Yalnız Mesajı Göster

Çocuklarda Altını İslatma

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çocuklarda Altını İslatma





Gece altını ıslatma, gece uyku sırasında farkında olmadan idrar yapma olarak tanımlanabilir

Normalde çocukların çoğu hem tuvalet eğitiminin etkisi hem de mesane kapasitesinin gelişmesi sonucu 2-4 yaş arasında idrarlarını hem gece hem de gündüz tutmayı becerirler Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane gelişimindeki gecikmenin bir sonucudur, bu nedenle de yaşla sıklığı azalır
Üç yaşındaki çocukların %40 ı altını ıslattığı halde bu oran 5 yaşında %20 ye, 6 yaşında %10 a düşmektedir Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatma sorunu yaşamaktadır Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar

Ülkemizde 7-11 yaşındaki erkek çocukların %16 sında, kızların ise %11 inde altını ıslatma sorunu olduğu bildirilmektedir
Nedenleri
Gece altını ıslatmanın iki tipi vardır Eğer çocuk hekime getirilinceye kadar devamlı altını ıslatıyorsa PRİMER (birincil) tip, en az 6 ay kuru kaldıktan sonra altını ıslatmaya yeniden başlamışsa SEKONDER (ikincil) tip altını ıslatmadan söz edilmektedir

Altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğu birincil altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır

Bazen altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı duyma gibi bulgular eşlik edebilir Gece altını ıslatma, nedenlerine göre fizyolojik ver organik olmak üzere iki guruba ayrılarak incelenmektedir
Fizyolojik Nedenler
Gece altını ıslatan çocukların büyük bir gurubu (%90-95 i) fizyolojik altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır

Bu çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir Esas önemlisi altını ıslatmanın büyük oranda genetik yatkınlığa dayanmasıdır Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta %45, ikisinde birden varsa %77 oranında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır

Aile öyküsü olan vakalar iyileşme zamanı bakımından ailelerine benzer bir seyir göstermektedirler
Organik Nedenler
Altını ıslatan çocukların %2-3 ünden şeker hastalığı, böbrek hastalıkları, mesane hastalıkları gibi sorunlar saptanmaktadır Vakaların %5-10 unda ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi yakınmalar eşlik etmektedir

Bunlar â??polisemptomatik altını ıslatmaâ? olarak tanımlanmaktadır Bu çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu, idrarda bakteri olması, kabızlık ve bazen besin allerjisi saptanmaktadır Ayrıca son yıllarda halk arasında â??geniz etiâ? olarak bilinen adenoid vegatasyonlu çocuklarda yüksek oranda altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği üzerinde durulmaktadır
Genel olarak psikolojik olaylar daha önce bahsedilen primer altını ıslatma sorununa yol açmazlar Bu nedenle de altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğunda bir ruhsal sorun aramaya gerek yoktur

Ayrıca kötü çocukların altını ıslattığı gibi ön yargıların geçersiz olduğu akıldan çıkarılmamalıdır Bir ruhsal sorundan sonra altını ıslatma yaşanıyorsa bu genellikle fizyolojik altını ıslatmanın tekrar ortaya çıkmasıdır

Davranışsal gerilemesi olan çocuklarda gece altını ıslatma yanında okul başarısızlığı, korku gibi ek bulgular vardır ve bunların mutlaka çocuk psikiyatristleri tarafından görülmesi gereklidir
Çocuğa Yaklaşım
Hemen en önemle belirtmeliyiz ki altını ıslatmanın kendisinden çok, bu çocuklara ailelerin ve toplumun yanlış tutumları zarar vermektedir Bunların içinde en tehlikelisi â??Altına yapan kızını sobaya oturttuâ? gibi haber başlıklarına konu olan cinsel bölgelere yönelik cezalandırma girişimleridir Bu tür tutumlar, çocuklar üzerinde etkisi ömür boyu sürecek izler bırakmaktadır

Altını ıslatan çocukların fizyolojik bir gelişme gecikmesi yaşadığı (bir tür diş çıkarmanın, konuşmanın gecikmesi gibi) ve ailenin temel görevinin çocuğun benlik saygısı zedelenmeden bu sorunu atlatmasını sağlamak olduğu unutulmamalıdır Bu nedenle altını ıslatan çocukların en geç 6 yaşında konuyla ilgilenen bir çocuk hekimi tarafından değerlendirilmesi ve gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bir tedavi planı yapılması gereklidir
Altını ıslatma yakınması ile hekime getirilen çocuklar daha önce bahsedilen organik faktörlerin varlığı bakımından incelenmelidir Bir başka deyişle altını ıslatma sorunun fizyolojik olup olmadığı belirlenmelidir

Bunun için gündüz altına kaçırma, zor idrar yapma, kabızlık, zor ve acil idrar yapma, çok idrar yapma, kafa travması geçirme, idrarla birlikte kaka kaçırma, horlama ve gece ağızdan nefes alma gibi yakınmaların olup olmadığı soruşturulmalıdır
Elde edilen bilgiler ve genel muayene sonuçlarına göre idrar incelemesinden, mesane filmlerine uzanan bir dizi tetkik yapılmalıdır Altını ıslatan çocukların %97 sinde fiziksel bir neden yoktur Bu nedenle ayrıntılı bir öykü çoğu zaman fizyolojik altını ıslatmanın olup olmadığı konusunda bilgi verir Bu noktada altını ıslatan çocukta â??küçük mesaneâ? veya uykudan uyanamama sorunu mu olduğunun aydınlatılması önemlidir
Tedavi Yaklaşımı
Altını ıslatma idrar yolu enfeksiyonu gibi bir nedene bağlıysa öncelikle bu tür sorunlar çözülmelidir

Fizyolojik altını ıslatma sorunu olan çocukların tedavisinde ise şu ilkelere uyulmalıdır:
Gece kalkıp tuvalete gitme bir hedef olarak kesinleştirilmelidir
Tuvalete ulaşmak kolaylaştırılmalıdır
Çocuğun kuru kalma sorumluluğunu üstüne almasına yardım edilmelidir
Yatmadan önceki 2 saat boyunca fazla sıvı alımından kaçınılmalı ve kafein içeren içecekler kesinlikle verilmemelidir
Yatağa girmeden tuvalete gidilmelidir
Gece kuru kalması için bez bağlanmamalıdır Bu tür yöntemler temizlik için yararlı olmakla birlikte çocukların gece kalkma motivasyonlarını olumsuz etkilemektedir
Sabah temizliğine çocuğun katılımı sağlanmalıdır
Çocukların benlik saygıları desteklenmelidir
Ailelere nasıl davranacaklarını anlatan kılavuzlar hazırlanmalıdır
Çocukların hangi günler kuru kaldıkları bir kart üzerine işlenmelidir
Çocuklar en az ayda bir kez kontrol edilmelidir
Tedavi Yöntemleri
Altını ıslatan çocuklara genel olarak 7-8 yaşına geldiğinde tedavi için girişimlerde bulunulması önerilmektedir Bu girişimlerin başında çocuğun kendisinin veya ailesinin gece uyanmasına dönük programlar gelmektedir

Önce çocukların kendiliğinden uyanması denenir, bu mümkün olmuyo rsa ailenin çocuğu gece uyandırıp tuvalete gitmesini sağlayan program uygulanır Daha önce başarılı olduğu gösterilmiş 6 günlük bir programın ayrıntıları ise şu şekildedir
İlk gece çocuk gece 1 e kadar her saat başı uyandırılır Çocukla konuşularak ve yürütülerek uyandığından emin olunur

Altı kuruysa övücü sözler söylenir ve â??tuvalete girme ihtiyacın var mı yoksa bir sonraki saati mi bekleyeceksinâ? sorusu sorulur Çocuk tuvalete gitmek isterse tek başına tuvalete yürümesi istenir
Eğer çocuk altını ıslatmışsa pijama ve iç çamaşırlarını kendisinin değiştirmesi teşvik edilir Gece 1 de uyandırıldığında kuru olsa bile idrarını yapmaya çalışması söylenir

Daha sonraki beş gece çocuk bir kez uyandırılır İlk gece uyuduktan 3 saat sonra, ikinci gece 25 saat sonra ve böyle süre azaltılarak beşinci gece uyuduktan 1 saat sonra uyandırılır Son gece bundan sonra kendisinin uyanması söylenir
Bu programdan sonra altını ıslatma tekrarlarsa (3 gün üst üste altını ıslatırsa) yeniden 6 gecelik uyandırma programı tekrarlanır
Bazı çalışmalarda bu program ile %92 oranında çocukların kuru kalması sağlanmış, bunların %20 sinde ise yeniden altını ıslatma sorunu tekrarlanmıştır
Alarm Kullanımı ve İlaç Tedavisi
Daha önce anlatılan ve daha çok davranış değişikliği üzerinde duran tedavilerden bir sonuç alınamadığında â??enüretik alarmâ? kullanımı veya ilaç tedavisi denenmelidir Her iki tedavi yöntemi için de çocukların 8 yaşını bitirmesi beklenmelidir

Alarm cihazları çocuk idrar kaçırmaya başlar başlamaz hareket geçen ve böylece çocuğun uyanıp, mesanesini kontrol etmesi konusunda yardımcı olan araçlardır Son yıllarda â??enüretik alarmâ? teknolojisinde önemli ilerlemeler olmuş ve hem küçük hem de kullanımı kolay alarm cihazları üretilmiştir
Alarm tedavisine 2-3 ay devam edilmesi gerekmekte ve bu tedavi ile çocuklarda %70-84 oranında iyileşme sağlanmaktadır Alarm tedavisi sonunda tekrarlama riski %10 dolayındadır
Altını ıslatma tedavisinde uzun yıllardır çeşitli ilaçlar kullanılmıştır Bunların arasında imipramin (Tofranil), oxybutynin (uropan) isimli ilaçlar ilk kullanılanlardır
Son yıllarda vücutta sıvı tutulmasını sağlayan Minirin isimli ilaç da tedavide kullanılmaya başlanmıştır İlaç tedavisi ile %10-60 arasında iyileşme sağlanmakta, fakat tedavi kesildikten sonra %90 a varan oranda tekrar riski bulunmaktadır
Bu nedenle son yıllarda alarm ve ilaç tedavisinin birlikte kullanılması önerilmektedir
Altını ıslatma çocukluk çağında sık görülen bir sorun olması yanında ailelerin yanlış tutumlarının sürdüğü bir konudur Öncelikle altını ıslatan çocukların konuyla ilgilenen çocuk hekimleri tarafından değerlendirilmesi ve ailenin katılımı ile uzun dönemli bir tedavi yaklaşımının denenmesi gereklidir
Son yıllardaki araştırmalar altını ıslatma tedavisinde en etkili yöntemin tek başına veya bir ilaçla birlikte alarm kullanımı olduğunu göstermektedir

Alıntı Yaparak Cevapla