07-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Diabet/Şeker Hastaliği 6
Sayfa: 6/7
Diabetik
Retinopati
Günümüzde diabetik retinopati diabetik kişilerde zaman sürecinde gelişen, ağ tabaka olarak bilinen retina damarlarını tutan özel bir
anjiopati (bir çeşit damar hastalığı) ve buna eşlik eden nöropati olarak tanımlanmaktadır Diabetik retinopatinin gelişiminde diabetin süresi, cinsi,
başlama yaşı, glisemi seviyesi, insülin yetersizliği gibi birçok faktör rol oynar
Diabeti olan hemen herkeste er ya da geç ortaya çıkan diabetik retinopatinin gelişiminde en önemli 2 faktör diabetin başlangıç yaşı ve
kişinin insüline bağımlı olup olmamasıdır İnsülin gereksinimi retinopatinin gelişme süresi ve hızını olumsuz etkiler 30 yaş altı insüline bağımlı
diabetiklerde retinopati gelişimi 30 yaş üstü gruptan daha erken dönemde başlar ve daha hızlı ilerler İnsüline bağımlı olmayan diabetiklerde diabetik
retinopati gelişme riski yine diabetin başlama yaşı ile ilişkilidir 70 yaş altı ve üstü oluşuna göre farklılık gösterir
Diabetik kişilerde görme kaybının nedenleri:
Diabetik retinopati yıllarca hiç bir bulgu vermeden sinsi ilerler Diabetik retinopatinin her devresinde görülebilen diabetik makulopatiye
(makula ödemi) bağlı görme kaybı ya da retinopati sonucu ortaya çıkan yeni damarların kanaması ile ani görme azalması ve görme kaybı gelişir Diabetik
makulopati erken dönemde diabetik retinopatide görme kaybının en önemli nedenidir Diabetik kişilerde makula ödeminin gelişme riski hastalığın süresi,
insülin gereksinimi, proteinüri ile birlikte olan hipertansiyonda artar
Diabetik retinopatinin takibi:
Diabet tespit edilen bütün hastalarda zaman sürecinde diabetik retinopati gelişebileceği gerçeğinden hareketle diabetin süresine,
tipine, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre belirli aralıklarla detaylı göz muayeneleri (fundus tetkiki) yapılmalıdır
Diabetik retinopatinin tedavisi:
Günümüzde
körlük nedenleri arasında önemli bir yer tutan diabetik retinopatinin oluşumunda hem damarsal hem de kana ait faktörler rol oynadığı için kesin bir tedavi
yöntemi bulunamamıştır Kan şekerinin düzenlenmesi çok önemlidir Ayrıca hipertansiyon hiperlipidemi gibi ek risk faktörlerinin ortadan kaldırılması
gerekir
Diabetik retinopati tedavisinde kullanılan en etkin yöntem laser fotokuagulasyondur Laser fotokuagulasyonun ana amacı görmeyi bozan veya
tehdit eden lezyonların ortadan kaldırılmasıdır Retinopatinin gelişimini o seviyede durdurarak kalan görmeyi korumaktır
Diabetik
Nefropati
Diabetik Nefropati diabetin uzun dönem komplikasyonlarındandır
Böbrekler kandaki tüm zararlı maddeleri süzen bir filtre olarak görev yapmaktadır Böbreklerin içindeki kılcal damar yumaklarına gelen
kan bu maddelerden arındıktan sonra yine vücut kan dolaşımına dönmektedir Diabetik böbrek hastalığında (diabetik nefropati) kılcal damar yumakları kanı
tam olarak temizleyemezler ve / veya geçirgenlikleri arttığı için damar içinde kalması gereken bazı maddelerin idrar yoluna kaçmasına neden olurlar Sizin
böbreklerinizin hasta olduğunu hissetmeniz için epeyce bir sürenin geçmesi gerekmektedir Düzenli kontrol muayenelerinizin amacı erken dönemde yani
herhangi bir şikayetinizin bulunmadığı dönemde hastalığı teşhis ederek geriye döndürebilmektedir Diabetik nefropatinin gelişiminde beş aşama bulunmaktadır
1 - Aşırı süzme ( hiperfiltrasyon)
Birinci aşama böbreklerin çok çalışıp adeta fazla mesai yaparak zararlı maddelerin tamamını vücuttan attığı dönemdir Diabetin erken
döneminde bu aşırı süzmeye tip 1 diabetlilerin %70inde, tip 2 diabetlilerin % 33ünde rastlanır, ancak bunların % 50sinden azında böbrek yetmezliği gelişir
Bu aşamada hastada herhangi bir belirti yoktur Bu kişilerin böbrekleri normalden büyümüştür ve doktorunuzun isteyeceği 24 saatlik idrarda kreatinin
klirens) böbreklerinizin çalışma derecesini gösterecektir
Korunma: Kan şekerinin iyi ayarlanması böbrek boyutlarının ve böbreklerin süzme hızının normale gelmesini sağlayacaktır
2 - İdrarda düşük miktarda albumin (mikroalbuminüri)
