Yalnız Mesajı Göster

Narkissos İle Ekho Efsanesi

Eski 07-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Narkissos İle Ekho Efsanesi



Echo ve Narcissus



Yaprak Korkmaz

Arkas Aylık Dergisi – Ekim 2001’den alınmıştır



Echo; ormanın derinliklerinde yaşayan çok güzel bir su perisiydi Öylesine duru bir güzelliği vardı ki, görenler dönüp bir daha bakmaktan kendilerini alamazlardı Gelgelelim, Echo'nun büyük bir derdi vardı; Ne zaman konuşmaya başlasa susmak bilmiyordu, o dillere destan güzelliğine bile gölge düşüyordu bu huyu

Günün birinde Echo'nun bitip tükenmek bilmeyen gevezeliği tanrılar tanrısı Zeus'un karısı evlilik tanrıçası Hera'nın sabrını taşırdı ve Echo'nun sadece duyduklarının son kelimesini tekrarlamasını sağlayacak bir büyü yapmaya karar verdi Böylece Echo, ormanda hep başkalarının en son söyledikleri sözleri tekrar ederek ama hiç konuşmadan günlerini geçirmeye başladı Günler günleri kovaladı, birgün ormanın derinliklerine doğru bir avcı süzüldü Echo, bu güçlü kuvvetli yakışıklı gence tutuluverdi, ormandaki sıkı koruluklar kalkanı oldu Echo'nun ve takip etmeye başladı aşığını Narcissus herşeyden habersiz ormanın derinliklerinde ilerlerken, Echo onu gözden kaybetmeden, onunla birkaç kelime edebilmek için yanıp tutuşarak ilerliyordu adım adım, ama Hera’nın hain büyüsü yüzünden tek bir kelime bile edemeyeceğini bilerek Nihayet o an geldi ve Narcissus, "Merhaba" dedi Echo'ya sadece tekrar edebildiği aşığının dediğini Hera'nın kendisine yaptığı büyüye lanet ederek "orada biri mi var? diyebildi Echo'da umutsuzca

Kibirli Narcissus, konuşmanın böyle sürüp gitmesinden, bir su perisine bu kadar vakit ayırmaktan sıkılmış bir halde Echo'dan ve ormandan öfke içinde ayrıldı Güzeller güzeli su perisi Echo, üzüntüsünden, ne yaparsa yapsın sevdiği adama hiçbir zaman ulaşamayacağını bilmenin ağırlığından olsa gerek günler ve geceler boyunca kendisini hapsettiği dağda ağladı, ağladı, ağladı ve sonunda taşa döndü

Kibirli Narcissus başkaları onu yücelttiği sürece iyi, aksi takdirde ise sadece umursamayarak devam etti yoluna Olympos'un ihtişamlı tanrıları Narcissus'un yaptıkları ve yaşadığı hayatı yüzünden köpürdüler öfkelerinden zavallı bir ölümlünün bu denli kibirli olmasını cezalandırılmayı hakkettiğine oybirliğiyle karar verip, bir oyun hazırladır Güzel bir yaz günü, Narcissus ormanda avlanırken, küçük bir göle ulaştı, susuzluğunu gidermek için eğildiğinde, çok yakışıklı bir adamın aksini "yani kendisini" gördü heyecanla bu adama dokunmak için suya daldırdı elini, suda hareler oluştu ve akis görünmez oldu Tanrılar ona orada kalıp kendi görüntüsüne hayranlıkla bakması için büyü yaptıklarından, Narcissus yemeden içmeden kesilip günlerce kendi aksine hayran hayran baktı Sonunda oracıkta ölüp gidiverdi ve cansız vücudu ölüler ülkesine taşındı yeraltı tanrısı Hades tarafından yeni bir ölü kazanmanın sevinciyle yeraltı ülkesine Nrcissus kendi aksini günlerce büyük bir hayranlıkla seyrettiği yerde de güzel kokulu nergis çiçeği yetişmeye başladı ormanın bu en güzel köşesinde

Görgünüz her nergis çiçeğinin size kibirli ve mağrur olmak yerine, kendinizle barışık olmanızı hatırlatması dileğiyle






Narcissus

Karaburun denince insanların aklına hemen, yarımadada kışın yetişen, olağan üstü güzel kokusuyla, sarı-beyaz narin Nergis çiçeği gelir Nergis çiçekleri aralık ve ocak aylarında köylüler tarafından bahçelerden tek tek toplanıp, büyük şehirlerde satılır ve evlerde güzel kokularıyla baharın yakın olduğunu hatırlatan bir hava yaratırlar

Nergis çiçeklerine adını veren genç ve güzel delikanlı Narkisos’un (lat Narcissus) mitolojik efsanesi kimi yazarlara göre Mimas Dağı’nın eteklerinde geçmiştirNarkisos, Irmaklar Tanrısı Cephissus ile Peri Liriope’nin oğlu olarak dünyaya gelmişti Kâhin Tiresias, Narkisos’ un annesi ve babasına “Narkisos’un kendini hiçbir zaman görmemesi şartıyla, çok uzun bir hayat yaşayacağını” söyleyen bir kehanette bulunmuştu Narkisos delikanlı olduğunda, güzelliğiyle bütün perilerin ve genç kızların kalbini fethediyordu Fakat Narkisos hiçbirine bakmıyor ve Mimas Dağı’nın eteklerinde avlanarak, tatlı ve sorumsuz bir hayat sürdürüyordu

Ne var ki perilerden bir tanesi, Echo, Narkisos’a aşık olmuştu ve Narkisos’a yaklaşmaya çalışmıştı Narkisos ise Echo’yu da diğer periler ve ölümlü kızlar gibi umursamamıştı Echo ise bu karşılıksız aşkın acısıyla yavaş yavaş sönüp, sesi zor duyulan bir fısıltıya dönüşmüştü Tanrıça Nemesis zavallı Echo’nun bu halini görünce Narkisos’u cezalandırmaya karar vermişti Ve bir gün Narkisos yine avlanırken su içmek için bir pınarın üstüne eğilerek, kendini gördüğünde, sudaki ve başkasına ait olduğu sandığı resme delice aşık oldu

Narkisos bir türlü erişemediği o güzeller güzeli delikanlıya erişebilmek için her gün o pınara gider oldu Haftalar, aylar geçti ve Narkisos’un o meçhul ve bir türlü bulamadığı oğlana olan aşkı gittikçe büyüdü Sonunda Narkisos onu bir alev gibi yok eden bu aşkı yüzünden yemekten içmek kesilirek, pınarın başında sessizce öldü Ve o gün, o pınarın kenarında çıkmaya başlayarak, Narkisos’u hatırlatan mis kokulu nergis çiçekleri bütün Yarımadayı kapladı




Michelangelo Merisi detto Il Caravaggio: Narciso (1594-1596) Roma, Galleria nazionale d'arte antica
Kendine aşık olanlara aldırmayıp, onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır Ekho bu genç avcıya ilk görüşte aşık olur Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda 'eko' dediğimiz yankılara dönüşür

Olimpos dağında oturan tanrılar bu duruma çok kızarlar ve Narkissos'u cezalandırmaya karar verirler Gene günlerden bir gün av izindeki Narkissos susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir Yerinden kalkamaz, kendine aşık olmuştur O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, ayni Ekho gibi Narkissos da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir Öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür




Michelangelo,Caravaggio, suya bakan Narsis


Ezoterizmde Narkissos

Yunan mitolojisinde Narkissos adıyla sözü edilen, adını narsizme, narkoza, bir çiçek familyasına (nergisgiller) ve bir çiçeğe vermiş olan Narsis (ya da Narkissos), Klasik Mitoloji'deki bir kahraman olup, öyküsünün kaynağı eski Yunanistan’daki Eleusis misterleri inisiyasyonudur

Narsis’in öyküsü kısaca şöyle anlatılır: Narsis, ırmak ilahı Kephissos ile arındırıcı suların bekçi perisi Liriope’nin oğlu olarak doğar Bir kahin, ebeveynine Narsis’in dünyada, kendi yüzünü görmediği sürece yaşayacağını bildirir Narsis bir gün bir su birikintisine dökülen bir kaynağın yanına gelir ve su birikintisine doğru eğilerek oradaki sudan içmeye başlar Doğal olarak, bu sırada, birikintide yansıyan yüzünü görür Kendi yüzünü görünce önce şaşkınlığa düşer, sonra kendini hayranlıkla seyre dalar ve kendisine aşık olur Bu seyirden kendisini bir türlü alamayan Narsis gitgide hissizleşir, dünya yaşamına gözlerini yumar ve bulunduğu yere kök salarak açılmış bir çiçeğe dönüşür Bu çiçek, güneş gibi, sarı göbekli, beyaz yapraklı, çevresine güzel kokular yayan bir çiçektir Ölümünden sonra Styx nehrinin sularına katılır

Narsis’in öyküsündeki sembolizm şöyle açıklanır:

Narsis’in suda kendisini görmesi ve kendisine aşık olması, inisiyenin önceden dışarıda aradığı en büyük sırrın, hakimiyet asasının, bilgelik anahtarının kendi içinde olduğunu farketmesini, içindeki “spiritüel tesir” kanalını keşfetmesini simgeler
Narsis’in gitgide hissizleşmesi ve dünya yaşamına gözlerini kapamasında, dünyasal isteklerden tümüyle uzaklaşması, başka insanların önem verdiği dünyasal, maddi değerlerin kendisi için artık hiçbir şey ifade etmemesi simgelenir
Çiçek ve çiçeğin açılması varlığın “spiritüel tesir”i kendi başına (inisiyatörü olmadan) çekip aktarabilecek duruma gelmesini simgeler (Çiçek tüm ezoterik ekollerde aynı anlamda kullanılmıştır; nergisin yerini kimi ezoterik ekollerde gül, kimilerinde lotus almıştır) Aldığını çevresine yayması, rengi ve biçimi küçük bir güneşi andıran nergis çiçeğiyle ifade edilmiştir
Aldığı spiritüel tesir, burada, tesirin tüm tradisyonlarda en çok kullanılan sembolü olan, içtiği su ile simgelenmiştir
Ölen çiçeğin ırmağa katılmasında ise, spiritüel tesirin kaynağı ile özdeş olma, spiritüel tesir zincirinin bir halkası olma simgelenir

Kaynak: vikipedi


Salvador Dali'nin "Metamorphosis of Narcissus" Narkissos'un trajedisi adlı çalışması

Alıntı Yaparak Cevapla