Prof. Dr. Sinsi
|
Nefes /Evrene Bir Köprü-3
3 Teknik
Ne zaman içeri alınan nefes ile dışarı verilen nefes karışsa, o anda enerjisiz, enerji dolu merkeze dokun
Bir merkez ve çeper olarak bölünmüşüz Beden çeperdir; bedeni tanıyoruz, çeperi tanıyoruz Çevreyi tanıyoruz, ama merkezin nerede olduğunu bilmiyoruz Dışarı çıkan nefes içeri giren nefesle karıştığı zaman, bir oldukları zaman, onun dışarı çıkan nefes mi, içeri giren nefes mi olduğunu bilemediğin zaman… Nefesin dışarı mı çıktığını, içeri mi girdiğini ayırt edemediğin, tanımlayamadığın zaman, nefes içeri girmiş ve dışarı çıkmaya başlamışken, bir birleşim anı olur O ne dışarı çıkmakta, ne içeri girmektedir Nefes durağandır Dışarı çıkarken dinamiktir; içeri girerken dinamiktir İkisi de olmadığında, sessizken, kıpırtısızken, merkezin yakınındasındır İçeri giren ve dışarı çıkan nefesin birleşim noktası senin merkezindir
Şu şekilde bak: Nefes içeri girdiğinde nereye gider? Merkezine gider, merkezine dokunur Dışarı çıkarken nereden gider? Merkezinden gider Merkezine dokunulması gerekir İşte bu yüzden taoist gizemcileri ve Zen gizemcileri insanın merkezinin başı değil göbeği olduğunu söylerler Nefes göbeğe gider, sonra dışarı çıkar Merkeze gider
Dediğim gibi, o seninle bedenin arasında bir köprüdür Bedeni tanırsın ama merkezinin nerede olduğunu bilemezsin Nefes daima merkeze gitmekte ve dışarı çıkmaktadır ama yeterince nefes almamaktayızdır Böylece, normalde gerçekte merkeze gitmez… En azından şimdi merkeze gitmemektedir İşte bu yüzden herkes “merkezden uzak” hisseder Çağdaş dünyanın tamamında, düşünmeyi başarabilenler merkezlerini ıskaladıklarını hissederler
Uyuyan bir çocuğa bak, nefesini gözle Nefes içeri girer; karın yükselir, göğüs etkilenmemiş kalır İşte bu yüzden çocukların göğüsleri yoktur,yalnızca karınları vardır… Çok dinamik karınlar Nefes içeri girer ve karın yükselir; nefes dışarı çıkar ve karın alçalır… Karın hareket eder Çocuklar merkezlerinin içindedirler, merkezlerindedirler İşte bu yüzden o kadar mutlu, o kadar sevinç doludurlar, öylesine enerji doludurlar ki, hiç yorulmazlar… Hep taşarlar ve hep geçmişsiz, geleceksiz bir şimdiki zamandadırlar
Bir çocuk öfkelenebilir Öfkelendiği zaman tamamen öfke içindedir; öfke kesilir O zaman öfkesi de güzel bir şeydir Biri tamamen öfkelendiği zaman, öfkenin kendine has bir güzelliği olur, çünkü bütünlüğün hep bir güzelliği vardır
Sen hem öfkeli hem güzel olamazsın, sen çirkinleşirsin, çünkü kısmenlik çirkindir Ve yalnızca öfke konusunda da değil Aşık olduğunda çirkinleşirsin, çünkü yine kısmen, parça parça aşıksındır; bütününle değil Birisine aşık olduğunda, aşk yaparken kendi yüzüne bak Bir aynanın önünde seviş ve yüzüne bak… Çirkin, hayvansı olacaktır Aşkta da yüzün çirkinleşir Neden? Aşk da bir çelişkidir, bir şeyi kendine saklamaktasındır Cimrice vermektesindir Aşkın içinde bile bütün değilsindir; tamamen, bütünüyle vermezsin
Öfkeli, şiddet dolu olsa bile çocuk bütündür Yüzü parlar, güzelleşir; burada ve şu andadır Öfkesi geçmişle ya da gelecekle ilgili bir şey değildir, hesap yapmaz, yalnızca öfkelidir Çocuk, kendi merkezindedir Merkezindeyken, daima bütün olursun Her ne yaparsan, bütün bir eylem olur; iyi ya da kötü, bütün olur Parçalı iken, merkezinden uzaktayken, her eylemin kendinin bir parçası olacaktır Bütünlüğün yanıt vermez, yalnızca bir parçadır ve parça bütüne karşı çıkmaktadır… Bu, çirkinlik yaratır
Hepimiz çocuk olduk Neden büyüdükçe nefesimiz sığlaşır? Asla karna gitmez; asla göbeğe dokunmaz Daha aşağı gidebilse, daha az sığ olacak, ama nefes yalnızca göğse dokunur ve çıkar Asla merkeze gitmez Sen merkezden korkuyorsun, çünkü merkeze gidersen bütün olacaksın Parçalı olmak istiyorsan, parçalı olmanın mekanizması budur
Aşık olursun… Merkezden nefes alıp verirsen, aşk içinde bütün olarak akarsın Sen korkuyorsun Çok incinebilir olmaktan korkuyorsun; birine, herhangi birine karşı çok olmaktan korkuyorsun Ona aşığım diyebilirsin, o sana sevgilim diyebilir ama korkuyorsun Diğeri oradadır
Tamamen incinebilir, açık olursan, neler olacağını bilemezsin O zaman tamamen, başka bir anlamda sen olursun Birine tamamen adanmaktan korkuyorsun Nefes alamıyorsun; derin bir nefes alamıyorsun Nefesini, merkezine gitmesine izin verecek kadar gevşetemiyorsun… Çünkü nefes merkeze gittiği an eylemin eksiksiz olur
Bütün olmaktan korktuğun için sığ nefes alıyorsun Maksimumda değil minimumda nefes alıyorsun İşte bu yüzden yaşam çok cansız Minimumda nefes alıyorsan, yaşam cansız olur; maksimumda değil minimumda yaşıyorsun Maksimumda yaşayabilirsin… O zaman yaşam taşkın olur Ama o zaman güçlük çıkar Yaşam taşkınsa bir eş olamazsın Her şey güçleşir
Yaşam taşkın olduğunda, aşk da taşkın olur O zaman birine bağlı kalamazsın O zaman her yöne taşarsın; tüm boyutlar senin tarafından doldurulur Ve sonra zihin tehlike hisseder, bu yüzden canlı olmamak daha iyidir Ne kadar ölüysen, o kadar güvendesindir Ne kadar ölüysen herşey o kadar kontrol altındadır Kontrol edebilirsin; o zaman sen efendi olarak kalırsın Kontrol edebildiğin için efendi olduğunu hissedersin Öfkeni kontrol edebilirsin, aşkını kontrol edebilirsin, herşey kontrol edebilirsin Ama bu kontrol ancak enerjinin minimum düzeyinde mümkündür
Herkes o ya da bu zamanda, aniden minimum düzeyden maksimum düzeye değiştiği anlar olduğunu hissetmiştir Tepedeki istasyona tırmanırsın Aniden şehirden ve şehrin hapishanesinden çıkarsın Özgür hissedersin Gökyüzü engindir, orman yeşildir ve yükseklik bulutlara dokunur Aniden derin bir nefes alırsın Bunu gözlememiş olabilirsin Artık tepedeki bir istasyona gidersen, gözle Değişimi yapan aslında tepedeki istasyon değildir Nefesindir Derin bir nefes alırsın “Ah! Ah!” dersin Merkeze dokunursun, bir anlığına bütün olursun ve herşey sevinç dolar O sevinç tepedeki istasyondan gelmemektedir, o sevinç merkezinden gelmektedir… Aniden ona dokunmuşsundur
Sen şehirden korkuyordun Her yerde başkaları vardı ve sen kendini kontrol altında tutuyordun Çığlık atamıyordun, kahkaha atamıyordun Ne talihsizlik! Sokakta dans edip şarkı söyleyemiyordun Korkuyordun… Bir köşeden bir polis çıkabilirdi ya da bir rahip, bir yargıç, bir politikacı, bir ahlakçı Civarda birisi olabilirdi, bu yüzden sokakta dans edemiyordun
Bertrand Russell bir yerlerde şöyle demiş: “Medeniyeti çok seviyorum ama medeniyete çok büyük bedellerle ulaştık ” Sokaklarda dans edemezsin ama tepedeki bir istasyona gidersin ve aniden dans edersin Gökyüzü ile yalnızsın ve gökyüzü bir hapishane değil Yalnızca bir açıklık, açılır, açılır… Engindir, sonsuzdur Aniden derin bir nefes alırsın, merkezine ve sevince dokunur Ama uzun sürmez Bir iki saat içinde tepedeki istasyon yok olacaktır Sen orada olacaksın ama tepedeki istasyon yok olacak
Endişelerin geri gelir Şehre bir telefon açmayı, karına bir mektup yazmayı düşünmeye başlarsın ya da üç gün sonra geri döneceğinden, bazı ayarlamalar yapman gerektiğini düşünmeye başlarsın Daha yeni gelmişsindir ve geri dönüş için planlar yapmaya başlarsın Dönmüşsündür
O nefes aslında senden değildi; aniden oldu Durumdaki değişim yüzünden vites değişti Yeni bir durumdaydın, eski şekilde nefes alamıyordun, bu yüzden bir anlığına yeni bir nefes geldi Merkeze dokundu ve sen sevinç hissettin
Şiva der ki, her an merkeze dokunmaktasın ya da eğer dokunmuyorsan,dokunabilirsin Derin, ağır nefesler al Merkeze dokun; göğüsten nefes alma… Bu hiledir Medeniyet, eğitim, ahlak; bunlar sığ nefes almayı yaratmıştır Derine, merkeze gitmek iyidir, çünkü aksi halde derin nefesler alamazsın
İnsanlık cinselliğe karşı baskılayıcı olmadığı sürece insan gerçekten nefes alamaz Nefes karına, derinlere giderse, cinsellik merkezine enerji verir Cinsel merkeze dokunur; cinsel merkeze içerden masaj yapar Cinsel merkez daha aktif, daha canlı olur Medeniyet cinsellikten korkmaktadır Çocukların cinsel merkezlerine, cinsel organlarına dokunmalarına izin vermeyiz “Dur!” deriz “Dokunma!”
Cinsel merkezine ilk kez dokunurken bir çocuğa bak ve sonra, “Dur!” de ve sonra nefesini gözle “Dur! Cinsel merkezine dokunma!” dediğin zaman nefes hemen sığlaşır… Çünkü cinsel merkezine dokunan yalnızca eli değildir, derinliklerinde, nefesi de dokunmaktadır Ve eğer nefes ona dokunmaya devam ederse, eli durdurmak güçtür El durursa, temel olarak nefesin de dokunmaması, derine gitmemesi gereklidir, şarttır Sığ kalmalıdır
Biz cinsellikten korkuyoruz Bedenimizin aşağıdaki kısmı yalnızca fiziksel olarak aşağı değildir, bir değer olarak da aşağılık olmuştur “Aşağılık” olarak kınanır Bu yüzden derine gitme, sığ kal Yalnızca aşağı doğru nefes alabilmemiz talihsizliktir Bazı vaizlere izin verilse, tüm mekanizmayı değiştirirlerdi Sana yalnızca başına doğru nefes alma izni verirlerdi O zaman cinselliği kesinlikle hissetmezdin
Cinsel yönü olmayan bir insanlık yaratacaksak, o zaman nefes sistemini değiştirmemiz gerekir Nefesin başına gitmesi gerekir, sahasrar‘ya… Kafadaki yedinci merkeze ve sonra ağza geri dönmelidir Geçiş bu olmalıdır: Ağızdan sahasrar’ya Aşağıya, derinlere gitmemelidir, çünkü aşağısı tehlikelidir Ne kadar derine gidersen, biyolojinin derin tabakalarına o kadar yaklaşırsın Merkeze uzanırsın ve o merkez, cinsel merkezin yakınındadır… Yalnızca yakınında Öyle olmak zorundadır, çünkü cinsellik yaşamdır
Şu şekilde bak: Nefes yukarıdan aşağıya giden yaşamdır; cinsellik diğer köşedeki yaşamdır… Aşağıdan yukarıya Cinsel enerji akar ve nefes enerjisi akar Nefes geçişi üst bedendedir ve cinsel geçiş alt bedendedir Birleştikleri zaman yaşam yaratırlar; birleştikleri zaman biyoloji, biyoenerji yaratırlar Bu yüzden, cinsellikten korkuyorsan, ikisi arasında bir mesafe yarat, birleşmelerine izin verme Bu yüzden gerçekte, medeni bir adam hadım edilmiş bir adamdır; işte bu yüzden nefes hakkında bilgimiz yok ve bu sutrayı anlamak güç olacaktır
Şiva şöyle der:
Ne zaman içeri alınan nefes ile dışarı verilen nefes karışsa, o anda enerjisiz, enerji dolu merkeze dokun
Birbirine zıt terimler kullanır: “Enerjisiz, enerji dolu ” Enerjisizdir, çünkü bedenlerin, zihinlerin ona enerji veremez Beden enerjin orada değildir, zihin enerjin orada değildir, bu yüzden, kimliğini bildiğin kadarıyla enerjisizdir Ama enerji doludur, çünkü kozmik enerji kaynağına sahiptir, beden enerjin sayesinde değil
Senin beden enerjin yalnızca yakıt enerjisidir Petrolden başka bir şey değildir Bir şey yersin, bir şey içersin… Bunlar enerji yaratır Yalnızca bedene enerji vermektedir Yemeyi, içmeyi bırak, bedenin ölür gider Hemen şimdi değil, en az üç ay alır, çünkü petrol rezervlerin vardır Çok enerji biriktirmişsindir; bir petrol istasyonuna gitmeden en az üç ay dayanır bu Dayanabilir, çünkü bir rezervi vardır Bir acil durum için, herhangi bir acil durum için ona ihtiyacın olabilir
Bu, “yakıt” enerjisidir Merkez yakıt enerjisi almaz İşte bu yüzden Şiva enerjisiz der Senin yiyip içmene bağlı değildir Kozmik kaynak ile bağlantılıdır; o , kozmik enerjidir İşte bu yüzden enerjisiz, enerji dolu merkez, der Nefesin dışarı çıktığı ve içeri girdiği merkezi, nefeslerin karıştığı noktayı, o merkezi hissettiğin an, onu fark edersen aydınlanırsın
OSHO
|