Yalnız Mesajı Göster

Yukselme Devri

Eski 07-25-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yukselme Devri



GERMIYANLI MÜLKÜNÜN OSMANLI'YA VASIYETI

Daha önce, Yildirim Bâyezid tarafindan zapt edilmis bulunan Germiyan Beyligi, Ankara Muharebesi'nden sonra yeniden dirilttirilen diger Anadolu beylikleri gibi o da tekrar bagimsizligina kavusmustu Germiyanoglu Ikinci Yakub Bey de ülkesine yeniden sahip olmustu Yakub Bey, "Fetret Dönemi" diye bilinen sehzadelerin mücadeleleri esnasinda Çelebi Sultan Mehmed tarafini tutmustu Bir ara Karamanoglu'nun tecavüzüne maruz kaldiysa da Çelebi Sultan Mehmed'in, Karamanoglu'nu yenmesi üzerine Yakub Bey, Osmanlilar'in himayesinde devletini idare etmisti

Kiz kardesinin oglu olan Çelebi Sultan Mehmed'in ölümü üzerine Yakub Bey, Osmanlilar'daki saltanat degisikliginden istifadeye yeltendi Bu yüzden Sultan Ikinci Murad'in kardesi ve Hamideli Sancakbeyi Mustafa Çelebi'ye meyl ederek Karamanoglu ile birlikte Mustafa'ya kuvvet verip yardim eder Bununla beraber Sultan Murad, Yakub Bey aleyhinde hiç bir harekette bulunmuyordu O da son anlarina kadar beyligini muhafaza etmisti Hatta Osmanli hükümdari, "Sah Ana" diye hitab ettigi Yakub Bey'in esini, Candaroglu Isfendiyar Bey'in torununu alacagi zaman gelini getirmeye göndermisti

Erkek evladi bulunmayan Yakub Bey, kiz kardesinin torunu olan Murad'i gün geçtikçe sevmeye baslar Bu sevgi, erkek evladinin olmayisi ve Osmanlilar'in ileride büyük bir devlet haline gelecegini sezmesi üzerine onun, ülkesini Osmanlilar'a vasiyet etmesine sebep oldu

Bu sebepledir ki, ilerlemis yasina ragmen Edirne'de bulunan padisahi ziyaret etmek ister Bu gaye ile yola çikan Yakub Bey, Bursa'ya gelir Oradan Çanakkale Bogazi'na kadar giderek Gelibolu'da Rumeli yakasina ayak basar Ikinci Murad, Yakub Bey'i karsilamak için Meriç ve Ergene üzerinde insa ettirmekte oldugu köprü sahasina kadar gelir Bu vesile ile Sirbistan siniri valisi Ishak Bey'in idaresinde orada yaptirmakta oldugu köprünün insaat durumunu görme imkânini da elde eder Yüz yetmis kemer üzerine kurulan ve hâlen Uzunköprü ilçesine adini vermis bulunan bu köprü, yapilis tarzindaki özellikten dolayi Ikinci Murad'in sultanlik çaginda kurulmus binalar arasinda ilk plânda yer alir

Yakub Bey, geçtigi bütün yollarda oldugu gibi Edirne'de de hürmet ve itibar görür Padisah, onu yasinin büyüklügüne ve mevkiine lâyik bir hürmetle karsilar Yakub Bey, Edirne'de misafir bulundugu siralarda büyük senlikler yapilir Devrin en büyük hekim ve sairlerinden olan Seyhî, mihmandar sifati ile onun maiyetine verilir Seyhî, gezmelerinde ona refakat etmeye ve arzularinin en küçügüne kadar bütün isteklerinin yerine getirilmesine memur edilmisti

Bu söhretli misafir, gördügü misafirperverlikten dolayi minnettar olarak ülkesine döner Sultan Murad'in, emrine verdigi askere karsi o kadar cömertçe davranir ki, Gelibolu'ya ulastigi sirada parasi tükenir O zaman padisaha bir mektup yazarak durum ve ihtiyacini bildirir Sultan Murad, Germiyan Beyi'nin mektubunu okudugu zaman:

"Cenab-i Hak, Germiyan Beyi'ni bize öyle bir kardes olmak üzere göndermis ki, kendi gelirinden baska bizimkileri de yiyor" diyerek derhal onun sanina lâyik olacak sekilde bir miktar para gönderir

Ikinci Murad'i ziyaret ettigi sirada seksenini bulmus olan Yakub Bey, ilk karsilasmada Sultan Murad'in elini öpmek istediyse de padisah elini vermez Karsilikli öpüsüp musafaha ederler Yakub Bey, ziyaretinin sebebini anlatarak içten gelen arzusunu sifahî (agizdan) arz ile ölümünden sonra memleketini padisaha vasiyet eyler O, ülkesini kizkardeslerinin çocuklarina birakmak istemiyordu

