Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Edebiyatı (Türk Yazını)
Şiir
Şiirde, Milli Edebiyat akımından hece veznini devralan kuşak (Kemalettin Kamu, Ömer Bedrettin Uşaklı, vs ) küçük duyarlılıkları, doğa ve yurt güzelliklerini konu edindi Biçim yetkinliğine, arı şiire yönelen çalışmalar folklordan (Ahmet Kutsi Tecer) tarihin yanı sıra psikolojiden (Ahmet Hamdi Tanpınar) beslendi Simgelere (Ahmet Muhip Dıranas) ya da günlük yaşamdan sahnelere, yaygın izlenimlere, duyarlığa (Cahit Sıtkı Tarancı) yaslandı Hece veznini kullanmada ulaşılan ustalığa yeni kalıplar, duraksız uygulamalar (A M Dıranas, C S Tarancı) eklendi İnsanın iç dünyasına yönelik araştırmalar, gizemci düşünceler dile getirildi (Necip Fazıl Kısakürek) Nazım Hikmet Ran'ın vezni, geleneksel kalıpları kıran şiiri, biçimsel özellikleri kadar Marxçı görüşe bağlı içeriğiyle de yenilik oluşturdu Bu yenilikçi şiir zamanla halk şiirinden,divan şiirinden hatta çağdaşı Garip şiirinden etkiler aldı; öykünün olanaklarından yararlanıldı; yerel ve evrensel değerlerle beslendi Garip hareketinin temsilcileri (Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet, Oktay Rıfat) şiirde süregelen aşırı duyarlığa, şairaneliğe karşı çıktılar, vezinsiz şiiri yaygınlaştırdılar Garipçiler karşısında Nazım Hikmet'in şiir anlayışından etkilenen toplumcu şiir anlayışı ortaya çıktı Bu şiir geleneğinin temsilcileri Rıfat Ilgaz, A Kadir, Ahmed Arif, Hasan Hüseyin 'dir Toplumsal konuları, imgeye ve duyarlığa daha geniş yer vererek işleyen eğilimin temsilcisi Atilla İlhan oldu Doğanın, aşkın, yaşamın, sevginin, barışın, özgürlüğün vs gibi konuları işleyen açık aydınlık şiirin (Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Necati Cumalı) karşısında insanın evrendeki yerini konu edinirken soyutlamalardan, biliçaltı araştırmalardan yararlanan çalışmalar yer aldı Asaf Halet Çelebi'nin şiirine eski uygarlıkların, tasavvufun, folklorun katkısı görüldü Dönemin en üretken şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca, insanın Tanrı, evren, tarih, zaman karşısındaki yerini yer yer karanlık imgelerle okura sezdirmeye çalıştı Garip şiirinin açık anlatımına karşın İkinci Yeni adı verilen şiirin temsilcileri Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan, çağdaş dünyanın karmaşası içinde bunalan insanın tedirginliğini, yer yer kapanık bir şiir diliyle anlattılar Toplumsal eylemlere (Kemal Özer, Ataol Behramoğlu) kentin yaşamında çizgi dışı kalmış kitlelerin temsilcilerine (Refik Durbaş), kültürel kaynaklara ve tarihe (Hilmi Yavuz) yönelen ürünler kendini gösterdi İroni (Salah Birsel), toplumsal (Metin Eloğlu), siyasal (Can Yücel), yergi, duyarlığa karşı şiir kaynaklarından birini oluşturdu
Araştırma, Derleme
Türk edebiyatını uzun tarihi ve geniş coğrafyası içinde bir bütün olarak ele alan, dönemlerini belirleyen,eski yapıtları gün ışığğna çıkaran yazar Fuat Köprülü'dür F Köprülü, siyasal ve toplumsal kurumlardaki değişmelerin edebiyattaki etkilerini gösterdi Onun çizdiği çevreye bağlı kalarak geçmişteki türk edebiyatını inceleyen araştırmacılar yetişti: İbrahim Necmi Dilmen, İsmail Habip Sevük, Agah Sırrı Levent, Mustafa Nihat Özön, Nihat Sami Banarlı, Kenan Akyüz, Abdülbaki Gölpınarlı,Fahir İz bu alanda çalışmalar gerçekleştirenlerden bazılarıdır Değerlendirmelerinde düşünce hareketlerini,yazarların psikolojisini,anlatım özelliklerini göz önünde tutanlar (Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan) oldu
Türk Edebiyatında Roman
Roman, Türk edebiyatına Fransızca’dan yapılan çevrilerle girdi Bu çevirilerden ilki Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon ’dan yaptığı Terceme-i Telemak ’tır Daha sonra adı bilinmeyen bir çevirici Victor Hugo’nun ünlü romanı Sefiller ’i (Les Miserables) çevirdi 1860-1880 yıları arasında başta Fransız yazarlar olmak üzere bir çok Batılı yazarın eseri Türkçe’ye çevrildi İlk Türk romanı Şemseddin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseridir Sami’den sonra Ahmed Mithat romanlarıyla Türk romanının gelişmesine katkıda bulundu Türk romanı asıl Tanzimat döneminde gelişti Bu ilk dönem yazarları daha çok Fransız Romantizm akımını örnek almışlardır Taner Timur'a göre bunun öncelikli nedenlerinden biri bu dönemde Fransız romanında etkili olan Doğalcılık akımı ve bu akım doğrultusunda yazılan romanların toplumun en yoz ve kötü halini yansıtma eğiliminde olmalarıdır Osmanlılar bu romanlarda anlatılan hikayeleri bu nedenle beğenmemiş ve kendilerine uygun görmemişlerdir Émile Zola gibi yazarların kötümser determinizmi yerine, dönemin değişen Osmanlı toplumuna daha çok hitap eden konuları tercih etmişlerdir Bu durum, Taner Timur'un Ahmet Mithat Efendi'den yaptığı alıntıda şöyle geçmektedir:
“ Bu zamanın tabii romancılarına bakılacak olursa dünyada ve bahusus dünyanın Fransa denilen kısmında ve hele Fransa'nın Paris denilen yerinde fezaili beşeriyeden (insani erdemlerden) hiçbir eser kalmamış olmak lazım gelir ”
Bu nedenle dönemin romanlarında daha çok romantik aşklar ve yanlış batılılaşma ana tema olarak ön plana çıkmaktadır Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası yeni teknikler kullanılan Batılı anlamda türüne en yakın ilk Türk romanıdır Servet-i Fünun edebiyatı döneminde ilk usta romanlar ve usta yazarlar kendilerini gösterdi "Sanat sanat içindir" tezini savunan bu yazarlar aşk ve acıma gibi konuları işledi Halit Ziya Uşaklıgil bu dönemin en önemli romancısı sayılır Aşk-ı Memnu (1925) adlı romanı günümüzde de en başarılı Türk romanlarından biridir 1910’dan sonra milli duyguların ağır basmasıyla birlikte "Genç Kalemler" dergisi çevresinde Türkçülük akımı gelişti Milli romanların yazılması bu dönemde başladı Halide Edip Adıvar’ın Vurun Kah*eye, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanları bu dönemin örneklerindendir Cumhuriyet döneminde çağdaş Türk romanı ortaya çıktı Toplumsal ve sosyal gelişmeleri konu alan romanlar yazıldı Köy ve kent romanları ayrımı da bu dönemle ilgilidir
|