Yalnız Mesajı Göster

Heisenberg Belirsizlik İlkesi Ve İlkel Ateist Felsefelerin Sonu

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Heisenberg Belirsizlik İlkesi Ve İlkel Ateist Felsefelerin Sonu



HEİSENBERG BELİRSİZLİK İLKESİ VE İLKEL ATEİST FELSEFELERİN SONU

“Heisenberg belirsizlik ilkesini anlatılırken klasik fizikten yola çıkarak bir örnek sunulur:

Bir mikroskop altında bir elektronu gözlemlediğimizi varsayalım Elektronu gözlemleyebilmek için elektrona ışık düşürmek zorundayızdır Ancak elektrona düşen bu ışık onun hızını değiştirir Böylece bir cismin aynı anda hem konumunu hem de hızını –cismi somut olarak var olduğunu kabul etsek bile- belirleyemeyeceğimiz ortaya çıkar Bu da varlığa dair bilgimizin hep sınırlı kalacağını gösterir” Atom altı parçacıklar yani quarklar enerji oldukları için konumları aslında yoktur Bilimadamları da bu yüzden atom altı parçacıkların yerini tam tespit edememekte sadece tahminlerde bulunabilmektedirler ÖZETLE MADDENİN ALT PARÇACIKLARININ YANİ ATOMU OLUŞTURAN ENERJİ PARÇACIKLARININ YERİ BELLİ DEĞİLSE, BÜTÜNÜN, YANİ ATOMUN DA YERİ BELLİ DEĞİLDİR Atomun yeri belli değilse, atomların oluşturduğu tüm nesnel şeylerin de yerleri, konumları belirsizlik arz eder

Bir dizi felsefe geçtiğimiz 2-3 yüzyılı etkisi altına almış ve derinlemesine düşünemeyen insanların imanını kaybetmesine sebep olmuştu Tamamen boş bazı varsayımlara dayanarak ellerinde hiç bir delil olmadan Allah’ı inkar etmişlerdi Bu felsefeler birbirini besleyip durdular ve hatta bazısı diğerlerine zemin hazırladılar Bunların başlıcaları:
• Maddeyi ilahlaştıran Materyalizm
• Sebepleri ilahlaştıran Nedensellik
• Fiziksel bazı kanunları ilahlaştıran Determinizm ve Mekanik Felsefeleri
• Ve bu felsefeleri dayanak alarak hayata bir bakış tarzı sunan Pozitivizm

Materyalistler algının mükemmel detayında boğulmuş kimselerdir Sadece algıyla muhatap olmalarına rağmen boş bir zanna uymuşlardır Ellerinde hiçbir delil olmamasına rağmen algıların mutlak bir varlığın resmi ya da kendisi olduğunu düşünmüşlerdir Ancak yapılan deneyler neticesinde bilim öyle bir noktaya gelmiştir ki 20 Yüzyılın en meşhur fizikçilerinden biri olan Bohr ister istemez şu ifadeyi kullanmıştır: “Hiçbir şey ölçülene kadar yoktur

Allah bu zamanları çok özel bir şekilde hazırlamıştır Günümüz bilimi yoluyla öyle veriler yaratmıştır ki artık bu felseler iflas etmişlerdir

Heisenberg Belirsizlik İlkesi

Bilimde en önemli hareket noktası gözlemdir Gözlemler neticesinde varlığa dair bilgiler ediniriz Ancak gözlem dediğimiz şey, Allah’ın bize izlettirdiği algıdan ibarettir Allah mutlak varlıktır, algının kendisi ise izafidir, gölge varlıktır

Heisenberg Belirsizlik İlkesine göre varlığa ilişkin ölçümlerimiz hep kusurludur

Mekanik felsefeye bağlı materyalistler, Allah’ın evrendeki her an devam eden azametli yaratışının bir ifadesi olan fizik kanunları hakkındaki batıl zanlarını zamana yayınca determinizm (nedensellik, yanı olayların mutlaka birbirine bağlı olması) adlı batıl bir felsefeye ulaştılar Bununla eğer bütün kanunları ve mevcut herhangi bir andaki gözlem değerlerini bilirlerse, evreni geçmişten geleceğe tamamen davranışını belirleyebileceklerini düşündüler Buna göre ellerinde eksik olan en temel bilgi veri eksikliğidir Bugün bu batıl anlayışın artık doğru olmadığı çeşitli açılardan biliniyor

Fizikçi Alastair I M Rae belirsizlik ilkesini şu şekilde açıklar:

“Kuantumdan önce fizikçiler tarafından klasik olarak, parçacıkların belirli kuvvetlerin etkisi altında hareket ettiği düşünülmüştür…

Kuantum fiziği bu deterministik bakışı yok etmiştir ve indeterminizm ve belirsizlik, kuramın temelinde yapılanmıştırGenelde fiziksel bir sistemin daha sonraki davranışı, şimdiki durumu ne kadar kesin bilinirse bilinsin, önceden kestirilemez” 1

Fizikçilerin MADDENİN YERİNİN, NEVİNİN, DURUMUNUN BELİRSİZLİĞİ HAKKINDAKİ şaşkınlığını Richard P Feynman'ın şöyle ifade eder:

“Elektronların ve ışığın nasıl davrandıklarını artık biliyoruz Nasıl mı davranıyorlar? Parçacık gibi davrandıklarını söylersem yanlış izlenime yol açmış olurum Dalga gibi davranırlar desem, yine aynı şey Onlar kendilerine özgü, benzeri olmayan bir şekilde hareket ederler Teknik olarak buna "kuantum mekaniksel bir davranış biçimi" diyebiliriz Bu, daha önce gördüğünüz hiçbir şeye benzemeyen bir davranış biçimidir Bir atom, bir yayın ucuna asılmış, sallanan bir ağırlık gibi davranmaz Küçücük gezegenlerin yörüngeler üzerinde hareket ettikleri minyatür bir Güneş Sistemi gibi de davranmaz Çekirdeği saran bir bulut veya sis tabakasına da pek benzemez Daha önce gördüğünüz hiçbir şeye benzemeyen bir şekilde davranır En azından bir basitleştirme yapabiliriz: Elektronlar bir anlamda tıpkı fotonlar gibi davranırlar; ikisi de "acayiptir", ama aynı şekilde Nasıl davrandıklarını algılamak bir hayli hayal gücü gerektirir; çünkü açıklayacağımız şey bildiğimiz her şeyden farklıdır” 2

Kaynak:
1 Kuvantum Fiziği Yanılsama mı Gerçek mi?, Alastair I M Rae, Evrim Yayınevi: Sayfa 37, 38, 392

2Richard Feynman, The Character of Physical Law, Türkçe baskı: Fizik Yasaları Üzerine, TÜBİTAK Yayınları, s 149-150

Alıntı Yaparak Cevapla