Yalnız Mesajı Göster

Türk Edebiyatı (Türk Yazını)

Eski 07-26-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Edebiyatı (Türk Yazını)





Edebiyat-ı Cedide

Tanzimat edebiyatı yurt sorunlarıyla yakından ilgileniyor, yurt,ulus sevgisi gibi konuları işliyor, halkın anlayabileceği bir dille yazmaya çalışıyor, halkı eğitmeyi amaçlıyordu II Abdülhamit döneminde doğan doğup gelişen Edebiyat-ı Cedide ya da yazdıkları derginin adıyla Servet-i Fünun edebiyatı, bütün noktalarda kendisinden önceki edebiyatın karşısında yer aldı Edebiyat-ı Cedide yazarları bireysel konuları, güzelliklerini ancak öğrenim görmüş seçkin kişilerin kavrayabileceği bir anlatımla işlediler Batılı özellikle de Fransız yazarların yapıtlarındaki biçim özelliklerini türkçeye uyguladılar Hareketin temsilcilerinden Tevfik Fikret (1867-1912), Cenap Şahabettin (1870-1934) şiire geniş bir ses zenginliği kazandırdılar Doğayı, kişisel yaşantıyı, bireysel duyguları ayrıntılarıyla yansıttılar Tevfik Fikret zamanla toplumsal bozuklukları, siyasal yönetim baskısını,haksızlıkları konu edinmeye koyuldu Roman alanında Mehmet Rauf ile birlikte ruhsal durumları çözümlemeye önem veren Halit Ziya Uşaklıgil, farklı toplum kesimlerinden kişilerin, aydınların, sanat-edebiyat çevresinin, halkın yaşamına gerçekçi açıdan tanıklık etti Yapıtlarını bu dönemde yayımlamaya başlayan Rahmi Gürpınar, Edebiyat-ı Cedide'den alabildiğine ayrılarak geniş okur topluluğuna seslenen, halkın yaşamından canlı kesitler veren, öğretici, eğlendirici romanlar yazdı II Meşrutiyet'in ilanından sonraki dönemde Edebiyat-ı Cedide'nin bağlı olduğu sanat için sanat anlayışını kısa bir süre Fecr-i Ati hareketinin genç temsilcileri sürdürdü Bunlar arasında yer alan Ahmet Haşim,arı şiir anlayışına bağlı ürünleriyle tanındı Topluluğun üyelerinden hemen tümü II Meşrutiyet'ten sonra Milli Edebiyat hareketi içinde yer aldılar


Milli Edebiyat

Türkçülük hareketinin etkisinde gelişen Milli Edebiyat'ın hareket noktası ulusal kaynaklara yönelme düşüncesiydi Dilde sadeleşme,şiirde aruzun yerine hece vezni, içerikte halkın sorunları ve yerli yaşam Milli Edebiyat'ın temellerini oluşturdu Mehmet Emin Yurdakul'un Tükçe Şiirler (1899) yapıtıyla başlayan yenileşme, aydınların şiirini bir yandan halk edebiyatı öğelerine öte yandan halkın dertlerine yöneltti Türkçülük hareketinin ilkelerini saptayan Ziya Gökalp kaynak olarak eski Türk destan geleneğinin, folklorun taşıdığı değeri gösterdi Öykülerinde toplum ve siyaset sorunlarına tarihsel geçmişe dayanarak çözümler araya Ömer Seyfettin'in gerçekçi ve destansı anlatımı zaman zaman da yergicilik ekleniyordu Refik Halit Karay'ın gerçekçi yapıtı Memleket Hikayeleri (1919) ilk kez Anadolu küçük kent ve kasabaların yaşamlarını konu edindi Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yazarlar kuşağının öncüleri Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri gibi romancılar Cumhuriyet döneminin eşiğinde yayınladıkları yapıtlarıyla Osmanlı'nın yıkılış Türkiye'nin kuruluş dönemine tanıklık ettiler; Anadolu gerçeğini yansıttılar Mehmet Akif Ersoy, büyük oylumlu, öyküsel şiirini derleyen Safahat dizisinde aruz veznini halkın konuşma diline başarılı bir şekilde uyguladı Yahya Kemal Beyatlı'nın vatan sevgisi ve tarih duygusuyla beslenen şiiri bir yandan lirik öte yandan destansı öğeler taşıyordu Hece vezninin temsilcilerinden Faruk Nafiz Çamlıbel'in şiirini yer yer Anadolu gerçekleri besledi Milli Edebiyat akımı Cumhuriyet döneminde toplum sorunlarına öncelik veren, gerçekçi yöntemi uygulayan edebiyata temel oldu


Türkiye Cumhuriyeti Dönemi Türk Edebiyatı


Roman ve Öykü

Cumhuriyet dönemi edbeiyatı Türkiye'nin gerçeklerine gittikçe genişleyen ölçüde eğildi Yurdun bütün bölgelerinde kentlerdeki, köylerdeki yaşamı ve insan ilişkilerini, yurtdışına göçen işçileri ele aldı Her sınıftan,her yaşam biçiminden gelen kahramanları canlandırdı Onları kuşatan toplumsal bozuklukların giderilmesi için örneriler getirildi Dil devrimi, edebiyatı yakından etkiledi Türetilen ya da canlandırılan sözcükler yanında bölge ağızlarından sözcükler ve anlatım biçimleri de edebiyata girdi Halk söyleyişleri, anlatımı kadar dünya edebiyatlarından trülü eğilimlerden, deneylerden izlenimler görüldü Cumhuriyet'in kuruluşunu ele alan yapıtlar oluşturuldu Yakup Kadri yakın tarihte oluşan, kendi tanık olduğu olaylara dayanarak toplumdaki değişmeleri, siyasal yaşamdaki çalkantıları, çatışmaları ele alan romanlar yazdı En etkili romanı ise köylü ve aydın çelişkisini anlatan Yaban (1932) oldu Cumhuriyet'in ilk on yılında Kurtuluş Savaşı'na katılan halk ve aydınlar, yeni döneme ayak uydurmaya çalışan çıkarcılar ve işbirlikçiler, batı uygarlığı karşısında geleneksel ahlakın ve yerleşik değerlerin tartışılması, toplumdaki değişmelerin, batılılaşmayı yanlış anlamanın yıkıcı etkileri gibi toplumsal konulara bireysel sorunlar, ruhçözüm deneyleri eklendi Şevket Esendal'ın Ayaşlı ve Kiracıları (1934) romanı başkent Ankara'nın, Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki yaşamını canlandırıyordu Deniz tutkunu olan Sait Faik, kendi yaşadığı Burgaz Adası'nın Rum balıkçılarını, kentin küçük insanlarını geniş bir insan sevgiisyle canlandırdı Öte yandan üretim biçimine, üretim biçiminde değişmenin yaşamı nasıl etkilediğine dikkati çeken ilk yapıt Sadri Ertem'in Çıkrıklar Durunca (1931) adlı köy romanıdır Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf romanıyla 20 yıl kadar sonra gelişecek köy romancılığına öncülük etti Köylüleri, düşkün kadınları, toplumsal sınıflar arasındaki çelişkileri ele alan öyküler kaleme aldı

İnce Memed romanında 1930 yıllarında Toroslarda yaşayan, suça itilmiş bir eşkıyanın yaşamını konu edinen Yaşar Kemal bu yöreyi ve Çukurova'yı tarihsel kökleri, doğası, güncel sorunlarıyla yansıtırken anlatımdaki coşku, betimelemerindeki renklilikle dikkat çekti Orhan Kemal, İstanbul'un yoksul kesimlerinde yaşayanları, köyden kente nüfus göçünü, ezilen çocukların, genç kızların serüvenini konu edindi Kemal Tahir'in köyü konu edinen romanları ve köydeki gelişmelerin geniş bir panoramasını verdi Samim Kocagöz, Necati Cumalı, Fakir Baykurt gibi yazarlar roman ve öyküleriyle köy ve kasaba yaşamına tanıklık ettiler Aynı çevreyi konu edinen Bekir Yıldız, yurtdışında çalışan göçmen işçilerin yaşamını konu edinen yazarlardan oldu Gerçeklere ironi ile bakan öykücüler bulunduğu gibi (ör; Haldun Taner) toplumsal bozuklukları gülmece öyküleri ve romanlarıyla çok geniş bir okur toplulukları önünde tartışan yazarlar (Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz) görüldü Kurtuluş Savaşı'nın ve Cumhuriyet dönemini, toplumcu ve gerçekçi yazarlara karşıt biçimde yorumlayan yazarlar (Tarık Buğra) da oldu

Ruhsal çözümlemelere yönelen,biliçaltını sergileyen yazarlar (Yusuf Atılgan, Bilge Karasu, Adnan Özyalçıner, Oğuz Atay, vs) soyutlamalardan, kara mizahtan yararlandılar; geriye dönüşümlerle, çağrışımlarla beslenen, dilin olanaklarını araştıran denemelere giriştiler Kadın romancılar ve öykücüler çevreyi, olayları, kişileri konu edinirken ayrıntılara daha çok indiler Bu yazarlar (Nezihe Meriç, Adalet Ağaoğlu, Pınar Kür, Füruzan, Sevgi Soysal, Tomris Uyar) bireyin toplumla ilişkisi, toplumsal yapıda ve kültürdeki değişimler, cinsellik gibi konulara yönelirken yerleşik yargılara karşı çıktılar Hızlı kentleşme, sanayileşme olguları köy edebiyatının ortadan silinmesine yol açarken, kentteki kaynaşmalar, kenar mahalle insanlarının, yoksulların, işçilerin yaşamından çok aydınların, sanatçıların, siyasal eylemlere katılanların toplumsal ve ruhsal dünyalarını,onların tanıklığıyla bireyi ve toplumu konu edinen bir edebiyat gelişti: Erhan Bener, Demir Özlü,Selim İleri, Orhan Pamuk, Latife Tekin, Nedim Gürsel, vs gibi yazarların roman ve öyküleri

Alıntı Yaparak Cevapla