Yalnız Mesajı Göster

Askerî Tarih - Savaşlar Tarihi

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Askerî Tarih - Savaşlar Tarihi



Askerî Tarih - Savaşlar Tarihi

Askerî tarih, insanlık tarihi boyunca süregelen ve çatışma kategorisine giren olaylardan oluşur Bunlar iki kabile arasındaki küçük çaplı dövüşmeden yeryüzündeki birey nüfusunun çoğunluğunu etkileyen düzenli ordular arasında geçen bir dünya savaşına kadar sıralanırlar Bu olayları yazarak ya da diğer yollardan kaydeden kişilere de askerî tarihçi denir

Askerî etkinlikler binlerce yıldır süregelmiş ve tarih boyunca temel taktikler, stratejiler ve askerî harekâtların ana amacı çok fazla değişmemiştir Merkeze hücum eden düşmanı her iki kanattan da çevirerek kuşatmaya almak için uygulanan kanatlardan kuşatma taktiği mükemmel bir askeri manevra olarak sayılmaktadır ve 2,200 yıl önce MÖ 216 yılında Cannae Savaşında Hannibal tarafından uygulanmıştır Roma İmparatorluğu'nun kuruluş yıllarında ünlü kitabını yazan Çinli askerî teorisyen Sun Tzu'da Savaş sanatı 'nda aynı manevradan sözetmiştir Geçmişte yapılmış hatalara düşmemek, çarpışma esnasında tarihteki benzerlerini hatırlayarak komutanların performansını iyileştirebilmek ve yaşanan deneyimlerden dersler çıkarabilmek için askerî kuvvetlerde askerî tarihin öğrenilmesi çok önemlidir Askerî tarihin ana bölümleri savaşların, çarpışmaların ve vuruşmaların tarihi, askerlik sanatı tarihi, ve her silahlı kuvvetin kendi özel tarihinden oluşmaktadır

Savaş sanatını bölümlere ayırmanın değişik yolları vardır Bunlardan bir tanesi konvansiyonel ya da konvansiyonel olmayan savaş diye ikiye ayrılır Konvansiyonel savaşta, düzenli ordular, birbirleriyle kitle imha silahları kullanmadan görece doğrudan savaşırlar Konvansiyonel olmayan savaş tanımı ise diğer tüm tip çatışmaları tanımlamak için kullanılır: Baskın, Gerilla savaşı, ayaklanma, ve terörizm gibi taktikler Aynı zamanda nükleer, kimyasal veya biyolojik silahların kullanması da konvansiyonel olmayan savaş sayılmaktadır

Bu kategorilerin tamamı daha geniş iki kategoride de değerlendirilir: Yüksek yoğunluklu ya da düşük yoğunluklu savaş İki süpergüç ya da büyük ülkeler arasındaki siyasî nedenlerle yapılan çarpışmalar yüksek yoğunluklu, ayaklanmaları bastırmak, gerilla savaşı ya da devrimcilere karşı özel birliklerle çarpışmak düşük yoğunluklu savaş sayılmaktadır


Dönemler

1 Tarih öncesi savaş

2 Antik çağlarda savaş

3 Ortaçağda savaş

4 Barutlu silahlarla savaş

5 Sanayi Çağı'nda savaş

6 Günümüzde savaş


Bu kadar geniş bir konuyu bölmenin bir yolu tarihsel dönemlere ayırmaktır Bu yöntem yararlı olduğu kadar bazen hatalı da olabilmektedir çünkü tarihsel ayrım farklı coğrafyalarda farklı zamanlara rastlamaktadır Antik çağlarda savaş diye tanımlanan yöntemler hala dünyanın bazı bölgelerinde kullanılmaktadır Ortaçağ Avrupa için oldukça ayırdedici bir bölümleme olsa da Doğu Asya için bir anlam ifade etmemektedir

Tarih Öncesi Savaş

Tarih öncesi savaşların başlangıcı antropologlar ve tarihçiler arasında bir tartışma konusudur Avcı-toplayıcı ilk toplumlarda sosyal roller yoktu ve sınıflar bulunmuyordu (yaş ve cinsiyet farklılıkları dışında) Dolayısıyla bölgeyi korumak için ya da salrırıda bulunmak için her yetkin birey katkıda bulunabiliyordu

