07-22-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mol Gebelik (Üzüm Gebeliği) Nedir?
Halk arasında "üzüm gebeliği" olarak da bilinen Mol gebeliği ya da molar gebelik genetik nedenlerle gebelik ürününün sağlıklı gelişime göstermediği ve rahim içinin üzüm tanesi gibi çok sayıda şişmiş vezikül denen içi sıvı dolu yapılarla dolu olduğu anormal bir gebelik şeklidir
Gebelikte görülen plasental (çocuğun eşi) hastalıklar grubundan nadir görülen bir durumdur
Bu grup hastalıklar içersinde en sık görüleni mol hidatiform adı verilen bu üzüm gebeliğidir Bunun dışında İnvaziv Mol (yayılım gösteren üzüm gebeliği) ve Koryokarsinoma denilen ve kanser davranışı gösteren oldukça kötü seyirli nadir görülen bir alt tipi de vardır
Molar Gebelik ayrıca komplet (tam) ve inkomplet (tam olmayan) olarak iki grupta incelenir
Komplet mol, ultrason incelemesinde fetüs ve fetüse ait yapılar bulunmayıp, yalnızca plasentanın olduğu mol şeklidir Plasenta ve eklerindeki hücrelerde -adeta üzüm tanesine benzer- şekilde ödem, şişlik ve genişleme mevcuttur Bu durum ultrasonda tipik bir görünüm verir ve dolayısıyla tanı konması kolaydır
Ultrason yapılmasına rağmen yine de tanı için şüphede kalınan durumlarda kanda Beta HCG testine bakılır Molde bu değer, aynı gebelik haftasındaki normal bir gebeliğe kıyasla daha yüksektir
Mol gebeliği istatistiksel olarak sosyoekonomik seviyesi düşük kadınlarda daha sık meydana gelir, ancak her gebe kadında gözlenebilir Ülkemizde yaklaşık 1000-2000 gebelikten birine mol tanısı konmaktadır 20 yaş altındaki gebelerde ve 40 yaş üstündeki gebelerde mol gebelik daha sıktır
Genellikle tanı bir adet gecikmesi sonrası yapılan gebelik testinin pozitif olması sonrasında hastanın vajinal kanama şikayeti ile veya rutin olarak doktora muayene için gelmesi ile ultrason incelemesi sonrasında konulmaktadır
Kanamalar hafif (lekelenme tarzında) olabileceği gibi fazla miktarda da görülebilir Ayrıca daha önceden ultrason kontrolü yaptırmamış gebeler de bazen ilerleyen gebelik haftalarında bebeğin oynamaması şikayeti ile de hekime başvurabilirler
Gebelerin bir kısmı "üzüm tanesi şeklinde parça düşürme" şikayetiyle başvurur Bu durum veziküllerin rahim dışına atılmasından kaynaklanır
HCG hormonunun aşırı yüksekliği bazı anne adaylarında her iki yumurtalıkda kistlerin oluşmasına neden olabilir Bu kistler çok büyüdüklerinde ağrıya, ya da aşırı testosteron ("erkeklik hormonu") üretmeleri durumunda tüylenmeye de neden olabilir
Nadiren, 20 gebelik haftasından önce ortaya çıkan tansiyon yükselmesi belirtileri mol gebeliğinin ilk belirtileri de olabilir
Tüm sayılan bu belirtiler kısmi molde daha hafif olur ve ilk belirtiler daha geç gözlenir
Gebeliğin ilk ayında normal olarak da görülebilen bulantı ve kusmalar (hiperemezis) molde genel olarak çok daha şiddetli olur Bulantı ve kusmaların nedeni, mol gebeliğinde normalden fazla olarak salgılanan Beta hCG hormonudur
Mol gebeliği neden oluşur?
Komplet (tam) molde fetüse ait hiçbir doku yoktur Bu durum, çekirdeksiz bir yumurtanın spermle döllenmesi sonucu oluşur Yumurtanın çekirdeksiz olması nedeniyle bebek gelişimi olmaz ancak bebeğe ait eklerden plasenta gelişmeye devam eder Bu form, mol gebeliğin daha sık gözlenen şeklidir Belirtileri gebeliğin erken döneminde ortaya çıkar
İnkomplet (tam olmayan) molde ise rahim içinde fetus mevcuttur, ancak kromozom olarak anormallik vardır Normal bir yumurta hücresinin iki spermle döllenmesi söz konusudur Her ne kadar bebek oluşmuş ise de genetik olarak fazla kromozomu olan bebeğin yaşama şansı yoktur Kısmi Molde; içeri giren iki sperm, 23+23= 46 kromozomu oluşturur ve 23 kromozomlu yumurta hücresi ile de birleşince ortaya genetik bozukluğu olan 69 kromozomlu bir fetus meydana gelir Komplet molden farklı olarak kanser potansiyeli taşımaz Kısmi Molde fetusun da bulunmasından dolayı tanı bazen ilerleyen haftalara kadar gecikebilir
Mol (üzüm) gebeliğinin ne gibi tehlikeleri vardır?
Mol gebeliği geçiren kadınların yaklaşık %10-15inde plasentaya ait hücreler gebeliğin bitmesinden sonra da çoğalmalarını sürdürürler
Bu duruma gestasyonel trofoblastik neoplazi ("gebeliğe bağlı plasental tümör") adı verilir Çoğalan plasenta hücreleri kan yoluyla diğer organlara yayılım yapabilir En sık akciğer ve vajinaya metastaz yapmakla birlikte vücudun tüm organlarına yerleşebilir
Uygun bir şekilde tedavi edilmediğinde yaptığı metastazlarla nadir görülen formlar (invaziv mol ve koryokarsinoma) ölümle sonuçlanabilir Bu yüzden mol gebeliği tahliye edildikten sonra uzun süre (en az bir yıl) takip edilir
Ayrıca mol gebeliğinin vajinal kanamaya yol açması ve bu kanamaların bazı durumlarda ciddi boyutlara ulaşabilmesi mol gebeliğinin diğer bir tehlikesidir
Mol gebeliğinde tedavi nasıl olur ?
Kendi seyrine bırakılan bir mol gebeliğinde hiç beklenmedik bir zamanda ciddi bir kanama meydana gelebilir Bu yüzden tanı konduktan kısa süre sonra gebeliğin beklenmeden sonlandırılması gerekir
Mol tanısı konan gebe hastaneye yatırılır ve genel ve jinekolojik bir muayene yapılır
Tahliye öncesi muhtemel bir metastaz araştırması amacıyla akciğer filmi çekilir ve kan hCG değeri daha sonraki izlemlerde kullanılmak üzere saptanır Genel kan tetkikleri yapılır ve kan grubu belirlenerek, gerekli durumlarda kullanmak üzere en az iki ünite kan temin edilir
Mol gebeliği tahliyesi için genel anestezi tercih edilir
Mol gebeliğin boşaltımı esnasında tercih edilen yöntem vakum ile kürtaj uygulanmasıdır Diğer gebelik boşaltımlarından farklı olarak bu gibi durumlarda kürtaja bağlı istenmeyen durumların meydana gelme olasılığı daha yüksektir
Rahim yaralanması ve delinmesi, enfeksiyon ve kanama başta olmak üzere istenmeyen durumların oluşması gebelik haftalığının büyüklüğüyle direkt ilişkilidir Bu yüzden mol gebeliğinin erken tanısı ve tahliyesi önemlidir
Gebeliğin boşaltılmasıyla elde edilen parçalar da mutlaka patolojik inceleme için uzmana gönderilmelidir
