Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Türkçe Lügat
ASHÂB-I SUYÛF Bizzat harbe iştirak edip kılıçları ile cihad edenler
ASHÂB-ÜŞ-ŞİMÂL Amel defterleri sol taraflarından verilecek olan cehennemlik kimseler Solcular
ASHÂB-I ŞUHÛD (Bak: Ehl-i Şuhûd)
ASHÂB-I TAHRİC (Bak: Tahric)
ASHÂB-I UHDÛD Cenab-ı Hakka imân ve itâat edenleri çukurlara doldurup yakan veya sopa ile döven, fir'avn gibi zâlim kimseler
ASHÂB-I YEMİN Ahid ve yeminlerinde sebât edenler Kendi kazançlarından ziyâde Cenab-ı Hakk'ın lütuf ve ikrâmına kavuşacakları ümid edilenler Allah'a itâatleri ve amelleri iyi olup ahirette amel defterleri sağ taraftan verilecek olanlar Sağcılar Mukaddesatçılar Kur'an ve İmân yolunda Allah (C C ) için çalışanlar ve bunlara taraftar olanlar Sağlam ve helâl dâiresinde çalışan kimseler Cennetlik olanlar
ASHAME Peygamberimizin zamanında Müslümanlığı kabul eden Habeş Necaşisinin ismi
ASHAR Saçı kızıl adam Kırmızı tüylü hayvan
ASHAR (Sıhr C ) Evlenme neticesinde akraba olan erkekler (Kayınbiraderler, kayınpederler, güveyler )
ASHEB Tüyünün üstü kızıl, içi beyaz olan deve
ASIF(E) (C : Asıfât) Şiddetli rüzgâr, sert fırtına (Bak: Asf)
ASIFAT (Asf C ) şiddetli rüzgârlar
ASIL (Bak: Asl)
ASIM Kendisini günahlardan men'edip pâk ve ismetli tutan, koruyan, men'eden
ASIMA Medine şehrinin diğer bir ismi
ASIR (Bak: Asr)
ASİ Uygun, elverişli
ASİ Çok isyan eden, çok isyancı
ÂSİ İsyan eden Emirlere itâat etmeyen * Günah işleyen * Meşru idâreyi tanımayıp baş kaldıran
ÂSÎ Hurma salkımı
ÂSİ Doktor, cerrah, tabib * f Kederli, hüzünlü
ASİB Dolmuş bağırsak * Katı nesne, şedid * Şiddetli sıcak, çok sıcaklık * Talihsizlik
ASİB Dağ, cebel * Kuyruğun bittiği yere "asib-ü zeneb" derler
ÂSİB f Musibet, belâ, âfet, felâket * Çarpışma
ASİB-İ RÜZGAR Zamanın belâsı
ASİB-RESAN f Zarar veren, musibete atan, belâya düşüren, felâkete sevkeden
ASİD Başında bir zahmet olup boynunu döndüremeyen ve eğilemeyen, burnundan sümüğü akan deve
ASİDE Bulamaç adı verilen yemek
ASİF (C : Usefâ) Para ile tutulan işçi, yevmiyeci, gündelikçi
ASİFE Buğday ve arpa başağını örten yapraklar
ÂSİL (C : Avâsil-Usûl) Kovandan bal alan kişi * Yürürken aceleden yele yele yürüyen kimse
ASİL Esas Yedek olmayan * Köklü * Edebli, soylu * Fık: Muamelâtta kendi nâmına hareket eden * Akşam vakti * Ölüm, mevt
ASİLÂNE f Asil olanlara yakışır şekilde Asil ve neseb sahibine lâyık
ASİLE (C : Asâil) Bir şeyin tamamı, bütünü * Öğleden sonranın son kısmı, akşam üzeri * Ölüm, mevt
ASİL-ZADE f Sülâlesi ve ailesi görgülü, temiz ve asil olan
ASİL-ZÂDEGÂN (Asil-zâde C ) Asilzâdeler, soylu kişiler
ASİM Engel, mâni, muhafaza eden
ASİM Günahkâr Günah işleyen
ASİME f Akılsız, şaşkın, sersem
ASİME-GÎ f Akılsızlık, şaşkınlık, sersemlik
ASİME-SÂR f Kafası karışık
ÂSİN Pis kokulu Bozulup kokan su
ÂSİR Bir efsaneyi rivayet eden
ASÎR Üsâre Özsu * Bir maddenin sıkılmış suyu * Suyu alınmak için sıkılmış şey
ÂSİR Ayağı kayan
ASİR Ağır Zor Güç Müşkül Düşvâr
ASİR Karmakarışık * Bitişik komşu
ASİR(E) Üzüm ve benzeri şeyleri şıra yapmak veya yağını almak için sıkan
ASİRE Üzerine bir yıl geçtiği hâlde hâmile olmayan dişi deve
ASİRE (C : Asirât) Hayvanın ayağının arasına takılan köstek
ASÎRE Cibre, posa
ASİSTAN Fr Profesör veya hekim yardımcısı
ASİT Fr Terkibindeki hidrojenin yerine element alarak tuz meydana gelmesine sebep olan ve mavi turnusolü kırmızıya çevirmek hâsiyetinde hidrojenli birleşik hamız
ÂSİTAN f Kapı eşiği * Dergâh * Tekke
ÂSİVEN f Şaşkın, sersem, aklı dağınık
ÂSİYÂ f Su değirmeni
ASİYÂ-BÂN f Değirmenci, değirmen sahibi
ASİYÂ-GER f Değirmen yapan, değirmenci
ASİYÂ-SENG f Değirmentaşı
ÂSİYE Kederli, hüzünlü kadın * Sütun, kolon, direk * Hz Musa'yı (A S ) Nil nehrinden çıkararak büyütüp yetiştiren kadın Firavunun zevcesinin ismi
ASK Lâzım olmak, lüzumlu olmak
ASKA' Atların ve kuşların başının ortasında beyazlık olanı * Kanarya kuşu
ASKÂ' (Suk C ) Çeşme duvarlarının bölmeleri * Bölgeler
ASKABE Küçük salkım
ASKALÂN Şam diyârında bir şehrin adı ("Arûs-üş Şam" da derler )
ASKALE Serap fazla olmak
ASKAR Üzüm şırası
ASKAT (Uydurukça kelimedir ) (Bak: Vâhid-i kıyasî)
ASKER (C : Asakir) Devlet ve memleketin muhafazası için ücretli veya ücretsiz olarak veya kur'a ile toplanarak hazır bulundurulan ve resmi elbise giyen silahlı adamlar topluluğu Er, leşker, nefer
ASKER f Devredici, seyyar
ASKERE Şiddet * Asker hazırlamak
ASKER-GÂH f Asker kampı, askeriyeye ait kamp
ASKERÎ Askere veya askerliğe ait, askere mahsus
ASKUL (C : Asâkil) Beyaz, büyük mantar
ASL Yelmek Seğirtmek
ASL Temel, esas, kök Bidâyet Mebde', dip, hakikat Hâlis, sâfi Haseb ve neseb Soy sop Zâten, en ziyâde
ASL-I MEYYİT Huk: Ölen kimsenin babası, babasının babası ve ilh  
ASLA' Başının tepesinde ve önünde kıl olmayan * Küçük başlı
ASLA Hiçbir zaman
ASLÂB (Sulb C ) Sulbler, beller
ASLÂD Sert, katı ve düz (Çakmak taşı hakkında) Ateşsiz * Cimri, hasis, pinti
ASLAH Kulağı hiç işitmeyen
ASLAH En sâlih Daha sâlih
ASLAHAKELLAH Allah seni ıslâh etsin (meâlinde duâ)
ASLAH TARİK En selâmetli tarz En salih usul, yol
ASLAT Koyu, sahin
ASLEKA Serabın fazla olması
ASLEM Kulağı kesik olan, kesik kulaklı
ASLEN Kök veya soy bakımından, aslında, esasında; temelden, kökten
ASLÎ Asla aid ve müteallik
ASLİYYET Asl'ın hususiyeti ve hâli Hususilik, mümtaziyet, seçkinlik * Başka şeyler karışmamış olan bir şeyin ilk hali
ASL Ü ESAS Gerçek, doğru
ASM Sargı * Kırılmış kemiğe bağlanan ağaç
ASMÂ Ön ayağı beyaz olan dişi koyun
