Prof. Dr. Sinsi
|
Truva Şavaşı
36 Akhilleus Irmak Tanrıyı kızdırıyor
Hektor, Akhilleus'a doğru ilerledi ve ona bağırdı Akhilleus üç defa mızrağı ile Hektor'a saldırdı ve hamleleri Apollon'un Hektor'u koruması yüzünden boşa gitti Duruma çok kızan Akhilleus, Hektor'un bir tanrı tarafından korunmasına sinir oldu ve dikkatini başkalarına yöneltti Önüne çıkan her Truva'lıyı öldürerek ve öldürdüklerini Skamandros (aynı zamanda Truvalı genç kızların gerdek gecesi öncesi yıkandıkları nehir, bugünkü Küçük Menderes, ya da Kızılsu) nehrine ata ata ilerdi Nehir kandan kıpkırmızı oldu Akhilleus o kadar çok Truvalı öldürdü ki ölüler üstüste gelerek nehrin akışını engelledi Akhilleus artık kollarının yorulduğunu hissetti Nehrin tanrısı Xanthos bu duruma daha fazla seyirci kalamadı, kükreyerek Akhilleus'u yaptıkları için azarladı ve seller oluşturarak onu ovada kovaladı Hera'nın Akhilleus'u koruma isteği sonucu sevgili oğlu Hephaistos'u oraya gönderdi Hephaistos, nehre alevler gönderdi ve nehrin o kolunu buharlaştırarak yoketti Akhilleus'un öfkesi ve yarattığı yıkım Olympos tanrılarını çok kızdırdı ve yunanlılardan desteklerini çekmeye karar verdiler Bu arada Truvalı'lar önde Akhilleus arkada koşarak surlara doğru geliyorlardı Askerlerinin geri çekildiğini gören Priamos kapıların açılmasını, Akhilleus girmeden kapıların kapanmasını, içeriye alınabilecek kadar geri çekilen askerin bu şekilde alınmasını emir verdi
37 Apollon Akhilleus'u oyalıyor
Akhilleus, babasının mızrağı elinde, önünde kaçan Truvalı'ları kovalıyordu Apollon, Truvalı kahramanlardan Agenor'u teşvik etti ve onun Akhilleus'a bir mızrak atmasını sağladı Apollon'u desteğini alarak Agenor müthiş bir hızla mızrağını Akhilleus'a savurdu ama mızrak Athena'nın uzaktan mızrağın yönünü etkilemesi yüzünden Akhilleus'a gelmedi Akhilleus, Agenor'a saldırınca Apollon onu korumak için etrafı sise boğdu ve onu güvenli bir yere götürüp bıraktı sonra kendisi Agenor kılığında Akhilleus'un önünde aksi bir istikamete doğru koşarak kaleden uzaklaşmaya başladı Akhilleus, Agenor kılığındaki Apollon'u boş yere yakalamaya çalışmakla zaman kaybetti Apollon'un Truvalı'lara kazandırdığı zamanı Truvalı'lar iyi kullandılar ve herkes surların gerisine çekilebildi Yalnızca Hektor dışarıda kaldı İçeri kaçmayı içine sindiremiyor ve Skaia kapısı önünde bekliyordu Priamos surlardaki kulelerin birisinden Hektor'a içeri girip sığınmasını istedi Hektor, beyaz saçlı annesi Hekabe'nin seslenişine de aldırmadı Akhilleus ise kovaladığı Agenor'u yakalayamamanın verdiği kızgınlıkla burnundan soluyarak geri geldi Neden yakalayamadığını birtürlü anlayamamıştı Çünkü, ondan hızlı koşan birini şimdiye kadar hiç görmemişti Priamos, Akhilleus'un uzaktan parlak zırhını görünce oğluna tekrar yalvardı ama Hektor inat etti ve içeriye girmek istemedi
38 Hektor'un ölümü
Akhilleus yaklaştıkça, Hektor onun iriliğini, elindeki mızrağı, parlak kalkanı ve zırhına baktı Onu yenemeyeceğini anlayıp gerisin geriye kaçmaya başladı Çok hızlı koşmakla ünlü Akhilleus, Agenor kılığındaki Apollon'a yetişememişti ama Prens Hektor'u yakalamaya niyetliydi Kapılar kapalıydı ve Hektor'un içeriye girmesi mümkün değildi Hektor önde Akhilleus arkada tam üç defa koşarak surların etrafında döndüler Zeus Hektor'u kurtarmak istiyor, Athena ise Hektor'un ölmesini istiyordu Akhilleus, Hektor'u surlara yaklaştırmıyor ve kovalıyordu Apollon sürekli olarak Hektor'un vücuduna enerji gönderip yorulmamasını sağlıyordu Akhilleus yanındakilere oklarını asla Hektor'a atmamalarını söylüyor böylece zaferi kendisine saklamayı garantilemeye çalışıyordu Surların etrafında dolaşarak dördüncü defa Skamandros kıyılarına yaklaştıkları zaman Zeus, altın terazisini çıkarıp ikisinin kaderini tarttı Sonuç Hektor'un ölümüydü ve çarpışmanın kaderi tanrıların tanrısı Zeus'un kızı Athena'nın isteği doğrultusunda çıkınca Apollon, Hektor'a sürekli olarak yaptığı desteği istemeye istemeye çekiverdi Bunu gören Athena hemen gidip Akhilleus'a müjdeyi verdi Athena, Hektor'u ölüme sürüklemek için Hektor'un kardeşi Deiphobos'un kılığına girdi ve Hektor'a "koşmaktan vazgeç, ikimiz Akhilleus'u öldürebiliriz" dedi Athena daha sonra Akhilleus'a saldırıyor gibi yapıp geri çekildi Prens Hektor, kardeşinin desteğini aldığını sanarak Akhilleus'tan kaçmaktan vazgeçti Akhilleus mızrağını Hektor'a doğru attı Hektor mızrağın geliş yönünü sezip eğilince Akhilleus ıskalamış oldu Athena görünmez olarak mızrağı alıp tekrar Akhilleus'a verdi Hektor, mızrağını Akhilleus'a attı Mızrak tam Akhilleus'un kalkanın ortasına çarptı ama delemedi Hektor, yeni bir mızrak istemek için kardeşi Deiphobos'a seslendi ama onu göremedi Olympos tanrılarının onun ölümünü istediklerini o an anladı ve kahraman gibi çarpışarak ölmek için son bir gayretle Akhilleus'a saldırdı Akhilleus mızrağını Hektor'un boğazına saplamak için fazla zaman geçmeden fırsat buldu Ama Hektor, gırtlağı hasar görmediğinden (Apollon'un da yardımıyla) konuşabildi Akhilleus'a "beni öldürdükten sonra sen de öleceksin yakında Apollon'un yardımıyla Paris seni öldürecek" dedi Hektor'un söyledikleri Akhilleus'u daha da kızdırdı Akhilleus can veren Hektor'un önce silahlarını ve zırhını soydu, sonra Hektor'un iki ayağını topuk bilekleri hizasından delip savaş arabasının arkasına bağlayıp surların önünde dolaştırarak Truva'lılara göz dağı verdi Sonra da sonra cesetle çadırına döndü
39 Patroklos ve Hektor için cenaze törenleri
Akhilleus, Agamemnon'a ertesi sabah Patroklos için cenaze töreni olacağını söyleyerek çadırına çekildi Yunanlı askerlerden oluşan çok kalabalık insan kafilesi İda dağına giderek ağaç kesti, gerekli odun hazır olunca Akhilleus'a haber verildi Patroklos'un cesedi kokulu yağlarla ovuldu, sonra yakıldı ve külleri zarif bir tabuta yerleştirildi Hektor'un cesedi 12 gün boyunca dışarıda yüzükoyun durumda köpeklere yem olsun diye kaldı Tanrılar bu hakarete engel oluyorlar ve köpekler cesete yaklaşmıyorlardı Ceset pis bile kokmuyordu çünkü Aphodite onun yaralı, ezik gövdesini gül yağıyla ovmuştu Ayrıca Apollon ceset çürümesin diye bulutlardan kat kat perdeler çekip güneş ışınlarına engel oldu Priamos ise ilk oğlu Hektor'u kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyordu
40 Priamos Akhilleus'u ziyaret ederek Hektor'un ölüsünü istiyor
Zeus günlerce durmadan ağlayan ve dua eden Priamos'a acıdı ve İris'i yanına çağırdı İris Priamos'a "armağanlar hazırla ve korkmadan gidip şu Akhilleus'tan oğlunun cesedini iste" dedi Priamos İdaeos'la beraber arabaya bindi ve yola çıktı Hermes, yunan kampı girişindeki nöbetçileri uyuttu Böylece Priamos sorunsuz bir şekilde Akhilleus'un çadırının önüne gelebildi Akhilleus, istemese de bu yaşlı ve cesur krala Hektor'un cesedini verdi Hatta vermezden önce cesedi yıkattırdı ve uygun şekilde hazırlattırdı Akhilleus ise kendisine karşı çıkan öfkeli Akha'lı savaşçıları Priamos'un getirdiği zengin hediyelerle ikna etti Akhilleus, Priamos'la o gece yemek yedi ve Priamos isteklerini Akhilleus'a söyledi 12 gün savaş olmayacaktı ve 9 gün yas tutulup odun kesilecek, onuncu günün sabahı cenaze töreni yapılacak, onbirinci gün mezar hazırlanacak, onikinci gün gömülecekti Akhilleus şartları kabul edip Priamos'a çadırında uyumasını söyleyip Briseis'in yanına gitti Priamos ise fazla kalmak istemedi ve Hermes'in tavsiyesiyle kalkıp sessizce Hektor'un ölüsüyle birlikte kamptan ayrıldı 12 gün boyunca savaş olmadı, büyük tören tamamlanıp Hektor gömüldü Akhilleus'un Agamemnon'a danışmadan kendibaşına bir karar alarak 12 gün boyunca barış ilan etmesi Agamemnon'u çileden çıkardı Ama hiçbirşey yapamadı Orduların komutanı Agamemnon'du ama askerlerin ölümüne destekledikleri kişi ise Akhilleus'tu
41 Akhilleus Polksene'ye aşık oluyor
Troilos, Priamos'un 50 oğlundan birisiydi Troilos, kızkardeşi ve birkaç kişi ile birlikte bir çeşmenin başındaydılar Akhilleus oradan geçerken bunları görünce saldırdı ve kaçmaya çalışan Troilos'u öldürdü Bu arada çeşmeden su doldurmakta olan Troilos'un kızkardeşi Polyksene ise kaçarak kurtulmayı başardı Akhilleus kaçan kızın bembeyaz teni ve güzelliğinden etkilendi Arkasından yetişmeye çalıştı ise de başarısız oldu Kızın güzelliği kampa dönen Akhilleus'un aklından uzun süre çıkmadı
42 Amazonlar yardıma geliyor
Uzun süren süren Truva savaşının ilk yıllarında Akha ordusunun ilk başlarda Truva surlarını geçemeyince Agamemnon'un yağma vaadi yüzünden dikkatlerini civar şehirlere kaydırmışlardı Anadolu'nun içlerine kadar ilerlemişler ve pekçok şehri harap etmişlerdi Anadolu'daki kavimler bundan rahatsız olmuşlar ve hem Truva'lılara destek olmak için hem de kendi şehirlerini olası bir yağmadan korumak için çarpışmaya girmeye karar vermişlerdi Tanrıların Olympos'tan ilgiyle izlediği ve yer yer karıştığı bu savaş adeta bir Yunan Anadolu savaşı haline gelmişti Akhilleus'un kahraman Hektor'u öldürüp arabasının arkasında sürüklemesi hem tanrıları hem de insanları üzmüştü Truva'dan çok uzakta, Karadeniz'in güney kıyılarında, bugünkü Çarşamba ile Ünye arasında, Terme çayı kıyılarında yaşayan ve sadece