Mikroalbuminüri albumin denen proteinin düşük miktarda idrarla atılması durumudur Diabeti olmayan kişiler günde idrarla 25 gramın
altında albumin atarken diabetlilerde günde 30 ila 300 mg arasında albumin atmaya başlayınca böbrek hastalığının mikroalbuminüri dönemine gelmiş bulunur
Bu aşamada hiç bir belirti görülmez Bu durum doktorunuzun isteyeceği idrar tetkiki ile ortaya çıkacaktır
Mikroalbuminuri saptanan hastalarda alınacak koruyucu önlemler:
Kan basıncının ayarlanması Yüksek kan basıncı (hipertansiyon) 130/85 mmHg, üstünde olan her değerdir Hedef bu değerde veya
altında olmaktır
Kan şekerinizin kontrol altında tutulması Diabet Kontrol ve Komplikasyon çalışmasının sonuçlarına göre yoğun insülin tedavisi altında
sıkı kontrol sağlanan Tip 1 diabetlilerde böbrek hastalığı riskinin % 35 ila % 56 arasında azaldığı görülmüştür
Diyetteki protein miktarının azaltılması Doktorunuz ve diyet uzmanınız bu konuda size daha fazla bilgi vererek yardımcı olacaktır
İdrarınızı tutamama, idrar kaçırma, mesanenizi tamamen boşaltamama veya mesaneniz dolu olduğu halde idrar yapamama gibi sıkıntılarınız
varsa doktorunuza şikayetlerinizi hemen anlatmaktan çekinmeyin Hele böbreklerinizin çalışmasında sorun varsa doktorunuza bunları hemen anlatmaktan
çekinmeyin Hele böbreklerinizde sorun varsa bu yakınmaların giderilmemesi böbreklerdeki hasarın artmasına sebep olacaktır
3 - Nefrotik Sendrom
Böbrekteki kılcal damar yumaklarındaki tahribat ilerledikçe
idrarla atılan albumin miktarında artış olur ve erken dönemdeki küçük miktarlar daha büyük miktarlara ulaşıp nefrotik sendrom tablosunu geliştirir Albuminin
görevlerinden birinin de kanın sıvı kısmının damar içinde kalmasını sağlamak olduğu göz önünde bulundurursak idrarla bol miktarda kaybedilen bu maddenin
kanda azalması kanın sıvı kısmının damar dışına çıkmasına neden olup ödemlerin gelişmesine yol açacaktır Bu dönemde böbrek hastalığında geri dönüş olmadığı
gibi özellikle tip 1 diabeti olanlarda son dönem böbrek yetmezliğine doğru gidiş önlenemez
Belirtiler: Ellerde ve ayaklarda şişme olacak ve karında, akciğerler ve kalp çevresinde sıvı birikecektir Bu sizde yorgunluk ve
nefes darlığına sebep olacaktır
Tedavi / Korunma: Böbrek hastalığının ilerleyişini
yavaşlatmak için kan şekerinizi ve kan basıncınızı ayarlamanız gerekir Bunların yanı sıra şişmansanız zayıflamanız gerekir Hergün düzenli bir fizik aktivite
yapmanız gerekmektedir Diyetteki tuzu da azaltmanız gerekir
4- Böbrek Yetmezliği
Böbrekleriniz % 30un altında çalışırsa böbrek yetmezliğinin belirtilerini daha fazla hissetmeye başlarsınız; iştah kaybı,
üşüme, bulantı ve kaşıntı % 15in altına düştüğünde, zayıflama, bulantı ve kusma, gün içinde uyku hali ama gece uyuma güçlüğü Bu dönem insülin ihtiyacı
azalacaktır Doktorunuz kansızlık teşhis edecektir, kanda üre ve kreatinin düzeylerini kontrol edecek ve yüksek olduğunu görecektir
Tedavi: Kan basıncı ve kan şekeri ayarına devam edilecek ve günlük protein alımında azaltmaya gidilecektir Kan potasyumu ve
sodyumu takip edilecek dengesizlikler diyet ve ilaç tedavilerinde düzenlemelerle giderilmeye çalışılacaktır
5
- Son Dönem Böbrek Hastalığı
Böbreklerin artık hiç süzmediği bu dönemde kanda üre ve
kreatinin yükselecek, vücutta su birikecek ve özellikle kalp çevresinde toplanarak kalbin pompalanmasını zorlaştırabilecektir
Belirtiler: Bacak ve ayaklarda ödem, genellikle ayak bileği, yüz, göz çevresinde şişlikler görülmektedir Kalp ve akciğer çevresinde
biriken sıvı nefes darlığına sebep olacaktır Bacaklarda kramplar, bulantı, kusma, karında şişkinlik, mide bağırsak ülserleri gelişecektir Deri turuncu -
sarımsı bir renk alacaktır Kas ve yağ dokusunun yıkımına bağlı zayıflama ortaya çıkacaktır Kansızlık, serum kalsiyum düzeyinin düşmesi, potasyum ve fosfor
değerlerinin yükselmesi ve diğer su ve tuz dengesizlikleri bu dönemde takip edilmesi gereken sorunlardır
Tedavi: Bu dönemde böbreklerin görevlerini hiç yapmadığı düşünülürse onların yerine kanı zararlı maddelerden temizleyecek
tedavi yöntemlerine başvurmak gerekecektir Bugünkü tedavi şekilleri hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek naklidir
|
|
|