07-22-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İnsan Ve Deliliği-Erasmus
Delilik insanın özgürlüğünü keşfetmesi,aynı zamanda)
Teşekkürler paylaşımın için Ecrin)
Mutluluk Bilgisizliktedir 
Bir adam vardı Bu adam evlendikten sonra, karısına bir kutu dolusu elmas verdi Elmaslar sahteydi Adam, karısını, verdiği elmasların pek değerli olduğuna inandırmıştı
Kadıncağız çok mutluydu Bu değersiz cam parçalarına bakarken gözleri doluyor, elleri titriyordu
Bilgisizliğin verdiği bu mutluluğu, hangi bilgi verebilir? Ya da bu elmasların sahteliğini bilmeyenin mutluluğuyla, bu elmasların gerçeğini boynuna takanın mutluluğu arasında ne fark vardır?
Ah şu mutlu deliler  Yaptıkları bin bir deliliğe ne de güvenirler
Tanrı katına yüz akıyla çıkmak için nasıl da hazırlanıyorlar, deliliklerini armağanlandırmak için cennet bile az gelecek Tanrının karşısına dizilince kimi balıkla dolmuş karnını gösterecek Kimi günde şu kadar yüz hesabıyla okunmuş bin ölçek duayı ortaya dökecek Bir üçüncüsü, uzun uzun tuttuğu oruçları sayacak ve günde bir kez yediğinden ötürü karnının kaç kez patlamak üzere olduğunu anlatacak Biri, taşımaya yedi geminin yetmeyeceği kadar çok tören, tespih, mırıltı götürecek
Bir başkası altmış yıl eldivensiz parmakla hiçbir paraya dokunmadığını söyleyerek övünecek Öteki, gemicilerin en yoksulunun bile giymekten utanacağı pis cüppesini gösterecek Başka biri de kayaya yapışık sünger gibi elli yıl aynı manastıra bağlı kaldığını haykıracak Kimileri ilahi okumaktan seslerinin kısıldığını ilerisürecektir Kimileri de yalnızlıktan avanaklaştıklarını ya da susmaktan dillerinin uyuştuğunu anlatacaklar Tanrıyı iyice şaşırtacaklar Bütün bunlardan hiçbir şey anlamıyorum, diyecek Tanrı, benden daha mübarek olmak isteyenlere verecek cennetim yok benim, gidin kendinize benimkinden başka bir cennet arayın! Oysa önemi yok bu sonucun Onlar şimdi benim verdiğim umutlarla mutludurlar
Mutluluk bilgisizliktedir
Eğer şu piskopos, giymiş olduğu ak kaftanın kusursuz bir ömür sürmek, başını örten çift boynuzlu ve uçları birbirine tek düğümle bağlı külahın eski kutsal kitapla yeni kutsal kitabı birleştirmek, ellerindeki eldivenin dünyanın kötülüklerini ellerine bulaştırmamak, asasının kendi güdücülüğüne bırakılan sürüyü sürekli olarak gütmek ve dikkatini onların üstünden bir an bile eksik etmemek anlamlarına geldiğini bilseydi, mutlu olabilir miydi?
Böylesine bir sorumluluğun altında yaşayamaz, ezilir giderdi elbet Oysa piskoposlarımız o kadar budala değildirler
Kendileri otlamaya bakar, sürüleri otlatmak işini İsa'ya bırakırlar
*
Orhan Hançerlioğlu-Düşünce Tarihi
|
|
|