kadınlardan oluşan bir toplum olan Amazonlar vahşilikleri ve acımasızlıkları ile ünlü savaşçı bir topluluktu Amazonlar, Truva savunmasına yardımcı olmak için kraliçeleri Penthesileia komutasında oldukça kalabalık bir kuvvetle Truva saflarında yerlerini almışlardı Penthesileia neredeyse Truvalıların başkomutanı gibi davranıyor ve Truva ordusuna büyük cesaret veriyordu Amazonların katılmasıyla yeniden canlandırdıkları Truva önlerindeki çarpışmalar çok kanlı geçti Sonunda bu kana doymak bilmeyen kadınların saldırılarıyla yunanlılar büyük kayıp verip geri çekildiler Yunanlıların bozguna uğradıkları yer ise Patroklos'un gömüldüğü yere yakın bir alandı Akhilleus ile Aiaks, Patroklos'un küllerinin gömüldüğü yerde korkunç savaş sesleri duyunca bakıp gördükleri onları şaşırttı Truva askerleri yunan ordu kampını işgal etmişler ve gemilerini yakmaya çalışıyorlardı Akhilleus ve Aiaks hemen koşarak savunmaya yardıma geldiler Yunan askerleri bu ikisinin kendilerine destek vermeye geldiğini görünce cesaretlenip kendilerini kaybettiler yardıma koşarak bütün güçleriyle Truva ordusunu geri püskürtmeye başladılar Kraliçe Penthesileia ise tek başına bu ikisinin karşısına çıktı ve onlara meydan okudu Penthesileia, mızrağını Akhilleus'a büyük bir hızla fırlattı ve mızrak kalkanına sert bir kayaya çarpar gibi çarptı, yere düştü Aiaks, mızrağını Penthesileia'ya fırlattığında ise mızrak onun bacağındaki zırha geldi, böylece yaralanmadı Bu sefer Akhilleus mızrağını büyük bir ustalıkla Penthesileia'ya fırlattı, mızrak dümdüz gidip kraliçenin sağ göğsüne isabet etti, zırhını delip onu ağır yaraladı Penthesileia'nın elindeki iki ağızlı baltası düştü, kendisi de atından yere devrildi Akhilleus, Penthesileia'nın düştüğünü görünce koşarak yanına geldi ve kılıcıyla atını öldürdü Akhilleus daha sonra kraliçenin silahlarını almak istedi Miğferini çıkarınca can çekişen Penthesileia'nın güzelliğinden çok etkilendi Onu kurtarmak için elinden geleni yaptıysa da başarılı olamadı Daha sonra da onu öldürdüğüne pişman oldu Onun ölü kraliçeye gösterdiği bu hayranlık, sevilmeyen birisi olan Thersites'i kızdırdı ve Akhilleus'a aşağılayıcı laflar söyledi Akhilleus bir yumrukta bu adamı öldürdü Penthesileia'nın zırhını, silahlarını ve ölüsünü temizletip Priamos'a gönderdi Truvalı'lar onun ölüsünü surların dibinde yaktılar, kemiklerini Amazon ülkesine geri götürdüler Penthesileia'nın ölüsünü Truva'lılara vermesi ile Akhilleus, büyük hekim ve öğretmen Kheiron'dan aldığı eğitimin hakkını da vermiş oldu Kheiron ona sadece iyi savaşmasını değil, güzel ahlakı da öğretmişti
43 Akhilleus'un Memnon'u öldürmesi
Akhilleus'un öldürdüklerinin içinde bir tanesi Truva'lıların savunmasını derinden etkiledi Habeşistan kralı Memnon, Hektor öldükten sonra destek için büyük ordusuyla Truva'ya yardıma gelmişti Tanrıça Eos'un oğlu Memnon'un sırtında aynen Akhilleus'un sırtındakilerden Hephaistos'un yaptığı parlak ve süslü zırhlar ve elinde yine Hephaistos'un yaptığı güçlü silahlar vardı İlk olarak Aiaks ile karşılaştı, birbirlerine üstünlük gösteremediler Sonra Nestor ile savaştı, Nestor'un oğlu Antilokhos babasını savunurken Memnon Nestor'un oğlunu öldürdü Patroklos öldükten sonra Akhilleus'un en iyi arkadaşı Antiloklos olduğundan, Akhilleus araya girerek hem Antiloklos'un öcünü almaya hem de ölüsünü geri almaya çalıştı Thetis ise, sevgili oğlunun Memnon'u öldürdükten sonra kendisinin de ölme sırası geldiğini bildiğinden Akhilleus'u, kral Memnon ile savaşmaması gerektiğini Akhilleus'a söyledi, yalvardı Akhilleus ise sinirinden annesini dinlemedi Alacağı öc ile yanıp tutuşmaktaydı Thetis, Memnon'un annesi tanrıça Eos ile birlikte Zeus'a başvururdular ve Thetis kendi oğlu Akhilleus, Eos kendi oğlu Memnon için Zeus'a yalvardılar Zeus, Hektor ile Akhilleus için yaptığı gibi işi altın kader terazisine vurdu Sonuçta Memnon'un ölmesi çıktı Böylece oğlu Memnon, Akhilleus'un elinden can verdi Akhilleus büyük bir güçle savaşan Memnon'un karnına kılıcını sokuverdi Komutanlarının öldüğünü gören Habeş ordusu çil yavrusu gibi dağıldı ve bir daha bir araya gelemediler Eos, ölüsünü savaş meydanından aldı ve yolda sürekli ağlayarak güney topraklarına götürdü Nestor'un genç yaşta ölen oğlu Antilokhos için Akhilleus çok üzgündü Tanrıça Eos, Zeus'a artık Akhilleus'un ölme zamanının ne zaman geleceğini sordu Zeus kader terazisine bir kez daha baktı ve kendisinin değiştirmek istemediği o beklenen yazgıyı gördü
44 Akhilleus'un ölümü
Akhilleus ertesi gün büyük bir güçle Truva'ya saldırıya geçti Ksanthos (Esen Çayı) ve Smois (Orta Geçit Deresi) çayları ölülerle doldu, suları kıpkırmızı kesildi O gün Akhilleus Truva kapılarına kadar gelebildi ve büyük atılım göstererek neredeyse içeri girebilecek kadar başarı gösterdi Truva ordusunun batı kapısından içeri kaçmaya başladığı sırada Paris yüksek surlardan, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle çılgınca savaşan Akhilleus'u gördü Apollon'un verdiği destekle Paris yayını tüm gücüyle gerdi ve dikkatle nişan aldı Paris'in attığı bu zehirli okun yönünü havadayken Apollon yönetti Apollon sayesinde ok hiç sağa sola gitmeden dümdüz gitti ve keskin bir ıslık çalarak Akhilleus'un tam topuğuna saplandı Tek silah işleyen yeri olan topuğundan vurulan Akhilleus, hiç beklemediği bir anda yaralanmasına ilk önce çok şiddetli tepki gösterdi Büyük bir hiddetle topuğundaki oku çekerek çıkardı Yarasından kan akmaya başladı Yaralı olduğu halde, topallayarak, kılıcıyla önüne geleni biçerek savaştı Durumu gören Truva'lı savaşçılar irkilerek geri çekildiler Akhilleus, yaralanmanın verdiği kızgınlıkla önüne çıkan herşeyi kesip biçiyor, Truva'lılar onun korkunç halinden ve yarattığı olağanüstü kıyımın vahşetinden korkarak kaçıyorlardı Akhilleus, sonunda kan kaybından yoruldu ve yere yıkıldı Ölmeden önce annesi Thetis'e mırıldandı Truva'nın şimdiye kadar gördüğü, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük savaşçısı şimdi yerdeydi Aklına annesinin ona defalarca, yalvarırcasına söylediği yazgısı geldi Gözlerinin önünde annesinin hayali vardı Yanına kimse yaklaşamadan can verdi Cesedine uzun süre korkudan Truva'lılar yaklaşamadılar Halbuki ölüsünün başında hiçbir Yunanlı yoktu Surların arkasına saklanan Truva'lılar sonunda Akhilleus'un Hektor'a yaptığı gibi yapmak için Akhilleus'un cesedini ele geçirmeye karar verdiler Korkularını yenmelerine en büyük sebeplerden ikincisi ise Akhilleus'un silahları olup onun kılıç kesmez kargı işlemez dillere düşmüş zırhlarını ve silahlarını paylaşmak da vardı Yunanlılar Akhilleus'un öldüğüne önce inanamadılar Sonra gözleriyle görmek için hep birlikte Akhilleus'un öldüğü yere üşüştüler Kalabalık olarak geldiler ve ölüsünü vermemek için çok direndiler Sonunda başarılı oldular Bu başarıda en büyük etkili isim Aiaks oldu Uzaklardan gelip yetişerek tek başına Akhilleus'un cesedini uzun mızrağı ile korudu Odysseus bile karnından yaralı olduğu halde bu kanlı çekişmeye katıldı Aynı gün, kardeşi Hektor'un öcünü alarak Akhilleus'u öldürdüğü için büyük sevinçle surlardan durumu izleyen Paris, cesaretlenerek aşağı inip dışarıya çıktı Odysseus'u mızrağı ile vurup öldürerek ikinci bir zafer elde etmek istedi Aiaks büyük bir taş atarak elinde mızrakla yaklaşmaya çalışan o anda Apollon'un onu korumadığı bir anda Paris'i kafasından vurdu Başındaki miğfer onu ölümden korumuştu ama yere düşüp kendinden geçti Truva askerleri Paris'i alıp götürürlerken Aiaks ve Odysseus kargaşadan faydalanıp Akhilleus'un ölüsünü oradan aldılar Briseis, Akhilleus için çok gözyaşı döktü, tam onyedi gün yas tutuldu Sonra ölüsü yakıldı ve külleri Patroklos'un küllerinin bulunduğu kaba kondu Bu külleri, boğazdan geçecek gemileri görecek yüksek bir höyüğe gömdüler Bazı mitologlara göre ise Thetis, Zeus'tan izin alarak oğlunu Tuna Nehri'nin karşısındaki Beyaz Ada'ya götürdü ve onu orada diriltti Zeus, Akhilleus'un bu adadan asla ayrılmama şartını koyduğundan Akhilleus annesini üzmemek için buradan hiç ayrılmadı ve Zeus'a itaat etti Yine bazı mitologlara göre Akhilleus, Zeus'un adadan hiç ayrılmama yasağını ise bir şartla kabul etti ve Sparta'da kocası Menelaos ile birlikte mutlu bir hayat sürmekte olan Helena'yı istedi Annesi araya girince Zeus, Sparta'dan Helena'yı kaçırarak Akhilleus'a verdi ve onunla evlendirdi Büyük İskender kendisine örnek olarak Akhilleus'u almıştır
45 Akhilleus'un silahları için çıkan tartışma ve Aiaks'ın çılgınlığı
Akha komutanları arasında Thetis'in Hephaistos'a ikinci defa yaptırdığı zırh ve silahların kime kalacağı üzerine bir tartışma çıktı Akhilleus'un annesi Thetis'e sorulduğunda ise Akhilleus'tan sonraki en yiğit kim ise o alsın dedi O adam Telamon'un oğlu büyük Aiaks'tı Ayrıca civardaki Truva'lı kadınlar ülkelerine en büyük zararı Odysseus'un verdiklerini de söyleyince silahlar o birliğiyle Odysseus'a verildi Agamemnon ile Menelaos ise sonradan ne yapıp edip bu efsanevi silahları Aias'tan alıp Odysseus'a verdiler Aias bunun üzerine bunalım geçirerek elinde kılıcıyla Akha ordusunu yok edeceğim diye bir sığır sürüsüne saldırdı ve hayvanların hepsini öldürdü (Tanrıça Athena Aiaks'ı bu şekilde yanıltır) Aias kendine geldiğinde rezil olduğunu hissetti ve gülünç durumuna kızdı Kılıcının üzerine atlayarak kendini öldürdü
46 Philoktetes'in getirilmesi
Kalkhas'ın tavsiyesine uyarak Philoktetes'in getirilmesine karar verildi Çünkü, Herakles ölürken oklarını Philoktetes'e bırakmıştı Herakles vaktiyle bu okları kullanarak Telephos ile birlikte yıllar önce, Priamos daha çocukken, Truva surlarını aşıp şehri bir günde ele geçirmişlerdi Truva'nın düşmesi için aynı oklar neden bir kez daha kullanılmasındı? Bu iş için Agamemnon tarafından, yarası iyileşen Odysseus ile Akhilleus'un oğlu Neoptolemos seçildi Bu ikisi yıllardır terkedildiği Lemnos adasında bir mağarada yaşam savaşı veren Philoktetes'i buldular Yarasından gelen iğrenç kokuya rağmen onunla konuştular Philoktetes hasta olduğundan ara sıra nöbet geçirip bayılıyordu Yine böyle bir nöbetin yaklaştığını hissedip okları ve yayı kendisine gelince geri almak üzere güvenip Akhilleus'un daha çocuk yaştaki oğluna emanet etti Odysseus ise Philoktetes baygınken okları ve yayı ele geçirmişken derhal kaçmaları gerektiğini Neoptolemos'a söylediyse de, delikanlının insanlık duygusu ağır bastı ve Odysseus'a karşı çıktı Philoktetes kendine gelince Neoptolemos yayı ve okları geri verdi Bu arada Herakles Philoktetes'e görünüp onunla konuştu Böylece Philoktetes kendisinde onlarla birlikte Truva'ya gidecek gücü bulabildi İkisi Philoktetes'i alıp Truva önlerindeki yunan kampına getirdiler Podaleirios (bazı kaynaklara göre Pylios) ismindeki ünlü bir hekim onu Kheiron'dan aldığı şifalı bir otla iyileştirdi Agamemnon Philoktetes'in gönlünü almak için ona türlü hediyeler verdi ve güzel bir yemek tertipledi Ertesi gün Philoktetes savaşa katıldı ve oklarıyla etrafa ölüm yağdırdı
47 Paris'in ölümü
Paris, Philoktetes'in Herakles'in oklarıyla gösterdiği başarıyı ve yunan ordusuna kazandırdığı canlanmayı görünce onu okla vurmak istedi Philoktetes'e gelmedi ok Philoktetes ise oku kendisine atanın Paris olduğunu görünce öfkeyle yayına yeni bir ok koydu ve Paris'e yöneltti Herakles'in bir zamanlar Lerne ejderinin kanında zehirlediği okla Paris'i kasığından yaraladı Truvalı hekimler Paris'i iyileştirmek için her yolu denediler ama nafile Sonunda Paris öleceğini anlayınca terkettiği karısı Oinone'yi yardıma çağırdı Oinone önce Paris'e gitmedi, daha sonra pişman olup koşarak yanına vardığında çok geç oldu, onu iyileştirmeye çalıştı ama elinden bir şey gelmedi ve Paris öldü Bunun üzerine Oinone üzüntüsünden kendini Paris'in cesedini yakan ateşe attı ve külleri birbirine karıştı
48 Tahta At fikri
Savaş bir süre daha devam etti ama iki taraf yine birbirine üstünlük sağlayamadı Yunanlılar bir ara ellerindeki baltalarla kale kapılarını kırıp içeriye girmeye kalkıştılar Truvalı kahraman Aineias büyük kaya parçalarını kapıları kırmak isteyenlerin üzerine atmaya başlayınca başarısız oldular Alkimedon isimli bir yiğit uzun bir merdiveni surlara dayadı Tam en tepeye çıkıp Truva şehrinin binalarını gördüğünde ise Aineias'ın fırlattığı bir taş kafasını ezdi Yunanlılar pekçok başarısızlık yaşadı ve büyük kayıp verdiler Gece kamplarına çekildiklerinde durumları ümitsizdi Kalkhas şefleri bir araya getirdi ve kurnaz bir plan yapmaları gerektiğini, aksi halde daha uzun yıllar burada zaman ve insan kaybedeceklerini söyledi Odysseus tahta bir at fikrini verdi Onun planına göre Truva'lılar onların savaştan vazgeçtiğini sanacak şekilde gemilerine binip gideceklerdi Orduyu Tenodos (Bozcaada) arkasındaki büyük koyda saklayacaklardı Atın içine en yiğit savaşçıları koyacaklar, atın başına ise gönüllü bir asker bırakacaklardı Güya bu dev tahta at yunanlılara sorunsuz bir yuvaya dönüşü sağlamak için Athena şerefine yapılmış bir sunaktı Kalan tek asker ise bir kurban olarak seçilmişti fakat her nasılsa kaçıp kurtulmuştu At kasten büyük yapılmıştı ki Truva'lılar onu surların içine alamasınlar ve Athena'nın kızgınlığını Truvalı'lara yönelsin At içeri alınınca birisi surlardan ateşle beklemekte olan orduya işaret gönderecekti Atın karnından çıkan savaşçılar içeriden kapıyı gelen orduya açacak ve savaş bitecekti Odysseus'un sözlerini komutanlar ilgiyle dinlediler ve bu iş için Epeos ismindeki ünlü ustaya bu işi verdiler Yüzlerce yunanlı ertesi gün İda dağlarına çıkarak en uzun boylu çamları bir bir devirmeye başladılar Epeos bu muazzam atın ilk önce ayaklarını, bacaklarını yaptı Boynuna yeleler, gözlerine ışık saçan iki kıymetli taş yerleştirdi Ata güzel bir kuyruk yerleştirmeyi de ihmal etmedi Atın yapımı bitince gönüllünün kim olacağı merak konusu oldu Sinon isminde bir asker bu işe gönüllü oldu Böylece herşey tamamlanmış oldu
