|
Prof. Dr. Sinsi
|
Eski Mısırda Amon Dini - 1
eski mısırda ortak krallık - eski mısırlılarda din - antik mısır dini - amon rahipleriEski Mısır'da Orta Krallık (M Ö 2040-1801) dönemi 11 Sülaleye mensup Teb yöneticilerinin hakimiyetlerini genişletme istekleri sonucunda ortaya çıktı ve Mısır II Mentuhotep önderliğinde yeniden birleşti Ardılları Teb'de bir güç merkezi inşa ederek, Mısır sanatında ve arkeolojisinde büyük bir etki yaratan kültürel canlanma başlattılar Bu, Antik Mısır'ın en huzurlu ve gönençli dönemlerinden biriydi
İnançlar söz konusu olduğunda, Teb tanrısı Amon, Ra ile birleşerek Amon Ra haline geldi ve M S 1800 civarında Osiris ilahlaştırıldı Teb, 12 sülalenin ilk kralı, M Ö 1980-1951 yılları arasında hüküm süren 1 Amenemhet'in Memphis yakınlarında başkent kurmasına kadar, hakimiyeti elinde tuttu Ama firavun, Teb tanrısı Amon'a saygı göstermeyi sürdürdü ve böylece Amon, kültünün bütün krallıkta kabul görmesini sağladı
Orta Krallık dönemi (MÖ 2052-1786) merkezi iktidar tekrar yapılanmış Eski Krallık döneminde firavunun tartışılmaz ve mutlak yetkisinin yerini zamanla bürokrasiyi iyi bir şekilde işleten Amon rahiplerinin artan etkisi almış
Yeni Krallık Zamanında, Ari halklarının Ön Asya'ya nüfuz etmeleriyle ilgili olarak, muhtelif kavimlerle karışmış olan Hiksoslar, Mısır'ı istila etmiştir Hiksoslar'ın saltanatı M Ö 1670 - 1570 tarihleri arasında hüküm sürmüştür Ancak daha sonra Thebes kentinden Amosis, Hiksoslar'ı yenmiş ve kaçan düşmanları Filistin'e kadar kovalamıştır Bu olaydan sonra 17 Hanedanlıktan 24 Hanedanlığa kadar süren Yeni Krallık Dönemi başlar
I Ahmose, ülkeyi Hiksos işgalinden kurtaran ve XIII Hanedan'ı kurarak yeni bir dönem başlatan firavun olmuştu Yaklaşık 500 yıl boyunca 3 hanedanın hüküm sürdüğü bu uzun dönem; "yeniden kuruluş", "Amarna", ve "Ramsesler" olmak üzere üç süreçten oluşuyordu Yeni Krallık dönemindeki monarşi ülkede birliği sağlamış, Akdeniz'de, Ön Asya'da, Afrika'da güvenlik ve egemenlik alanları genişletilmiş, yeni ekonomik kaynaklara sahip olmuş, tarihindeki en varlıklı, en üretken ve en güçlü konumuna gelmiştir
Yeni Krallık Dönemi'nde Mısır büyük bir devlettir, kolonileri vardır, yönetim kralın memurları tarafından yapılır Devletin hazır bir ordusu bulunur Mısır'a devamlı yabancı göçü görülür ve bu yüzden yabancı etkisi fazladır Saraya yabancı prensesler ve harem kadınları alınır Yabancı ülkelerle diplomatik ilişkiler gelişir İmparatorluk Tanrısı Amon'dur Amon tapmağının ve rahiplerinin kudreti ülkede gittikçe artar
I Ahmose'nin rehabilitasyon ve yeniden yapılandırma süreci ardından gelen I Amenhotep ve özellikle I Tutmosis, işgalinden alınan derslerle Ön Asya'da Filistin'i, Afrika'da Nubian ve Sudan'ı birer eyalet olarak Mısır'ın egemenlik alanı içine aldılar
I Tutmosis öldüğünde, iki ayrı eşinden biri kız diğeri erkek çocuğu birbirleri ile evlendiler II Tutmosis, çocuk yaşta firavun ilan edildi Hapşepsut, II Tutmosis'i gölgede bırakarak, gerçek bir hükümdar gibi davrandı Tebli Amon rahipleri, kraliçenin gücünden korktu II Tutmosis'e kutsallık verdiler
II Tutmasis'in ölümünden sonra ise III Tutmosis firavun oldu Hatşepsut'un kızı Neferu-Re ile evlendi III Tutmosis çocuk olduğu için, Kraliçe Hapşepsut firavun ilan edildi ve yönetime el koydu
Mısır'ın ikinci kadın firavunu olan Hatşepsut, 60 yaşında öldüğünde III Tutmosis uzun süre sabırsızlıkla beklediği yönetimi eline aldı Mısır tarihinin en savaşçı Firavunu oldu Kadeş'e ardı ardına seferler düzenledi
Daha sonraki Firavun II Amenhotep, babasının oluşturduğu imparatorluk politikasını sürdürmüştür Gize'deki büyük Sfenks'i kumlardan temizletmiş ve ayaklarının arasına kitabesini koydurtmuştur Hattiler ve Mitanniler ile iyi geçinmiş, barışçıl bir politika izlemiştir XVIII Hanedanın bütün firavunlarının yatırımlarını Teb kenti ve tanrı Amon inancı yönünde yapmaları ve bu olağanüstü büyüme ve güçlenme karşısında, diğer tanrı inançları ve kentler ile bunlara bağlı rahip ve halk topluluklarını giderek Teb ve Amon inancı hegemonyasına girmekte veya buna zorlanmaktaydı
Dış ticarette de Amon rahiplerinin tekeli söz konusudur Örneğin yabancı tüccarlar, firavun ve tanrı Amon'a bir şeyler sunduktan sonra geriye kalan ürünlerini satabilirdi
Bu Hanedanın 9 firavunu IV Amenhotep, bu duruma farklı bir yaklaşım gösterdi ve çok tanrılı dinlere karşı tek Güneş'e (Aten) taptı Teb'i terk ederek merkezi çölde kurduğu ve adına "Güneşin ufku" anlamına gelen "Akhet-Aten" dediği yere nakletti Kendisi de "Aten'in hizmetinde" anlamı olan Akheneton adını aldı
Akhenaton, Mitanni kralının karısı ile evlendi Güzelliği ve zarafetinden dolayı karısına da Nefertiti adı verildi Ama tek tanrılı din anlayışı Mısır tarihinde pek uzun sürmedi Firavunun ölmesi ile Amon Rahipleri baskı ile çok tanrılı dine geri döndürdüler halkı Mısır'da Aten ve Akhenaton adları silindi Akhenaton'un ardından Smenkhare ve Tutankamon başa geçtiler Tutankamon'un çok küçük yaşta ölmesi yüzünden onun komutanı olan Horemheb yönetimi ele aldı Kendisinin de varis bırakmadan ölmesi sonucunda ordularının ünlü komutanı olan I Ramses 19 hanedanın ilk firavunu oldu Ardından gelen oğlu I Seti dönemi boyunca Asya'dan gelen saldırılarla savaştı
Yûsuf aleyhisselam dönemi, Mısır'da putperestlik yerine İslamiyet'in hakim olduğu en belirgin dönemdir Yûsuf aleyhisselamın vefatından sonra onu destekleyen Asya kökenli yöneticilerin Mısır'dan sürülmesiyle yeni bir dönem başlar Bu dönem, putperestliğe dönüş dönemidir Ancak bu dönemde özellikle Amon rahiplerinin siyasi bakımdan kuvvetlenmesi yöneticilerin işine gelmemiştir
Amon rahiplerinin firavunu dahi rahatsız eden maddi birikimlere ulaşmaları, rahiplerin siyasi gücünü zayıflatacak bir dinsel reform hareketini zorunlu kılar IV Amenofis, (M Ö 1424-1388) Amon rahiplerinin ideolojik dayanağı olan Amon tanrısı kültüne karşı halk arasında çok sevilen güneş tanrısı Ra'yı çıkarmayı dener Kendisini Ra'nın büyük rahibi atayarak Teb'de onun onuruna bir tapınak yaptırmaya çalışır Ancak Ra'nın kültü verimi az olan Heliopolis bölgesine bağlı olduğu için IV Amenofis başarı kazanamaz Böylece geleneksel tanrılar kültüyle bağlarını kopararak güneş yuvarlağı Aton'u tüm Mısır'ın tek tanrısı olarak yüceltir ve tek tanrılı bir din oluşturma yoluna gider Buna gerekçe olarak da güneşin bütün dünyayı aydınlattığı ve ısıttığını gösterir Kendisini de Aton'a yararlı, onun hoşuna giden anlamında “Akhenaton” adını alır Eski tapınaklar kapatılır Bütün Mısır'da Aton için yeni tapınaklar yapılır [6] Diğer tanrılara tapmak yasaklanır ve bir önceki imparatorluk tanrısı olan Amon'a tapmanlar şiddetle cezalandırılır İmparatorluğun bütün tapınak ve anıtlarından Amon'un resim ve yazıları kaldırılır Bütün ülkede ve kolonilerde Aton için tapınaklar inşa ettirilir