Tarımın ortaya çıkması tarımla uğraşan toplumlarla avcı-toplayıcı toplumlar arasında büyük farklılıklar yaratmıştır Büyük bir olasılıkla, kıtlık zamanlarında avcılar, tarımla uğraşanların köylerine yoğun saldırılar düzenleyerek belki de ilk düzenli savaşı başlatmışlardır Görece daha ileri aşamadaki tarımla uğraşan toplumlarda sosyal rollerin ayrımı mümkündü ve ayrı organize birimler olarak profesyonel askerler ilk defa ortaya çıkıyordu

Antik Çağlarda Savaş

Hala ilk olup olmadığı tartışılan ilk arkeolojik savaş kaydı Mısır'da Nil nehri bölgesinde bulunan ve 117 nci Mezarlık diye bilinen bölgedeki yedi bin yıllık savaş hakkındadır İskeletlerinde okbaşı bukunan birçok vücut bir savaş sonucu ölenler olabilir

Antik tarih hakkında bildiklerimizin çoğu aslında orduların tarihidir: Hangi fetihlerde bulundukları, hareketleri ve teknolojik icatları Bunun böyle olmasını birçok sebebi vardır antik çağlarda idarî birim olarak bulunan krallık ve imparatorluklar ancak askerî güç ile kontrol altında tutulabiliyordu Sınırlı sayıda yapılan tarım nedeniyle büyük topluluklara destek olabilen çok az yer vardı ve sık sık savaşılıyordu

Silahlar ve zırhlar dayanaklı olmak için tasarlanmışlardı dolayısıyla diğer nesnelerden daha uzun süre dayanıyorlardı Bu nedenle ortaya çıkarılan nesnelerin büyük bir çoğunluğu bu iki sınıfa girmektedir Silahlar ve zırhlar aynı zamanda tarih boyunca oldukça yüksek sayılarda üretilmişlerdir ve bu da arkeolojik kazılarda bunların bulunma olasılığını artırmaktadır Bu tarz nesneler aynı zamanda gelecek kuşaklar için bir erdem simgesi de sayılıyordu ve önde gelen savaşçıların mezarlarına ya da anıtlarına konulması en olası nesnelerdi Ve yazı bulunduktan sonra sık sık kralların askerî fetihlerini ve zaferlerini övmek için kullanılmıştır

Yazı, sade vatandaş tarafından kullanılsa bile yazmaya değer böyle olayları kaydetmek için de kullanılmıştır Savaşlar da ister Homer'in Truva Savaşı'nı anlattığı destanlarında olsun, isten kişisel yazışmalarda olsun her zaman için kaydedilen konular olmuştur Gerçekten de ilk yazılı eserler savaş üzerinde dönmektedirler Savaş yaşamın hem çok yaygın hem de dramatik bir bölümünü oluşturmaktaydı Bugün bile binlerce askerin katıldığı çarpışmalara tanık olmak bunun hem sanat yoluyla hem de gerçekçi tarihî yazılarla kayıt altına alınması için yeteri kadar önemlidir Daha sonraları ulus-devletler gelişip imparatorluklar büyüdükçe, düzen ve verimlilik gereksiniminin artması, yazılı kayıtların da artmasını getirmiştir Sun Tzu'nun sözleriyle "devlet için hayatî derecede önem taşıyan bir konu" olan savaşlarla ilgili kayıtların tutulması ordular ve devlet görevlileri için büyük önem taşıyordu Bütün bu nedenlerden ötürü, antik tarihin büyük bir bölümünü askerî tarih oluşturmaktadır

Bu uygarlıklar Antik yeryüzündeki dikkate değer askerî güçlere sahipti : Mısırlılar, Babil, Pers İmparatorluğu, Yunanlılar, Çinliler, Makedonlar, Romalılar, Hintliler, Gandhara, Qin, Xiongnu

Mezopotamya'nın verimli topraklarında tarih öncesi dönemin önemli fetihlerine sahne olmuştur Mezopotamya Sümerler, Akadlar, Persler, Babil ve Asurlar tarafından fethedilmiştir

Antik Mısır kuvvetli bir güç haline gelmeye başlamıştı ama daha sonra Eski Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar ve Persler tarafından işgal edilmişlerdir

Ortaçağda Savaş

Karanlık çağın bir yerinde üzengiler kullanılmaya başlandığında ordular tamamen değişecekti Bu buluşla birlikte teknolojik, kültürel, ve toplumsal gelişmeler askerî taktikleri ve süvari ile topçunun rolünü değiştirerek savaşların antik çağdaki tarzı dramatik bir şekilde değiştirilmiştir Aynı savaş tarzı dünyanın diğer bölgelerinde de varolmuştur Bozkırların göçmen savaşçılarını taklit eden Çin ordusu beşinci yüzyılda yoğun piyade kuvvetinden süvari ağırlıklı kuvvetlere dönüşmüştür Orta Doğu ve Kuzey Afrika Avrupa'dakine benzer ve sıklıkla da daha gelişmiş teknolojiler kullanmıştır Çoğu kişi tarafından Japonya'daki ortaçağ savaş tarzının 19 yy ortalarına kadar devam ettiği kabul edilmektedir Afrika'da da Sahel boyunca ve sennar Krallığı ile Fulani İmparatorluğu gibi Sudan devletleri de ortaçağ savaş taktiğini ve silahlarını, bunlar Avrupa'da kullanımdan kalktıktan sonra uzun süreler kullanmaya devam etmişlerdir

Ortaçağ'da feodalizm çok geniş bir şekilde yayılmıştı ve Avrupa'da birçok derebeyi vardı Derebeyleri topraklarını korumak için çoğunlukla kalelerde yaşarlardı

İslam İmparatorluğu da genişlemekteydi ve Emeviler zamanında batıda İspanya'ya doğu da da İndus nehrine uzanmıştı Daha sonra iktidara Abbasiler geçmiştir Abbasilerde Selçuklular ve Moğollar tarafından yenilmişlerdir Tours Savaşı'nda Charles Martel komutasındaki Franklar, müslümanların Avrupa içlerine doğru olan ilerlemesini durdurmuştur

Çin'de Sui Hanedanı ve diğer hanedanlar yükselmişti ancak Cengiz Han ve Kubilay Han komutasındaki Moğollar Çinlileri yenerek toprakları işgal etmişlerdir Genişlemeye devam eden Moğol İmparatorluğu Kubilay Han'ın ölümüyle parçalanmıştır

Barutlu Silahlarla Savaş

16'ncı yüzyılın başlarındaki İtalyan Savaşları sırasında Avrupa ordularının arkebüsü (arquebus) kullanmayı benimsemeleri savaşalanındaki zırhlı süvari üstünlüğüne son vermiştir Feodal sistemin çökmesi ve ortaçağ şehir devletlerinin daha büyük uluslar altında toplanması Ortaçağ'daki standart askeri bileşen olan paralı askerlerin ve feodallerin zorla topladığı orduların yerine profesyonel orduların kurulmasını sağlamıştır


Bu dönemdeki bazı önemli gelişmeler şunlardır:


Sahra topu

Topçu bataryaları

Piyade talimi

Ağır süvari (Dragoon)

Süngü

Sanayi Çağı'nda Savaş

Silahların, özellikle de küçük silahların kullanımı kolaylaştıkça ülkeler profesyonel askerlerden oluşan ordulardan çok belirli süreli askerî hizmete almaya dönmüşlerdir Teknolojik ilerlemeler giderek daha da önemli hale gelmeye başlamıştır Önceki dönemlerde savaşan orduların benzer silahları olmasına rağmen Sanayi Çağı'nda Sadowa Çarpışması gibi daha ileri teknolojiye sahip olmanın çarpışmanın sonucunu belirlediği de görülmüştür

Sanayi çağı'nda uygulanan askerî hizmet altına alma yöntemiyle çarpışma için gerekli olan askerlerin sayısında artış sağlanmıştır Bu yöntem Napoleon Bonaparte tarafından Napolyon Savaşları'nda kullanılmıştır

Sanayi Çağı'nda diğer bir ulusun savaşa girmesini engellemek amacıyla topyekün savaş kullanılmıştır William Tecumseh Sherman'ın "March to the Sea" (Denize Yürüyüş'ü) ve Philip Sheridan'ın Shenandoah Vadisi'ni yakıp yıkması bu topyekün savaşın örnekleridir

Günümüzde Savaş

Günümüzde savaş yüksek teknolojinin de yaygın olarak kullanıldığı oldukça karmaşık bir olaydır Terim olarak elektronik çağında, birinci dünya ülkelerinden bir ya da birkaçının da katıldığı çatışmalar kastedilmektedir Elbette, üçüncü dünya ülkeleri de savaş yapmaktadırlar ancak bu genellikle düşük teknolojili savaş ya da gerilla taktikleri olmaktadır

Tarih Öncesi Savaş


Tarih öncesi savaş, yazının bulunmasından ve devletler gibi büyük sosyal yapıların kurulmasından önceki çağlarda yapılan savaşlardır Tarihî savaşlar Sümerlerde Bronz Çağı'ndaki profesyonel ordularla birlikte başlar Bazı topluluklarda ise daha sonraki dönemlerde dahi tarih öncesi savaş varolmaya devam etmiştir

İnsanın ilk ne zaman savaşmaya başladığı antropologlar ile tarihçiler arasında süregelen büyük bir tartışmadır İskeletlerinde mızrak izleri bulunan Neandertal insan örnekleri bulunmasına rağmen bazı antropologlar bunların savaş sonucu değil de kurban edilme, cinayet ya da av kazaları nedeniyle ortaya çıktığını düşünmektedir Bu tartışma, "savaş" sözcüğünün tanımına ilişkin bir sorunun cevabı ile yakından ilişkilidir: Avcılık yapan iki ayrı grup arasındaki dalaşma ne zaman iki siyasi ya da etnik grup arasındaki silahlı mücadeleye dönüşür?

Tarih öncesi orduların boyutu da bir tartışma konusudur Tarih öncesi savaş kavramını reddedenler, o zamanlar nüfus yoğunluğunun çok düşük olduğunu, dolayısıyla hiçbir zaman birkaç düzine kişiden oluşan baskın gruplarından daha büyük toplulukların karşı karşıya gelmesinin olası olmadığını savunurlar Bu görüş bugünkü İsrail ile Ürdün'ün bulunduğu bölgede yapılan kazılar sonucu ortaya çıkan Amarna mektupları'yla da desteklenmektedir Eski Mısır yönetimi ile bu bölgedeki temsilcileri arasındaki diplomatik yazışmalardan oluşan bu mektuplarda, Güney Levant bölgesindeki şehirleri yaklaşık yirmi kişiden oluşan grupların yıldırdığından sözedilmektedir Aksi görüşte olanlar ise, Türkiye'deki Çatalhöyük büyüklüğündeki şehirlerin birkaç yüz silahlı adam bulundurmuş olabileceğini ve birkaç şehrin kurduğu ittifaklar sonucunda hatırı sayılır bir orduya ulaşılmış olacağını savunmaktadır Büyük olasılıkla yeteri kadar büyük olan bu gruplar herhangi bir seferin başarıya ulaşmasında önemli olan askerî taktikleri, lojistiği ve organizasyonel yapıyı uygulamışlardır


Yöresel savaşlar

Paleolitik Çağ

Neolitik Çağ

Bronz Çağı

Demir Çağı

Yöresel Savaşlar

Günümüzde hâlâ yaşayan avcı-toplayıcı toplulukların bazıları şiddet dozu yüksek bir yaşam sürmekte ve sıklıkla komşu gruplara baskın yapıp güç göstererek toprak, kadın ve yiyecek ele geçirmektedir Kalahari'deki Bushmen gibi topluluklar ise savaşsız ve çok az cinayet işlenen bir hayat sürerler İlk çağlarda bu topluluk tiplerinden hangisinin yaygın olduğu bilinmemekte ve bu da tartışma konusu olmaktadır Günümüzde hâlâ savaşan bu tarz topluluklardaki ortak yanlar ise savaşmanın oldukça törensel olması, yöresel savaş adı verilen ve çatışmanın süresinden savaş kurbanlarının sayısının sınırlanmasına kadar birçok tabu ve uygulama içermesidir Yöresel savaşlar yapan kabileler arasında birkaç nesilde bir nüfus baskısı, kaynaklar üzerine anlaşmazlıklar ya da anlaşılamayan sebepler yüzünden gerçek savaşlar da çıkabilmektedir

