Yalnız Mesajı Göster

Şura Süresi Meali

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şura Süresi Meali






şura süresi meali Mumine Sitesi
042-eş-ŞÛRÂ 42-eş-ŞÛRÂMekke'de nâzil olan bu sûre 53 (elliüç) âyettir Yalnız 23 - 26 âyetleri Medine'de inmiştir Adını 38 âyette geçen ve müslümanların, işlerini aralarında danışma ile yapmalarının gereğini bildiren Şurâ kelimesinden almıştır Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1 Mîm 2 Ayn Sîn Kaf 3 Azîz ve hakîm olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder

Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de açıkladığı hususların özünü daha önceki kitaplarda da bildirmiştir Özellikle Ha, Mim ve Ayn, Sin, Kaf gibi kesik harfler rumuz ve sır olarak bütün peygamberlere vahyedilmiştir
4 Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur O yücedir, uludur 5 Neredeyse yukarılarından gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için mağfiret diliyorlar İyi bilin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir

“Göklerin üstlerinden çatlaması”, Allah’ın azametinden ve şanının yüceliğinden dolayıdır

6 Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir Sen onlara vekil değilsin

Ayette Hz Peygamber’in vazifesinin sadece tebliğ olduğu ifade edilmiştir
7 Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir

Kur’an Mekke halkına ve yeryüzündeki bütün insanlara indirilmiştir Mekke, içinde Kabe ve Makam-ı İbrahim bulunduğu için, şanı büyük bir şehirdir Ayette kıyametin korkunç durumu ve insanların cennetlikler ve cehennemlikler olarak ikiye ayrılacakları açıklanmıştır
8 Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur

Ayrı dinlerdeki bütün insanlar İslam dinine girebilirlerdi Ama hidayet ve dalalet ilahi iradeye bağlıdır Bununla birlikte inkarla kendilerine zulmedenler azaptan hiçbir şekilde kurtulamayacaklardır
9 Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı edindiler? Halbuki dost yalnız Allah'tır O ölüleri diriltir, her şeye kadirdir10 Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek, Allah'a mahsustur İşte, bu Allah, benim Rabbimdir O'na dayandım ve O'na yönelirim11 O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır Bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır O'nun benzeri hiçbir şey yoktur O işitendir, görendir 12 Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur Dilediğine rızkı bol verir, dilediğinden de kısar O, her şeyi bilendir 13 "Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir 14 Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler

Ayrılığa düşenlere gelen ilim tabiri, azap haberinin bildirilmesi, Hz Peygamber’in gönderileceği haberi, peygamberlerin ve kitapların bildirdikleri hususlar şeklinde özetlenebilir Bu bilgiye rağmen ihtilafa düşülmüş, inanan ve inanmayanlar çıkmıştır İnanmayanlara ceza olarak hemen azap verilmemesi ve kıyamet gününe ertelenmesi, Allah’ın bu konuda verdiği bir sözden dolayıdır
15 İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah'ın indirdiği Kitab'a inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O'nadır (Âyette Hz Peygamber in insanları davet edeceği prensipler açıklanırken, uyacağı esaslar da beyan edilmiştir Buna göre davete devam edilecek, inanma yanların teklifve ısrarları dinlenmeyecektir)

Ayette Hz Peygamber’in insanları davet edeceği prensipler açıklanırken, uyacağı esaslar da beyan edilmiştir Buna göre davete devam edilecek, inanmayanların teklif ve ısrarları dinlenmeyecektir
16 Daveti kabul edildikten sonra, Allah hakkında tartışmaya girenlerin delilleri, Rableri katında boştur Onlar için bir gazap, yine onlar için çetin bir azap vardır

Ayette, açıkca gösterilen mucizelere veya kitaplara inandıktan sonra tartışmaya giren yahudilerin durumuna işaret edilerek, delillerinin geçersiz olduğu beyan edilmiştir
17 Kitab'ı ve mizanı hak olarak indiren Allah'tır Ne biliyorsun, belki de kıyamet saati yakındır! 18 Ona inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler İyi bilin ki, kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler 19 Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır O kuvvetlidir, güçlüdür

Burada Allah’ın, kullarının iyisine de kötüsüne de lütufta bulunduğu anlaşılmaktadır O, kötüleri bile suçları sebebiyle aç bırakmamıştır
20 Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz

Ayette ahiret kazancı, iyi niyet ve davranışlar karşılığında alınan sevaplar olarak belirtilmiştir Allah, sevabı ekine benzetmiştir Çünkü sevap, salih amelle kazanılan bir faydadır Bu yüzden “Dünya, ahiretin tarlasıdır” denilmiştir Kazancın arttırılmasına gelince bu, sevabın bire karşı ona, yedi yüze ve daha fazlasına çıkarılması ve bu artışın dünya işlerine de yansıması demektir
21 Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var? Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi Şüphesiz zalimlere can yakıcı bir azap vardır

Ayette, kafirlere Allah’a ortak koşmak, dirilmeyi inkar etmek ve dünyaya tapmak gibi sakat düşünceleri telkin eden şeytanlara ve Allah’tan başka din koyanlara uymalarının sebebi sorulmakta ve bu ortaklara uymanın sonuçlarına dikkat çekilmektedir
22 Yaptıkları şeyler başlarına gelirken zalimlerin, korkudan titrediklerini göreceksin İman edip iyi işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler Rablerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır İşte büyük lütuf budur 23 İşte Allah'ın, iman eden ve iyi işler yapan kullarına müjdelediği nimet budur Deki: Ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum Kim bir iyilik işlerse onun sevabını fazlasıyla veririz Şüphesiz Allah bağışlayan, şükrün karşılığını verendir

Ayette geçen akrabalık sevgisi “Sizden akrabamı sevmenizi istiyorum” veya “Akrabanız olarak beni sevip desteklemenizi istiyorum” şeklinde açıklanmıştır
24 Yoksa onlar, (senin için) Allah'a karşı yalan uydurdu mu derler? Allah dilerse senin kalbini de mühürler Ve Allah bâtılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar Şüphesiz O, kalplerde olanları bilendir

Hz Peygamber’in Kur’an-ı Kerim’i Cenab-ı Hakk’a nisbet etmesine inanmayanlar Peygamberimizi Allah karşısında iftiracı duruma düşürmeye cür’et etmişlerdi Ama Allah, Resulünün yalan uydurmaktan uzak olduğunu, bilfarz böyle birşeye cür’et etse, onun kalbinin mühürleneceğini beyan etmektedir
25 O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir

Günahlara tevbe etmek gerekir Kul hakkının dışında Allah’a karşı işlenmiş günahın tevbesi üç şarta bağlıdır: 1- Günahtan tamamen vazgeçmek 2- Yaptığına pişman olmak 3- Bir daha ona dönmemek Eğer kişi, kul hakkıyla ilgili bir kötülük işlemişse, hak sahibinin hakkını ödemek, onun rızasını almak tevbenin kabul şartlarındandır
26 Allah, iman edip iyi işler yapanların tevbesini kabul eder, lütfundan onlara, fazlasını verir Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azap vardır27 Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir28 O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır O, hakiki dosttur, övülmeye lâyık olandır 29 Gökleri, yeri ve bunların içine yayıp ürettiği canlıları yaratması da O'nun delillerindendir O dilediği zaman bunları biraraya toplamaya da kadirdir 30 Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder

Ayette hitap edilenler, günahkar müminlerdir Günahı olmayan müminlerin başına gelen musibetlerin sebebleri başkadır Mesela onların sabretmeleri ecirlerini arttıracak sebeblerden biri olarak sayılabilir
31 Yeryüzünde (O'nu) âciz bırakamazsınız Allah'tan başka bir dostunuz ve bir yardımcınız da yoktur 32 Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler) de O'nun (varlığının) delillerindendir33 Dilerse O, rüzgârı durdurur,da onun (denizin) üstünde kalakalırlar Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır 34 Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder Birçoğunu da affeder (kurtarır)35 Böylece âyetlerimiz üzerinde tartışanlar, kendilerine kaçacak bir yer olmadığını bilsinler 36 Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir Allah'ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir

Dünyada insanlara verilen maddi imkan ve bolluk sadece bir geçim vasıtasıdır Allah’ın yanındaki sevap ise kalıcı ve daha faydalıdır Ayet-i kerime, Hz Ebu Bekir bütün malını Allah yoluna harcadığı zaman, bir topluluğun onu kınaması üzerine nazil olmuştur Oysa bu davranışıyla Hz Ebu Bekir, Allah’a dayanıp güvenmenin en güzel örneğini vermiştir
37 Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar 38 Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar Onların işleri, aralarında danışma iledir Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar

Bu ayet, İslami idare şeklinin, müslümanların kendi aralarından seçecekleri şuranın kararlarına dayandığına delil olarak gösterilmiştir
39 Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar40 Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah'a aittir Doğrusu O, zalimleri sevmez41 Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur42 Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır İşte acıklı azap bunlaradır 43 Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir

Kötülük karşısında sabreden ve onu bağışlayan kimse, mert ve azimli insanların yaptığı işi yapmıştır Dinin istediği de budur
44 Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur Azabı gördüklerinde zalimlerin: Dönecek bir yol var mı? dediklerini görürsün 45 Ateşe arz olunurlarken onların, zilletten başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin İnananlar da: İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır, diyecekler Kesinlikle biliniz ki, zalimler, sürekli bir azap içindedirler

Kıyamette ziyana uğrama, cehennemde ebedi kalma ve cennette hazırlanan nimetlerden mahrum bırakılma şeklinde açıklanmıştır
46 Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek hiçbir dostları yoktur Allah kimi saptırırsa artık onun kurtuluşa çıkan bir yolu yoktur47 Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz48 Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik Sana düşen sadece duyurmaktır Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!

Ayette, inkar edenlerin durumuna Hz Peygamber’in üzülmememi istenmiş, ayrıca insanların zenginlik ve sıhhat gibi nimetler karşısındaki tutumları ile işledikleri günahlardan dolayı uğradıkları sıkıntılar karşısındaki olumsuz tavırlarına dikkat çekilmiştir
49 Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder50 Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir Dilediğini de kısır kılar O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir51 Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder O yücedir, hakîmdir

Vahyin geliş şekillerinin belirtildiği bu ayete göre vahiy, kalbe ilham ve Cenab-ı Hakk’ı görmeksizin perde arkasından konuşma ya da vahiy meleği (Cebrail) aracılığıyla kelam işitmek suretiyle de gerçekleşmektedir
52 İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin

Kur’an diye tercüme edilen “ruh” kelimesinin ayrıca Cebrail’de ifade ettiği belirtilmiştir Bu ayette risalet ve kitabın önemi belirtilmiş, Hz Peygamberin kendisine gelen vahiyle, doğru yol rehberi olduğu açıklanmıştır
53 (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın yoludur Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner

Müminlere müjdenin, günahkarlara da tehdidin bulunduğu bu ayette, artık karşılıklı sebep ve ilişkilerin ortadan kalktığı, her şeyin Allah’a döndüğü gün hatırlatılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla