Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Edebiyatı (Türk Yazını)
Yazanı Bilinmeyen Türler
Sözlü edebiyatta masal, fıkra,efsane gibi ürünlerin yazanı belli değildir Türkiye Türkçesi'yle söylenmiş ve XIX yüzyıldan başlanarak yazıya geçirilmiş, bu dönemdeki bazı ürünlerin islamlıktan önceki dönemle, Türkiye dışındaki Türkler'le ya da Arap-İran Edebiyatı ile ilişkisi vardır Ancak bunlardan geniş ölçekte de tarihsel ve yerel özellikler kendini gösterir (Nasreddin Hoca fıkraları, Bektaşi fıkraları, Bursa, Konya, İstanbul gibi kentlerle ilgili efsaneler,gerçekçi nitelik taşıyan bazı meddah hikayeleri vs) Sözlü gelenekte ezgiyle söylenen türkü, mani, ağıt gibi türler halkın ortak yaratıcılığına dayanır Bunlara zamanla sahipleri unutulan ürünler de eklenmiştir
Divan Edebiyatı
Bu edebiyat özellikle Arap ve İran edebiyatı kurallarına bağlıdır;onların içeriğinden geniş ölçüde yararlanır Şiir, divan adıyla anılan derleme içinde yer alan kaside,musammat, gazel, rubai gibi türleri kapsar Anlatı türü ise genellikle mesnevidir Ortak İslam kültürünün etkisi ile yazı dilinde Arapça ve Farsça'dan alınan sözcükler,bu dillere ait kurallar büyük ölçülere ulaşmıştır Divan Edebiyatı, saray ve medrese çevresinde aydın topluluğun edebiyatı olarak gelişti Şeyhi,Ahmet Paşa, Hayali, Necati gibi şairler lirik şiirde İranlı ustaların yapıtlarındaki içerik ve söyleyiş başarısını kendi dillerine aktardılar Çağatayca'da Ali Şir Nevai'nin, Azeri Türkçesi'nde Fuzuli'nin ulaştığı klasik olgunluğun Osmanlı şiirindeki temsilcisi ise Baki (1523-1600) oldu Nef'i (1575 ? -1635), abartmalara, gösterişli benzetmelere,coşkulu bir söyleyişe yer veren kasideleriyle, Nabi (ö 1712), Koca Ragıp Paşa (ö 1762) duygu ve imgelerin yerine yaşam deneyleriyle beslenen, ahlaksal öğütler taşıyan gazelleriyle, Lale Devri'ne tanıklık eden Nedim (ö 1730) neşeli, yaşam dolu şiirleriyle, özellikle şarkılarıyla tanındı
Dilde, temalarında halk söyleyişine, halk beğenisine yaklaşma eğilimine (Nedim, Enderunlu Fazıl (1759 ? -1810) karşılık Fehim-i Kadim, Naili, Neşati, Şeyh Galip gibi şairler içiçe tamlamalara, karmaşık imgelere dayanan Sebk-i Hindi akımının temsilcisi oldular Tanzimat'tan sonra türk şiiri, batı etkisi altında değişip gelişirken yeni edebiyatın temsilcileri (Ziya Paşa, Namık Kemal, vs ), divan şiiri geleneğine uygun ürünler de verdiler Eski şiirin son temsilcileri Encümen-i Şuara adı verilen topluluğun Naili, Fehim-i Kadim gibi şairlerin yolunu izleyen üyeleri Leskofçalı Galip, Yenişehirli Avni, Hersekli Arif Hikmet oldu Aruz vezninin yerini hece veznine daha sonrada serbest vezne bıraktığı XX yüzyılda divan şiiri kesinlikle sona erdi ancak Yahya Kemal Beyatlı beyit birimine dayanan bu şiire çağdaş şiirin yapısal bütünlüğünü kazandırırken Baki, Neşati, Nedim gibi farklı şairlerin söyleyiş özelliklerinden ve işledikleri konulardan yararlanan ürünler ortaya koydu
Tekke Edebiyatı
Evren'in Tanrı yansıması,aşkı Tanrı'ya ulaşmanın yolu sayan tasavvuf görüşü, İslam etkisinde gelişen edebiyatı büyük ölçüde besledi Örneğin en yaygın konulardan biri olan içkili eğlenceler konu edinirken meyhaneler tekkeyi, mey Tanrı'yı, meyhaneci tarikat şeyhini simgeliyordu Divan edebiyatında başta mevlevilik olmak üzere tarikat ulularını öven, tarikat inançlarını konu edinen mesneviler, kasideler de yazılıyordu Ancak Tekke edebiyatı bu konuları tarikatlara bağlanan halk topluluklarının anlayabileceği dilde, halk edebiyatı çerçevesinde konu edinir; tekkelerde ayinler sırasında ezgiyle okunan ilahiler, nefesler, tarikat büyüklerin menkıbelerini kapsar Birçok tarikat XIII yüzyıl şairi Yunus Emre'yi yakından benimsedi, onun şiirlerini kendi törenlerinde yer verdiler Yunus Emre'nin yolunu izleyen ve ona nazireler yazan pek çok şair yetişti Ayrı tarikatlar, inançlar, birbirinden farklı üç edebiyat yolu oluşturdu
|