Prof. Dr. Sinsi
|
Arap-İsrail Savaşları
1948 Arap-İsrail Savaşı
14 Mayıs 1948'de İsrail Devleti'nin kurulmasından hemen sonra genel bir Arap taarruzu ve dolayısıyla Arap-İsrail Savaşı başladı Gerilla mücadelesi şeklinde başlayan savaş, Mısır, Suriye, Ürdün, Lübnan, Irak ve Suudi Arabistan'ın da katılmasıyla büyümüş ve sekiz ay kadar devam ettikten sonra 7 Ocak 1949'da Rodos Adası'nda imzalanan ateşkes anlaşmasıyla son bulmuştur
Süveyş Krizi
Süveyş Krizi, 1956 yılında İsrail, İngiltere ve Fransa'nın oluşturduğu gizli ittifak ile Mısır arasında yapılan savaştır Mısır lideri Nasır'ın Süveyş Kanalını millileştirdiğini açıklamasından sonra çıkan savaş, Sovyetler Birliği'nin Londra ve Paris'e atom bombası atma tehditi karşısında İngiltere ve Fransa'nın geri adım atmasıyla sonlanmıştır Süveyş Krizi, İkinci Dünya Savaşı öncesinde dünyaya egemen olan Batı Avrupalı devletlerin mutlak egemenliğinin son bulduğunu ve artık Amerika'nın desteği olmadan hareket edemeyeceklerini göstermiştir
Çatışmanın Temeli
1950'lere gelindiğinde Mısır’da egemen bir devlet kurulmuş olmasına rağmen Süveyş Kanalı’nın denetimi Batılı Devletler’in kontrol ettiği Kanal Şirketi’ndeydi Şüveyş kanalı yoluyla başta İngiltere ve Fransa olmak üzere pekçok Batı Avrupa devleti, Körfez ülkelerinden petrol alıyordu
Mısır’da 1952 yılında iktidara gelen Cemal Abdulnasır, ülkesini askeri yönden güçlendirmeye ve İsrail karşısında üstün duruma geçmeye çok önem verdi Bu amaçla, Sovyetler Birliği’ne yaklaşmaya ve Çekoslavakya üstünden silah almaya başladı Ayrıca, Asuan Barajı’nı bitirip, ülkenin ekonomik kalkınmasını sağlamak istiyordu Fakat bunlar için büyük miktarda mali yardıma ihtiyacı vardı ABD ve İngiltere’den kredi almayı denediyse de, bu iki ülke Mısır’ın Doğu Bloğu’ndan silah alması ve İsrail karşıtı militanları desteklemesi sebebiyle kredi vermediler
Bunun üzerine Nasır, ihtiyacı olan mali gücü sağlamak için Süveyş Kanalı’nı işleten Kanal Şirketi’ni milleştirdiğini açıkladı Kanal Şirketi’nin hisselerinin değerini sahip devletlere ödeyeceğini açıkladıysada, bu karar İngiltere ve Fransa’dan çok büyük tepki aldı Çünkü, bu iki devlet için Süveyş Kanalı, Basra devletlerinden aldıkları petrolün taşınması için çok önemliydi Bu nedenle burada, Sovyetler’e yanaşmaya başlayan Mısır’ın denetim kurması tehlikeliydi Ayrıca çok karlı olan Kanal Şirketi hisselerini Mısır’a devretmek istemiyorlardı
İngiltere, Fransa ve İsrail Anlaşması
Anlaşmazlığı çözmek için toplanan Londra Konferansı’ndan sonuç çıkmadı Bunun üzerine İngiltere başbakanı Antony Eden Paris’e gitti Paris dışındaki Sevr’de toplanan İngiltere, Fransa ve İsrail Mısır’a askeri müdahele kararı aldı Buna göre İsrail Mısır’a saldıracak, İngiltere ve Fransa ise savaşanları ayırmak bahanesiyle bölgeye asker çıkartıp kanalı işgal edeceklerdi İki ülke arasındaki çatışmalar durdurulduktan sonra ise, “daha başka çatışmaları önlemek ve dünya ticaretinin bölge savaşlarından etkilenmemesini sağlamak” amacıyla bölgede kalıcı bir İngiliz-Fransız birliği konuşlandırılacaktı
İngiltere ve Fransa’nın Saldırısı
İngiliz-Fransız-İsrail ortak işgal harekatı
Anlaşmaya göre İsrail 29 Ekim 1956’da Sina yarımadasını işgale başladı Derhal harekete geçen İngiltere ve Fransa, Mısır’a bölgeye asker yollayarak “savaşı durdurmayı” önerdi Nasır’ın bunu reddetmesinin ardından ise iki devlet askeri harekata başladı İngiltere’den ve Fransa’dan birçok uçak gemisinin katıldığı harekat 5 Kasım’a kadar hava saldırısı; sonrasında ise paraşütçü birliklerin indirilmesi şeklinde gerçekleşti Taktik açıdan harekat çok başarılı oldu İngiliz ve Fransız birlikleri, Mısır birliklerini yenip kolayca kanalı ele geçirdi ve bölgeye hakim oldu
Savaşın Bitişi ve Barış
Sovyetler ve Amerika’nın Tepkisi
Hem Sovyetler Birliği, hemde Amerika Birleşik Devletleri bu saldırıya karşı cephe aldılar Amerika ve Sovyetler’in savaşa karşı ortak tavır koymaları, Soğuk Savaş’ın ender olaylarından biridir Sovyetler’in, Mısır’dan çekilmemeleri durumunda Paris ve Londra’ya nükleer saldırı yapma tehdidi sonrasında İngiltere ve Fransa ateşkes ilan edip geri çekilmek zorunda kaldı Kasım’da başlayan geri çekilme Aralık ayında tamamlandı
Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler’in Doğu Avrupa’da yayılmasına büyük tepki gösterdiği halde kendi müttefiklerinin benzer emperyalist amaçlar için savaşması karşısında hem kendi içinde hemde uluslararası ortamda tepki görmüştü Bu nedenle harekata karşı çıkmış ve Sovyetler’in saldırı tehdidi karşısında İngiltere ve Fransa’yı yalnız bırakmıştır Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Süveyş Krizi’nin daha büyük bir çatışmaya dönüşmesi ve Doğu/Batı Blokları arasında bir savaşa dönüşmesinden korkuyordu
ABD’nin bu harekata karşı olmasındaki diğer bir neden ise, bu savaşla bölgedeki Batı karşıtı akımların güçlenip Arap ülkelerinin Sovyetler’e yanaşmasıydı Petrol sebebiyle çok önemli olan bu bölgede Sovyet ektisi, Amerika için kabul edilemez olurdu
Birleşmiş Milletler Barış Gücü
Savaş’ın sonlanmasıyla, Kanada Dışişleri Bakanı Lester Pearson, Birleşmiş Milletler Barış Gücü kurularak Gazze Şeridi’ne ve Sina Yarımadası’na yerleştirilmesini önerdi Birçok ülkenin katılımıyla oluşturulan bu gücün “barış sağlanıncaya kadar Mısır ve İsrail'in savaşmasını engellemek” sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyordu
1967’ye kadar bölgede kalan Barış Gücü, bu tarihte çekilmiş ve hemen ardından Altı Gün Savaşı çıkmıştır
Savaşın Sonuçları
Süveyş Krizi’nin en önemli sonucu, Avrupa Devletleri’nin zayıflığını göstermesi oldu Yarım yüzyıl öncesinde dünyaya mutlak egemen olan İngiltere ve Fransa’nın artık Amerika’nın askeri desteği olmadan hareket edemeyeceği ortaya çıkmıştı Bu, dünya hakimiyetinin Avrupa’dan Amerika ve Sovyetler’e geçtiğinin ilanı olmuştur
Süveyş Krizi, İngiltere’nin Falkland Adaları Savaşı’na kadar Amerika’nın desteği olmadan yaptığı son harekattır Bu süre içinde İngiltere, askeri harekatlarında hep Amerika’nın desteğini arayacaktır
Fransa’da ise General de Gaulle, Fransa’nın dış politika amaçları için Amerika’ya güvenemeyeceğini anlamıştır İktidara geldikten sonra de Gaulle, Fransa’nın bağımsız bir politika izleyebilmesi için nükleer silah geliştirilmesine başlayacak ve Fransa'yı NATO'nun askeri kanadından çekecektir
Süveyş Krizi’nden Nasır, Arap dünyasının en güçlü lideri olarak çıktı Mısır, savaşı kaybetmiş ve 3000 asker kayıp vermiş olmasına rağmen Süveyş Kanalı üzerinde denetimini kurmuştu Mısır’da 1881 yılından beri var olan İngiliz etkisi ortadan kaldırılmıştı
Süveyş Krizi sonrasında Nasır yükselirken, İngiltere’de başbakan Antony Eden istifa etmek zorunda kalıyordu
İngiltere ve Fransa’nın zayıflığının ortaya çıkması ve Mısır’ın ayakta kalması kolonilerin bağımsızlaşma sürecini hızlandırdı Bu iki devletin kalan kolonileri ileriki yıllarda bağımsız oldular
Mısır’ı kurtaran, İngiltere ve Fransa’yı geri çekilmeye zorlayan, Sovyetler Birliği’ydi Bu tarihten sonra bölgede Sovyetler’in prestiji hızla artmaya başladı
1967 Arap İsrail Savaşı
Savaş Öncesi Olaylar
Yurtlarından çıkarılan veya kaçan Filistinliler, bu durumun baş sorumlusu olarak Yahudileri görüyorlardı Hem intikam almak, hem de yıldırarak yerlerine dönmek için sınırı aşıp gerilla faaliyetinde bulunurlarken, dünyada gidecek başka yeri olmayan İsraillileri, daha zorlayıcı tedbirlere ve karşı tedhiş için, Filistin mülteci kamplarını havadan ve karadan baskınlarla tahribe zorluyorlardı
13 Kasım 1966'da tank ve zırhlı araçlardan kurulu bir İsrail Birliği, Ürdün hududunu geçerek 4000 nüfuslu Samu Köyüne hücum etti ve köy halkını yok etti
7 Nisan 1967'de, Suriye topçularına yapılan İsrail hava taarruzuna Suriye uçakları da karışmak zorunda kaldı Yapılan hava savaşında altı Suriye uçağı düşürüldü 10 Mayıs 1967'de, İsrail Genelkurmay Başkanı General Rabin, durumun böyle devam etmesi halinde, emrindeki kuvvetlere Şam'a taarruz ederek Nurettin Attasi rejimini yıkacağını bildirdi Alınan bilgiler ve Rus haber alma teşkilatının raporları, İsrail birliklerince Suriye'ye büyük çapta cezalandırma hareketinin planlanmakta olduğunu gösteriyordu
Böyle bir hareketten İsrail'i vazgeçirmek, Sina'da kuvvetli bir Mısır ordusunun varlığı ile mümkün olabilirdi Halbuki, Sina Yarımadası'nda, Birleşmiş Milletler kuvveti bulunuyor, Mısır-İsrail birliklerinin çatışmalarına engel oluyordu
16 Mayıs 1967'de, Mısır, 17 Mayıs'ta Ürdün, 18 Mayıs'ta da Irak ve Kuveyt olağanüstü hal ilan ettiler
19 Mayıs'ta, 1956 Antlaşması ile Şarm-Üş Şeyh ve Sina bölgelerine yerleştirilen Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin bölgeleri ve gözetleme yerleri, Mısır ordusu tarafından devir olındı
20 Mayıs 1967'de, İsrail kısmi seferberliğini tamamladı
21 Mayıs'ta Mısır, ihtiyatlarını silah altına çağırdı
22 Mayıs Pazartesi günü, Mısır, Tiran Boğazı'nı İsrail gemilerine ve İsrail'e stratejik madde taşıyan bütün gemilere kapattı Böylece, İsrail, uluslararası su yollarından faydalanamayacak; Eylat yolu ile alınacak mal ve özellikle petrolden yoksun kalacaktı
23 Mayıs'ta İsrail Başbakanı Levi Eşkol, Tiran Boğazı'ndan geçen İsrail gemilerine yapılacak müdahalenin, savaşa sebep olacağını bildirdi
26 Mayıs 1967'de Başkan Nasır, açıkça savaştan bahsetmeye başladı Amerika, Mısırlıların ölçülü davranarak, ilk ateşi açmamasını rica etmiş; Rusya, Mısır'a savaşı başlatmamasını tavsiye etmiştir Irak ve bazı arap ülkeleri, Araplara yapılacak İsrail taarruzunu destekleyecek devletlere petrol vermeyeceklerini ilan ettiler
Mısır istihbaratı, İsrail birliklerinin az ve muharebe gücünün zayıf olduğunu tespit etmişti Bu yüzden dikkatler, İsrail ordusundan çok Amerika ve İngiltere üzerinde toplanmıştı Moşe Dayan'ın Savunma Bakanlığı'na getirilmesi bile, Başkan Nasır'ı etkilememişti Halbuki, Mısır'ın askeri hazırlıkları tamamlanamamış olup; hava kuvvetlerinin eğitimi de yetersiz bir düzeyde idi Petrol dahil, her türlü ikmalini yaptığı Akabe Körfezi'nin kapatılması ve bütün ihtiyatların silah altına alınması, İsrail ekonomisini sarsmış; olayların gelişmesini bekleyemez hale getirmişti Kudüs'te bir demeç veren İsrail Dışişleri Bakanı Eban, Tiran Boğazı'ndan gemilerin serbest geçişine ait bir çözüm yolunu kabule hazır olduklarını; zorunlu kaldıkları takdirde, bu ablukayı tek başına kaldırmak üzere harekete geçeceklerini söyledi
24 Mayıs'ta, Amerikan 6ncı Filosu, Doğu Akdeniz'e yanaşmış; Rusya, Akdeniz filosunu pekiştirmeye başlamıştı
30 Mayıs 1967'de Ürdün, Mısır ile savunma anlaşması imzaladı
Suudi Arabistan ve 150 tank ile takviye edilmiş Irak birlikleri, Ürdün'e gelmeye başladı Bunlar bir hafta içinde yığınaklarını tamamlayabileceklerdi Bu husus, iç hat savaşı yapacak olan İsrail için büyük önem taşıyordu
Tarafların Harp ve Harekat Planları
İsrail'i kuşatan Arap Devletlerinin ve bunlara fiilen katılanların silahlı kuvvetleri toplamı 537 000 er, 2 504 tank ve 957 uçaktı Halbuki İsrail Silahlı Kuvvetleri 264 000 er, 800 tank ve 300 uçaktan ibaretti
İsrail'in harekat planının esası; Ürdün ve Suriye Cephelerinde savunma asıl kuvvetlerle Sina'daki Mısır ordusuna taarruzu öngörüyordu, iç hat manevrası uygulanacaktı) General Moşe Dayan, Ürdün ordusunun muhtemel taarruzuna karşı, merkez kesimindeki birlik komutanı Gn Narksis'e 'Takviye İsteyerek Genel Kurmay'ı rahatsız etme, dişini sık ve birşey isteme" talimatını vermiştir İsrail Anavatanı'nın savunulması görevi de sivil savunma örgütüne verilmiş olup, sınır bölgeleri boşaltılmamıştır Arapların planı ise; Sina Yarımadası, Suriye ve Ürdün'den aynı anda taarruz etmek fikrine dayanıyordu
Harekat, 5 Haziran 1967 günü saat 08:00'de İsrail'in baskın tar-zındaki taarruzu ile başlamıştır Harekat planlandığı şekilde ve süratle gelişmiştir
Ürdün ve Suriye Cephesinde tespit, Mısır Cephesinde ise taarruz harekatı icra eden İsrail ordusu; 9 Haziran 1967 günü, yani 5 gün içinde Portsaid Limanı-İsmailiye ve Süveyş hattına ulaştı ve tüm Sina Yarımadasını işgal etti
Mısır ordusunun imha edilmesini müteakip Ürdün ve Suriye Cephesinde taarruza gecen İsrail birlikleri; 7 Haziran tarihine kadar Ürdün Nehri'ne ulaştılar Suriye Cephesinde ise 6 Haziran günü taarruza geçen İsrail, 10 Haziran tarihine kadar Golan Tepeleri (Kuneytra) bölgesini ele geçirdi Birleşmiş Milletlerin, 10 Haziran 1967 günü saat 1930'da "ateşkes" çağrısı üzerine çarpışmaya son verildi
alıntı
|