07-22-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Giordano Bruno -Evrenin Sonsuzluğu
(1548-1600), Tipik bir rönesans adamıdır

Doğa karşısında duyduğu büyük coşkunluk yüzünden onu ozan-düşünür olarak nitelendirirler
Gençliğinde Dominiken tarikatına girmiş, oysa cüppesiyle birlikte metafizik düşüncelerini de pek çabuk üstünden atmıştır
Hareketli bir yaşamı vardır, her yerde kovuşturmaya uğradığından serbestçe düşünebilmek için ömrü boyunca kentten kente dolaşmıştır Sonunda, yakalanarak, Roma'da Campo di Fiora meydanında yakılmak suretiyle öldürülmüştür
Kendisine bu cezayı tebliğ eden Engizisyon yargıcına, "ölümümü bildirirken siz, benden çok korkuyorsunuz" demiş
Kopernikus sisteminden esinlenerek evrenin sonsuzluğunu kavramış Tanrının da, varsa eğer, ancak böyle bir sistem içinde, sonsuzlukta gerçekleşebileceğini düşünmüş
Aristoteles'in evreni bölümlere ayırmasını açıkça gülünç buluyor Ona göre gök, sonsuz evrendi Akıl için iki sonsuz olamayacağına göre Tanrı ve Evren bir ve aynı şeydiler Tanrı evrenin yaratıcısı değil, kendisidir Yaratılan bir şey yoktur, olmakta olan bir şey vardır Ne yaratan vardır, ne de özgürce bir yaratma işi Bunların yerine doğa'yı ve meydana gelme zorunluğunu koymamız gerekir
Evren-Tanrı, açılarak ve yayılarak, kendisi bireyleşmeden bireyleri meydana getirir Sonsuz büyüklükte nasıl bulunuyorsa bir parçacık otta, bir kum taneciğinde, bir karıncada da öylece, bütünüyle bulunur Sonsuz gerçek olarak onun her yerde bulunması yüzünden doğa'da hiçbir şey yok olmaz
Ölüm, hayatın bir değişmesinden başka bir şey değildir Doğa'da, bizlerin kurup çattığımız anlamda bir ölüm olamaz Sadece her şey sürekli olarak değişir, o kadar
Bu değişme sonsuzdur Tohumlar başka tohumlara yönelirler, değişirler
Örneğin tohum, ot olur, başak olur, ekmek olur, keylus olur, kan olur, insan tohumu olur İnsan tohumu insan olur, ceset olur, toprak olur, bitki tohumu olur Bu değişmeler ve yenileşmeler sonsuza kadar sürüp gidecektir
*
Orhan Hançerlioğlu
|
|
|