07-22-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İnanç Ve Tanrı Bilincinin İnkarı..
İNKAR:Sadece insan bilincinin değil, herhangi bir bilincin, hayvanların veya -varsayılıyorsa- Tanrı'nın bilincinin inkarıdır
(Kant gibi Tanrının mevcudiyetini varsayan bir insan için bu inkar, Tanrı'nın bilincinin veya mevcudiyetinin (kimliğinin) de, inkarı demektir:
Çünkü: ya, Tanrı, hiçbir araç kullanmaksızın haberdar olmaktadır; ki, bu durumda, hiçbir kimliğe sahip değil demektir; ya da, ancak bazı ilahi araçlar yoluyla haberdar olup, başka hiçbir araç kullanmamaktadır; ki, bu durumda, haberdarlığı, bilinci geçerli değildir ) Nasıl ki, Berkeley, "olmak, algılanmaktır" diyerek mevcudiyeti inkar etmekteyse; benzer şekilde, Kant'da, algılanmanın olmamak anlamına geldiğini ima ederek bilinci inkar etmektedir
En eski türünden, Kant'la erişilen zirvesine kadar her tür mistisizm tarafından, insan bilincine, özellikle bilincin kavramsal yeteneğine yapılan saldırı; bir bilinç işlemi ile elde edilen bilginin, "işlenmiş bilgi" olduğu için, mutlaka sübjektif olacağı, realitenin olgularına tekabül edemeyeceği öncülünün, meydanı boş bulmasıyla başarı kazandı
Objektiflik, şu olguların anlaşılmasıyla başlar: insan (bilinci ve diğer bütün hususiyetleri dahil olmak üzere), spesifik bir varlıktır ve buna göre davranmalıdır; Kimlik Kanunu'ndan, ne alışverişte bulunduğu evren içinde, ne de kendi bilincinin işleyişi içinde kaçmaya imkan yoktur: evren hakkında bilgi elde etmek için, bilinci kullanmanın doğru yöntemlerini keşfetmelidir; başta bilgilenme yönteminin bütün işlemlerinde olmak üzere, insanın hiçbir faaliyetinde, keyfiliğe hiçbir yer yoktur; nasıl ki, fiziki aletlerinin yapımında, objektif kriterlerle yönlendirilmesi gerektiğini öğrenmişse; aynı şekilde, bilgilenmesinin aletleri olan kavramlarının teşkilinde de, objektif kriterlerle yönlendirilmesi gerektiğini öğrenmelidir
"Tabiata kumanda etmek, ancak ona itaat etmekle mümkündür" prensibinin kavranması, insanın fiziki mevcudiyetini nasıl özgürleştirmişse; tabiatı anlamak, ancak ona itaat etmekle mümkündür prensibinin kavranması (bilgilenmenin kanunlarının türetileceği kaynağın, mevcudiyetin tabiatı ile bilgilenme yeteneğinin tabiatından (kimliğinden) başka bir yer olmadığının kavranması), insan bilincini özgürleştirecektir
Aklınız ve varolma aşkınız buna karar versin
|
|
|