Paleolitik Çağ

İlk insanların kullandığı en yaygın silahlar basit ve kolay üretilebiliyordu Sopa ve mızraklardan oluşan bu tarz silahlar MÖ 35000 yıllarından beri avcılık için kullanılmış, başka amaçla kullanıldığına dair kanıt bulunamamıştır Bu çağdan kalan mağara resimlerinden hiçbirinde insanın insana saldırdığı resmedilmemiştir Sosyal evrimin bu aşamasında geniş çaplı bir savaşın olduğuna dair herhangi bir arkeolojik kanıt yoktur

MÖ 12000 yıllarından itibaren yay, topuz ve sapanın geliştirilmesiyle çarpışmalar değişikliğe uğramıştır İlk savaşların ortaya çıkmasında yay büyük öneme sahiptir Uzaktan saldırabilme olanağıyla, yakın döğüş silahlarından daha az risk taşır İnsanlar arasında sopalarla savaşıldığına dair mağara resmine rastlanmaz İki ya da daha fazla grup insanın birbirlerine organize şekilde saldırmasının resmedilmesi, yayın gelişimi ile aynı zamana rastlar Bu çizimlerde hatlar ve kollar belirgindir ve değişik giysilerle resmedilmiş liderler göze çarpmaktadır Bazı resimlerde de yandan kuşatma gibi askerî taktikler açıkça görülür

Topuz, kişisel çarpışma için bir süre en favori silah olsa da deri zırhın geliştirilmesi etkisini sınırlamış ve uzaktan saldırı silahlarıyla keskin kenarlı silahlar en çok kullanılan silah tipleri olmuştur

Neolitik Çağ

Tarih öncesi savaş sayılabilecek olan bir olayın ilk arkeolojik kaydı Mısır'ın Sudan sınırına yakın bölgesinde Nil nehrinde bulunmaktadır 117 Mezarlık olarak bilinen bu yer en az yedi bin yıllıktır İçinde çok sayıda iskelet vardır ve bu iskeletlerin çoğunda okbaşı kemiklerin içine girmiştir Bunlar belki de bir savaşın kayıplarıdır Ancak kimileri, bu iskeletlerin yıllar boyu toplanmış olabileceğini ve hatta savaştan çok, oradan geçenlerin öldürülmesi sonucu olabileceğini savunmaktadır Bulunanların yarısı kadındır ve bu da geniş çaplı savaş olasılığını azaltan bir unsur olarak görülmektedir

Tarımın gelişmesi ve hayvanların evcilleştirilmesiyle insan topluluklarının savaşa daha yatkınlaştığı düşünülmektedir Tarım sayesinde oluşan artı değer sayesinde çiftçiler zamanlarını savaşa ayırabiliyor ya da bir savaşçı sınıfını besleyebiliyordu

Yeni Zelanda Maorileri Güney Pasifik'te bulunan adalarında hemen hemen sürekli savaşırken kendilerini güven altına almak için binlerce müstahkem yer inşa etmişlerdir Kuşatma silahlarının henüz gelişmediği çağlarda, yani saldıranların sınırlı erzağının bulunduğu durumlarda, tarlalar ve evler talan edilse de müstahkem mevkilerin insanları ve malları korumak için başarılı bir yöntem olduğu görülmüştür Bu dayanıklı müstahkem yerler tarih öncesi çağdaki toplumlarda önemli ölçüde sosyal örgütlenme olduğunu göstermektedir Bu aynı zamanda dolaylı olarak da olsa o çağlarda örgütlü savaşlar yaşandığının da doğal kanıtı olmaktadır

Bronz Çağ

Kalkolitik dönemde bakırdan yapılmış hançer, balta ve diğer nesneler ortaya çıkmıştır Bunlar, çok pahalı ve dövülgen oldukları için çoğunlukla etkili silahlar değildi Birçok bilimadamı tarafından daha çok ayinlerde kullanıldıkları düşünülmektedir Bronzun bulunmasıyla birlikte keskin kenarlı metal silahlar artık sıradan hale gelmiştir

Demir Çağı

Erken Demir Çağında ortaya çıkan Dorların işgali, Eski Yunan sömürgeciliği ile Fenikeliler ve Etrüsklerle olan ilişkileri tarih öncesi döneme denk gelir Kavimler Göçü'nün savaşçı topluluklarından olan Cermenler yöresel savaşlar yapmışlardır Anglo-Sakson savaş biçimi ise tarih öncesi ile tarih arasında bulunur, çalışmalar daha çok arkeolojiye dayanmakla birlikte az da olsa yazılı kanıtlar da bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla