07-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk'ün Ölümünün Yankıları
Atatürk'ün Ölümünün Yurtiçindeki Yankıları - Atatürk'ün Ölümünün Yurtdışındaki Yankıları - Son Günleri ve ÖlümüTürkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, hayatı boyunca milletine her alanda hizmet etti Milletin huzuru, güveni ve mutluluğu için çalıştı
Atatürk'ün hastalığı ile ilgili ilk şikâyetleri 1937 yılında başladı Fakat doktorlar bu hastalığın teşhisini uzun bir süre koyamadılar 1938 yılında Yalova Kaplıcalarına dinlenmek için gittiğinde kaplıcadaki doktor, Atatürk'ün hastalığının siroz olduğunu belirledi
Hastalığın teşhisi geciktiği için hastalığın ilerlemesi engellenemedi Buna rağmen Atatürk'ün hastalığı Türk milletinden ve dünyadan gizlendi Çünkü, Hatay'ın ana vatana katılması çalışmaları devam ederken Atatürk'ün hastalığının duyulması, Türkiye için olumsuz bir gelişme olurdu
Atatürk, ömrünün son yıllarında yoğun olarak Hatay sorunu ile ilgilendi
Hataylılara yalnız olmadıklarını bildirmek ve Türk devletinin gücünü diğer ülkelere göstermek isteyen Atatürk, 1938 yılında Mersin ve Adana gezilerine çıktı Bu gezilerde ordunun tatbikatlarını ve geçit törenlerini hasta olmasına rağmen ilgi ile izledi
Geziden sonra Ankara'ya döndü Hem tedavi olmak hem de dinlenmek için İstanbul'a gitti Doktorlar onun sağlığına kavuşması için yoğun bir çaba harcadılar
İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı yerine Savarona yatında kalmayı tercih etti Atatürk doktorların dinlenmesi yolundaki ısrarlarına rağmen ülke işleriyle ilgilenmeye devam etti
Hastalığın iyice ilerlemesi üzerine Dolmabahçe Sarayı'nda dinlenmeye alındı Atatürk 2 Eylül 1938 tarihinde hasta yatağında yatarken Hatay'ın bağımsız bir devlet olduğu haberini alınca buna çok sevindi
Atatürk'ün hastalığı ciddiyetini korumaya devam ediyordu Kendisini iyi hissettiği bir gün noter çağırarak vasiyetnamesini hazırlattı
Atatürk vasiyetnamesinde, malvarlığının büyük bir bölümünü kendisi tarafından kurulan Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumuna bağışladı
Atatürk, cumhuriyetin ilanının on beşinci yıl dönümünü hasta yatağında geçirdi Çok arzu ettiği hâlde, Ankara'ya gidip cumhuriyet törenlerine katılamadı (29 Ekim 1938) Türk ordusuna gönderdiği mesaj, dönemin başbakanı Celal Bayar tarafından okundu Bu mesajda, Türk ordusuna Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği kahramanlıktan dolayı teşekkür etti
Ayrıca Türk milletini ve cumhuriyeti, modern silahlarla donanmış Türk ordusuna emanet ediyordu
1 Kasım 1938'de cumhurbaşkanı tarafından yapılması gelenek hâline gelen TBMM'nin yeni yılı açılış konuşmasını, Atatürk'ün yerine yine başbakan yaptı
Atatürk'ün hastalığı, kasım ayının ilk haftasından itibaren normal seyrinden çıkarak şiddetlendi Nihayet korkulan an geldi ve Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 perşembe günü saat dokuzu beş geçe öldü
Kara haber, memleketin her köşesini derin bir yasa boğdu Ayrıca dünyada geniş bir yankı uyandırdı
Bu büyük üzüntüye rağmen, devlet iş!erinde herhangi bir aksamaya meydan vermemek en yakın silah arkadaşı İsmet İnönü, cumhurbaşkanı seçildi (11 Kasım 1938)
16 Kasım günü, Atatürk'ün Türk bayrağına sarılı tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın tören salonunda katafalka konularak ziyarete açıldı
Üç gün üç gece, gözü yaşlı insan seli ona duyduğu saygı, minnet ve bağlılığı ifade etmeye çalıştı
19 Kasım günü Prof Şerafettin Yaltkaya tarafından cenaze namazı kıldırıldı Daha sonra naaşı Yavuz Zırhlısı'na konuldu Türk donanması ve yabancı gemilerin eşliğinde İzmit'e getirildi Buradan Ankara’ya gönderildi
20 Kasım'da Ankara'ya getirilen cenazeyi binlerce insan gözyaşları içinde karşıladı Naaşı TBMM’de bir katafalka konuldu Ertesi gün yapılan devlet törenine binlerce vatandaşımızın yanı sıra, birçok sayıda yabancı devlet temsilcisi katıldı Törenden sonra Atatürk'ün naaşı Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre konuldu
Atatürk'ün naaşı 10 Kasım 1953’te Anıtkabir’e nakledildi
alıntı
|
|
|