Konu
:
Seleciler Çığırtkanlar Sakalar Kemankeşler
Yalnız Mesajı Göster
Seleciler Çığırtkanlar Sakalar Kemankeşler
07-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Seleciler Çığırtkanlar Sakalar Kemankeşler
Seleciler-Çığırtkanlar-Sakalar- Kemankeşler-Resimleri-Seleciler-Çığırtkanlar-Sakalar- Kemankeşler Hakkında
Seleciler
Yünden hırkaları, ellerinde alemleri, başlarında hasırdan destarları olan dilenciler 16
ve 17
yüzyıl Osmanlısı’nda yedi bin taneydi
O yıllarda bakacak kimsesi olmayan, bir iş yapamayacak kimselere “cer kağıdı” denilen dilenme ruhsatı verilirdi
Ruhsatı olmayanın dilenme izni yoktu
Ancak bunu pek önemseyen yoktu
Bunun için Tanzimattan önce hepsini kontrol altına almak amacıyla bir esnaf zümresi kabul edildi
Eyüp Camii merkez kabul edilerek “Seele Kethüdalığı” adıyla bir kahyalığa bağlandı
çığırtkanlar
Herhangi bir şey üzerine ilgi toplamak, müşteri çekmek için yüksek sesle bağırtılan adamlardı
İstanbul’da çarşı Pazar boylarında kendilerine mahsus edebiyatı olan bir tabakaydı
Sokaklarda seyyar dolaşan satıcıların her birinde bir çığırtan çalışması zorunlu gibiydi
Bunların başında da Mahmutpaşa çarşısı ve Büyük Kapalıçarşı dükkanlarının çığırtkanları geliyordu
Sakalar
Eski İstanbul evlerinde su ihtiyacı çeşitli şekillerde karşılanırdı
En basit çözüm tabii ki her evin yakınındaki çeşmelerdi
Fakat onlarda çok kalabalık olurdu
Böylece saka loncası, evlere para karşılığında su taşıyan kişileri bir araya getirdi
Bu 19
yüzyılın sonuna kadar devam etti
Saka, her gün bıraktığı kırba sayısı kadar evin kapısının kenarına tebeşirle işaret koyardı
Ay sonunda da paralarını toplardı
Fakat hemen hemen her ay müşteriyle saka arasında para toplama zamanı gelince kavga çıkardı
Bazı kesimlerse sakalardan şikayetçiydi çünkü sakalar bazı çeşmeleri kendi mülkleriymiş gibi kullanır buradan su aldıktan sonra çeşmenin suyunu da kesip giderlerdi
Kemankeşler
Ok, Türkler’in savaşta en büyük silahları, okçuluk da barışta en büyük sporlarıydı
Türk boyları dünyanın dört bir yanına dağılırken ok ve yayı da beraberlerinde götürürdü
Osmanoğulları da fethettikleri her diyarda bir okmeydanı inşa ederlerdi
Fetihten sonra İstanbul’da da bir okmeydanı kuruldu
II
Bayezid döneminde buraya bir de okçular tekkesi yapıldı
Tekkede toplantı ve idman salonlarının yanı sıra hocalar için özel daireler, kemankeş denilen okçulara ücretsiz yemek dağıtan bir aşevi vardı
Ancak okmeydanında ok savurmak için okçu lisansı sayılan “kabze” alınması şarttı
Bunun için 900 gez (596 m) mesafeye ok düşürmek gerekiyordu
alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul