Yalnız Mesajı Göster

Gizemlerin Ülkesi- Mısır

Eski 07-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gizemlerin Ülkesi- Mısır



* MUMYALAMA *

* Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş? * [Yasin Suresi, 78]
Mumyalama tekniklerinin amacı, ölen kişinin hayattayken sahip olduğu görünüşünü korumasını sağlamaktıBu yapılırken önce vücut iç organlarından ve suyundan arındırılır, üzerine güzel kokular dökülür, çürümeyi engellemek için hoş kokulu ve şifalı bitkilerle doldurulurduDaha sonra şeritler kullanılarak özenle sarılan mumya, koruyucu muskalarla kaplanırdıÖlü yıkandıktan sonra burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılırdıGöz ve ağız boşukları, yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdıRahip, habeş denilen keskin bir opsidyenle vücüdun sol tarafını açarak, içindekileri tamamen boşaltır ve bunları kanopik denilen çömlek ve vazoların içine koyardıBoşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri, hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın, soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı yerleştirilirdiAçılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ınNet-jeryt" denilen ve Kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan Natron tozu sodyum karbonat ve ya Sodyum Klorit tuz ile karıştırılan madde içinde 40 ve ya 70 gün soylular için 272gün bekletilirdiBöylece vücuttaki nem emilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdıBir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücüt yatar durumuna getirilir ve kurutulurduİç içe konulan bir çok tabuta yerleştirilen mumya son olarak bir lahitin içine yerleştirilirdiHer lahitin üzerine ölen kişinin tasviri yontulurduBunların amacı ise başka bir batıl inanca yöneliktiİçorganlarının konulduğu kanoposlar, ölünün hizmetçiliğini yaptığına inanılan küçük heykeller, cenazeye göz kulak olurlardıTüm bu eşyaların üzerinde yazılar veya sembollerle dolu etiketler bulunurduTüm bu batıl ritüellerin Hak Dinden etkilenen yönleri de vardıBu inanca göre ölünün cennete gitmesi için Tanrı Osirisin mahkemesinden geçmesi gerekirdiBu yüzden sorulan sorulardaki tuzaklara ölünün düşmemesi için tabuta bir de ölüler kitabı konulurduMumyalama, zaman içinde olgunlaşmış, birçok inançtan izler taşıyan karmaşık bir ritüeldirMumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdırBu işlem insanların yanı sıra boğa, timsah, kedi gibi hayvanlar için de yapılmaktaydıArapça ve Farsçada mumiya, doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir, ilaç olarak da kullanılırdıGerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan tahnit işleminde katranın kullanılması, onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır
* Firavunun Cesedinin Korunması
Firavun kendini ilah olarak kabul etmesi ve Hz Musanın Allaha iman etmesi için yaptığı davetlere karşı iftira ve tehditle karşılık vermesine neden olmuşturFiravun bu kibirli tavrını ancak, ölüm tehlikesi ile karşılaşıp suların altında kalacağını anlayana dek sürdürmüştürKuranda Firavunun, Allahın azabıyla karşılaştığında, hemen imana yöneldiği şu ayetle bildirilir:
* Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü Sular onu boğacak düzeye erişince Firavun: İsrailoğullarının kendisine inandığı İlahtan başka İlah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım dedi * [Yunus Suresi, 90]
Ancak Allah Firavunun böyle bir anda iman etmesini kabul etmemiştirAllah Firavunun bu samimiyetsiz tavrını Kuran'da şu ayetlerle bildirir:
* Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandınBugün ise, senden sonrakilere bir ayet tarihi bir belge, ibret olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız herkese cesedini göstereceğiz Gerçekten insanlardan çoğu, Bizim ayetlerimizden habersizdirler * [Yunus Suresi, 91-92]
Bu ayetlerde Firavuna ait cesedin gelecek nesillere ibret olacağının bildirilmesi, cesedin bozulmamış olacağına bir işaret olarak kabul edilebilirKuranda 1400 sene evvelden haber verildiği gibi, halen tarihsel bir belge olarak bulunan bir ceset Kahiredeki Mısır Müzesinin Kraliyet Mumyaları Odasında sergilenmektedirBüyük bir ihtimalle, sular üstüne kapanıp boğulduktan sonra,Firavunun cesedi kıyıya vurmuş ve Mısırlılar tarafından bulunarak önceden yapılmış olan mezarına götürülmüştür

* HZMUSA ve NİL NEHRİ *

Hz Musanın doğduğu dönemde Firavun tüm yeni doğan erkek çocukları öldürüyordukız çocukları ise kölelik yapması için sağ bırakıyorduİşte, böyle bir tehlike içinde kölelerin arasında öldürülme tehdidiyle yaşamaya başladı Hz Musanın annesi de Allahtan aldığı vahiy ile Hz Musayı bir sandığa koydu ve akmakta olan Nilin sularına bıraktıAkıntının onu nasıl ve nereye götüreceğini bilmiyorduFakat Rabbimizin ilhamı ile, sonunda tekrar kendisine geri döneceğini ve peygamber olacağını biliyorduHerşeyi yaratan ve onlara nizam veren Allah, onu ve Hz Musayı da yaratmış, kaderlerinin nasıl olduğunu da ona bildirmişti Allah daha sonra doğumuyla ilgili bu gerçeği Hz Musa'ya şöyle hatırlatacaktı:
* Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, şöyle ki:Onu sandığın içine koy, suya bırak, böylece su onu sahile bıraksın; onu Benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır * [Taha Suresi, 38-39]
Burada üzerinde durulması gereken önemli bir konu, kaderdirAyette Allah Hz Musanın annesine oğlunu suya bırakmasını söylemiş ve sonunda onu Firavunun alacağını ve onun kendisine geri dönüp elçilerden olacağını bildirmiştiYani Hz Musa doğduğunda onun bir sandık içinde suya bırakılacağı, Firavunun onu bulacağı, sonunda ise Hz Musanın bir peygamber olacağı belliydiÇünkü Allah onun kaderini öyle belirlemiştiAllah bunu Hz Musanın annesine bildirdi
Burada Hz Musanın hayatındaki tüm detayların en ince ayrıntısına kadar Allah katında kaderde takdir edildiğine ve aynen takdir edildiği gibi gerçekleştiğine dikkat etmek gerekirAllahın Hz Musanın annesine ilettiği vahyin gerçekleşmesi, sayısız şartın tam kaderde tespit edildiği şekilde meydana gelmesi ile olmuştur
Hz Musanın Firavun'un adamlarından kurtularak, suda boğulmadan Firavunun sarayına kadar gitmesi için:
* Bebek yaştaki Hz Musanın bindirildiği sandık su almamalıdırBunun için sandık ustasının sandığı suda yüzebilecek uygun ölçülerde yapmış olması gereklidirÖte yandan sandığın şekli de yüzme hızı açısından önemlidirNe çok daha hızlı yüzüp Firavunun olduğu yeri geçecek ne de yavaş olup geri kalacak şekilde olmalıdırTam olması gereken hızda hareket edecek şekilde yapılmış olmalıdırBunların hepsi de sandığı yapan ustanın kaderinde tespit edilmiş detaylardırO da bu sandığı tam yapması gereken şekilde yapmıştır
* Sandığı sürükleyen akıntı ne daha hızlı ne de daha yavaş olmalı, nehrin suları tam gerekli hızda ilerlemelidirYani Nilin debisini oluşturan yağışlar da tam bu şekilde Allahın yarattığı kader ölçüsünde belirli bir hesap ile olmuştur
* Esen rüzgarlar da sandığı yine tam gerektiği şekilde etkilemelidirYani rüzgar da bir kader doğrultusunda esmektedirNe çok esip sürüklemeli, ne ters esip yönünü değiştirmeli ne de yavaş esip hızını azaltmalıdır
* Nil boyunca başka kimse bu sandığı bulmamalıdırYani sakıncalı hiç kimse oradan geçmemeli, oradan geçmekte olan hiç kimse de ona rastlamamalıdırDolayısıyla Nil çevresinde yaşayan herkes bir kader doğrultusunda oradan geçmeyecek veya sandığı görmeyecektirNitekim bu şart da Allahın tespit ettiği kadere göre gerçekleşmiştir
* Hz Musanın hayatıgibi Firavun ve ailesinin hayatı da bir kader doğrultusundadır Onlar da tam olmaları gereken saatte ve olmaları gereken yerde olmalı ve Hz Musayı bulmalıdırlarBelki Firavun ailesi Nil kenarına daha erken gelmeyi planlamış olabilirOnların gecikmesine sebep olan da kaderlerindeki işi yaparak olması gerekeni sağlamıştırBunların hepsi Firavunun Hz Musa'yı bulmasını sağlayan sebeplerden birkaçıdırHepsi de Allahın Hz Musanın annesine daha önceden vahyettiği söze uygun olarak tam gerektiği şekilde gerçekleşmiştirGerçekte Allahın Hz Musanın annesine verdiği söz de ve gerçekleşen tüm diğer olaylar da, Allahın ezelde tespit ettiği kadere göre olup bitmiştirHz Musanın kaderinde olan olaylar sadece buraya kadar anlattığımız gibi hadiseler değildirHayatının her anı belli bir kader çizgisiyle örülmüştürO ne doğduğu yeri, ne doğduğu yılı, ne kendi kavmini ne de anne ve babasını seçmiştirBunların tümünü Allah takdir etmiş ve yaratmıştırDaha ince ve detaylı olarak düşündüğümüzde kaderin hayatın her anına nasıl mutlak şekilde hakim olduğunu daha yakından hissedebilirizBu kıssa da bunu çokça hatırlatarak üzerinde düşünülmesini sağlarAllah, Hz Musa kıssasındaki tüm bu detaylarla, aslında Kendisinin, tüm insanların ve tüm kainatın kaderini de önceden takdir ettiğini bizlere hatırlatmaktadırNasıl Hz Musa Nilde kaderin sevkiyle hareket ediyorsa Firavun ve ailesi de onunla karşılaşacakları yere kaderleri doğrultusunda gitmişlerdirAyetlerde Firavun ailesinin, aynen Allahın daha önce Hz Musanın annesine vahyettiği gibi davrandıkları, yani onu bilmeden himaye altına aldıkları şöyle anlatılır:
* Nihayet Firavunun ailesi, onu ileride bilmeksizin kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılarGerçekte Firavun, Haman ve askerleri bir yanılgı içindeydiFiravunun karısı dedi ki: Benim için de, senin için de bir göz bebeği onu öldürmeyin umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat edinirizOysa onlar başlarına geleceklerin şuurunda değillerdi* [Kasas Suresi, 8-9]
Böylece Firavun ve ailesi, kaderlerinin nereye gittiğini bilmeden ancak o kadere tabi bir şekilde Hz Musayı buldular ve onu evlatlıkları olarak yanlarına aldılar Hatta Hz Musayı kendileri için bir fayda getirir umuduyla yanlarında tuttular

Kaynak :
* Mısır Tarihi

Alıntı Yaparak Cevapla