Prof. Dr. Sinsi
|
Büyük Piramit'in &Quot;Gizli Oda&Quot;Sı Yıllardır Açılmayı Bekliyor
Khufu Piramiti (Khufu)
Piramitlerle ilgili ilk yazılı kayda Heredot Tarihi'nde rastlıyoruz Heredot birinci piramidin Khufu (Kufu), ikincinin Kafra, üçüncünün de Menkaura tarafından yapıldığını yazmış
Khufu'nun çok gaddar bir kral olduğunu, bir ara parasız kalınca öz kızını genelevde çalışmaya gönderdiğini, kızın yeterince para kazandığını ve bu arada her müşteriden bir "hatıra" taş isteyerek kendine de küçük bir piramit yaptırdığını söylüyor

Heredot'a göre giriş yolu ve piramidin yapımında 100 000 kişi çalışmıştır
Ekipler üç ayda bir değiştirilirken taş bloklar kısa kalaslardan yapılan bir makineyle basamak basamak yukarı çıkartılıyormuş
Büyük Piramidin alt kenar boylan şöyledir:
Batı taban kenarı, 230 36 metre
Kuzey taban kenarı, 230 25 metre
Doğu taban kenarı, 230 39 metre
Güney taban kenarı, 230 45 metre
Toplam çevre uzunluğu, 921 45 metre
Öte yanda;
yükseklik, 146 73 metredir
Bu çok ilginçtir, çünkü piramitteki çevre-yükseklik oranı daire-yarı çap oranına eşittir
Yani piramidi inşa edenler geometrideki n (pi,π) değişmezini kullanmışlardır
Bazı araştırmacılar bunu "piramidin kuzey yarımküreyi simgelemesi" şeklinde yorumluyorlar
Aslında dünyamız tam bir küre olmadığı ve kutuplar biraz daha basık olduğu için tam mutâbakat yoktur
Bu nedenle %0 7 kadar bir fark vardır ve bazı kişiler de buna dayanarak olayın bir tesâdüf olduğunu öne sürüyorlar
Eğer yalnızca n ölçüsü söz konusu olsaydı, tesadüf olasılığı kabul edilebilirdi
Ancak Büyük Piramidin daha pek çok özelliği var; örneğin kenarlar dört yöne de 0' toleransla tam karşıdan bakıyorlar
Bu konumu "tesâdüfen" sağlamak pek inandırıcı değil
Taban karesinin ölçülerinde sıfır hataya yakın bir hassasiyet görüyoruz
En uzun kenarla en kısa kenar arasında boy olarak sadece yüzde 0 8 hata var
Piramidi yapanların kocaman taş bloklarla çalıştığını düşünürsek, ne kadar hassas davrandıklarını anlarız
Açılarda ise 90"'den en fazla sapma 0°0333 ile güneydoğu köşesinde  Üstelik bu hassasiyeti düz arazide değil, piramidin ortasında kalan çok engebeli bir arazi üstünde başarmışlar!
Ancak Büyük Piramit'in boyutlarında bir başka oran daha çıkıyor; başta mimar ve ressamların kullandığı 0 (fi) ya da genel deyimiyle "altın kesit" oranı 
Sayısal değeri 1 618 olarak alınır ama tıpkı " ? " gibi tekerrür etmeyen ve sonsuza kadar giden bir kesirdir
Ancak Büyük Piramit'in içine girdiğimiz zaman daha da şaşırtıcı şeylerle karşılaşıyoruz:
Büyük Piramit'in iç yapısı, bugüne kadar ne olduğu, niye yapıldığı tam olarak çözülememiş çeşitli bölümlerden oluşuyor

M S 820 yılında Halife Memûn (Al-Me'mûn), Büyük Piramit'e girmeye ve rivâyet edildiği gibi hazinelerle dolu olup olmadığını görmeye karar verdi
Ancak kuzey duvarındaki giriş çoktan kaybolmuş ve unutulmuştu
Görünürde başka da giriş yoktu
Memûn, zorlayarak girmek istedi;
aylar süren çalışmalar sonucu ancak 25-30 metrelik bir tünel kazabildiler
Görünürde hiçbir şey yoktu, sanki dev yapıt, masif bir taş yığınıydı
Nitekim dümdüz kazmaya devam etseler, hiçbir şey görmeden piramitin öbür tarafından çıkmış olurlardı
Ancak şans, Memûn'a yardım etti
Tesâdüf eseri tünel kazmaya tam giriş yolunun altından başlamışlardı
Tam bırakacakları sırada yukarıdaki geçitte tavandan düşen bir taşın boğuk sesini duydular ve sesin geldiği yere doğru kazarak girişten aşağı inen geçidi buldular
Araplar, önce yukarı doğru çıkıp gizli girişe ulaştılar, sonra geri dönüp bu kez aşağı doğru indiler ve küçük bir yeraltı odasına vardılar
Odanın öte yanındaki tünele girdiler ama bu tünel hiçbir yere gitmiyordu
Memûn, tekrar tavandan düşen taşı ilk buldukları yere döndü
Buradan yukarı doğru çıkan bir yol vardı ama masif bir granit blok yolu tıkıyordu
Memûn, granitin çevresinden kazarak devam etmek istedi, iki granit tıkaç daha gördüler
Bunların da çevresinden kazarak ayakta durabildikleri bir yere ulaştılar
Buradan ileri doğru devam eden düz bir geçit yolu vardı ve bu yolu izleyerek duvarları tuz kaplı, sivri tavanlı bir odaya girdiler Oda bomboştu
Bir duvarı kazıdılar ama hazine yoktu
Odaya "Kraliçe Odası" adını verdiler ve tekrar geri dönüp bu kez yukarı çıkan geçitten yürüdüler
Bu yol, birden görkemli bir galeriye dönüştü
Yukarıda bir metre yükseklikte bir kaya engel vardı
Bunun üstünden geçen Araplar, bekleme odasına benzer bir açıklığa girdiler
Karşıda yan duvarlara oyulmuş kanallardan kayarak aşağı inen bir granit blok daha vardı
Ancak kanallar zemine yaklaşık 1 20 metre kala bitiyordu, yani geçidi tam kapatması mümkün değildi
Daha ileride başka oyuklar da vardı, bunlar yere kadar iniyorlardı ama granit engeller yoktu
Tek yol, alçak bir geçitti
Araplar, bunu da geçti ve nihayet büyük bir odaya ulaştılar
"Kral Odası" adını verdikleri bu odada kocaman bir taş lahitten başka hiçbir şey yoktu

Lahitin boyutları geçitten büyüktü ve görünüşe göre inşaat sırasında çevresi daha açıkken yerine konmuştu
Ama içi boştu, bu da Büyük Piramidin bir mezar olmadığını gösteriyordu, çünkü oraya konmuş bir tabutu mezar soyguncularının dışarı çıkarması mümkün değildi
Bir sorun daha vardı; girişteki geçidi kapatan üç granit blok galeriden aşağı doğru kaydırılarak yerlerine konmuşlardı
Bu ancak yukarıdaki işçiler tarafından yapılabilirdi ama o zaman da kendilerine hiçbir çıkış yolu kalmazdı İçeride hiçbir iskelet ya da başka kalıntı yoktu
Peki o işçiler granit tıkaçları kaydırdıktan sonra nasıl dışarı çıkmışlardı?
Konu, yaklaşık 800 yıl süreyle sırrını korudu
1638 yılında John Greaves adında bir İngiliz gökbilimci, çıkan geçidin galeriyle birleştiği yerde kuyu basma benzer bir delik gördü
İnmek istedi; ama kuyu, taş, toprak ve kumla dolu olduğu için başaramayıp bıraktı
1814 yılında Giovanni Caviglia adlı bir İtalyan, tekrar bu yoldan aşağı inmeyi denedi ve kuyunun aslında yer altı odasına giden iniş yoluna bağlandığını keşfetti
Bu keşif, granit tıkaçları kaydıran işçilerin bu yoldan çıkmış olabileceğini gösteriyordu; ama kuyu geçidi doldurulmuştu
Bu da ancak yukarıdan moloz ve kum dökmekle mümkün olurdu ve bu kez "Peki o işçiler nereden çıktı?" sorusu geliyordu
Bütün bunların bir tek akla yakın yanıtı var
Gerek granit blokların kaydırılması ve gerekse kuyu geçidinin doldurulması piramidin üstü henüz açıkken yapılmıştır
Bu işleri Khufu'nun yaptığını kabul edecek olursak bu kez de başka bir soru çıkıyor:
Bütün girişler önceden tıkanırsa tabut nasıl içeri girer?
Bunun da tek yanıtı var:
Piramidin üstü açık bırakılır ve Khufu'nun cenaze töreninden sonra kapatılır 
Bu varsayımı British Museum uzmanlarından Prof I E S Edwards öne sürmüştü
Mâkul görünüyor; ama o zaman da hırsızlar önceden içeriyi dolaşıp her şeyi öğrenirler;
Khufu'nun mezarı da hemen soyulurdu!
Colin Wilson'un ilginç bir düşüncesi var
Özetle şöyle diyor:
"Khufu (Kufu) bu noktada çözüm bulamadığı için Büyük Piramide gömülmekten vazgeçti
Kendine başka bir mezar yaptırdı ama piramidi bitirdi
Öldüğü zaman öbür mezara gömüldü ve Büyük Piramidi mezar soyguncuları için bir şaşırtmaca olarak bıraktı "
Sonuçta Büyük Piramidin hemen her yönüyle sırrını koruduğunu ve dünyanın en çok araştırılan kalıntısı olmasına rağmen bugüne kadar yanıtlanamamış pek çok soru olduğunu görüyoruz:[*]Kraliçe Odası, niye bitirilmemiş?[*]Niye duvarları tuzla kaplı?[*]Niye Bekleme Odası duvarlarına kanallar oyulmuş ama engelleyici bloklar (portcullis) konmamış?[*]Kraliçe Odası'ndaki girinti (niş) neye yarıyor?[*]Kraliçe Odası'na giden geçitte niye 65 cm yükseklikte bir basamak var?
Piramit taş blokların kat kat dizilmesiyle yapılmış
Niye 36 kattaki bloklar diğerlerinden çok daha büyük?
Kraliçe Odası'nda "havalandırma kanalı" denilen kanallar piramidin dışına açılmıyor, hatta odayla da bağlantısı yok
Peki niye yapıldı, ne işe yarıyor?
Bu soruları yanıtlamak için pek çok varsayım geliştirilmiş
Ancak hepsi spekülatif ve hiçbiri kesin olarak kanıtlanamamış
Örneğin kanalları ele alalım: İkisi Kral Odası'nın, ikisi de Kraliçe Odası'nın kuzey ve güney duvarlarından yukarı doğru çıkan dört kanal var
Duvara düz olarak giriyor, sonra yukarı dönüyor ve piramidin dış duvarlarına doğru ilerliyorlar
Açıları farklı; örneğin Kral Odası'nın kuzey kanalı ufuk hattına göre 32°28', güney kanalı ise 45°14' Boyları da farklı;
Kral Odası'nın kuzeyindeki kanal 65 m iken Kraliçe Odası'nın kuzeyindeki kanal yalnızca 24 m Daha da ilginç olanı, Kraliçe Odası'ndan çıkan kanallar yapıldığı zaman ne odada, ne de piramidin duvarında menfez bırakılmamış olmasıdır
Bu durum kanalların herhangi bir havalandırma işlevi gösteriyor
Öte yanda kanallar bazı araştırmacıların öne sürdüğü gibi iş bittikten sonra delinerek yapılmamış
Taş bloklar tek tek meyilli kesilmiş, oyulmuş ve piramit kat kat yükseldikçe yerlerine konmuş
Otoritelere göre bu çok zor bir teknik ve gerek dizayn gerekse yontma aşamalarında büyük dikkat gerektiriyor
[color="white"]Böylesine zor bir işi, görünürde hiçbir işlevi olmadığı halde, niçin yapmışlar?

UPUAUT Araştırması
Klasik tarihçiler Kraliçe Odası'nı bitirilmemiş bir mezar odası olarak kabul ettikleri için pek üzerinde durmazlar
[color="white"]Ancak son yıllarda, özellikle Rudolf Gantenbrink adlı bir Alman mühendisin yaptığı araştırma sonunda bu odadaki kanallar büyük tartışmalara neden oldu;
1993 yılının başlarında, Alman mühendis Rudolf Gantenbrink, Mısır Eski Eserler Müdürlüğü ile Alman Mısır bilim heyetinin çağrılısı olarak, ekibiyle birlikte Kahire'ye geldi
Genç mühendisin amacı, çocukluğundan beri büyük ilgi duyduğu Giza piramitlerini, özellikle de "Büyük Piramit" olarak bilinen Khufu piramidini incelemekti
Bu görkemli yapının içinde yer alan gizemli "hava şaftları"nın açılarını tam olarak ölçmek ve içlerini araştırmak istiyordu

Upuaut Robotu I
Gantenbrink
Bunun için bir de minik robot geliştirmişti [2]
Upuaut adı verilen bu robot ucunda minik fakat güçlü projektörlere sahip ve video kamerası olan basit bir kızaktı
[color="white"]Dik meyilleri tırmanabilmesi için güçlü bir elektrik motoru takılmıştı
Gantenbrink'in esas hedefi Kraliçe Odası'ndaki kanalları incelemekti
Bu amaçla Alman Arkeoloji Enstitüsü'ne başvurdu [1]
Ne var ki, Mısır Eski Eserler Müfettişi Dr Zahi Havas, bu tür bir incelemeye izin verme konusunda hiç de istekli değildi
Ama, başka bir fırsat doğdu Gantenbrink'e:
Büyük Piramit'in havalandırma sisteminin iyileştirilmesi ve bu yolla içerideki nem oranının düşürülmesi gerekiyordu ve bu amaçla "hava şaftları"nın kullanılması düşünülmüştü
Ne var ki, 65 metreye dek ulaşan uzunlukları ve yalnızca 25 santimetrelik çaplarıyla bu hava şaftları, içindeki toz ve topraktan ancak marifetli bir mini robot yardımıyla arındırılabilirdi
Bu durum, istediği araştırmaları yapmasına izin verilmemekle birlikte, Gantenbrink'e çekici bir fırsat sunuyordu
[color="white"]Ancak onun robotu bu işi başarabilirdi
İlk çalışma 1992 Şubatı'nda Kraliçe Odası'nın güney kanalında başladı [1]
İlk aşamada Gantenbrink ve ekibi, "Upuaut" (Eski Mısır dilinde "Yolları Açan" anlamında) adını verdikleri mini robotla, yukarıdaki Kral Odası'nın şaftlarının temizlenmesi işine giriştiler
Bir alt düzeydeki Kraliçe odasında yer alan şaftlar ise Mısır Eski Eserler Müdürlüğü'nü pek ilgilendirmiyordu [2]
Upuaut yürüdü ve kısa sürede bu kanalın tahmin edildiği gibi 8-10 m değil, daha uzun olduğu anlaşıldı [1]
İş başladıktan birkaç gün sonra, Upuaut'un, şaft içindeki engebeleri aşmakta yetersiz kalabileceğini fark eden Alman mühendis, izin istedi ve [2]
[color="white"]Bu sırada esas işe, yani Kral Odası kanallarına dönmek gerekti Gantenbrink bu kanalları temizledi, işi vantilatörleri taktıracak olan sponsor firmalara devretti ve Almanya'ya döndü

Çok kısa bir süre sonra "Upuaut II" adını verdiği, daha dengeli, çok daha gelişmiş bir robotla işinin başına döndü
[color="white"]Kral Odası'nın şaftlarını temizlemekte hiç zorlanmamış ve marifetli robotu bu işi kolayca halletmişti ama Gantenbrink'in aklı, Kraliçe Odası'nın, piramidin dış yüzeyine açılmadan içeride biten esrarengiz şaftlarındaydı
Sıra Kraliçe Odası'nın kanallarına gelmişti
Gantenbrink enstitüye yepyeni ve çok daha işlevsel ikinci bir robot yapmayı önerdi
Öneri kabul edildi ve Upuaut 2 yapıldı Gerçekten de bir teknoloji harikasıydı bu robot
Ancak Mısırlı yetkililerden izin almak gerekiyordu; Gantenbrink 1993 Martında Kahire'ye gitti ve Cize'nin direktörü Zeki Havas'tan sözlü izin alarak çalışmalarına başladı Ancak aksilikler birbirini izledi
Önce Alman Arkeoloji Enstitüsü desteğini çekti
Sonra Zeki Havas işten alındı
Resmen izni olmadığı halde Gantenbrink işe devam etti ve 22 Mart 1993 günü saat 11 05'de Upuaut 2 yolun sonuna vardı
[color="white"]65 m kadar yürümüş ve menteşeli bir kapıyla karşılaşmıştı
1993 Mart ayının ikinci yarısında, görevi bitmek üzereyken, yanındaki Mısırlı görevli müfettişin gözetimi altında, isteğine ulaştı ve Kraliçe Odası'nın şaftlarına Upuaut II'yi yollama olanağı buldu
Bu yeni robotun üzerinde spot ışıklar ve bir de değişik yönlere uzaktan kumandayla çevrilebilen video kamera vardı
21 Mart günü, monitörler Kraliçe Odası'nın içine kuruldu ve Upuaut II, kuzey şaftından içeri bırakıldı
Bu şaftlar, 1872 yılında piramitlerde araştırma yapan bir başka meraklı mühendis, Waynman Dixon tarafından keşfedilmişti ve Dixon, kuzey şaftını uzunca bir demir çubuğu içeri sokarak kontrol etmek istemiş, ancak şaftın dönemeçlerinden birinde çubuk sıkışarak kırılmış, bir parçası içeride kalmıştı
İşte Upuaut II, yüz yirmi yıldır orada duran bu demir çubuğun görüntülerini kontrol merkezindeki monitörlere yolladı ve dönemeçten yoluna devam istedi
Ne var ki sıkışan çubuk, robotu engelliyordu
Bir süre sonra, Gantenbrink, yakın zamanda daha gelişmiş bir robotla yeniden gelip kuzey şaftının sonuna dek incelemeyi sürdürme kararı verdi Upuaut II'yi geri çekti
Hemen ardından, bu kez güney şaftına yerleştirildi Upuaut II Mısır uzmanlarının, yapımına başlanıp, sonradan vazgeçildiğine inandıkları bu şaftın uzunluğunun, 15-20 metre olduğu tahmin ediliyordu
Ancak, üzerindeki kamerayla görüntüler yollaya yollaya şaftta ilerleyen Upuaut II, gittikçe gidiyordu:
25 metre  35 metre  45 metre  Şaft devam ediyordu
Sonunda, yaklaşık 59 metre dolayında, robot aniden durmak zorunda kaldı, çünkü önüne bir engel çıkmıştı
Üzeri zımparalanmış ve parlatılmış kireçtaşından yapılmış, garip bir "kapı"yla bitiyordu şaft!
Üzerinde, diğer yandan takılmış bir kapı kulpunun iki metal çıkıntısı görülüyordu
Birinin metal ucu kırılmış ve yere düşmüştü!

Monitörler başında Upuaut'un yolladığı görüntüleri izleyen Gantenbrink, Mısırlı müfettiş ve bütün ekip, nefesleri kesilmiş bir halde kapıyı izlediler
Upuaut'un kamerası, şaftın bittiği alanı bütünüyle taradı ve "kapı"nın sağ alt köşesinde minik bir çatlak olduğunu fark etti
Ancak bir kablonun girebileceği kadar geniş bir çatlak
Durum hemen Dr Zahi Havas'a ve diğer Mısır uzmanlarına bildirildi Heyecan dalga dalga büyüyordu
Basına açıklama yapmakta oldukça isteksiz davranan Havas ve diğer yetkililer, Gantenbrink'in bunu London Times ve The Independent gazetelerine duyurmasına çok sinirlendiler
Alman mühendisin iş izni derhal iptal edildi ve piramitler çevresinden uzaklaştırıldı
Büyük bir buluş gerçekleştirilmişti ama, bunu yapan adam ödüllendirileceği yerde cezalandırılıyordu
İzleyen yıllarda Gantenbrink, Londra ve Paris'te Ejiptologlara bulgularını anlatan birer konferans sundu ve robotun çektiği görüntüleri gösterdi
Çoğu tarihçi ve arkeolog, Upuaut II'nin yüzyılın en büyük buluşunu yaptığını söylüyor ve o "kapı"nın ardında nelerin bulunduğunu merak ediyordu;
ama Mısır'dan hiç ses gelmiyordu
Gantenbrink, bu arada yeni ve çok daha gelişmiş bir robot yaptı ve izin verilmesi halinde tek bir ücret almadan, Mısırlı yetkililerin gözetimi altında çalışarak, bir fiberoptik kablo kamerayı çatlaktan içeri sokabileceğini ve muhtemel "gizli oda"nın görüntülerini dünyaya sunabileceğini söyledi ama Mısır Eski Eserler Müdürlüğü, gerekçe göstermeden bu öneriyi reddetti
Aradan altı yıl geçtikten sonra hala Gantenbrink'in bulduğu kapı açılmış değil Bu durum, Ejiptoloji çevrelerinde son günlerde iyice kızışan tartışmalar yaratıyor
[color="white"]Baskılardan bunalan Havas, 2000 yılına gireceğimiz yılbaşı gecesinde bu kapının canlı yayın eşliğinde açılacağı ve görüntülerin tüm dünyaya yollanacağını söylemişti ama mayıs ayında bunun mümkün olamayacağını, açılışın ertelendiğini duyurdu
Bildiğimiz kadarıyla bu kapı hâlâ açılmış değil, ardında ne olduğunu belki bir gün öğreneceğiz ve böylece kanalların taşıdığı sırrı anlayacağız Şimdi bu konuda yapılan bazı spekülasyonlara dönelim
1994 yılında "The Orion Mystery" adlı bir kitap yayımlandı
Robert Bauval ve Adrian Gilbert tarafından yazılmıştı ve Cize külliyesinin Mısır'daki gökyüzü dini ile ilgili olduğunu ve gökyüzünün yeryüzündeki yansıması şeklinde planlanmış olduğunu iddia ediyordu
Bauval uzun süredir Menkaura Piramidi'nin niye daha küçük olduğunu ve niye Khufu (Kufu) ve Kafra Piramitleri'nin ekseninde olmadığını araştırmaktaydı
1983 yılında Suudi Arabistan'da kamp yaparken sabaha karşı gökyüzüne baktı ve Orion Takımyıldızının "kemerinin" yani Zeta, Epsilon ve Delta Orionis'in konumlarının tıpkı üç büyük piramide benzediğini gördü
Bauval'in haberi yoktu ama konu daha önce gündeme gelmiş, Mısırlı uzman Alexander Badawy Büyük Piramidin güney kanalının MÖ 2550 yıllarında Orion'a baktığını ve bunun Kufu'ya Osiris kimliğine dönüp Orion'a gidebilmesi için yol gösterdiğini öne sürmüş, Amerikalı gökbilimci Virginia Trimble da gerekli hesaplan yaparak bu tezi doğrulamıştı
Bauval bunu öğrendi ama Trimble'in hesabı kanalın ortadaki Epsilon Orionis'e, yani Kafra Piramidi'ne baktığını gösteriyordu
Oysa Kufu Piramidi'nin karşılığı olan birinci (Zeta Orionis) yıldızına bakması gerekirdi
Yanıtı Gantenbrink buldu
Bauval hesaplarında Petrie'nin bulduğu açıyı, yani 44"30' değerini kullanmıştı, oysa Gantenbrink'in bulgularına göre bu açının tam 45° olduğu kanıtlandı
Bauval gerekli düzeltmeyi yaptı ve Kral Odası güney kanalının gerçekten Zeta Orionis'e yani birinci yıldıza baktığını gördü
Daha sonra Kraliçe Odası'nın güney kanalını inceledi ve bunun da Sirius'a baktığını gördü
[color="white"]Başka bir deyişle güney kanalları Osiris ve İsis'e işaret ediyordu
Kaynaklar
[1] www ufonet be/MISIR/piramit2 html
[2] www angelfire com/al2/arkeoloji/upuaut htm
[3] www ufonet be/MISIR/piramit3 html
Kaynak: gizliilimler tr
|