Yalnız Mesajı Göster

Türkiye De Masonluk

Eski 07-25-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiye De Masonluk



Masonların Dine Karşı Savaşı


Kitabın önceki bölümlerinde incelediğimiz gibi, masonluk, dine ve dini kurumlara karşı cephe alan bir geleneğin temsilcisidir Tapınak Şövalyeleri, Hıristiyanlık'tan çıktıktan ve sapkın bir öğretiye kapıldıktan sonra Hıristiyanlarla tarihsel bir mücadele içine girmiştir Avrupa'da asırlar boyunca dine karşı yürütülen mücadelede, öncülüğü Tapınakçıların mirasçısı olan masonlar yapmıştır Türkiye'de de masonluk, pozitivist ve materyalist fikirleri kitlelere empoze eden ve dindarlara karşı düşmanlık körükleyen bir örgüt olarak işlev görmüştür

Türk masonlarının kendi metinlerine baktığımızda, dine karşı olan bu garip husumetlerinin ve bundan kaynaklanan eylem planlarının ifadeleri ile karşılaşırız Örneğin Mason Mahfili'nin yayınlarındaki bir ifadede, "medreseler ve minareler yıkılmadıkça, yani skolastik düşünceler, dogmatik inanışlar ortadan kalkmadıkça, fikirlerdeki esaret, vicdanlardaki ızdırap kalkmayacaktır" denmektedir78 Dini kurumların masonları ne kadar rahatsız ettiği ise, Üstad-ı Azam Haydar Ali Kermen'in aşağıdaki ifadelerinden anlaşılacaktır:
Nasıl ki Milli Meclis'te, hiç münasebet almadığı halde caminin sıralarından yükselen ezan sesi "ben yaşıyorum, ölmedim, ölmeyeceğim" diyen onun 'essela'sından başka bir şey midir? Memleket aydınlarının kulaklarını tırmalayan bu ses, hepimizin ikaz ve basiret görevini ihtar eden bir hatırlatmadır79

Görüldüğü gibi ezan sesi masonların "kulaklarını tırmalamakta" ve onlarca masonik görevlerini hatırlatan bir uyarı gibi algılanmaktadır "Ben ölmedim, ölmeyeceğim" diyen dinin susturulmasını masonlar en büyük görev olarak kabul etmişlerdir
Masonlar din ahlakının yaşanmasını engellemek için çeşitli yöntemler kullanırlar Halkevleri veya Köy Enstitüleri gibi kurumlar bu yöntemlerin sadece biridir Bir başka yöntem, masonların kontrolündeki medya kuruluşları yoluyla dine ve dini değerlere karşı yürütülen aleyhte propagandadır

Mason yazarların kitapları bir başka önemli yöntemdir Abdullah Cevdet ile başlayan bu gelenek, Cumhuriyet döneminde Cemil Sena Ongun veya Orhan Hançerlioğlu gibi en üst derecelere ulaşmış üstad masonlar tarafından sürdürülmüştür Cemil Sena Ongun'un Hz Muhammed'in Felsefesi adlı kitabında, İslam'ın (tenzih ederiz) güya peygamberimizin bir icadı olduğu iddiası üstü kapalı ama çok ısrarlı şekilde dile getirilir Büyük Üstad Orhan Hançerlioğlu ise, Toplumbilim Sözlüğü, İslam İnançları Sözlüğü gibi, pek çok üniversitede kaynak olarak okutulan kitaplarında yine ateist ve din-dışı bir propaganda yürütmüş, dindarlara karşı asılsız suçlama ve iftiralar dile getirmiştir Bu gibi mason teorisyenler, ateizmi ve materyalist felsefeyi "bilimsellik" zanneden, din-dışı bir dünya görüşüne sahip olarak "ilerici" olduklarını sanan, Darwin'in evrim teorisine adeta bir din gibi inanan ve tüm bu cehaletlerin içinde yaşarken de kendisini çok akıllı ve kültürlü sanan bireyler yetiştirmişlerdir
Masonluk Türk milletini bu şekilde inançlarından koparmaya çalışırken, dindarlara karşı da yoğun bir baskı politikası organize etmiştir Bir loca kitapçığında yer alan aşağıdaki ifade, bu konuda oldukça açıklayıcıdır:
Toplumumuzda İslam medeniyetinden kalma ve onu medeniyete bağlamaya çalışan gizli kuvvetler vardır Bunun varlığını kabul etmekten kaçınmak lazımdır Ama onu ezecek tedbirleri düşünmek ve uygulamak şarttır80

Dindarları ezmeye yönelik bu "masonik tedbirler"; geçmiş yüzyıl içinde Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hamdi, İskilipli Atıf Hoca, Bediüzzaman Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan gibi büyük İslam alimlerine yapılan baskıların da perde arkasını oluşturmaktadır Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerinde bu gerçeğe atıfta bulunan bazı kısımlar da vardır Bediüzzaman, Nur Risaleleri'nin değişik yerlerinde, masonluğun dine karşı olan düşmanlıklarını şöyle vurgular:
Şimdi anlaşıldı ki, millet, vatan ve İslamiyete en dehşetli zarar veren komünistlik, masonluk ve dinsizliktir81
Çünkü masonluk, komünistlik, dinsizlik doğrudan doğruya anarşistliği doğurur Ve bu dehşetli duruma karşı ancak ve ancak Hakikat-i Kuraniye etrafında İttihad-ı İslam dayanabilir82

Bir başka yerde Bediüzzaman, masonların din düşmanlığını şu şekilde ifade eder:
Bin yıllık Müslüman Türk'ün manevi bağlarını koparıp onu başka bir yola sürüklemek isteyen bir güruh şöyle diyor: "Biz artık Allah'ı hayat gayesi olarak tanımayacağız Biz bir gaye yarattık; o gaye Allah değil beşeriyettir"83
Mason ritüellerini incelediğimizde Bediüzzaman'ın dikkat çektiği "biz artık Allah'ı hayat gayesi olarak tanımayacağız Biz bir gaye yarattık; O gaye Allah değil beşeriyettir" ifadesinin, 1923 yılında yayınlanan Meşrik-i Azam İçtimai Zabıtları adlı masonik dergide yayınlandığı görülür Yani, Bediüzzaman'ın "Türk'ün manevi bağlarını koparıp onu başka bir yola sürüklemek isteyen güruh" derken kasdettiği kişiler, "seküler hümanizm" dinine inanan masonlardır
Bediüzzaman, Risale-i Nur'da masonların kendisine olan özel düşmanlıklarını da ifade etmiştir Bu büyük alime yapılan haksız baskı ve zulümlerde masonların büyük rolü vardır:
Burada bir günde çektiğim sıkıntı ve azabı, Eskişehir'de bir ayda çekmezdim Dehşetli masonlar, insafsız bir masonu bana musallat etmişler, ta ki hiddetimden ve işkencelerine karşı "artık yeter" dememden bir bahane bulup, zalimane tecavüzlerine bir sebep göstererek yalanlarını gizlesinler84


Tapınakçı-mason örgütlenmesinin bir diğer önemli yönü ise, daha önceki bölümlerde incelediğimiz gibi, siyasi ve ekonomik menfaatlere yönelik illegal faaliyetlerdir Türkiye'deki masonluk, bu konuda da yabancı biraderleriyle uyum içindedir

Alıntı Yaparak Cevapla