49 Truva'lıların şaşkınlığı
Akhilleus'un oğlu Neoptolemos, Menelaos, Odysseus, Diomedes, Philoktetes, küçük Aias başta olmak üzere pekçok yiğit atın karnına doldu Kapının nasıl açılıp kapanacağını bilen hünerli usta Epeos ata en son girdi ve kapıyı içeriden kapadı Dışarıda kalanlar kapının yerinin hiç belli olmadığını söylediler ve Epeos ustanın hünerini tasdik ettiler Yunanlılar, karanlık çökünce kamp yerini ateşe verdiler ve daha sonra Agamemnon ve Nestor komutasında yelken açtılar Tenedos adasının dik yamacının arkasına geçtiler Yunanlılar o gece yunan kampından alevlerin yükseldiğini görünce savaşın sona erdiğini, ordunun geri döndüğünü sanıp sevindiler Ertesi sabah surlardan terkedilmiş kamp yerine ilgiyle baktılar Kapıları açıp sahile koştular ve dev atı görünce şaşkına düştüler Kimse bu atın ne olduğunu ne işe yaradığını önce anlamadı Atın bacağının arasına saklanmış Sinon'u buldular ve ona hakaret ederek dövdüler Kulaklarını ve burnunu kesip türlü işkenceler yaptılar Sonunda Sinon konuşmaya karar verdi: "Savaştan bıkıp geri dönmeye karar verdiler Kalkhas'ın tavsiyesiyle Athena için bu atı yaptılar Athena'ya kurban olarak beni seçtiler Gece kaçtım ve saklandım Yunanlılar bu dev atı kasten burada bıraktılar Bu kadar büyük bir atı içeriye sokamayacağınızı düşünüyorlar Böylece Athena'nın öfkesini çekeceksiniz Hele bir de bu atı yakıp yoketmeye falan kalkasanız o zaman Athena gerçekten kızacakmış Ama bu atı içeriye sokarsanız Athena sizi koruyacaktır " Sinon böyle konuşunca Truva'lılar ikiye bölündü Bir kısmı atın denize atılıp içinin boş mu dolu mu olduğunun anlaşılmasını istedi Truva'lı rahiplerden Laokoon atın içeriye alınmasının büyük felaket getireceğini söyledi Yunanlıların hileci olduğunu, atın yakılması gerektiği konusunda ısrar etti Poseidon'un gönderdiğin iki uzun yılan denizden geldi ve ve Laokoon'un iki oğluna saldırdı ve boğarak öldürdü Laokoon onları kurtarmak istedi ama o da öldü Bu mucizevi olay üzerine Truva'lılar son kararı Priamos'a bıraktılar Priamos, şehrin Athena'nın korumasına ihtiyacı olduklarını belirterek atın içeri alınmasını istedi
50 Atın içeriye sokuluşu
Daha sonra binbir güçlükle atın Truva'ya çekilmesi işlemi başladı Kale kapılarından seçtiklerinin birinin önüne atı getirebildiler Atı içeriye sokabilmek için surların ve girişin üst bölümünün bir kısmını yıktılar 10 yıllık kuşatmanın sona ermesi yüzünden zafer şarkıları söyleyerek atı sokaklardan geçirdiler ve şehrin ortasındaki meydana çekerek bıraktılar Kalenin tüm kapılarını kapayıp Athena'yı mutlu etmek için çelenkler ve süslerle atı süslediler, kurbanlar kestiler Priamos'un Apollon'dan eğitim aldığı bilici kızı Kassandra bir felaketin yaklaştığını hissederek saçı başı darmadağınık halde ağlayarak gördüğü herkese uyarılarda bulundu Daha sonra girişimlerinin sonuçsuz kaldığını görünce ağlayarak odasına gitti Gece geç saatlere kadar Truva halkı sarhoş olup eğlendi Daha sonra şehre bir sessizlik çöktü
51 Helena atın yanına geliyor
Helena uyuyamayıp atın bulunduğu yere geldi Acaip atın etrafında birkaç kez dolaştı Kendi vatandaşlarının eserini hayranlıkla seyredip şaşırdı Kuşkulandığından, yunan şeflerinin eşlerinin seslerini taklit ederek seslendi Menelaos içerinden onun sesini duyunca çok etkilendi ve kendini zor tuttu Odysseus, karısı Penelope'nin sesini duyunca gözleri yaşlandı Yunanlılar sessiz duruyorlar ve yakalanacaklarından dolayı korkuyorlardı Antiklos kendi eşinin sesini duyunca cevap vermek için ağzını açmak istedi ama Odysseus bunu farkedip onun ağzını kapadı Düşüncesiz davranışıyla hem kendilerinin hem bekleyen ordunun, tüm emeğin boşa harcanmasına seyirci kalamazdı Ama Antiklos'un ağzını o kadar kuvvetli sıktı ki zavallı nefessiz kalıp boğuldu Helena daha sonra saraya döndü Yaralı Sinon acılar içerisinde atın yanına geldi ve işaret verdi Epeos kapıyı açtı, merdiveni aşağı sarkıttı Hepsi birer birer aşağı inip önlerine gelenleri sessizce katlettiler Uyuyan nöbetçileri ses çıkarmadan öldürerek kapıları sonuna kadar açtılar Sinon ise surların tepesine çıkarak bir ateş yaktı Bu işaret kapılar açıldı anlamına geliyordu Tenedos adasındaki gözcü sevinçle haberi Agamemnon'a verdi Tüm ordu büyük bir kararlılıkla Truva'ya doğru harekete geçtiler Helena, ilave olarak, herhangi bir direnişi engellemek amacıyla yeni kocası Deiphobos'un odasındaki bütün silahları başka bir yere nakletti
