Yalnız Mesajı Göster

Edebiyat-İ Cedide (Servet-İ Fünun Edebiyatı)

Eski 07-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat-İ Cedide (Servet-İ Fünun Edebiyatı)





Edebiyat-ı Cedide ( Servet-i Fünun Edebiyatı )



Edebiyat-ı Cedide, diğer bilinen ismiyle Servet-i Fünun Edebiyatı, II Abdülhamit döneminde, Servet-i Fünun dergisi çevresinde toplanan sanatçıların batı etkisinde geliştirdikleri bir edebiyat hareketidir Bu hareket 1896'dan 1901'e kadar etkili olmuş ve II Abdülhamit'in baskı döneminden geçmiştir 16 Ekim 1901 yılında Hüseyin Cahit Yalçın'ın Fransızcadan çevirdiği "Edebiyat ve Hukuk" başlıklı makalenin dergide yayınlanması üzerine dergi kapatılmış, dolayısıyla Servet-i Fünun topluluğunun faaliyetleri de son bulmuştur


Servet-i Fünun dergisi


Servet-i Fünun dergisi aslen bir bilim dergisi olarak, Recaizade Mahmud Ekrem'in Mekteb-i Mülkiyeden öğrencisi Ahmet İhsan Tokgöz tarafından 1891'de çıkarılmaya başlanır Recaizade Mahmud Ekrem bu dergiyi bir edebiyat dergisi haline getirmek için Ahmet İhsan ile anlaşır Galatasaray Lisesi'nden öğrencisi olan Tevfik Fikret'in derginin Kısm-i edebi der- muharrirliği (edebiyat bölümü şefi, sorumlusu) görevine getirilmesini sağlar O sırada Mektep dergisi de dahil olmak üzere başka dergilerde de yazmakta olan Recaizade, 1895 yılında okuyucularıyla kafiye'nin göz için mi, kulak için mi olduğuna dair bir tartışmaya girer Bu tartışmanın bir kısmı Servet-i Fünun dergisinde yayınlanır 1896'da yazarın etrafındaki gençlerin de bu dergi çevresinde toplanmasıyla Servet-i Fünun topluluğu meydana gelir


Hareketin nitelikleri


II Abdülhamit döneminde yaşanan siyasal ve sosyal olaylar ve devrin baskıcı yönetimi Servet-i Fünuncuların edebiyat anlayışını da etkilemiştir Dönemin edebiyatı karamsar, bireyin iç dünyasına yönelik, hayal ve gerçek arasına sıkışmış bir tablo çizmiştir Bu nedenle Servet-i Fünuncularda kaçış teması sıkça işlenmiştir Bunun en açık ifadesi, bu topluluğa mensup sanatçıların Yeni Zelanda'ya ya da Manisa'da bir çiftliğe yerleşme düşüncesindedir[kaynak belirtilmeli]

Bu nedenlerden dolayı Servet-i Fünun edebiyatı kırılgan, hassas, duygusal bir yapıya sahiptir Duygularını eserine yansıtmak isteyen sanatçılar kendilerini ifade aracı olarak gördükleri dili zenginleştirme çabasına girer Bunun yansıması olarak bu dönemde Arapça, Farsça ve Fransızca'dan çok sayıda sözcük edebiyata girer Yani Tanzimat'ta görülen dili sadeleştirme çabaları Servet-i Fünun'da son bulmuştur Bu nedenle akım genç kuşaklar tarafından şiddetle eleştirilmiştir

Edebiyat yalnız aydın kesime odaklanmış ve sanat için sanat ilkesini benimsemişlerdir Fransız Romantiklerinden, Parnasiyenlerde ve Sembolistlerden etkilenmişlerdir Fransız şair ve yazarların eserleri Türkçe'ye çevrilmiş ve dönemin sanatçılarınca örnek alınmıştır Servet-i Fünun eserlerinde görülen anlam kapalılığının da bundan kaynaklandığı söylenebilir

Servet-i Fünun edebiyatının, modern Türk edebiyatının olgunlaşmasında çok önemli bir kilometre taşı olduğu söylenebilir Bu dönemde edebiyatımızda yoğun bir Avrupa etkisi görülür Tanzimat'la ilk kez denenen Batı kaynaklı edebiyat türlerinde daha başarılı örnekler verilir Sanat, halkı bilinçlendirmek için kullanılan bir araç olmaktan çıkar ve duyguların estetik bir yansıması haline dönüşür


Dönemin başlıca isimleri


Tevfik Fikret

Cenap Şahabettin

Halit Ziya Uşaklıgil

Süleyman Nazif

Mehmet Rauf

Hüseyin Cahit Yalçın

Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ahmet Rasim

Mehmet Akif Ersoy

Hareket daha sonraları Serveti-i Fünun dergisini sürdüren ve kendilerine Fecr-i Aticiler denilen Ahmet Haşim, Refik Halit Karay, Ahmet Mithat ve Ahmet Rasim gibi yazar ve şairler tarafından aynı ilkelerle izlendi

Alıntı Yaparak Cevapla