Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Türkçe Lügat

Eski 07-25-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Türkçe Lügat



AVRET Eksik Gedik Gizlenmesi lâzım gelen şey Dinen örtülmesi vâcib olan âzâ, ud yeri Utanılacak ve hayâ edilecek şey Erkeklerde göbek ile diz kapağı arasındaki kısım * Kadın Zevce Nikâhlı * Gece uykuya yatacağı vakit ve seherden evvel uykudan kalkılacak saate de şeriat örfünde "avret" denir Öğlen ve öğle uykusu zamanına da kezâ aynı isim verilmiştir (Çünkü o anlarda uyku ve sair sebepler dolayısıyle insan açık saçık bulunabilir İzinsiz, haber vermeden, kimse, başkasının yanına bu vakitlerde girmemesi İslâm âdâbından ve Kur'ân emirlerindendir) * Siper Hududda pusu yeri Harpte zarar gelecek yer (Bak: Tesettür)

AVRUPA Dünyadaki kıtalardan biri(Avrupa ikidir Birisi, İsevilik din-i hakikisinden aldığı feyz ile hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi sanatları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupaya hitap etmiyorum Belki felsefe-i tabiiyyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiatını mehâsin zannederek, beşeri sefahete ve dalâlete sevkeden bozulmuş ikinci Avrupaya hitab ediyorum L)


AVRUPAÎ Avrupalılara ait ve onlarla alâkalı Avrupalılar gibi

AVRUPALILAŞMAK Avrupalıların fikirlerini ve yaşayış tarzını benimsemek Türkiye'de batılılaşma olarak kullanılmaktadır Avrupa zamanımızda ilim ve teknikte ilerlemiş olmakla beraber inanışları, ahlâkları, felsefeleri ve yaşayış tarzı ile geri bir düşünüşü temsil eder Avrupaya, batıya özenmek, eşkiyanın gasbettiği servetine özenmeğe benzer Batının, mazlum milletleri ezmek için vasıta ve silah olarak kullandığı ilim ve tekniğe sahip olmak, İslâm'ın hakkıdır İslâm dünyası ilim ve tekniğe sahip olmakla hem batının zulmüne son verecek, hem de bunu insanlığın hayrına, barış için ve insanlığın saadeti, mutluluğu için kullanacaktır Amma batının hayat felsefesi insanlık için bir zehirdir ve onu reddeder (Bak: Asrî)

AVRUPAZÂDE f Avrupa'dan doğan Avrupa te'siri ile olan Avrupalıyı taklid eden
AVŞİN f Kekik otu
AVUKAT Mahkemede ücret mukabilinde taraflardan birinin müdafaasını ve davasını üzerine alan hukukçu * Mc: Müdafaaya muktedir, çeneli, cerbezeli
AVUNMAK t Oyalanmak, kendi kendini eğlendirmek * İnek vs nin gebe kalması
AVVA Bir yıldız kümesi
AVVAC Fildişi satan Fildişi işçisi
AVZ Hâcet İhtiyaç Bir şeyin bulunmaması * Fakir * Fakirlik, muhtaç olma
AVZ (Avez) (İyâz, meaz, meâze) Sığınma Sığınak Melce Sığınacak yer
AVZEN (Zenav) (Kürdçe) Suların biriktiği yer Havuz, göl
AY (Bak: Ayât)
AYÂ Tedavisi mümkün değil, iyileştirilmez * Kabiliyetsiz, kudretsiz

ÂYÂ (Şüphe ve tereddüt bildiren edât; hayret ve taaccüb, soru ile beraber ümid ifâde eder) Acabâ Âyâ, nasıl oluyor Hayret, sen bu işi nasıl olur da yaparsın? der gibi(Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız! Âyâ, Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten sonra, hangi akıl ile onların sefâhet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok! Yok! Sefihane taklid edenler, ittiba değil; belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık ediyorsunuz! Çünki şu surette ittibaınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır! L)


A'YA En kudretsiz, kabiliyetsiz İktidarı hiç olmayan
A'YAD (İd C) Bayramlar
AYAL (Bak: Iyal)
A'YAN (Ayn C) Gözler * Bir yerin ileri gelenleri * Meclis âzaları Senato âzaları * Muayyen ve müşahhas olan şeyler * Altınlar * Kaymakam
A'YAN-I SÂBİTE Tas: İlm-i İlâhide eşyanın ezelden beri sâbit olan sûret ve hakikatları Mevcudat-ı ilmiye (Bak: Adem-i hâricî)
AYAN (İyân) Aşikâr Belli Herkesin bilebileceği ve görebileceği * Çiftçi âletlerinden olan saban okunun bileziği
AYAR Altın ve gümüşten yapılmış şeylerin saflık ve hafiflik derecesi *Saadete, mutluluğa doğru gitme
A'YAR (Ayr C) Eşekler
AYAR-DAN f Ölçüden anlar, değerbilir
AYASOFYA İstanbul'daki bu ilk kilisenin açılış resmi Mi : 325 tarihinde yapılmıştır 513 senesi Ocak ayının 13-14 gecesi bir yangın esnası bina kâmilen yanmış O zaman İmparator Justinyanus yeniden yaptırmış 573 de binanın resm-i küşâdı yapılmıştırOsmanlılarca 29 Mayıs 1453'de İstanbul fethedilince Fatih Sultan Mehmed yaya olarak Kiliseye girmiş ve müezzine ezan okutarak maiyeti ile beraber namaz kılmıştır Ayasofyanın câmi halinde kıyâmete kadar devamını vasiyet etmiş, fakat maalesef câmi 1934 de bir müze haline getirilmiştir
AYASTAFANOS İstanbul'da Yeşilköy semtinin eski adı
AYASTAFANOS MUAHEDESİ 3 Mart 1878 Rusya ile Osmanlılar arasında ilk olarak yapılan bir anlaşmadır (28 Safer 1295) Tarihte buna "Ayastafanos Mukaddemat-ı Sulhiyesi" denir Anlaşma maddeleri tatbik edilememiştir
ÂYÂT (Âyet C) Âyetler * Cenab-ı Hakk'ın sıfât ve kudreti hakkında görülen âşikâr deliller, bürhanlar * Menziller Mekânlar
ÂYÂT-I KİBRİYÂ Allah'ın kibriyasını ve büyüklüğünü gösteren âyetler, deliller ve eserler
ÂYÂT-I KUR'ÂNİYE Kur'ânın âyetleri
ÂYÂT-I MENSUHA Sâbık olan, geçmişte olan hükümleri beyân eden âyetler
ÂYÂT-I MUHKEMÂT Manası kat'i ve açık olan Kur'an âyetleri
ÂYÂT-I NÂSİH Sâbık olan şer'i hükmün kaldırıldığını beyan eden âyetler (Bak: Nesh)
ÂYÂT-I TEKVİNİYE Tekvinî âyetler (Bak: Tekvin)
AYB Kusur Leke Utandıracak hal
AYB-I HÂDİS Huk: Satılan eşya müşteri elinde iken ârız olan ayıb (Müşterinin satın aldığı kumaşı kesip biçmesiyle meydana gelen hâl gibi)
AYB-CÛ f İnsanın ayıplarını araştıran, herkesin ayıbını, noksanını meydana çıkarmak isteyen
AYBE (C: İyâb) Heybe, deri çanta
AYB-GÛ Fitneci, fitnekâr, dedikoducu
AYB-GÛYÎ f Dedikoduculuk
AYB-NÂK f Noksan, kusurlu
AYC Razı olmamak * Tasdik edip inanmamak * Menfaatlenmemek, faydalanmamak
AYDAN (Uvd C) Uzun hurma ağaçları
AYDANE Uzun hurma ağacı
AYDE Yaramaz huylu
AYDIN Aydınlık * Açık, âşikâr, açıkça görünen * Mübârek, mesut Bilgili, okumuş, görgülüBugün bazı çevrelerde batı ilim ve felsefesini tahsil edip benimseyenlere de "aydın" denilmektedir Aklı gözüne inmiş, yani herşeyi maddi ölçülerle yorumlamaya alışmış, kalbi maddeci felsefe ile kararmış insana aydın demek yanlıştır Böylelerine "zulmetli münevver" yani kalbi ve aklı kararmış okumuşlar demek daha doğru olur
A'YEN Büyük ve iri gözlü * Bakılan yer * Çok açık, pek belli, bâriz
ÂYEN f Demir
ÂYENDE (C: Âyendegân) f Gelen, geçici
A'YES (C: İys) Beyaz deve
AYES Beyazlık, aklık
ÂYET Eser * Kimsenin inkâr edemiyeceği açık delil Nişân Alâmet İşaret * Menzil, mekân * Kur'ân-ı Kerim'deki her bir cümle Mânen uyanmağa, intibâha sebeb olan hâdise (Kur'ân-ı Kerim'de 6666 âyet vardır)
ÂYET-İ MÜDÂYENE Kur'an-ı Kerim'de (Sure-i Bakara, 281 âyet) borçlu ve alacaklı hakkındaki âyet (Bu âyet vasatî olarak bir sahife uzunluğundadır)
AYFE Hayret * Tereddüt * İğrenmek
AYHEKA Neşat, sevinç, neşe, sürur * Bir kuş adı
AYHEM Katı, sağlam nesne
AYHÜM Ağaç kökü * Kırmızı sahtiyan



AYIKLANMA t (Biyolojide) Çevre şartlarına en iyi uyabilen canlıların hayatta kalıp çoğaldığı, uyamıyanların öldüğü ve nesillerinin yok olduğu, böylece canlılardan tabii bir tekâmül (evrim) meydana geldiğini savunanların ileri sürdüğü bir tâbirdir Ayıklanma ile tekâmül görüşü tabiatta herşeyin tesadüfle meydana geldiği peşin hükmüne dayanır Hayatı ve kâinatı tesadüfle açıklamak hem ilmi, hem aklı inkârdan başka birşey değildir Canlıların bulunduğu çevre şartlarına göre cihazlarla donatılması; onların Hâlık'larının, Rab'lerinin sonsuz merhametini, ilmini ve iradesini gösteren inkâr edilemez delilleridir Bunlar kör tesadüfün, şuursuz maddenin işleri değildir ve olamaz Dünyaya bir yavru getiren annenin memelerinden süt gelmesi ve yavrunun kimseden öğrenmeden memeyi arayıp süt emmesini başarması tesadüf mü, yoksa Allah'ın sonsuz merhameti, ilmi ve iradesini göstermez mi? Bunu zerre kadar aklı olan anlamaz mı?


AYIN Arap alfabesinin onsekizinci ve Osmanlı alfabesinin yirmibirinci harfi olup, ebced hesabında yetmiş sayısına tekabül eder
AYİB Dönüp çekilen Geri dönen Tövbe eden
AYİDE Fayda, menfaat * Muhabbet, sevgi
AYİJ f Kıvılcım, şerâre
AYİL(E) Ailesi kalabalık olan * Ailesini besleyen * Aşırı * Fakir * Dengede olmayan terazi
ÂYİN Gözü değen kişi Nazarı değen kimse


ÂYİN Merâsim Usûl Görenek Dinî âdâb Âdet, örf ve kanun * Ziynet, süsİslâm'da fıkıh lisânı âyin kelimesini kabul etmemiştir Bazı vakıflar, filân câmide herhangi bir tarikat âyini icra için te'sis yapacakları zaman vaki olan müracaatlarında fetvahâne tarafından verilen müsaadelerde âyin sözü kullanmayıp "İcra-yı zikrullah" tabiri kullanılırdı Sofiyede âyin lâfzı muteberdir Turuk-u âliye tekkelerinde icra edilen şekil ve merasime âyin ıtlak edilir "İcra-yı âyin-i ehlullah" tabirdendir Bu sûretle her tarikata mensub tekkelerde yapılan dinî merasime âyin ismi verilmiştir Bu âyinlerden herbirinin ayrı ismi ve şekli vardır Yaptıkları âyine Mevleviler: Semâ; Kâdirîler: Devran; Rıfailer ve Sa'diler: Zikr-i kıyam; Halvetiler: Darb-ı esmâ; Nakşibendiler: Hatm-i hâcegân isimlerini verirler Diğer turuk-u âliye de bu esaslardan münşaib olduğuna göre âyinleri bu esaslara bağlıdır (TİA)


AYİNE f Ayna Mir'ât Kendisine tecelli ve aksedeni gösteren veya bildiren şey (Ayna, ışığı aksettirip gösterdiğinden dolayı esmâ-i İlâhiyeyi de bize gösteren ve Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarına âyinelik eden mevcudata da mecazen "âyine" denilmektedir) * Vasıta ve mazhar mânasına da gelebilir
AYİNE-İ ÂSMÂN Güneş
AYİNE-İ EHADİYET Ehadiyetin ayinesi Cenab-ı Hakk'ın ekser isimlerinin tecellisine mazhar olan şey(Hayat birşeye girdiği vakit, o cesedi bir âlem hükmüne getirir; cüz ise küll gibi, cüz'iye dahi külli gibi bir câmiiyyet verir Evet hayatın öyle bir câmiiyyeti var; âdeta umum kâinata tecelli eden ekser Esmâ-i Hüsnayı kendinde gösteren bir câmi âyine-i ehadiyettir Bir cisme hayat girdiği vakit, küçük bir âlem hükmüne getirir, âdeta kâinat şeceresinin bir nevi fihristesini taşıyan bir nevi çekirdeği hükmüne geçiyor Nasıl ki, bir çekirdek, onun ağacını yapabilen bir kudretin eseri olabilir; öyle de: En küçük bir zihayatı halkeden, elbette umum kâinatın Hâlıkıdır L)
AYİNE-İ ERVAH Ruhlar âyinesi Esmâ-i İlâhiyenin tecellisine mazhar olan ruhlar( Muhabbetten yetimâne bir şefkat, me'yusâne bir rikkat tevellüd eder Bütün zihayatlara acır; hatta güzel ve zevâle maruz bütün mahlukata bir rikkat ve bir firkat hisseder; elinden birşey gelmez, ye's-i mutlak içinde elem çeker Fakat gafletten kurtulan evvelki adam o şedit şefkatin elemine karşı ulvi bir tiryak bulur ki: Acıdığı bütün zihayatların mevt ve zevalinde bir Zât-ı Bâki'nin bâki esmâsının dâimi cilvelerini temsil eden âyine-i ervahları bâki görür; şefkati, bir sürura inkılâb eder M)
AYİNE-İ İSKENDER Makedonya kralı Büyük İskender'in aynası Rivayetlere göre, bu ayna Aristo tarafından yapılmış ve İskenderiye şehrinde yüksekçe bir yere konulmuştur Bu sayede İskender, yüz fersah uzaklıktaki düşmanlarını aynada görürmüş
AYİNE-İ ZİŞUUR Şuur sahibi âyine (Yani: İnsan, cin, melek)
AYİNEDAR f Ayna tutan * Eskiden, bir büyük adamın giyinirken aynasını tutmakla vazifeli hizmetçi * Berber
AYİNE-RÛ f Yüzü ayna gibi parlıyan
AYİNE-SAZ f Aynacı
ÂYİN-HAN f Mevlevihâne ve semâhânelerde sema edilirken, yüksek bir yerde bulunan ve mutribhâne adı verilen mahfilde âyin okuyan kimse
AYİR Tereddütlü kimse
AYİS (Bak: Sinn-i iyâs)
AYİŞ(E) Bolluk içinde rahat yaşayan * Hz Peygamber'in (ASM) zevcesi ve mü'minlerin vâlidesi, Hz Ebu Bekir'in (RA) kızının bir ismi Aişe-i Sıddıka diye de anılır Hayret edilecek derecede takva, iffet ve zekâvet sahibesi olup 2210 Hadis-i Şerif nakletmiştir Hicretin 57 yılında vefat etmiştir (RA)
AYİŞNE (Ayişte) f Casus, ajan * Dalkavuk
AYİZ(E) Mukabil olarak veren Karşılık olarak verilmiş
AYİZ (C: Ayizât) Yeni doğurmuş hayvan
AYK Nâhiye * Kenar * Taife
AYKA Deniz kenarı * Ev ortası
AYKE Sık koruluk
AYLE Fakirlik
AYLEM (C: Ayâlim) Yumuşak nesne* Suyu çok olan kuyu
AYMAN Süt içmeğe iştihası olan erkek * Malı gitmiş kişi
AYME Süt içmeğe iştihası olmak * Malın iyisi
AYN (C: A'yan-A'yun-Uyûn) Göz * Pınar, kaynak Çeşme * Tıpkısı, tâ kendisi * Zât * Eşyanın hakikatı * Kavmin şereflisi * Diz * Altın * Nazar değme * Casus * Her şeyin en iyisi * Muayene etmek
AYN-İ VÂHİD Tek gözlü
AYN-EL YAKÎN (Ayn-ül yakîn) Göz ile görür derecede görerek, müşâhede ederek bilmek (Bak: Yakîn)(İman-ı tahkikîde pek çok meratib var O mertebelerden ilm-el yakîn mertebesi çok bürhanların kuvvetleriyle binler şüphelere karşı dayanır Halbuki taklidî iman ise bir şüpheye karşı bazan mağlup olur Hem iman-ı tahkikînin bir mertebesi de, ayn-el yakîn derecesidir ki, çok mertebeleri var Belki Esma-i İlâhiye adedince tezahür dereceleri var Bütün kâinatı bir Kur'an gibi okuyabilecek derecesine gelir Ve bir mertebesi de, hakk-al yakîndir ki, onun da çok mertebeleri var Böyle imanlı zatlara şübehat orduları hücum da etse, bir halt edemez RN)
AYN-ÜL HAYAT Hayatın tâ kendisi
AYN-ÜL KITR Bakır kaynağı
AYN-ÜL LİKA İstenilen kavuşma ve sevilenin tâ kendisi
AYN-ÜR RIZÂ Rıza gözü Kusuru görmeden bakan muhabbet gözü
AYN-ÜS SEVR Boğa gözü * Koz: Semânın kuzey yarım küresinde bulunan boğa burcunun en parlak yıldızı
AYN-ÜS SUHT Kızgınlık ile bakış, hiddet gözü
AYNA (C: În) Gözü güzel ve iri olan
AYNAN Akmak, seyelan
AYNEN Bir şeyin aslı veya kendisi olarak Tıpkısına, hiç bir şeyi değiştirmeden, aynı olarak
AYNİYYAT (Ayniyye C) Kullanılmaya veya harcanmaya elverişli olup taşınabilen ve para eden şeyler
AYNİYYE Göz hastalıkları kliniği * Pahada ağır olan ve taşınabilen şeyler
AYNİYYET Bir şey veya şahsın aynı veya kendisi olması
AYR (C: A'yâr) Eşek, himar * Medine-i Münevvere yakınında bir dağ * Uzun demir mıh
AYS Fesâd ve ifsâd etmek
AYS Cimâ etmek * Meni denilen su
AYS Sık ağaçlık yer Koruluk
AYSE Yumuşak yer
AYSELE Gözsüz, a'mâ, kör
AYSUM Filin dişisi * Sırtlan * Büyük deve * Süsen çiçeği
AYŞ Yaşayış, yaşama Yiyip içme Zevk u safâ * Dirilik Hayat
AYŞE Dirilik, hayat, yaşama
AYŞ U İŞRET Yiyip içme (Bak: Îş)
AYŞÛM Nebatattan bir ot
AYŞ Ü NÛŞ Yiyip içme (Bak: Îş)
AYŞ U TARAB Yeme içme, eğlence
AYT Uzun boyunlu
AYTA' Uzun boyunlu kadın * Uzun boyunlu dişi deve
AYTEL Uzun boyunlu
AYTEMÛS (C: Atâmıs) Bütün vücut organları yerli yerince ve tam olarak yaratılmış olan
A'YÜN (Ayn C) Gözler, aynlar * Çeşmeler, pınarlar Menba'lar
AYYAB Kusur görücü, ayıb gören
AYYAN Yorgun Bitkin * Ne yapacağını bilmeyen
AYYAR Hırsız Hileci, dolandırıcı, hilebaz, dessas * Zeki, kurnaz
AYYARÎ f Dolandırıcılık, hilecilik
AYYAŞ Haram içki içen şarhoş
AYYİL (C: İyâl) Nafakası lâzım olan kişiAYYUK : Samanyolunun dâima sağ tarafında olan çok parlak ve uzak bir yıldızın ismi * Mc: Gökyüzünün pek yüksek yeri
AYZAN Yaban eşeğinin erkeği
AYZEMÛR Yük taşıyamıyan büyük ve yaşlı deve
AZA' Başa gelen musibete sabretmek * Bir kimseyi babasına nisbet etmek
A'ZA (Uzv C) Bedenin her bir uzvu * Bir cemiyete mensup kimse
A'ZA-YI DÂHİLİYE İç organlar
AZA (C: Uzâ) Kertenkele
AZAB Dünyada işlenen suç ve kabahate karşılık olarak âhirette çekilecek ceza * Eziyet Büyük sıkıntı Şiddetli elem
AZAB-I CEHENNEM Cehennem azabı * Mc: Büyük ıztırab, sıkıntı
AZAB-ENGİZ f Azab verici, keder verici
AZAD f Serbest Hür Kimseye bağlı olmayan Kölelikten kurtulmuş olan * Dünya alâkasından kesilmiş * Serbest fikirli
AZAD Kısa ve sık olarak dikilmiş
AZADE f Bağlardan kurtulmuş Serbest Kayıtsız Hür Sâlim Müberrâ
AZADE-DİL f Gönlü bir şeye bağlı olmayan
AZADE-GÂN f (Azâde C) Azadeler Bağımsız, serbest ve hür olanlar
AZADE-GÎ f Hürlük, âzâdelik, serbestlik
AZADE-HÂTIR f Başı dinç, gönlü hoş olan
AZADE-HAYAT f Hayattan kurtulmuş Ölmüş
AZADE-SER Başı boş Hür
AZADÎ Serbestlik Hürriyet * şükür
AZ'AF (Bak: Ez'af)
AZAHÎ (Bak: Adâhi)
AZAİM (Azime C) Mühim ve büyük işler Kararda kesinlik
AZAİM Büyük iş * Büyük belâlar Büyük günahlar
AZAİM Kötü şeyleri defetmek için yazılan duâlar
AZAL (Ezel C) Ezeller Başlangıcı olmayan zamanlar
AZALİL (Uzlûle C) Yanlışlar, yanılmalar Doğru olmayanlar
AZAM (C: Azamât) Kin, husûmet, adâvet, garaz, fena niyet * Öfke, hiddet * Kıskançlık
A'ZAM Çok büyük En büyük Daha büyük
A'ZAM-I ESBAB Sebeplerin en büyüğü
AZAME Eskiden, büyük görünmesi için kadınların bağladıkları arkalık
AZAMET Büyüklük Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğü * Kibirlilik(Beşerin zihni ve fikri Cenab-ı Hakk'ın azametine bir mikyas, kemalâtına bir mizan, evsafının muhakemesine bir vasıta bulmak vüs'atinde değildir Ancak cemî masnuatından ve mecmu asarından ve bütün ef'âlinden tahassül ve tecelli eden bir vecihle bakılabilir Evet zerre, mir'ât olur, fakat mikyas olamaz Bu meselelerden tebârüz ettiği vechile Cenab-ı Hakk'ın mümkinata kıyas edilmesi ve mümkinatın onun şuunâtına mikyas yapılması en büyük cehâlet ve hamakattır İİ)
AZAMET-FÜRÛŞ Kibirlenen Büyük görünmek isteyen
A'ZAMÎ En fazla, en çok, nihayet derecede
AZAMİM (Izmâme C) Desteler, kümeler, topluluklar, zümreler
A'ZAMİYYET En fazla oluş En fazlalık
AZAMÛT (Mübalâğa sigası ile) Azamet Kibriya Allah'a mahsus olan büyüklük
AZAN (Üzn C) Kulaklar
A'ZAR (Özr C) Özürler, mâniler, bahaneler, engeller
AZAR f İncitme Tâzib Kırılma Tekdir Zulüm Ukubet
AZÂR-I DİL Gönül kırıklığı
AZAR f Mart ayı
AZAR-DİDE f Zulüm görmüş Küskün
AZARENDE f Azarlıyan, tekdir eden * Kalb kıran, inciten
AZARÎ f Muzırlık Küfürbazlık * Fenalık görmüş, kalbi kırılmış, incitilmiş olma
AZARİŞ f İncitme, kalb kırma
AZAR-MEND f İncitilmiş, zulmedilmiş
AZAR-MENDÎ f İncitilmiş, kırılmış olma
AZARR (Zarar dan) Çok zararlı
AZAR-RESİDE f Zulüm görmüş, kırılmış, incitilmiş
AZAYE (C: Izâ-Izâyâ) Kertenkele
AZAZ Bir tek lokma
AZÂZE Kuvvet * Azamet, büyüklük * Şiddet * Azlık * Gâlip olmak
AZAZİL Şeytan (İblisin bir adı) Şerlerin temsilcisi
AZB Kesme * Isırma * Azarlama * Hastalıktan hırpalanma
AZB Tatlı, lâtif, hoş ve şirin olan yiyilecek ve içilecek şey * Fazla susuzluktan yemek yemeği terketme * Men'etme * Feragat
AZB Gizli kalma Görünmez olma
AZBA' (Zab' C) Kolun yukarı kısmı, dirseğin üst tarafı
AZBE (C: Uzeb-Azebât) Su içinde olan çerçöp * Her bir şeyin ucu, tarafı
AZBÎ Güzel ahlâklı
AZBU (Zebu C) Sırtlanlar
AZD (Azid, azud) Kolun üst kısmı * Destek * Kuvvet, kudret (Bak: Adud)
AZDAD (Bak: Ezdâd)
AZDE f Boyalı, boyanmış * Ucu sivri olan bir âletle delinmiş
AZEB Bekâr Mücerred Evlenmemiş Zevcesi olmayan
A'ZEB Çok tatlı Pek hoş
A'ZEB Karısı olmayan erkek
AZEBE Kocası olmayan kadın
AZEH f Vücutta çıkan siğil
AZEKA Alâmet, nişan, işâret
A'ZEL Yalnız veya silâhsız bulunan
AZER f Ateş * Şemsî senenin dokuzuncu ayı Kasım Her şemsî ayın dokuzuncu günü * Mecusilere göre güneşe memur meleğin adı * Hz İbrahim'in (AS) babasının veya amcasının ismi
AZERAHŞ f Yıldırım
AZERBAYİGAN f Azerbeycan
AZERD Boya, renk
AZERET Yetişip kuvvetlenme * Kalınlaşma * Ekinin yetişip tanelerinin çıkması (Bak: Muâzere)
AZER-GÛN f Ateş renginde olan, kızıl, kırmızı * Ay çiçeği
AZERÎLER Kafkasyanın Azerbeycan bölgesinde yaşamış Türk kavmi
AZERM f şefkat, merhamet * Haşmet, büyüklük, azamet * Haya, utunma
AZERM-CÛ f Hayâlı, utangaç Terbiyeli, nâzik
AZERPEREST Ateşe tapan, mecûsi
AZERŞEB f Batıl bir inanışa göre ateş içinde yaşadığı sanılan ve semender denilen bir hayvan * Şimşek, berk
AZF Yemek
AZF Zâhidlik Nefsini bir şeyden döndürmek
AZFAR (Zufr C) Tırnaklar
AZFENDAK f Gökkuşağı
AZGAN (Zıgn C) Kinler, garazlar
AZGAS (Bak: Adgas)
AZHA (Zahve C) Su havuzları Göller
AZHAR En zâhir En açık Besbelli Bedihi olan, rûşen * Bir ibârenin en açık ve kat'i olan mânası
AZIRRA (Zarir C) Körler, âmâlar, gözleri görmiyenler
AZİB Susuzluktan yem ve yulaf yemeyen yorgun hayvan
AZİB Uzak merâ, otlak ve çayır
AZİDE f Ucu sivri bir aletle delinmiş olan
AZİF Sazcı, çalgıcı
AZİFE Yaklaşan Yaklaşmakta olan * Kıyamet
AZİG f Nefret, kin, garaz * İğrenme, tiksinme
AZİHE Yalan, iftira
AZİK Hoşa giden
AZİL Islah edilmesi mümkün olmayan Muannid, inatçı
AZİL (Bak: Azl)
ÂZİM Dudaklarını yumup susan kişi
AZÎM Büyük Yüce Çok ileri
AZÎM-ÜŞ ŞÂN Şânı büyük Namı çok yüce
AZÎM Azimet eden Gidici
ÂZİM Bir yere gitmeğe karar veren Bir iş hakkında kat'i karar ve niyet sahibi
AZİMAT (Azime C) Kıtlık yılları
AZİME (C: Azâim) Büyük iş, fevkalâde ve çok mühim iş * Tılsım, efsun, sihir * Sebat Verilmiş olan kararda kat'ilik * Kasdetmek, yemin etmek
ÂZİME Azı dişi * Kıtlık senesi
AZİMET Takvâ ile amel etmek Allah'ın emirlerini en mükemmel ve eksiksiz yapmağa çalışmak * Kesin karar vermek * Yola çıkmak, gitmek
AZİMET-RÂH Yola çıkma
ÂZİN Kefil Birinin yerine kefalet eden * Kapıcı, perdeci * İzin veren
ÂZÎN f Kaide, kanun * Süs, zinet, güzellik * Yoğurttan yağ çıkarmak için hususi olarak yapılmış yayık
ÂZÎNE f Cuma veya bayram günü
ÂZÎR f Iztırab, sıkıntı Ağrı, sızı * Azar, tekdir
AZÎR Biçilmiş olan ekinin tarlada satılması
AZİR Özür dileyen, özrünün afvedilmesini isteyen * Özür * Sünnet düğünü
ÂZİR Yara izi
ÂZİRE Hayızlı kadın
AZİRE (C: Uzrât) Ön yanı, önü
AZİŞ f Talaş, yonga, ağaç ve tahta kırığı * Eşik tahtası
AZİYY (C: Ezavî) Deniz dalgası
AZÎZ İzzetli Çok izzetli Sevgili Çok nurlu * Dost * Şerif * Nadir * Dini dünyaya âlet etmeyen * Sireti temiz * Ermiş Mânevi kudret ve kuvvet sahibi * Mağlup edilmesi mümkün olmayan ve daima galib olan manasında Cenab-ı Hakk'ın bir ismidir * Hristiyanlıkta kudsî kabul edilen daimî reis
AZİZÂN f Azizler
AZİZE (Müe) Aziz olan * Hristiyanlıkta kadın rahib Rahibe
AZK Hurma ağacı * Nişan, alâmet, işâret
AZK Yarmak * Sürmek
AZKA İri yünlü koyun
AZL (Azel) Levmetmek, kınamak Azarlamak
AZL Bir şeyi yerinden veya güruhundan veya işinden ayırmak Birisini işinden veya makamından ayırmak
AZLA' (C: İzâl) Kırba ağzı
AZLAF (Zılf C) Zool: Çatal tırnaklı olan hayvanların tırnakları Toynaklar
AZLAL (Zıll C) Gölgeler
AZLEM Çok zâlim Pek zâlim * Çok karanlık
AZM (Azim) Kasd, niyet Sağlam ve kat'i karar Sebât
AZM-İ KAT'Î Kesin karar, kat'î azim
AZM Büyüklük, ululuk * (C: İzâm) Kemik
AZM-İ ACZ Tıb: Sağrı kemiği Kuyruk sokumu kemiği
AZM-İ ADESÎ Tıb: Mercimek kemiği
AZM-İ ADUD Tıb: Pazı kemiği
AZM-İ AKAB Tıb: Ökçe kemiği
AZM-İ ENFÎ Tıb: Burun kemiği
AZM-İ KASABA Tıb: Baldır kemiği
AZM-İ KİTF Tıb: Kürek kemiği, omuz kemiği
AZM-İ KU'BERE Tıb: Kolumuzun ön tarafında bulunan önkol kemiği (Önkol kemiğinin arkasında dirsek kemiği bulunur)
AZM-İ TERKOVA Tıb: Köprücük kemiği
AZM-İ US'US Tıb: Kuyruk kemiği
AZM-İ VECENÎ Tıb: Elmacık kemiği
AZM-İ ZEND Tıb: Dirsek kemiği
AZM-İ ZIFRÎ Tıb: Tırnaksı kemik
AZMA(Y) f Denemiş
AZMAYİŞ f Deneme, sınama, tecrübe * Tar: Emekdar tirendâzların kullandığı bir çeşit ok
AZMAN Cins ve nev'inin icabından fazla büyümüş, çok iri * Melez İki ayrı cins hayvandan doğma
AZMEN Pek fazla şeyler içine alabilen * En çok güvenilen
AZMEND f Haris, açgözlü, tamahkâr, cimri
AZMÎ Kemikli, kemikten yapılmış
AZMÛDE f Tecrübe etmiş olan Tecrübeli * Tecrübe olunmuş, denenmiş
AZMÛDEGÎ f Tecrübe, deneme, imtihan
AZMÛN f Tecrübe, deneme, imtihan
AZOİK En eski jeolojik zaman * İçinde fosil bulunmayan toprak
AZR Sünnet etmek
AZRA Medine-i Münevvere'nin bir ismi * Sevgili Mahbûbe * Delinmemiş inci * Üzerinde yürünmemiş kum Kız olan kız * Hz Meryem'in bir vasfı

Alıntı Yaparak Cevapla