ASMA' Küçük kulaklı * Zeki kimse
ASMA Elleri veya bacakları eğri olan
ASMA' Uyanık ve gözü açık (adam) * Keskin (kılınç)
ASMAH Çok cesur, pek kahraman
ASMAÎ Arapların şöhret bulmuş şairi
ASMAN f Gökyüzü, sema
ASMANE f Dam, tavan, kubbe
ASMAN-GÛN f Gök mavisi
ASMANÎ (C : Asmâniyân) f Gökyüzüne, aya, güneşe mensub * Açık mavi
ASMANÎ ÂHEN f Yıldırım
ASMAR f Mersin ağacı
ASMENDE Şaşkın, alık, dalgın Hile ile kandıran, hileci
ASMIHA (Sımah C ) Kulak kanalları
ASNIM (Sanem C ) Putlar * Sevgililer
ASPİRATÖR Fr Hava emme cihazı
ASR Muttali olmak Gözcülük etmek
ASR (C : Evâsır) Kırmak * Hapsetmek
ASR (Asır) Bir devrelik zaman * İkindi vakti * Zamanın bir cüz'ü * Konuşan kimselerin başkaları ile beraber yaşadığı müddet * Yüz yıl * Eskiden bazılarınca kırk, elli veya altmış yıllık müddet * İnsanın ortalama yaşayış zamanı * Gece ve gündüzden her biri * Birisinin aşireti * Men'etmek * Suyunu çıkarmak için bir şeyi sıkmak
ASR-I ÂHİR Son asır, son devir
ASR-I CAHİLİYYET Cahiliyyet asrı Cahiliyyet devresi * Arabistan'da İslâmiyet'ten önceki putperestlik ve vahşet devri
ASR-I EHÎR Son asır
ASR-I EVVEL İlk asır * Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendisinin bir misli daha uzadığı zamandan başlayıp, iki misli uzayıncaya kadar süren ikindi vaktidir (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur )
ASR-I HÂZIR Şimdiki asır, yeni zaman
ASR-I SAÂDET Peygamberimiz Hz Muhammed'in (A S M ) peygamber olarak dünyada bulunduğu devir (Bu sıdk ve kizb; küfür ve iman kadar birbirinden uzak Asr-ı Saadet'te sıdk vâsıtasıyla Muhammed'in (A S M ) âlâ-yı illiyyine çıkması ve o sıdk anahtarıyla hakaik-ı imaniye ve hakaik-ı kâinat hazinesi açılması sırrıyla, içtimaiyat-ı beşeriye çarşısında sıdk, en revaçlı bir mal ve satın alınacak en kıymetli bir ' hükmüne geçmiş Ve kizb vasıtasıyla Müseylime-i Kezzâbın emsâli, esfel-i sâfiline sukut etmiş Ve kizb o zamanda küfriyat ve hurafatın anahtarı olduğunu o inkılâb-ı azîm gösterdiğinden, kâinat çarşısında en fena, en pis bir mal olup; o malı satın almak değil; herkes nefret etmesi hükmüne geçen kizb ve yalana, elbette o inkılâb-ı azîmin saff-ı evveli olan ve fıtratlarında en revaçlı ve medâr-ı iftihar şeyleri almak ve en kıymetli ve revaçlı mallara müşteri olmak fıtratında bulunan Sahabeler; elbette şüphesiz bilerek ellerini yalana uzatmazlar Kizb ile kendilerini mülevves etmezler Müseylime-i Kezzâb'a kendilerini benzetemezler Belki, bütün kuvvetleriyle ve meyl-i fıtriyeleriyle en revaçlı mal ve en kıymettar ' ve hakikatların anahtarı Muhammed'in (A S M ) âlâ-yı illiyyîne çıkmasının basamağı olan sıdk ve doğruluğa müşteri olup, mümkün olduğu kadar sıdktan ayrılmamağa çalıştıklarından, ilm-i Hadisce ve ulema-i şeriat içinde bir kaide-i mukarrere olan "Sahabeler, daima doğru söylerler Onlardaki rivâyet, tezkiyeye muhtaç değil Peygamberden (A S M ) rivayet ettikleri Hadisler bütün sahihtir " diye ehl-i şeriat ve ehl-i hadisin ittifakına kat'î hüccet bu mezkûr hakikattır H )
ASR-I SÂNİ İkinci asır * Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendi boyunun iki misli daha uzadığı zamandan başlayan ikindi vaktidir (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur )
SURET-ÜL ASR Kur'an-ı Kerim'in yüzüçüncü suresi
ASRA' Zor olan şey Güç nesne * Kanatlarının uçlarında beyazlıklar olan tavşancıl kuşu
ASRAF (Sarf C ) Masraflar * Değişiklikler
ASRAM (Sırm C ) İnsan toplulukları, insan kümeleri * Çadır grupları
ASRAN (Asaran) İki devir Gece ve gündüz * İki asır * Gündüzün zamanı
ASRE (C : Aserât) Ayak kayma, sürçme, yanılma
ASREM Kulağı sakat, hasta * Ailesini geçindirmek için sıkıntı çeken (kimse) * Bölük bölük
ASREMAN Gece, gündüz
ASRÎ Devre, modaya ve israflı fantaziyelere uyan Taklitçi Zamana uygun Bir devreye, asra âit ve müteallik
ASRİS f At koşturulan meydan, hipodrom
ASS Her nesnenin aslı, her şeyin esası
ASS Gece gezip dolaşmak
ASS Katı ve sağlam olmak, berk olmak
ASSÂB İplikçi
ASSÂL Kovandan bal çıkaran, bal satan, balcı
ASSALE Arı, bal arısı * Arı kovanı, kovan * Petek, bal peteği
ASSUBAY Ask: Çavuş, üst çavuş ve başçavuş diye rütbeleri olan, ücret alan ve resmi elbise giyen askerdir
AST Alt * Birinin emri altında olan kimse, mâdun * Askerlikte rütbe veya kıdemce küçük olan asker
ASTAN f Eşik, atebe * Dergâh, tekye
ASTANE f Eşik, atebe * Paytaht * Mânevi büyüklerin kabri * Büyük tekke * Merkez (Osmanlı İmparatorluğunun merkezi olması münasebetiyle İstanbul manasına da gelir )
ASTÂNE-İ SAÂDET Saadet eşiği Sultan sarayı, İstanbul
ASTAR (Satr C ) Yazı satırları
ASTİN f Esvap kolu, yen
ASTİN-BERÇİDE f Hazırlanan veya hazırlanmış (adam)
ASTİNE f Yumurta
ASTİN-EFŞAN f Yen silken * Mc: Vazgeçen
ASTİN-MALİDE f Hazırlanmış, hazırlanan (adam)
ASTRONOM yun Kozmoğrafya âlimi, felekiyat ile uğraşan, gök cisimleri hakkında bilgi edinmeye çalışan
ASTRONOMİ yun Kozmoğrafya Gök ilmi Felekiyat Astronomi ilmi dünyanın birgün hareketinin duracağını; coğrafya, karaların alçalarak dünyanın sularla kaplanacağını, iklimin değişerek canlılar için yaşanmaz hâle geleceğini; fizik, güneşin birgün söneceğini, kâinattaki enerjinin artık kullanılamaz, işe yaramaz hâle geleceğini, kâinatın öleceğini açıklamaktadır İnsanların yaşanmaz hâle gelecek dünya ve güneş sisteminden başka sistemlere göç edeceklerini hayâl etsek bile, kâinatın genel çöküşü karşısında kaçacak yer bulamıyacaklardır Sonunda kıyamet kopması muhakkaktır ve Allah'ın vaadi olan âhiret, şüphesiz gelecektir
ASTRONOT yun Feza yolculuğu yapan vasıtaları kullanan kişi (Amerikada ve batıda astronot; Rusyada ve komünist ülkelerde kozmonot tâbiri kullanılmaktadır )
ASÛB Bey, başbuğ Hakan * Arı beyi (Bak: Ya'sub)
ASÛDE f Rahat, huzur içinde Dinç Müsterih Sâkin * Bir cins helva adı
ASÛDE-DİL f Başı dinç, huzuru yerinde, gönlü rahat
ASÛDE-DİLÎ f Gönül rahatlığı
ASÛDE-GÎ f Huzur, rahat, asayiş
ASÛDE-HÂL f Hâli rahat, sıkıntısı olmayan
ASÛDE-NİŞİN f Rahatça oturan İstirahat eden
ASUF Hızlı ve çabuk yürüyen * Çok şiddetli rüzgar
ASUF (Asf dan) Çok zulüm eden Çok zâlim
ASUL Gururlu, mütekebbir, zâlim kimse
ASUM Geçim derdi için çok çalışan kimse
ASUM Obur, açgözlü, arsız
ASUMAN f Gökyüzü Semâ * Felek
ASUMANÎ Beşerî olmayan Semavî olan Göğe âit ve müteallik
ÂSÛN (Asi C ) İsyan edenler Günahkârlar
ÂSÛR (C : Avâsir) Tuzak, ağ * Şer * Şiddet
ASÛR Zorluk Güçlük
ASÛR Eğri boyunlu
ASÛS Yalnız yürüyüp, otlayan deve * Yanından insanlar uzaklaşmayınca kendini sağdırmayan deve * Av arayan kimse
ASÜD (Esed C ) Arslanlar * Yiğitler
ASÜFTE (Asügde) f Ateşle islenmiş * Hazırlanmış, hazır
ASVA Sırtlan * Yaşlı kadın
ASVAD (C : Asâvid) Büyük emir
ASVAT (Savt C ) Sesler
ASVEB (Sâib den) En doğru ve iyisi Çok isabetli
ASVEB-İ AKVÂL Kavillerin en muhkemi, sözlerin en doğrusu
ASVİNE (Sunvân C ) Elbise koymaya yarayan dolaplar Gardroplar
ASY Yaşamak * Kocamak, ihtiyarlamak
ASY İsyan, itaatsizlik
ASYA Dünyadaki kıt'aların en büyüğü * f Değirmen (Bak: As)
ASYAF (Sayf C ) Yaz mevsimleri
ASYAR Dayanmak * Sürçmek
AŞ f Muharrem ayında pişirilen aşure * Yemek, taam
AŞA (C : A'şiye) Akşam yemeği
A'ŞA Gözleri dumanlı olan adam * Çeşitli yüzyıllarda yaşamış olan birkaç Arap şairinin adı * Gece vakti gözleri görmeyen kimse
AŞA (C : Aşâ-Aşvâ) Gece gözlerin görmeyip gündüz görmesi
A'ŞAB (Aşb C ) Tâze otlar
AŞABE Yaş otun çok olması
AŞAİR (Aşiret C ) Aşiretler Kabileler
AŞAK Sarmaşık
AŞAM f Yiyecek ve içecek * İçen, içici manasına birleşik kelimeler yapılır
AŞAMİDENÎ f İçilebilen veya yenilebilen
A'ŞAR (Öşür C ) Öşürler Arazi mahsüllerinden alınan onda bir nisbetindeki vergiler * Mahsül alan zengin müslümanların zekâtları
A'ŞARÎ Ondalığa âit Öşür hesapları nev'inden On sayıları Ondalık
AŞAVET Gündüz görüp, gece görmeyen ve tavukkarası adı verilen göz hastalığı
AŞAYA (Aşi C ) Akşamlar, mağribler
AŞB (C : A'şâb) Yaş ot
AŞEBE Zayıflığından gövdesi kurumuş olan yaşlı kimse * Büyük azı dişi * Küçük adam
AŞEM Kuru ekmek
AŞEME Kuru ekmek parçası * Büyük azı dişi
AŞEN Her nesnenin aslı ve kökü * Sözü kendi kanaatine göre söylemek
AŞENNET (C : Aşânit) Yaramaz huylu kimse
AŞENZER Katı, sağlam nesne
AŞERAT (Aşere C ) On sayıları
AŞERE On On rakamı
|