Yalnız Mesajı Göster

Bağışlamak (Affetmek) İle İlgili Ayetler

Eski 07-27-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bağışlamak (Affetmek) İle İlgili Ayetler



Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir" (12/88)
Dedi ki: "Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur Sizi Allah bağışlasın O, merhametlilerin (en) merhametlisidir" (12/92)
(Çocukları da "Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile Biz gerçekten hataya düşenler idik" dediler (12/97)
"İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir" dedi (12/98)
Onlar, iyilikten önce kötülüğü çabuklaştırmak istiyorlar; oysa onlardan önce nice örnekler gelip-geçmiştir Ve şüphesiz, senin Rabbin, zulümlerine karşılık insanlar için bağışlama sahibidir ve şüphesiz senin Rabbin, cezası çok şiddetli olandır (13/6)
Resulleri dedi ki: "Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar erteliyor" Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin" (14/10)
"Rabbim, gerçekten onlar insanlardan birçoğunu şaşırtıp-saptırdı Bundan böyle kim bana uyarsa, artık o bendendir, kim bana isyan ederse elbette Sen, bağışlayansın, esirgeyensin" (14/36)
"Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve mü'minleri bağışla" (14/41)
Haber ver kullarıma; şüphesiz Ben, Ben bağışlayanım, esirgeyenim (15/49)
Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (16/18)
Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destekçisidir) Şüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir (16/110)
O, size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı haram kıldı Fakat kim mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı aşmamak üzere (yiyebilir) Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (16/115)
Sonra gerçekten Rabbin, cehalet sonucu kötülük işleyen, sonra bunun ardından tevbe eden ve ıslah olanlar(la beraberdir) Şüphesiz Rabbin bundan sonra bağışlayandır, esirgeyendir (16/119)
Rabbiniz, sizin içinizdekini daha iyi bilir Eğer siz salih olursanız, şüphesiz O da, (kendisine) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır (17/25)
Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih eder; O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır (17/44)
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesi(ni beklemeleri)dir (18/55)
Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azabla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır (18/58)
(İbrahim "Selam üzerine olsun, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır" dedi (19/47)
"Gerçekten biz Rabbimize iman ettik; günahlarımızı ve sihir dolayısıyla bizi kendisine karşı zorlayarak-sürüklediğin (suçumuzu) bağışlasın Allah, daha hayırlıdır ve daha süreklidir" (20/73)
Gerçekten ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım (20/82)
Buna göre, iman edip salih amellerde bulunanlar, onlar için bir bağışlanma (mağfiret) ve üstün bir rızık vardır (22/50)
İşte böyle; her kim kendisine yapılan haksızlığın benzeriyle karşılık verir, sonra aleyhine 'azgınlık ve saldırıda' bulunulursa, Allah, mutlaka ona yardım eder Şüphesiz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır (22/60)
"Çünkü gerçekten benim kullarımdan bir grup: "Rabbimiz, iman ettik, sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, derlerdi de," (23/109)
Ve de ki: "Rabbim, bağışla ve merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" (23/118)
Ancak bundan sonra tevbe eden ve salihçe davrananlar hariç Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (24/5)
Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (24/22)
Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara; iyi ve temiz erkekler, iyi ve temiz kadınlara (yaraşır) Bunlar, onların demekte olduklarından uzaktırlar Bunlar için bir bağışlanma ve kerim (üstün) bir rızık vardır (24/26)
Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir (24/33)
Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'a ve Resûlü'ne iman edenler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp-gitmeyenlerdir Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve elçisine iman edenlerdir Böylelikle, senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (24/62)
De ki: "Onu, göklerde ve yerde gizli olanı bilen (Allah) indirmiştir Doğrusu O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir" (25/6)
Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte onların günahlarını Allah iyiliklere çevirir Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (25/70)
"Doğrusu biz, iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimizin bizim hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz" (26/51)
"Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;" (26/82)
"Babamı da bağışla, çünkü o şaşırıp sapanlardandır" (26/86)
"Ancak zulmeden başka; sonra kötülüğün ardından iyiliğe çevirirse, artık şüphesiz Ben, bağışlayanım, esirgeyenim" (27/11)
Dedi ki: "Ey kavmim, neden iyilikten önce kötülük konusunda acele davranıyorsunuz? Allah'tan bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz" (27/46)
Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla" Böylece (Allah) onu bağışladı Şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir (28/16)
Onları (evlat edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın; bu, Allah katında daha adildir Eğer babalarını bilmiyorsanız artık onlar, dinde sizin kardeşleriniz ve dostlarınızdır Hata olarak yaptıklarınızda ise, sizin için bir sakınca (bir vebal) yoktur Ancak kalplerinizin kasıt gözeterek (taammüden) yaptıklarınızda vardır Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (33/5)
Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sâdıkları sadakatlerinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (33/24)
Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokca zikreden erkekler ve (Allah'ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır (33/35)
Ey Peygamber, gerçekten biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık) Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik) Böylelikle senin için hiçbir güçlük olmasın Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (33/50)
Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (33/59)
Ki O ( Allah), amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla kurtulmuştur (33/71)
Şundan ki: Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azablandıracak; mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların tevbesini kabul edecektir Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (33/73)
Yerin içine gireni, ondan çıkanı; gökten ineni ve oraya çıkanı bilir O, esirgeyendir, bağışlayandır (34/2)
Andolsun, Sebe' (halkı)nın oturduğu yerlerde de bir ayet vardır (Evleri) Sağdan ve soldan iki bahçeliydi (Onlara demiştik ki "Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na şükredin Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabb(iniz var)" (34/15)
O inkâr edenler; onlar için şiddetli bir azab vardır İman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için de bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır (35/7)
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar' Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır (35/28)
Çünkü (Allah,) ecirlerini noksansız olarak öder ve kendi fazlından onlara arttırır Şüphesiz O, bağışlayandır, şükrü kabul edendir (35/30)
Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir" (35/34)
üphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz Doğrusu O, Halim'dir, bağışlayandır (35/41)
Sen ancak, zikre (Kur'an'a) uyan ve gayb ile Rahman olana (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele (36/11)
"Rabbimin beni bağışladığını ve ağırlananlardan kıldığını" (36/27)
"Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, üstün ve güçlü olan, bağışlayandır" (38/66)
Gökleri ve yeri hak olarak yarattı Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor Güneşe ve aya boyun eğdirdi Her biri adı konulmuş bir ecele (süreye) kadar akıp gitmektedir Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan O'dur (39/5)
(Benden onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir" (39/53)
Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası pek şiddetli olan ve lütuf sahibi (Allah'tan) O'ndan başka ilah yoktur Dönüş O'nadır (40/3)
"Siz beni Allah'a (karşı) inkâr etmeye ve hakkında bilgim olmayan şeyleri O'na şirk koşmaya çağırıyorsunuz Ben ise sizi, üstün ve güçlü olan, bağışlayan (Allah')a çağırıyorum (40/42)
"İmkanı yok; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (yetkisi, gücü, değeri ve bağışlama)sı yoktur Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah'adır Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkıdırlar" (40/43)
"Çok bağışlayan, çok esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak" (41/32)

Alıntı Yaparak Cevapla