Edirne'de bir ay kadar kalan Yakub Bey, Kütahya'ya dönüsünden bir sene sonra 832 Rebiülahir (1429 Ocak)'ta vefat ederek Kütahya'da yaptirmis oldugu imâret mescidi mihrabinin arkasina defnedilir Yaninda zevcesi Pasa Kerime Hanim da vardir Yakub Bey, hastalandigi sirada yazdirip Ikinci Murad'a gönderdigi vasiyetnâmesinde ülkesini Osmanlilara vasiyet eyleyip terk ettigini tekrarlamisti Böylece Yakub Bey'in vasiyeti üzerine beyligi, Osmanli idaresine girmisti Buranin sancak beyligine de Kara Timurtas Pasa'nin torunu ve Umur Bey'in oglu Osman Bey tayin edilmistir

Aradaki fasilalar hariç olmak üzere takriben otuz sene kadar Germiyan hükümdari olan Yakub Bey, çok cömert bir insandi Bilginleri seven bir kimse olarak Yakub Bey, sarayinda pek çok sair, edip, bilgin ve tabibin bulunmasini saglamistir Edirne'de kendisine mihmandar olarak tayin edilen Seyhu's-Suara Seyhî Sinan da bizzat kendi himayesinde yetisen ve sonradan Osmanlilar'in hizmetine giren bir kimse idi

O, ilim ve fikir adamlarini himaye hususunda babasinin izini takib etmisti Türkçe'nin gelismesine hizmet etmis, meshur ilk Türkçe imâret vakfiyesini güzel bir yazi ile hak ettirerek imâretin duvarina koydurmustu

Çok cömert, eli açik, ihsani bol bir kimse olan Yakub Bey, Bursa'ya geldigi zaman Osman, Orhan, Yildirim Bâyezid ve Çelebi Sultan Mehmed'in türbelerini ziyaret eder Bu esnada henüz hayatta bulunan Emir Sultan'i da ziyaret ederek elini öper

SIRBISTAN VE GÜVERCINLIK KALESI MESELESI

Sirbistan, Birinci Kosova muharebesinden beri Osmanlilar'in nüfuzu altinda idi Ankara muharebesinden sonra Sirbistan himayeden çikmamakla beraber kendi lehine bazi tavizler elde etmisti Kosova muharebesinde öldürülen Lazar'in yerine Stefan Lazareviç (1389-1427) Sirp despotluguna getirildi Stefan Lazareviç, Temmuz 1427 senesinde evlad birakmadan ölünce onun yerine kiz kardesinin oglu Jorj Brankoviç, Sirp despotu oldu Osmanli tarihlerinde Vilk (babasinin adi Vulk) oglu diye bahs edilen Jorj Brankoviç'in Sirp despotu olur olmaz bazi kalelerini Macarlara terk etmesi, Osmanlilar ile Sirp ve Macarlar arasinda bazi çatismalarin çikmasina sebep oldu Bu adam, selefi ve Osmanli dostu olan Lazareviç'in gütmekte oldugu siyaseti terk ederek gerektiginde Osmanlilar'a karsi kendini müdafaa etmek ve Türk taarruzlarini kuzeye yani Macaristan'a geçirmemek için hem Alman Imparatoru hem de Macaristan Krali olan Sigismond'a kendi topraklarindan bazi mühim yerleri vermisti Bu yerlerden birisi de Sirplarin merkezi olan Semendire ile Orsova arasinda ve Tuna nehri kenarindaki Golumbaç (Kolombaç) idi Osmanlilar buraya "Güvercinlik" diyorlardi Halbuki eski despot Stefan Lazareviç, ölmeden önce burayi on iki bin duka altin borcuna karsilik "boyar" yani beylerinden birisine rehin olarak vermisti Belgrad'i isgal eden Sigismond, parayi ödemeden Kolombaç'i da almak isteyince, boyar kaleyi Osmanlilar'a terk etti

Sigismond'un, Macaristan'a açilan yollar üzerinde önemli ve stratejik bir mevkide bulunan Güvercinligi zorla almak istemesi üzerine Sultan Murad, kalenin müdafaasina kosar Macadar bir basari elde edemedikleri gibi Sigismond da ölüm tehlikesi geçirerek bir fedaisi sayesinde zor kurtulmustu Sigismond, muvaffak olamayinca Osmanlilarla anlasmak zorunda kalir ve Güvercinlik'in Osmanlilar'a geçmesini kabul eder

Belgrad'in Macarlara verilmesi üzerine hükümet merkezini daha önce Semendir'e nakl etmis olan Jorj Brankoviç, Sigismond'un basarisiz oldugunu görünce ondan ümidini keserek Osmanlilar'la anlasmaya çalisir Varilan anlasmaya göre o, her sene Osmanli hazinesine elli bin duka altin vermeyi, Macarlarla münasebetlerini kesmeyi ve padisah istedigi zaman Osmanli ordusuna asker göndermeyi kabul eder

