Yalnız Mesajı Göster

Bağışlamak (Affetmek) İle İlgili Ayetler

Eski 07-27-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bağışlamak (Affetmek) İle İlgili Ayetler



Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen" (5/118)
Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: "Selam olsun size Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir" (6/54)
De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği (şeyler) için, ölü eti, dökülen kan, domuz eti -ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında, haram kılınmış bir şey bulmuyorum Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- (bu sayılanlardan ölmeyecek kadar yiyebilir) Şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir (6/145)
O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve size verdikleriyle sizi denemek için kiminizi kiminize göre derecelerle yükseltti Şüphesiz senin Rabbin, sonuçlandırması pek çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir (6/165)
Dediler ki: "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız" (7/23)
Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten şaşırıp-saptıklarını görünce: "Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız" dediler (7/149)
(Musa yalvarıp) Dedi ki: "Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kat Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın" (7/151)
Kötülük işleyip bunun ardından tevbe edenler ve iman edenler; hiç şüphesiz Rabbin, bundan (tevbeden) sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir (7/153)
Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı Bunları da 'dayanılmaz bir sarsıntı' tutuverince, dedi ki: "Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir Onunla sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin Bizim velimiz Sensin Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın" (7/155)
Onlara: "Bu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden yeyin, 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin ve kapısından secde ederek girin, (biz de) hatalarınızı bağışlayalım İyilik yapanların (armağanlarını) arttıracağız" denildiğinde: (7/161)
İşte o zaman Rabbin, onlara en kötü azabı yapacak kimse(leri) kıyamet gününe kadar üzerlerine mutlaka göndereceğini bildirdi Şüphesiz, Rabbin (ceza ile) sonuçlandırması pek çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayandır, esirgeyendir (7/167)
Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan birtakım 'kötü kimseler' geçti (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve: "Yakında bağışlanacağız" diyorlar Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin Kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular (Allah'tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır Hâlâ akıl erdirmeyecek misiniz? (7/169)
İşte gerçek mü'minler bunlardır Rableri katında onlar için dereceler, bağışlanma ve üstün bir rızık vardır (8/4)
Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar Allah büyük fazl sahibidir (8/29)
Oysa sen içlerinde bulunduğun sürece, Allah onları azablandıracak değildir Ve onlar, bağışlanma dilemektelerken de, Allah onları azablandıracak değildir (8/33)
O inkâr edenlere de ki: "Eğer vazgeçerlerse geçmişte (yaptıkları) şeyler bağışlanacaktır Ama yine dönecek olurlarsa, önceki (toplumlara uygulanan) sünnet, muhakkak (onların başından da) geçmiş olacaktır (8/38)
Artık ganimet olarak elde ettiklerinizden helal ve temiz olarak yiyin ve Allah'tan korkup-sakının Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir" (8/69)
Ey Peygamber, ellerinizdeki esirlere de ki: "Eğer Allah, sizin kalblerinizde bir hayır olduğunu bilirse (görürse) size sizden alınandan daha hayırlısını verir ve sizi bağışlar Allah bağışlayandır, esirgeyendir" (8/70)
İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte gerçek mü'min olanlar bunlardır Onlar için bir bağışlanma ve üstün bir rızık vardır (8/74)
Haram aylar (süre tanınmış dört ay) sıyrılıp-bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tutuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (9/5)
Bunun ardından Allah, dilediği kimseden tevbesini kabul eder Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (9/27)
Özür belirtmeyiniz Siz, imanınızdan sonra inkâra saptınız Sizden bir topluluğu bağışlasak da, bir topluluğunuzu gerçekten suçlu-günahkar olmaları nedeniyle azablandıracağız (9/66)
Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz Bu, gerçekten onların Allah'a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez (9/80)
Allah'a ve elçisine karşı 'içten bağlı kalıp hayra çağıranlar' oldukları sürece, güçsüz-zayıflara, hastalara ve infak etmek için bir şey bulamayanlara bir sorumluluk (günah) yoktur İyilik edenlerin aleyhinde de bir yol yoktur Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (9/91)
Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır Allah da onları kendi rahmetine sokacaktır Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (9/99)
Diğerleri günahlarını itiraf ettiler, onlar salih bir ameli bir başka kötüyle karıştırmışlardır Umulur ki Allah tevbelerini kabul eder Hiç şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (9/102)
Kendilerine onların gerçekten çılgın ateşin arkadaşları oldukları açıklandıktan sonra -yakınları dahi olsa- müşrikler için bağışlanma dilemeleri peygambere ve iman edenlere yaraşmaz (9/113)
İbrahim'in babası için bağışlanma dilemesi, yalnızca ona verdiği bir söz dolayısıyla idi Kendisine, onun gerçekten Allah'a düşman olduğu açıklanınca ondan uzaklaştı Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu (9/114)
(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı) Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir (9/118)
Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O'ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur Ve eğer sana bir hayır isterse, O'nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir O, bağışlayandır, esirgeyendir (10/107)
Ve Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin O da sizi, adı konulmuş bir vakte kadar güzel bir (fayda) ile metalandırsın ve her ihsan sahibine kendi ihsanını versin Eğer yüz çevirirseniz gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım (11/3)
Sabredenler ve salih amellerde bulunanlar başka İşte, bağışlanma ve büyük ecir bunlarındır (11/11)
Dedi ki: "Ona binin Onun yüzmesi de, demir atması (durması) da Allah'ın adıyladır Şüphesiz, benim Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir" (11/41)
Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum" (11/47)
Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gücünüze güç katsın Suçlu-günahkarlar olarak yüz çevirmeyin" (11/52)
Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir" (11/61)
"Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin Gerçekten benim Rabbim, esirgeyendir, sevendir" (11/90)
Onlar, burda da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular (Bu) Verilen bağış, ne kötü bir bağıştır (11/99)
"Yusuf, sen bundan yüz çevir Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile Doğrusu sen günahkârlardan oldun" (12/29)
"(Yine de) Ben nefsimi temize çıkaramam Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir" (12/53)

Alıntı Yaparak Cevapla