Mol tahliyesinde normal gebelik tahliyesinden farklı olarak müdahale esnasında hücrelerden bir kısmının kan damarlarına geçerek akciğer embolisi (atardamarın kendisinin ya da dallarından birinin dolaşım yoluyla gelen bir madde tarafından tıkanması) riski de olabilir Ayrıca nadiren tahliye sonrası DIC (yaygın damariçi pıhtılaşması) adı verilen tehlikeli durum gelişebilir
Mol gebeliğinde tahliye sonrası takip
Patolojiye gönderilen materyalin incelenmesinde mol gebeliği tanısı kesinleştikten sonra takip süreci başlar
Tahliye sonrası kişi 1 yıllık bir takip sürecine alınır ve Beta hCG (gebelik hormonu) değerleri ile izlenir İlk zamanlarda bu değer 0 olana kadar haftalık izlem yapılır daha sonra takiplerin arası açılabilir 
Mol gebeliğinde tahliye sonrası takibin amacı molar gebelik ürünlerinin vücuttan tam olarak uzaklaştırılıp uzaklaştırılmadığını ve hastalığın GTNye (tehlikeli formlara) dönüşüp dönüşmediğini ve saptamaktır
Gebeliğe bağlı trofoblastik neoplazi (GTN) mol gebeliği geçiren gebelerin yaklaşık %10unda görülür
Mol gebeliği geçiren olan bir kadın eğer ailesini tamamlamış ve 40 yaş üzerinde ise histerektomi (rahimin ameliyatla alınması) uygun bir tedavi şekli sayılır Çünkü bu şekilde yaklaşık % 10 olan mol gebeliğin nüks etme veya başka formlara dönüşme olasılığı % 1e kadar düşürülmüş olacaktır
Ancak unutulmamalıdır ki rahmin alınması mol gebeliği sonrası GTN gelişme riskini belirgin şekilde azaltır ancak tamamen ortadan kaldırmaz Bu yüzden histerektomi yapılsa bile operasyon sonrası takipler ihmal edilmemelidir
Yumurtalıkta gelişen kistler varsa bunlara ayrı bir müdahele gerekmez ve tahliye sonrası birkaç haftada geriler ve aşırı bulantı-kusmalar (hyperemesis) de kısa zamanda ortadan kalkar
Hangi mol gebeliğinin daha sonra nüks edeceği, problem yaratacağı konusu net değildir ve kestirilemez Ancak bilinen bazı şeyler vardır ki; Tahliye öncesi jinekolojik değerlendirmede rahimin gebelik haftasına göre daha büyük olması, komplet mol olması, ilk ölçülen HCG seviyesinin 100 000in çok üzerinde olması, hastanın yaşının 40 ve üstü olması mol gebeliği sonrası GTN gelişme riskini artırır
Mol tahliyesinden sonra yapılan takipte kanda HCG seviyesinin düşmesi gerekir HCG gebeliğin bitmesinden sonra 2-3 günde bir kan miktarı yarıya düşerek azalan bir maddedir Bu düşme haftalık HCG takibiyle izlenir Haftalık takiplerde HCG sıfırlandıktan sonra üç hafta daha haftalık inceleme devam eder Daha sonra 6 ay boyunca aylık, daha sonraki 6 ay da 2 ayda bir olmak üzere bir yıl boyunca HCG ölçümü devam ettirilir
Kan beta HCG seviyesi GTN gelişimini gösteren en önemli bulgu olduğundan anne adayının bir yıl boyunca gebe kalmaması gerekir Çünkü hCG doğal gebelik hormonu olduğundan kişi gebe kalırsa hastalık nüksü ile karışıklıklar gösterir ve takip süreci aksar
Gebeliği önlemek amacıyla genellikle doğum kontrol hapı verilir
Bir yıllık takiplerde kan HCG seviyesinde yükselme olmaması durumunda takip biter ve kişinin gebe kalmasına izin verilir
Kısmi mol tahliyesinden sonra ise önemli hususlardan birisi de çiftte kan uyuşmazlığı (Rh uygunsuzluğu) varsa (anne adayı Rh(-), eşi Rh(+) ise) anti-Rh immunglobulin ("uyuşmazlık iğnesi"-RhoGAM ampul) uygulaması yapılmalıdır
|
|
|