Sultan Murad, Edirne'ye döndügü zaman hükümdarlara nâmeler göndererek yeni fetihlerini bildirir Güvercinlik ve Krusevaç gibi kalelerin ele geçirilmesiyle Osmanli sinirlari, Sirbistan'in kuzeyinde yeni gelismeler kayd etmisti Güvercinlik, Macaristan'a açilan yollar üzerinde oldugu gibi bilhassa Sirbistan'in müdafaa ve elde tutulmasina yarayacak bir mevki isgal ediyordu Onun içindir ki, zaptindan on alti yil sonra Segedin muahedesi yapilirken Güvercinlik üzerinde bir hayli durulacaktir Macaristan bakimindan çok önemli bir üs olarak kabul edildigi için burasi, her firsatta Macarlar tarafindan gözetlenecektir Hatta Fatih Sultan Mehmed, 1473 senesinde Uzun Hasan'a karsi sefere giderken Macar elçisi Padisahin ve dolayisiyla Osmanlilarin bu müskül durumundan yararlanarak Güvercinlik'in terkini veya kalesinin yikilmasini isteyecektir

SELÂNIK VE YANYA'NIN FETHI

Birinci Murad zamaninda kusatilip alinamayan, fakat hicrî 791 (M 1394) yilinda Yildirim Bâyezid tarafindan zapt edilen Selânik, Ankara Muharebesi'nden sonra Bizans Imparatoru ile uyusmak isteyen Emir Süleyman tarafindan Bizanslilara terk edilmisti Selânik sehrinin, Osmanlilar tarafindan ilk defa olarak fethi ve bilahare tekrar Rumlarin eline geçisine dair bilgiler, Yildirim Bâyezid dönemi hadiseleri arasinda zikr edilmisti

Osmanlilar'in saltanat degisikligi ve buna bagli olarak çikan taht kavgalari fitnesi ortadan kalkip tehlikeli durumlarinin düzelmesinden sonra sira daha önce ellerine geçmis olan Selânik'in yeniden elde edilmesine gelmisti Bunun için Sultan Murad, Evrenoszâdelerle Turahan Bey komutasindaki ordusuyla Selânik'i muhasara ettirmisti Bu sirada Manuel'in oglu Andronikos, Selânik valiliginde bulunuyordu Muhasara yüzünden sikintiya düsen halk, Andronikos'un muvafakati olsun olmasin, kendilerine yiyecek vermek ve sehri mamur hale getirmek sartiyla Venediklilere satmaya karar verir Venedikliler, kendilerine sadik kalmak sartiyle Selânikliler'in tekliflerini kabul ile elli bin duka altin karsiliginda Selânik'i satin alirlar Böylece Selânik halki, para karsiliginda kendilerini yabanci bir millete satarken, Venedikliler de kan yerine keselerinden para dökerek Ege kiyilarinin en mühim sehirlerinden birine sahip olurlar Bu esnada zaten hasta olan Andronikos da Venedikliler'ce Mora'ya gönderir (H 826 / M 1423)

Sultan II Murad, Selânik'in Venedikliler'in eline geçmesini istememisti Fakat o sirada daha pürüzlü ve önemli isler oldugundan ses çikarmamis ve uygun bir zaman gözetlemeyi uygun görmüstü Sultan Murad, 1426 yilinda Ayasolug'a giderek orada bulundugu sirada Midilli, Sakiz ve Rodos ile eski antlasmalari yeniledigi zaman Venediklilerin Selânik'i almalarindan dolayi bunlarla olan muahedeyi yenilemeyerek Venedik elçisini geri çevirmisti

Padisah, buradaki islermi yoluna koyduktan sonra Edirne'ye döner Venedikliler yeni bir heyet göndererek muahedeleri yenilemek istedilerse de padisah: "Selânik, babamdan kalma mülkümdür Büyük babam Bâyezid bazusunun kuvvetiyle burasini Rumlardan aldi, eger oranin idaresi Rumlarin elinde bulunsaydi, bunlara haksizlik ettigimi belki iddia edebilirlerdi Siz ise Italya'dan gelen Latinlersiniz Buralara sokulmaniza sebep ne? Ya arzunuzla oradan çekiliniz, ya da hemen gelirim" cevabini verir Böylece elçiler bir is göremeden geriye dönerler Osmanlilar'in bu sekildeki kesin tutumu üzerine Venedikliler, ilk günlerden itibaren isi diplomatik yollarla ve gürültüsüz atlatmaya çalisirlar Sultan Murad'a defalarca elçi gönderirler ama bu çabalarin hiç birisi Sultan Murad'i bu oldu bitti karsisinda yumusatamaz Bu arada Venedikliler, sehrin zapti kadar garip ve tuhaf olan bir muameleye bas vurarak bizzat Bizanslilarin tavassutunu temin ederler Padisah, imparatorun bu tavassutunu çok garip bulmustu Ioannis'in göndermis oldugu Nikola de Gona ve Frangopulos adlarindaki elçilerine, sayet Selânik imparatora ait olsaydi orayi hiç bir zaman zapt etmek istemeyecegini, fakat Venediklilerin, imparatorun arazisi ile kendi topraklan arasina yerlesmesine de müsaade edemeyecegini söyleyerek anlari da geri gönderir

Bu müzakereler esnasinda sefer hazirliklarini da ihmal etmeyen Sultan Murad, 1430 senesi Subatinin ortalarinda Edirne'den Serez'e gelir Burada Anadolu Beylerbeyi olan Hamza Bey komutasindaki Anadolu kuvvetleri ile Sinan Bey komutasindaki Rumeli kuvvetlerini bir araya getirir Kendisi Serez'de kalarak Hamza Bey'i ileriye gönderir Bütün kusatma hazirliklari yapildiktan sonra Venedik valisinden sehrin teslimini ister Fakat Venedik valisi bunu red eder Bunun üzerine Hamza Bey sehri topla dövmeye baslar Selânikliler, Venedikliler'den donanma ve yardim istedilerse de bu yardim gerçeklesmedi Muhasara karargahina gelen Sultan Murad, sehrin bir an önce düsmesini istiyordu Venedikliler Rumlara itimad edemediklerinden kendi askerlerini Rumlarin arasina dagitmislardi Bu sekilde sehir müdafaa edilirken Rumlarin gevsekligini ve icabinda karsi tarafla anlasmalarini önlemeyi düsünüyorlardi

Umumi hücumla alindigi takdirde sehrin zarar ve tahribata ugrayacagini hesaplayan Hamza Bey, hem buna mani olmak, hem de fazla zahmet çekilmeden fethi mümkün kilmak için surlardan içeriye adamlar soktu Sayet Venedikliler, Rumlardan gelebilecek bir hainligin önünü almak üzere önceden gerekli tedbirleri almamis olsalardi belki de Hamza Bey'in adamlari gayelerine ulasacaklardi Buna meydan vermemek düsüncesi ile Venedikliler, her Rum askerinin yanina degisik memleketlerden ücretle topladiklari adamlardan kurulu yagmaci (Butineur) denilen askerden birini koymuslardi Ayrica Hamza'nin oklarinin ucuna mektuplar sararak Rumlari sehir kapilarini açmaya tesvik etmesi, buna karsilik kendilerine hürriyet ve himaye vaad etmesi de bir sonuç vermedi Çünkü Venediklilerin çok siki tedbirler almalari üzerine sehre sokulan adamlarla içeriye firlatilan mektuplarin, Rumlar üzerindeki tesirleri önlenmisti

26 Subat gecesi meydana gelen depremde halk büyük bir heyecan yasadi Fakat Venediklilerin çabasi sonucunda bu korku ve heyecan giderilerek müdafaa daha bir güç kazandi Rumlar, Venediklilere mecburen itaat ediyorlardi Hamza Bey'in tekliflerini kabul etmeyen Venedikliler'e karsi padisah, hücuma karar verir Bu, sehrin zapt edildigi zaman, âdet oldugu üzere yagmaya ugramasi demekti Hükümdar böyle bir karar almak zorunda kalmisti Çünkü daha önceki bütün baris ve teslim çagrilari cevapsiz kalmisti

28 Subat'i 1 Mart'a baglayan gece, Selânik halki arasinda genel hücumun ertesi gün yapilacagi söylentileri dolasmaya baslar Bunun üzerine halk, kalabalik topluluklar halinde kiliselerde toplanmaya basladi En fazla kalabalik ise Aziz Dimitrios'un tabutu bulunan ve içinde devamli olarak "kutsal yag" akan kilisede toplanmisti O gün aksama dogru, Osmanlilar'in, limandaki üç Venedik kadirgasini yakmasi, Venedikliler arasinda büyük bir korkunun meydana gelmesine sebep oldu Bu yüzden bütün askerlerini kaleden çekip gemilere bindirdiler Venediklilerin, sehrin savunmasindan ayrilmalari, Rumlari büsbütün perisan etmisti Bu yüzden onlardan da bulunduklari mevzileri terk edenler oldu Ertesi gün safakla baslayan genel hücum sonunda Osmanli askeri sehre girmeye basladi Bu esnada Selânik halkindan bazilari, gruplar halinde Venedik kadirgalarina binmek istedilerse de bunlar, Venedikliler tarafindan gemilere alinmazlar Selânik sehrini para karsiligi alan Venedikliler, sadece sehrin ticaretini düsünüyorlardi Zira Selânik, Ege Denizi'nde ticarî mevkii parlak bir sehirdi Fakat orada barinamayacaklarini anladiklari zaman dindaslari olan Rumlari, Müslüman olan Osmanlilar'a terk etmekten çekinmemislerdi

Öyle anlasiliyor ki sehrin umumî bir hücumla alinacagi söylentileri bosu bosuna çikarilmis bir iddia degildi Zira Mart ayinin ikinci günü sato tarafindan yapilan siddetli bir hücum ve merdivenlerle üzerlerine çikilan surlarin isgali sonunda, kale kapilarinin açilmasi ile sehir zapt edildi (27 Receb 833/2 Mart 1430) Selânik'in düsmesi, Avrupa ve bilhassa Venedik'te büyük üzüntülere sebep olmustu

Selânik zapt edilince Sultan Murad, Vardar Yenicesi ile diger sehirlerden Türk aileler getirterek buraya iskân ettirir Bu politikasi ile o, sehrin Müslüman Türk hüviyeti kazanmasina çalisiyordu O, sadece iskân ile yetinmiyerek buraya yerlestirilenler için bazi imkânlar da sagliyordu Bu sebeple Aya Dimitri (Sen Dimitrios) kilisesi hariç olmak üzere diger bütün kiliseleri camiye tahvil ettirir Hammer'in ifadesine göre bazi kiliseleri de yiktirip onlarin malzemesinden sehrin ortasinda bir Türk hamami yaptirir

Böylece Müslümanlarin rahat ibadet etmeleri ve diger sosyal tesislerden istifade etmelerini saglamisti

Osmanli kaynaklan, Selânik'in kirk günlük bir kusatma sonunda zapt edildigini yazarlarsa da yabanci kaynaklarda buranin daha kisa bir sürede zaptedildigi bildirilmektedir Subat ortalarinda baslayan kusatma, 2 Mart'ta sona erdigine göre bu sürenin çok daha az oldugu anlasilmaktadir

Selânik muhasarasi devam ederken, Amiral Andrea Moceniko komutasindaki Venedik donanmasi, Gelibolu'yu zapt etmek için ugrastiysa da bunda basarili olamadigi gibi gemi bakimindan da zayiata ugradi Zira henüz emekleme durumunda bulunmasina ragmen Osmanli donanmasi, onlarin basarili olmasina ve Gelibolu'yu ele geçirmelerine engel olmustu

Amiral Moceniko'nun yerine geçen Silvestr Morisini Selânik'in intikamini almak için 1431 yilinda Çanakkale bogazinin Anadolu yakasindaki istihkamlara ani bir baskinda bulunarak ele geçirdigi muhafizlari öldürmüs, surlarini da tahrib etmisti Bundan sonra Sultan Murad ile Venedikliler arasinda Gelibolu'da bir muahede imzalanir Bu muahede ile Selânik'in Osmanlilar'a terk edildigi belgelendirilip kabul ediliyordu Dukas'in ifadesine göre Venedikliler, Egriboz adasinin Osmanlilar tarafindan zapt edilmesinden korktuklari için böyle bir baris teklifinde bulunmuslardi

Selânik'in zaptindan takriben bir buçuk sene sonra 13 Safer 835 (9 Ekim 1431)'de Yanya Osmanli topraklarina katildi Yildirim Bâyezid zamanindan beri Yunanistan'in Epir bölgesinde Latin kökenli despotlar vardi Osmanlilarin yüksek hâkimiyeti altinda bulunan ve merkezi Yanya olan Epir despotu Karlotoçi (Carlo Tocco) ölünce ogullari arasinda hâkimiyet mücadelesi bas göstermisti Bunlardan Memnon adindaki ogul, Osmanlilar'dan yardim ister Bunun üzerine Sultan Murad, Karaca Pasa komutasinda gönderdigi kuvvetler ile Memnon'a yardim edip onu arzusuna kavusturur Bununla beraber yerli Ruro halki, ogullar arasinda meydana gelen bu mücadele ile Latinlerden memnun degildir Bu yüzden aradan fazla bir zaman geçmeden Yanya halkinin ileri gelenlerinin meydana getirdigi bir heyet, o siralarda Selânik civarinda bulunan Sultan Murad'i ziyaret eder Heyet, halkin hürriyetine, örf, âdet ve ibadetlerine dokunmayacagina dair Sultan Murad'dan bir ferman aldiktan sonra sehrin anahtarlarini kendisine teslim eder Sultan Murad, Yanya'yi teslim almak için Karaca Pasa'yi görevlendirir Karaca Pasa'nin sehri teslim almasindan sonra buraya da Türkler iskân edilir

Yanya'nin baris (sulh) yolu ile alinmasi ve özellikle halkin istegiyle Osmanli idaresinin kabul edilmesi, Osmanli idare ve adaletinin, Balkan halklari üzerinde nasil iyi bir tesir meydana getirdiginin göstergesidir Kendi dindaslari olan Latinlerin zulüm ve çekismesinden bikan halk, adalet ve hak sinasliklarina güvendikleri Osmanliya baglanmayi tercih etmisti

BALKANLAR'DAKI YENI OLAYLAR

Macarlar, eskiden beri Balkanlar'daki milletlerin Osmanlilar'a karsi tavir koymalarini istiyor ve kendilerini bölge halklarinin bir çesit hâmisi kabul ediyorlardi Bu yüzden, Eflâk ve Sirbistan'in Osmanlilar'la olan baglantilarini kesmekte kakarli görünüyorlardi Durumun nezaketini bilen Osmanli devlet adamlari da buna karsi tedbir almakta gecikmiyorlardi Onun için de zaman zaman çatismalar meydana geliyordu Bu çatisma ve anlasmazliklara ilaveten bölgede iç karisikliklarda sürüp gidiyordu Devamli karisikliklara sebep olan bölgedeki olaylari Eflâk ve Sirbistan hadiseleri olmak üzere iki kisma ayirmak mümkündür

EFLÂK HÂDISELERI

Eflâk'in söhretli voyvodasi Mirça'nin ölümünden sonra bölge, senelerce sürecek olan iç karisikliklara sahne olacaktir Bu mücadeleler esnasinda voyvodalarin bazilari Macarlar, bazilari da Osmanlilar'dan yardim göreceklerdir Eflâk'taki iç mücadele Mirça'nin kardesinin çocuklari olan Dan'lilar ve Mirça'nin oglu Vlad Drakula'nin torunlari olan Drakul'lular arasinda cereyan ediyordu Bu mücadeleler sebebiyle voyvodalar makamlarini yeterince saglama alamadiklari gibi bu dönem Eflâk kaynaklari da kifayetsiz olduklari için voyvodalarin saltanat tarihlerinde karisikliklar bulunmaktadir

Mirça'nin ölümünden sonra kardesinin oglu Dan, Eflâk voyvodasi olmustu Fakat bu voyvoda, Bogdan prensinin yardimini alan Vlad Drakul tarafindan öldürülür Dan'in oglu Osmanlilar'dan yardim istedigi için kendisine yardim edildiyse de bunda iyi bir basari saglanamadi Bu yüzden bu da babasi gibi Vlad tarafindan öldürülür(1431) Vlad, bu cesareti, Macarlarin ve bilhassa Sigismond'un kendisini himaye etmesinden aliyordu Dukas ve Hammer'in ifadelerine göre Eflâk Beyi (voyvodasi) Vlad, ya insafsiz ve zâlimliginden veya Sigismond'un kendisine verdigi Dragon nisanindan dolayi Drakul (Eflâl dilinde hilekâr, Seytan) lakabi ile aniliyordu Vlad, bütün bu himayelere ragmen Sigismond'un kendisini Türklerin elinden kurtaramayacagini düsünerek rakiplerine galip gelmekle birlikte Osmanlilar'a da sokularak görünüste onlara olan bagliligini göstermek istiyordu Filhakika Vlad Drakul, Osmanli hükümdarinin, Karaman seferine hareket edecegi esnada bizzat Bursa'ya kadar gelerek bagliligini arz ve Sultan Murad'in Macaristan'a yapacagi seferlerde kendisine her türlü kolayligi gösterecegini vaad ettigi gibi böyle bir seferde Osmanli ordusuna klavuzluk edecegini de taahhud eder Bu arz-i ubûdiyetten memnun olan Sultan Murad, onu tekrar ülkesine gönderir

Büyük bir idarî ve diplomatik tecrübeye sahip olan Osmanli devlet erkâni, Vlad'in iki yüzlülügünü çok iyi biliyordu Bu sebeple onun Macarlarla olan münasebetlerini bozmak için ayni sene (1432), yanina asker vererek onu Transilvanya'ya akin yapmaya memur eder Bu sekilde, Vlad Drakul vasitasiyle Macarlara büyük bir darbe indiren Sultan Murad, bilahare Macarlarla dostlugu yenilemek ister Zira Sultan Murad, Macaristan ile dostça münasebetlerin faydali olacagini düsünür Bu sebeple Imparatorun bulundugu Bâl sehrine tantanali bir elçilik heyeti gönderir Sigismond, heyeti Bas kilisede ve bütün hükümdarlik alametleri üzerinde bulundugu halde kabul eder Bu elçilik erkânindan on iki kisi ilerleyerek Imparatora altin sikkelerle dolu on iki altin kupa, bir takimi sirma islemeli, bir takimi da kiymetli taslarla süslü ipekli elbiseler sunar Böylece mütareke yenilendikten sonra Sigismond, Sultan Murad'in elçilerini gayet sahane bir surette taltifederek birçok hediyelerle Padisahlarina gönderir (Kasim 1433)

SIRBISTAN HÂDISELERI

Eflâk voyvodasi Vlad Drakul gibi Sirp despotu Jorj Brankoviç te Macarlara dayanip onlardan yararlanmak istiyordu Zaten Macarlar da Sirp despotunu Osmanlilar aleyhine tesvikten geri kalmiyorlardi Sirbistan'in iki önemli sehrinden Belgrad'in Macarlar, Güvercinlik'in de Osmanlilar elinde bulunmasindan dolayi her iki devletin Sirbistan üzerindeki dikkatleri daha fazla hassasiyet kazanmisti Sirp despotunun Osmanli Devleti'ne sadik görünmesine ragmen el altindan da Osmanlilar'in aleyhindeki bazi hareketleri, Üsküp Sancak Beyi Ishak Bey tarafindan haber alinip merkeze bildirildiginden, onun komutasindaki bir ordu ile Sirbistan içlerine dogru bir akin yapilir Bu akinla, Sirp despotunun Macarlarla olan alâkasini kesmek ve Osmanlilar'a olan bagliligini güçlendirme hedeflenmisti

Ishak Bey komutasindaki Osmanli ordusunun Sirbistan ortalarina kadar bir akin yapmasi, Sirp despotu Brankoviç'i telaslandirir Bu yüzden Macarlarla olan münasebetlerini kesmeyi ve kizi Marya (Mara)'yi Osmanli hükümdarina zevce olarak vermeyi kabul ederek barisi saglayabildi Sarica Pasa, Osmanlilara olan baglilik yeminini ettirmek ve padisahin nisanlisini getirmek üzere Jorj Brankoviç'in sarayina gider Bununla beraber yine ayni sene (1433) içinde, Evrenoszâde Ali Bey'in Macaristan'a yaptigi bir akinda basarili olamamasi, Brankoviç'i yeniden Macarlarla münasebetlerini gelistirmeye yöneltir Hatta kizini padisaha nisanlamis olmasina ragmen onun henüz küçük oldugunu ileri sürerek dügünün yapilmasini da tehir eder

Iki yüzlü harekette Eflâk voyvodasindan da usta davranan Jorj Brankoviç, Macar Krali Sigismond ile birlikte Karamanoglu Ibrahim Bey'le gizlice anlasarak onu, Osmanlilar aleyhine kiskirtmaya ve bir takim faaliyetlerde bulunmaya sevkeder Bundan cesaret alan Ibrahim Bey, Osmanli ülkesine saldiracak ve bazi yerleri ele geçirecektir Fakat ileride de bahs edilecegi gibi Sultan Murad, Karamanoglu Ibrahim Bey'in hakkindan geldikten sonra tekrar Rumeliye dönecektir Durumun kendi aleyhindeki vehametini görmekte gecikmeyen Brankoviç, padisahin hiddetini teskin ile dikkatini baska seyler üzerine çekebilmek için kizi Mara'yi aldirmasi istirhaminda bulunacaktir Sultan Murad, pasalarini toplayip kendileri ile bu durumu görüsünce pasalar "almak gerek sultanim" demislerdi Bunun üzerine sultan da "tedarik neyse edin" diyerek Kizlaragasi Reyhan Aga ve Oruç Bey ile Sirp sinirlari üzerinde toplanmis olan askerin komutani Ishak Bey'in esini gelini almak üzere bir heyetle Üsküp'e, oradan da Semendire'ye gönderir Âsikpasazâde hadiseyi su ifadelerle nakl eder:

"Bir kaç günlük yol kalinca Vilk oglu, kâfir beylerinin hatunlarini karsi gönderdi Acayip konukluklar eyledi Gayet iyi tazimle Semendire'ye getirdiler Onda dahi nihayetsiz konukluklar etti Çeyizinin hesabini yazmislar Defterini Özbek Aga'ya verdiler Vilk oglu demis ki: "Ben çeyizi kizima vermedim, Hünkâra verdim, dilerse bu câriyesine versin, dilerse gayri câriyesine versin" Elhasil kizi Edirne'ye getirdiler hünkâr kendine dügün etmedi "Bir sipahi kâfirin kizina ne dügün gerek" dedi Ve her ne kim Vilk oglu dedi, onu Hünkâr'a dediler Hünkâr eder "Benim câriyelerime verecegim yok mudur ki onun kizinin çeyizini vereyin" dedi Hiç nesne kabul etmedi Geri çeyizini ol kiza verdi Bir sehl zaman durdu, Bursa'ya gönderdi Isfendiyar kizi dahi Bursa'da idi, onu Edirne'ye getirdi"

Jorj Brankoviç, mutad merasimle, kizini Osmanli sarayina götürmek üzere gelen heyete teslim eder Edirne'ye gelen Mara oradan da Bursa'ya gönderilir

