Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Türkçe Lügat

Eski 07-25-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Türkçe Lügat



ASHÂB-I SUFFA Suffa ehli Bunlar, Hz Peygamberin (ASM) mescidine bitişik üstü örtülü, etrafı açık bir yerde otururlardı ve orada yaşarlardı Bu zatların yaşayışları ve hâlleri din hizmeti, hayatı bakımından büyük değer taşımaktadır Bütün hayatları Peygamberimiz'in (ASM) yanında bulunarak Kur'ânın en yüksek derslerini alır, öğrenirler ve öğretirlerdi İslâmiyeti öğrenmek, öğretmek ve yaymak için her türlü şahsi menfaatlerini terkederek tam bir İslâm fedaisi olarak yaşarlardı Bunlar evlenmezler ve dünya işleriyle uğraşmazlardı Ashab-ı Suffa'nın bu hizmetleri sebebiyle ve bu çok büyük fedakârlıkları vesilesiyle İslâmiyet az zamanda çok yayılmış ve kökleşmiştir Peygamberimiz'in (ASM) hadis-i şerifleri mükemmel bir şekilde muhafaza altına alınmış ve zamanımıza kadar hatta kıyamete kadar sağlam bir şekilde devam etmesi sağlanmıştırBu Ehl-i Suffa'nın ahvâli Kur'an-ı Kerim hizmetine ilk ve en mühim başlangıç olduğu ve herkese büyük ibret ve ders teşkil edeceği için, Sahih-i Buhâri Tercemesi Yedinci Cildinin 62 ve 63 üncü sahifelerindeki alâkalı kısmı naklediyoruz: "Suffa, Kamus Müterciminin dediği gibi ve hepimizin bildiği veçhile, eski yerlerdeki "sed", "seki" gibi yüksekçe eyvana denir Lisanımızda tahrifle "sofa" tâbir olunur Ehl-i suffa buna izâfe edilmiştir Ashâb-ı Suffa; aileden cüdâ, gaile-i dünyeviyeden âzâde ve bütün mânası ile feragatkâr bir hayata mâlik olan bir zümre-i mübârekenin ekseri vakitleri Resül-i Ekremin (ASM) huzurunda geçerdi Dâima Resul-i Ekrem'den (ASM) ahz-ı feyz ederlerdi Taraf-ı Peygamberiden tâyin buyurulan muallimler mârifetiyle de kendilerine Kur'ân tâlim edilirdi Bunlardan yetişenler müslüman olan kabilelere tâlim-i Kur'ân için gönderilirdi Bu cihetle bunlara "Kurrâ" denilirdi Bu suffaya da "Darul-Kurrâ" demek en münâsib bir isimdir Nur-u Kur'an'ın "lemhat-ül basar" denilebilecek derecede az bir zaman zarfında âfâk-ı âleme intişar etmesi, bu ilim ocağının yetiştirdiği güzideler sâyesinde müyesser olmuştur Mütevâzi ve fakat çok feyyaz olan dörtyüz, beşyüz raddesinde dâimâ Kur'ân ile, icâbında gazâ ile meşgul olan bir irfân-ı Kur'ân ordusu bulunuyordu İçlerinden teehhül edenler kadro haricine çıkardı Fakat, yenileri ile ikmal edilirdi Burası bütün mânası ile leyli ve meccâni bir dâr-ul-ilim idi Müdâvimleri ne ticaretle, ne bir san'at ve harâsetle iştigal etmezdi Maişetleri taraf-ı risâlet-penâhiden ve ağniyâ-ı ashâb tarafından te'min edilirdi Bu hakikatı, Ehl-i Suffa'nın mübarek simâlarından birisi olan Ebu Hureyre (RA) kendisinin çok hadis rivâvet ettiğinden şikâyet edenlere karşı verdiği şu müskit cevabında pek güzel ifâde etmiştir: "Benim kesret-i rivâyetim çok görülmesin; muhacir kardeşlerimiz çarşıdaki, pazardaki ticaretleri ile, "Ensar" kardeşlerimiz de tarlalardaki, bahçelerdeki ziraatleri ile meşgul bulundukları sırada, Ebu Hureyre, Peygamberin (ASM) mübârek nasihatlerini hıfzediyordu" demiştiResul-i Ekrem (ASM) Ashâb-ı Suffa'nın maişeti ile, tâlim ve terbiyesi ile pek yakından alâkadar olurdu Hattâ saadet-hâneleri ihtiyacatı ile ikinci derecede meşgul bulunurdu Bir kerre Hz Fâtıma (RA) el değirmeni ile un öğütmekten usandığından şikâyet ederek bir hizmetçi istediğinde, Resül-i Ekrem (ASM) - "Kızım! Sen ne söylüyorsun? Henüz Ehl-i Suffa'nın maişetini yoluna koyamadım" buyurmuştuResul-i Ekrem'in (ASM) hiç bir mev'izaları, hiç bir hitâbeleri yoktur ki, bunun irâdı sırasında Ashâb-ı Suffa orada hazır bulunmasın, dinleyip, hıfzederek diğer ashâba nakletmesin Bu suretle ahkâm-ı İslâmiyyenin hıfz ve naklinde Ehl-i suffanın pek müstesna te'sirleri görülmüştürİçlerinde Ebu Hureyre (RA) gibi müstesnâlar yetiştiği gibi, ilmi varlık göstermiyenler de vardı Fakat, hangi türlü tedris gösterilebilir ki, umumi surette böyle sihir-âmiz bir feyz verebilmiş olsun"Hak Dini Kur'ân Dili Cilt 2, sahife: 939, 940, 941 de de şu izahat vardır:"Bir gün Resul-i Ekrem (ASM) Ashâb-ı Suffa'nın başlarında durmuş, hallerini nazar-ı tetkikten geçirmişti Fakirliklerini, çekmekte oldukları zahmetlerini gördü ve kalblerini tatyib edip onlara buyurdu ki: - "Ey Ashâb-ı Suffa! Sizlere müjdeler olsun ki; her kim şu sizin bulunduğunuz hâl-ı sıfâtta ve bulunduğu halden râzı olarak bana mülâki olursa, o benim refiklerimdendir "
Alıntı Yaparak Cevapla