07-26-2012
|
#2
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Garip Akımı
Garip Akımı
istanbul'da
boğaziçi'nde
bir garip orhan veli'yim
veli'nin oğluyum
târifsiz kederler içindeyim
urumeli hisarına oturmuşum
oturmuş da bir türkü tutturmuşum
istanbul'un mermer taşları
başıma da konuyor martı kuşları
gözlerimden boşanır hicrân yaşları
edâlım,
senin yüzünden bu hâlim
istanbul'un orta yeri sinema
garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
el konuşur sevişirmiş, bana ne
sevdâlım
boynuna vebâlim
istanbul'da, boğaziçi'ndeyim
bir garip orhan veli
veli'nin oğlu
tarifsiz kederler içindeyim
-GARİP AKIMI-
*1940'ta Garipçiler adıyla çıkan topluluğun ortaya koyduğu bir sanat anlayışıdır
* Şiirde her türlü kurala ve belirli kalıplara karşı çıkmışlardır
*Şiirde ölçü, kafiye ve dörtlüğe karşı çıkmışlardır
*Şiirde şairaneliği, mecazlı söyleyiş ve sanatları kabul etmediler
*Süslü, sanatlı dile karşı çıkıp sade bir dil kullandılar
*Şiirde o güne kadar işlenmedik konuları ele aldılar
*Konuşma dili ile günlük sıradan konuları işlediler
*İşledikleri konular günlük hayattan sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci ve hayattaki bazı garipliklerdir
*Halk deyişlerinden yararlanmışlar, toplumsal yergiye yer vermişlerdir
Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat Horozcu’nun oluşturduğu bir topluluklardır
|
|
|
|