Sultan Murad, kizi Mara'yi Edirne'ye göndermis olan Jorj Brankoviç'e pek güvenemiyordu Bu sebeple Sirp despotu ile Eflâk voyvodasinin Macarlar'la arasini iyice açarak kendisine baglanmalarini saglamak için Macaristan harekâtina katilmalarini emr eder Padisahin emri geregince Jorj Brankoviç ve Vlad Drakul 1438'deki Macaristan akinina katilirlar Her iki hükümdarin Evrenoszâde Ali Bey komutasindaki akinci kuvvetlerine iltihaklarini müteakip Demirkapi üzerinden Tuna nehri âsilir Birbuçuk ay kadar süren akinlar esnasinda, Transilvanya'da bazi sehirler zapt ve kaleler de tahrib edilir Bu akinlar esnasinda birçok ganimet elde edilir

Sultan Murad, 1438 kisinda Brankoviç'in kizi Mara ile evlendi Bununla beraber Sirbistan hududundaki Türk kuvvetlerinin komutani olan Ishak Bey'den aldigi raporlar, kayinpederine itimad edilemeyecegini gösteren delillerle dolu idi Sultan Murad, müstereken icra edilen Transilvanya akinina ragmen Macarlarla aralarinin açilmadigini görünce, Sirbistan problemine kesin bir çözüm getirme kararma varir Buna göre Karamanoglu'nu tahrik edenlerden birisi daha bütünüyle ortadan kalkacakti

Sultan Murad, Brankoviç'in, Semendire'nin anahtarlari ile birlikte Edirne'ye gelmesini emr eder Brankoviç, itaat edecek yerde, büyük oglu Greguar'i Semendire'nin tahkim ve müdafaasina memur eder Kendisi de diger oglu Lazar'i yanina alarak Sigismond'a halef olan Albert'e siginir

Sultan Murad, Brankoviç gibi Eflâk Voyvodasini da davet etmisti

Voyvoda Drakul, Jorj Brankoviç'i taklid etmeyerek padisahin dâvetine icabet eder Vlad Drakul, ordugâha gelince yakalanarak Edirne'ye gönderilir Edirne'den de Gelibolu'ya yollanarak haps edildiyse de iki oglunu rehin olarak birakmayi kabul ettiginden hapiste uzun süre tutulmayarak serbest birakildi Vlad Drakul ülkesine dönerek yine eski makamina geçer

Sultan Murad, Sirbistan isini kesin bir sonuca baglamak için Semendire üzerine kuvvet sevk eder Brankoviç'in oglu tarafindan müdafaa edilen Semendire, üç ay müddetle kusatilir Bu esnada, Sirbistan islerini çok iyi bilen Ishak Bey, hacdan dönünce kusatmanin siddeti artirilir Bu siddetli kusatmaya tahammül edemeyen Semendire, 1439 yilinda teslim olur Asikpasazâde, sehrin fethinden hemen sonra onun Müslüman Türk sehri haline getirilmesi için kadi tayin edildigini, Cuma namazinin kilindigini ve hisarina asker kondugunu yazar Sehri müdafaa edenlerle birlikte esir düsen Greguar, daha önce rehine olarak Edirne'ye gönderilmis bulunan kardesi Stefan ile birlikte Tokat'a yollanarak hapsedilir

Semendire muhasarasi devam ederken bir Macar ordusu sehrin imdadina geldiyse de Ishak Bey ile Timurtas Pasaoglu Osman Çelebi tarafindan maglub edildikten baska Macaristan'a da akinlar düzenlendi Osmanlilar bu sefer esnasinda pek çok esir ve ganimet aldilar Seferde bizzat bulunmus olan tarihçi Âsikpasazâde, "esirlerin sayisinin çok fazla oldugunu, kendisinin bile bes esir satin aldigini, esirlerin fazlaligi sebebiyle fiyatlarinin düstügünü, hatta bir askerin, güzel bir cariyeyi bir çift çizme ile mübadele (degistirdigini) ettigini" yazar

Sultan Murad, bu sefer esnasinda, eteklerinde kuruldugu dagin madenlerinin çoklugundan dolayi "Sehirler anasi" diye adlandirilan Novaberda'yi bizzat kendisi yeniden feth ederek ele geçirdi (1439) Böylece Sirbistan'in diger sehir ve yerleri de zapt edilmis oluyordu Novaberda, daha önce zapt edilmis ise de fetret döneminde tekrar Sirplara iade edilmisti Maden ocaklari ile meshur olan Novaberda, asirlarca Osmanli ordusunun mermi ihtiyacini kullanmada hizmet görmüstü

Sirbistan'a karsi yapilan hareket, Bosna Krali Tvartko'yu korkuttugundan, Osmanli hazinesine daha önce vermekte oldugu yirmi bin duka altini yirmi bes bine çikarmisti

Alıntı Yaparak Cevapla