52 Helena Paris'in kardeşiyle birlikte
Helena saraya dönüp Paris'in kardeşi Deiphobos'un odasına gitti Helena, Paris öldükten sonra Deiphobos ile evlenmişti Onun koynuna girerek uyuyor gibi yaptı
53 Şehir yakılıyor
Tenedos'tan yola çıkan ordu dalgaları yara yara Truva'ya yaklaşırken, şehirde atın karnından çıkan yunanlılar şehri yağmalamaya ve eli silah tutan herkesi kılıçtan geçirmeye başlamıştı Yunanlılar o karanlıkta birbirlerini öldürmesinler diye ellerinde meşaleler taşıyorlar, bunlarla evleri ateşe veriyorlardı Akhilleus'un oğlu Neoptolemos Priamos'un sarayına girdi ve karşısına Priamos'un en genç oğlu Polites çıktı Neoptolemos kaçan Polites'i sırtından mızrağı ile sırtından vurdu Yaralanan Polites babasına koştu ve önünde öldü Priamos kendi sonunun geldiğini anladı ve yakınlarını korumak için eline bir mızrak alarak Neoptolemos'a fırlattı Mızrak onun zırhına çarparak yere düştü Kendisi de zayıflıktan yere yıkıldı Hekabe onu sürükleyerek kaçırdı ve sarayın içlerinde defne dallarıyla taçlandırılmış Zeus sunağın yanına getirdi Niyeti, onu ve kendisini tanrıların korumasına almaktı Akhilleus'un oğlu geldi ve kızgınlıkla yaşlı Priamos'u sunağın önüne getirip mızrağını karnına sapladı, sonra da kafasını kesti Yunanlıların ordusu Truva önlerine geldiğinde, gemilerin içinden savaşçılar büyük bir zafer çılgınlığıyla kıyıya çıktılar ve koşarak açık kapılardan girdiler Ordunun şehre girmesiyle katliam, talan ve yağmanın boyutları daha da büyüdü Artık bütün şehir yanıyordu Yunanlılar daha sonra Hektor'un eşi Andromakhe'yi buldular Kucağında Hektor'un oğlu Astynaks vardı Yunanlılar onu kendini öldürmeden yakaladılar Odysseus hiç utanmadan bebeği alıp surlardan aşağı atıverdi Sırf bu yaptığı çılgınlık yüzden dönüş yolunda Odysseus'un başına türlü felaketler gelecek ve bir on yıl daha karısını göremeyecekti Daha sonra Andromakhe'yi bağlayıp esir yaptılar Kızgın Menelaos ise heryerde Helena'yı aramaktaydı Deiphobos'un odasına girdiğinde onu Helena'yla yakaladı Deiphobos'u hemen mızrağı ile delik deşik etti Helena korkuyla kendini yataktan yere attı Menelaos onu saçlarından yakaladı ve güzel başını kesmek üzere salonun ortasına çekti Ama Helena'nın güzelliği ve yalvaran gözleri Menelaos'un hiddetini yatıştırdı İstediğini elde etmişti, karısını geri kazanmış, Truva düşmüştü Oileus'un oğlu Aias o kargaşada Athena tapınağına sığınmış Kassandra'yı buldu Aias onu tanrıçanın heykeline sımsıkı sarılmış buldu Onu çekip aldı ve tecavüz etti Bu yapılan aşağılayıcı hareket yüzünden Aias'ın başına daha sonra dönüş yolunda bir felaket gelecekti Truva bu şekilde yakıldı, yıkıldı ve harap edildi
54 Ertesi sabah
Yunanlılar sabaha kadar adam öldürmekten yoruldular Yükte hafif pahada ağır ne varsa aldılar ve kararlaştırdıkları bir yere yığdılar Bu zenginliği paylaştılar ve uzun kafileler halinde gemilerine döndüler Agamemnon köle olarak Kassandra'yı almıştı, Neoptolemos Andromakhe'yi sürüklüyordu Odysseus ise beyaz saçlı Hekabe'nin ardından yürüyordu Esir kadınların hepsi ağlıyordu bir kadın hariç, Helena Yunanlı askerler, Helena'nın felaketten sağ salim kurtulduğunu görünce onu taşlayarak öldürmek istediler önce Ama o güzelliği sayesinde bir kez daha kurtuldu Taşlar, onu ilk kez gören şaşkın cellatların elinden dökülüverdi Uzun yürüyüş sırasında askerler tüm bu felaketlere sebep olan kadına bakıp hiçbirşey söyleyemediler Menelaos onu çadırına götürdü ve Helena hemen ona sarıldı Eski günleri hatırlayarak ağladılar, yatıp uyudular Daha sonraki gün Sinon'un şerefine büyük bir ziyafet düzenlediler Sinon sevincinden yaralarının acısını unuttu Herkes sarhoş olup uyudu
55 Neoptolemos'un rüyası
O gece Neoptolemos rüyasında babasını gördü Akhilleus gelmiş ona sesleniyordu Priamos'un güzel kızı Polyksene eğer kurban edilmezse dönüş yolunda türlü felaketler başlarına gelecekti Sabah Neoptolemos rüyasını etrafındaki komutanlara anlatınca herkes ona bir tanrıya itaat eder gibi itaat ettiler Polyksene'yi esir kraliçe Hekabe'nin kollarının arasından zorla alıp Akhilleus'un mezarının başına götürdüler
56 Polyksene'nin kurban edilmesi
Neoptolemos, Priamos'un kederli kızını omuzundan yakalayıp kılıcının keskin ucunu babasının mezarına dokundurarak "Gönlünün arzu ettiği bakireyi sana takdim ediyoruz Bizim yurdumuza sağsalim dönmemizi sağla" deyip kılıcını ona sapladı Masum kan, Truva'nın kana doymayan topraklarına bir kere daha akarak ıslattı Daha sonra yunanlılar dönüş hazırlıklarına başladılar Esirleri gemilere doldurdular, kesik başlarla gemilerinin önünü süslediler, kıç tarafına da ele geçirdikleri değerli kılıç, mızrak, kalkanları astılar Zafer çığlıkları ile denize açıldılar
57 Dönüş
Athena'ya saygısızlık yapan Oileus'un oğlu Aiaks'ın gemisi yolda battı ve herkes sulara gömüldü Kendisi zorlukla yüzerek Gyra adasına çıktı Tek başına kurtulduğuna böbürlenince de Poseidon üç dişli yabasını Gyra adasına vurdu Ada kökünden söküldü ve Aias'la birlikte denizin derinliklerine gömüldü
58 Aeneias'ın kaçışı
Aeneias yağma sırasında kaçarak kurtulmuştu Altınoluk'a gelerek burada bir tekne yaptı Kötürüm babasını ve bazı Truva'lıları da yanına alarak denize açılmaya karar verdi Denize açılmadan babası öldü Truvalı'larla birlikte Aeneias, Akdeniz'de gezerek ilerlediler Zorlu geçen yolculuğun sonunda bir latin ülkesine (İtalya) gelerek Lavinium kentini kurdular Daha sonra Alba Langa kentini ve sonra Roma'yı kurdular Torunları Romus ve Romulus ise Roma İmparatorluğunu kurdu
59 Menelaos ve Helena
Sparta'ya dönüşleri 8 yıl sürdü Önce Mısır'a geldiler Böylece Helena, Mısır'a ikinci kez gelmiş oldu Daha sonra zorlu bir yolculukla Argos'a gelebildiler Ele geçirdiği Helena ile birlikte Sparta'da mutlu bir yaşam sürdü Truva savaşı çıkmadan önce doğan kızları Hermione'yi büyüttüler İlerleyen yıllarda ise kaçırılarak annesi tanrıça Thetis tarafından diriltilen Akhilleus ile evlenerek Tuna Nehri'nin karşısındaki Leuke'da (Beyaz Ada) yaşamaya başladı Thetis, Zeus'tan özel bir izin alarak biricik oğlunu diriltmişti Tek bir şartla Akhilleus asla bu adadan başka bir yere gitmeyecekti Akhilleus annesinin Zeus'a verdiği sözü hiçbir zaman bozmadı Evlendiği Helena ile orada uzun süre yaşadı Bazı mitologlarca Akhilleus'un orada esrarengiz bir hayat yaşamaya devam ettiği yazılmaktadır Denizciler, bu adanın yakınından geçerlerken gündüzleri sürekli silah şakırtıları, geceleri ise kadeh tokuşturma sesleri ve hiç bitmeyen bir şölenden yükselen şarkıları duyuyorlardı Mitologların belirttiği üzere Helena, yaşamı boyunca beş erkekle birlikte oldu (Sırasıyla savaşçı Theseus (kendisine örnek olarak Herakles'i almıştır), Kral Menelaos, Prens Paris, Prens Deiphobos ve savaşçı Akhilleus)
60 Agamemnon'un ölümü
Agamemnon'un gemisi dönüş yolunda çıkan fırtınadan en az etkilenen gemiydi Kendisini Mykenai'de bekleyen kraliçe Klytaimnestra, öldürülen kızı İphigenia yüzünden içi kin doluydu Agamemon, Priamos'un kızı Kassandra ile birlikte çıkıp gelince kini daha da arttı Kocasını güleryüzle karşıladı ve adet olduğu üzere onu banyoya götürdü Ona kol ağızları dikili bir gömlek verdi Agamemnon banyodan çıkışta gömleği giymeye çalışırken savunmasız kaldı ve Klytaimnestra sakladığı hançerle onu yaraladı Yaralı Agamemnon'u bir baltayla öldürdü Klytaimnestra ve sevgilisi Aigisthos, 7 yıl sonra babası Agamemnon'un öcünü alan oğlu Orestes tarafından öldürüldü Aigisthos'un askerleri ise olay sırasında Agamemnon'un oğluna el kaldırmadılar Orestes daha sonra aklını yitirdi Menelaos ile Helena'nın kızı Hermione ile nişanlandı Menelaos sonra sözünden döndü ve kızını Akhilleus'un oğlu Neoptolemos ile nişanladı Orestes kızı kaçırdı ve bir ayaklanma sırasında Neoptolemos'u öldürdü Orestes'in Hermione'den Tisamenos isminde bir oğlu oldu Orestes çocuksuz ölen Kylarabes'in ardından tahta çıkarak Menelaos'un halefi oldu Sparta'yı kırıp geçiren veba salgınının nedenini öğrenmek için bir kahine danıştı Kahin ona Truva savaşı sırasında yıkılan şehirlerin yeniden kurulmasını öğütledi Orestes, yıkılan şehirleri yeniden yapmak üzere Anadolu'ya koloniler halinde insan gönderdi 90 yaşında öldüğünde Tegea'ya gömüldü
61 Andromakhe ve Neoptolemos
Andromakhe, Akhilleus'un oğlu Neoptolemos ile Epir'e yerleşti Daha sonra Andromakhe'yi oğlu Helenus ile evlendirdi Neoptolemos'un ölümünden sonra Helenus, Epir krallığının bir kısmına el koydu Andromakhe Epir krallığında Smosis adını verdiği ırmağın kenarında Truva'ya çok benzeyen küçük bir Truva kurdu
62 Telamon'un Teukros'u kovması
Taukros, Telamon ile eski Truva kralı Laomedon'un kızı Hesione'nin oğluydu Aiaks'ın kardeşi Teukros ülkesine döndüğünde, kardeşine yapılan haksızlığın öcünü yunanlılardan almadı diye Telamon Teukros'a çok kızdı Telamon onu kovdu Teukros'da Kıbrıs'a giderek orada Salamis şehrini kurdu
63 Ve Odysseus
İthaka adasında kendisini bekleyen kraliçe Penelope'ye dönmesi için bir on yıl daha bekleyecekti Başından türlü maceralar geçti Sonunda döndüğünde ülkesinin başına geçti ve yaşlanarak öldü
|