Akhenaton'un yaşadığı dönemde Amon Rahipleri oldukça güçlüydüler Mısır'ın geleneksel dini olan Amon dininin rahipleri, ülke yönetiminde yer yer firavundan bile öncelikli söz sahibiydiler Firavun herhangi bir iş yapmadan rahiplere danışmak ve kehanetlerine başvurmak zorundaydı Babasının ölümünden sonra genç yaştaki IV Amenofis, büyük bir baskıya maruz kaldı Bu baskının sebebi, geleneksel çok tanrılı Mısır dinini değiştirerek tek tanrı inancına dayalı bir din getirmiş olması ve her alanda köklü değişikliklere girişmesiydi Tahta çıktıktan 5 sene sonra 41 yaşında iken kendisinde çok büyük bir manevi değişiklik hasıl oldu İlahin Bir, isminin ise Aton olduğunu halkına ilan etti Tapınaklardaki bütün putların kırılmasını, duvarlardaki tanrı isimlerinin kazınmasını emretti Ameophis (İmparatorluk tanrısı Amus razı olsun) olan adını Akheneton (Aton'un hadimi, yani hizmetkarı) olarak değiştirdi Akheneton'un inandığı ve halkının da inanmasını istediği İlah, kendi ifadesine göre, yalnız Mısırlıların değil, bütün insanların, bütün kainatın Yaratıcı'sı idi Güneş'i, Ay'ı, yıldızları yaratan "O" idi
Akhenaton'un Tek Tanrı'ya yazdığı şiir, şöyledir:
Tanrı uludur, birdir, tektir
Ondan başkası yoktur
Bir tanedir,
O'dur her varlığı yaratan
Bir ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh  
Ta başlangıçta vardı Tanrı,
Tek varlıktı o
Hiç bir şey yokken o vardı
her şeyi o yarattı (  )
Ezelden beri süregelen varlığı,
Ebediyete kadar sürecek,
Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu
İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman
Putperestlikle mücâdelesinde çok kararlı olan Akhenaton, Karnak'taki Amon tapınağını kapattı Yerine GEMATON (Aton'u bulduk) adında başka bir mabet inşâ ettirdi Akhenaton'un kendisinin iman ettiği ve halkının da iman etmesini istediği ilâh, yalnızca Mısır halkının ilâhı değil, bütün insanlığın ilâhıydı Bütün evrenin yaratıcısıydı Güneş'i ve Ay'ı da O yaratmıştı İlâh'ın Bir, isminin ise Aton olduğunu halkına ilan etti Tapınaklardaki bütün putların kırılmasını, duvarlardaki tanrı (!) isimlerinin kazınmasını emretti Ameophis (İmparatorluk tanrısı Amus razı olsun) olan adını Akheneton - İslamiyet'teki Abdullah adı gibi - Aton'un hadîmi, yâni hizmetkârı) olarak değiştirdi Akheneton'un inandığı ve halkının da inanmasını istediği İlah, kendi ifâdesine göre, yalnız Mısırlıların değil, bütün insanların, bütün kainatın Yaratıcı'sıydı Güneş'i, Ay'ı, yıldızları yaratan "O" idi Akhenaton, bir şiirinde Rabbine şöyle sesleniyordu:
“Aton… Gündüz gibi ışıklı Aton
Gözlerimiz sana bakıyor Seni görüyor sana karşı 
Sen, benim kalbimdesin
Fakat [onlar,] seni tanımak istemiyorlar
Sadece ben, senin kulun Akhenaton, Seni tanıyorum
Onlara araştırma gücü ver!
Senin gücün, senin planın, sonsuzdur
Dünya Sana ait ve Senin
Çünkü onu Sen yarattın ”
Bir başka şiirinde de şöyle der:
“Senin nûrunla bütün yollar açılır
Balığın suda zıplaması, Sen'dendir
Senin nûrun, rûhların kalbine nüfûz eder  ”
Ancak Teb önde gelenleri bu dini tebliğ etmesine müsaade etmediler IV Amenofis ve ahalisi Teb şehrinden uzaklaşarak Tell El-Amarna'ya yerleştiler Burada "Akh-en-aton" adında yeni ve modern bir şehir inşa ettiler IV Amenofis de "Amon'un Hoşnutluğu" anlamına gelen adını, Akh-en-aton yani "Aton'a Boyun Eğen" olarak değiştirdi Amon, çok tanrılı Mısır dininde en büyük toteme verilen isimdi Aton ise, Amenofis'e göre "göklerin ve yerin yaratıcısı" idi, ki bu sıfatla Allah'ı kast etmiş olması kuvvetle muhtemeldir
Ancak bu tek tanrı fikri biraz karışıktır Zira Akhenaton'un tek tanrı olarak ortaya attığı düşüncede tanrı, güneş diski ile sembolize edilmektedir Adem aleyhisselamdan beridir, İslam'ın hiçbir versiyonunda yaratıcı sembolik de olsa resmedilmemiştir Güneş merkezli bu tek tanrı fikri ilahi orijinli değil tamamen Atonhotep'e ait bir fikirdir Peki bu fikre nereden kapılmıştı Bunun cevabını biraz gerilerde, Hazret-i Yusuf'un yaşadığı Hiksoslar döneminde bulabiliriz: Bilindiği gibi Hiksoslar Mısır'ın yerlisi olmayan insanlardır Mısır'ı işgal ettiklerinde, yerlilere ait tüm tapınakları yerle bir ederler "Amon Rahipleri" topluluğunu da dağıtırlar
Ancak, değişik Asyalı topluluklardan oluştukları için belirli bir dinleri yoktur Hazret-i Yusuf, işte bu dönemde Mısır'da yöneticilik yapmış ve insanları tek olan Allah'a davet etmişti İslamiyet'in halk arasında yayılması ve devletçe de kabul görmesi Amon rahiplerinin gücünü tamamen sıfırlamıştı Hiksoslar Mısır'dan çıkarıldıklarında Amon rahipleri eski statülerine kavuşurlar Tapınaklar elden geçirilip yeniden inşa edilir Dahası, eskisinden de kuvvetli bir şekilde devlet yönetiminde söz sahibi olurlar Bu durumun, Mısır'daki yönetici tabakayı rahatsız etmesi kaçınılmazdır Firavun Akhenaton döneminde yönetici tabaka ile Amon rahipleri arasındaki bağlar kopar Firavun, Amon tapınağının gücünü kırmak için Hiksoslar dönemindeki inanç sisteminin bir benzerini getirmek ister Bu sistemin kendi kontrolünde olması için bütün kaideleri Hazret-i Yusuf'un şeriatinden adapte ederek yeni bir din kurar
Bu dönüşüm, kısmen güncel muhâlefetin etkisinden ve özellikle Amon rahiplerinin girişimleriyle ayaklanan alt sınıfların baskısından kaçma amacını taşıyor olabilir Yeni başkent, Teb'in 500 kilometre kuzeyindedir ve daha önce hiçbir Tanrı ya da Tanrıça'ya adanmamış bâkir topraklardan kurulmuştur Aton'un Ufku anlamını taşıyan "Akh-et-Aton" şehri, Amon rahiplerine karşı girişilen mücâdelenin merkezî rolünü üstlenecektir
Akhenaton, yüzyıllar boyu eski Mısır'ın başkenti olan, Amon kültürünün de merkezi sayılan, Karnak tapınağının bulunduğu Teb'i bırakarak 300 km kuzeydeki El-amarna'da yeni bir başkent yaptırır Buraya Aton'un ufku anlamına gelen “Akhetaton” adı verilir Asıl Aton tapınağı, oraya inşa edilir ve firavun da onun başrahibi olur
Akhenaton, firavunların halka benimsettirdiği resmî din, eski ve geleneksel olan her şeye katıksız bir bağlılığı zorunlu kılıyordu Oysa Akhenaton, resmî dini benimsemiyordu Tarihçi Ernst Gombrich, şöyle yazıyor:
"Eski geleneğin kutsadığı bir çok alışkanlığı kaldırıp, halkının, garip bir biçimde betimlenmiş sayısız tanrısına saygı göstermek istemedi Onun için tek bir yüce tanrı vardı, o da Aton'du Aton'a taptı ve onu güneş biçiminde imgeleştirtti Öteki tanrıların râhiplerinin etkisinden korunmak için, sarayını bugünkü El-Amarna'ya taşıdı "
Yeni başkente taşınılır taşınılmaz; Teb, başkent niteliğini kaybetmiştir Akhenaton, mücâdelesinde bir adım dâhî geri adım atmayarak, Aton dışındaki Mısır ilâhlarının isimlerini âbidelerin üzerinden sildirmeye girişir ki, babası Amen-hotep'in de bu politikalardan kaçamadığı gözükür Teb, Uzun süre sonra bu dönemde ilk kez önemini yitirmiştir Çünkü Akhenaton, aynı zamanda Amon'un şehrinden de nefret etmekte, onu Tağut'un / kâfirliğin sembolü olarak görmektedir
Kralın eylemlerinin meşrûiyeti, mitoslarla desteklenmiştir Anlatılardan çıkardığımız ölçüde; Aton kültü, henüz Akhenaton'un doğuşundan önce, ailesi tarafından tertip edilen bir ritüelle gerçekleşmiştir Babası, Akhenaton henüz doğmadan yaptırmış olduğu sunî bir göl içinde, altın ile yaldızlanmış bir kayığı dolaştırmış, bu kayığın ismine de Teye, "Aton" ismini vermişti  Spekülasyonu biraz daha ileriye götürecek olursak, anne ve babanın, Amon-Re rahiplerinin nüfuzundaki güçlenmeden rahatsızlık duyarak, iktidârı "kendilerinin mutlak hâkimiyetine" dönüştürebilme gayretlerinden dolayı oğullarını genç yaşta güçlü bir eğitime tabi tuttukları söylenebilir
Mısır'da IV Amenhotep M Ö 1375 yılında firavun olarak tahta çıkınca, o ana kadar kilden ve tahtadan yapılmış yüzlerce mahalli ilahlarla birlikte Amon Ra gibi İsis Osiris gibi yüce ilahların yanında Aton sadece bir ilahtı Ancak III Amenhotep zamanında güneş ilahı Aton'a tapınma, Mısırlıların gözde ilahı Amon'a kıyasla öne çıkmış bir haldeydi Tıpkı Yahve gibi insanlardan uzak kalmış tek başına yalnız bir Tanrı olarak Aton, diğer Mısır ilahları arasından öne geçip sıyrılmış olmakla; aslında cinsiyetsiz tektanrı tipinin Yahve'den önce ilk örneğini oluşturmuştur
İlahın ruhunu bedeninde taşıdığı için kendini yaşayan ilah olarak gören ve yüce ilah Ra'nın göğü yönettiği gibi yeryüzüne hükmettiğine iman edilen tüm firavunların, siyasi iktidarlarının meşruiyet dayanağı olan ilahlarla olan soy bağını kırmaya teşebbüs etmekle Aton; firavunlar ile Amon-Ra rahipleri arasındaki ruhani uluhiyet bağı da kopmuş olacaktı Oysa bütün firavunlar, Amon-Ra rahiplerinin itinayla yetiştirdikleri öğrencileri olmuş, her haliyle ruhunu ölümden sonraki yargılamaya hazırlayan ve ilahla karşılaşarak yeniden dirilmeyi arzulayan nefis terbiyecileri haline gelmişlerdi
Aton dinince yasaklanmış eylemlerden birkaçını şimdi burada açıklarsak   efsane, sihir ve büyüyle ilgili her şeyin bu dinin kapsamı dışında tutulduğudur Bir başka nokta, güneş tanrısının tasvirinde Aton dininin izlediği yoldur; güneş tanrısı artık eskisi gibi küçük bir piramit ve şahinle değil, adeta nesnel diye niteleyebileceğimiz bir tutuma başvurularak bir yuvarlakla belirtilmekte, yuvarlaktan dört bir yana saçılan ışınlar insan elleriyle son bulmaktadır
Ölüm tanrısı Osiris'ten ve ölüler ülkesinden Aton dininde tek kelimeyle söz açılmaz   Bu da Aton dininin bir halk dinine ne kadar karşıt nitelik taşıdığını açıkça ortaya kor
alıntı
Eski Mısırda Amon Dini - 2
|