabiliyorsa onda bozulmamış bir ahlâkı yapı vardır "En güzel ahlâkı" tamamlamıştır, artık geçerli olan onun ahlâkıdır

Bütün yaratılmış varlıklar bu kâinatta Allah'ın değişmeyen yasası (âdetullah)na göre yasamaktadırlar İnsan bu kâinatta halife olarak yaratılmış ve emaneti yerine getirmekle sorumlu tutulmuştur: Allah'ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye yaratılışta sorguladığı insan, Rabbine şu sözü vermişti: "Evet, şahidiz"(el-A'râf, 7/132) Allah insanı yaratmış, ona düzen ve ölçülü bir biçim vermiştir Onu en güzel şekilde yaratmış, doğruyu ve yanlışı göstermiş, insan da ya şükreder yahut inkâr eder halde temkin edilmiştir Bundan sonra dünya hayatında kendini arıtan, yüzünü hanif olarak Allah'a çeviren, kendisini fatr edene ibadet eden kurtulacaktır (bk el-İnsân, 76/3; et-Tîn, 95/4; el-Beled, 50/10; en-Nisâ, 4/28; el-İsrâ, 17/51; el-Mülk, 67/3; el-İnfitâr, 82/7-8)

Yine Kur'an-ı Kerîm'deki kutsal bilgilendirme yolu, insanı âfâk ve enfüsteki ayetleri düşünmeye, akletmeye çağırdığı gibi, insanın en çok acz içindeyken, meselâ denizde bir gemide yol alırken aniden gelen bir fırtınada deniz orasında acz içinde kalınca, bütün yalanlama, fitne ve fücûru, ortak koştuklarını unutan insan, hemen Allah'a dua etmektedir Bu, insanın fıtraten Allah'ın bilincinde olduğuna bir delildir Bu manevî hak duygusu her ferdde mevcuttur ve İnsanı yoldan çıkaran, işlediklerini süslü göstererek onu asi yapan şeytandır (Münâvî, Feyzu'l-Kadir, Beyrut 1972, V 34; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1978, VI, 3822)

Dünyadaki her yeni doğan çocuk, tertemiz, sâf, her şeyi alma kabiliyeti ile donatılmış yapısını konuşma çağına kadar sürdürür Bundan sonra ona Lailaheillallah öğretilmez ve fıtratın anlamıyla eğitilmezse ailesi onu yahudi, hıristiyan, mecusi, vb yollarda eğitir ve buna göre onda bir kişilik yapısı gelişir Halbuki Allah: "Yüzünü samimiyetle ve tamamen bu dine çevir Allah'ın sıfatlarında sebat et ki o insanları bu fıtrat üzerinde yaratmıştır Allah'ın yaratması değiştirilemez İşte doğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler" (er-Rûm, 30/30) buyurmaktadır

Buna göre bütün insanlar Allah'a inanmak ve ona kulluk etmekle fıtratta sebat etmelidirler Yoksa Allah'ın öğütlerinden yüz çevirerek, bağımsız davranarak, ayetleri yalanlayarak fıtrata aykırı düşüleceği gibi, bu sebeple Allah'ın azabına da müstahak olurlar Çünkü fıtratı bozmak, Allah'a karşı gelmek demektir Meselâ müşrikler, fıtrata uygun doğan hayvan' yavrularının kulağını keserlerdi Kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi Kâbe'de Allah'a ortak koştukları birçok putlar bulundururlardı Fıtratı inkâr etmek için kendilerine de vahiy indirilmesini veya peygamberlerin birer melek olması gerektiğini ileri sürerlerdi Onların helâk edilmeleri de bu yüzden oldu Hiç kimse Allah'ın insanı kul olarak yaratması kanununu değiştiremedi ve değiştirmeye kalkanların azabla kuşatılması da bir kanun olarak uygulandı

İslâm'a göre hayatın anlamı ancak fıtrata uygun yaşamaktır Yeryüzündeki gelmiş geçmiş hiçbir din ve ideoloji bunu sağlayamamıştır Üstelik lâik çağdaş düşünce sistemleri, vahye karşı "doğal-pozitif akıl lâiklik" karşıtlığıyla oldukça, basit ve insan fıtratıyla uyum sağlamayan bir şekilde insanın kurtuluşunu din dışı bir yola sokmak istemişlerdir Ancak insanın fıtratı her şeye rağmen, her türlü muhteşem teknik gelişmelere, maddi ilerlemelere rağmen tabiatı gereği gerçek mutluluğu bulamamakta, büyük bir manevî boşluğa düşmektedir Bu boşluk Allah'ın sınırlarını aşmak ve nefsine zulmetmektir (et-Talâk, 65/1) Bu boşluğu çeşitli dinler doldurmak istemekte ancak hepsi de fıtrata aykırı muharref ve ilkel teklifler getirdikleri için insanlar İslâm'dan başka kurtuluş olmadığını anlamaktadırlar Çünkü: "Kalpler ancak Allah'ı sanmakla huzur bulur" (er-Ra'd, 1 3/28)

M Emin AY

Sait KIZILIRMAK

Alıntı Yaparak Cevapla