Yalnız Mesajı Göster

Kant-Analitik Ve Sentetik Yargıların Ayrımı Üstüne

Eski 07-22-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kant-Analitik Ve Sentetik Yargıların Ayrımı Üstüne



Kesin ve bilimsel bilgi bu önsel bireşimsel yargı'lardadır

Örneğin matematik yargıların tümü bu niteliktedir, "iki kez ikinin dört ettiği" yargısı hiçbir deneyden çıkarılmamıştır Çünkü deney sınırlıdır, bin deney yaparız ama bin birinci deneyde ne elde edeceğimizi bilemeyiz Matematik yargılar, deneyden çıkmamış önsel bireşimsel yargı'lardır ama bir bakıma bu karakterde olan metafizik yargılara benzemezler, çünkü her zaman deneye uzanabilirler İki kez ikinin dört ettiği her zaman denenebilir, Tanrı'nın varlığı hiçbir zaman denenemez (Kant, bu düşüncelerinden ötürü, 1794'te Gillaume II hükümetinden bir ihtar almış ve din konusunda yazı yazması yasaklanmıştır)

Kant, usun önsel kalıplarını, Aristoteles'ten de yararlanarak, yargı biçimlerinden çıkarıyor On iki yargı biçimi vardır, öyleyse bunlardan her birini meydana getiren ?kendisiyle biçimlendiren? on iki kalıp olmalıdır Bir yargı, ya "insanlar ölümlüdür" önermesinde olduğu gibi tümel (Os Külli, Fr Universel), ya "kimi insanlar erdemlidir" önermesinde olduğu gibi tikel (Os Cüz'i, Fr Particulier), ya da "Sokrates düşünürdür" önermesinde olduğu gibi özel (Os Hususi, Fr Singulier) olur

Bunları meydana getiren kalıplar, sırasıyla: Tümellik (Os Külliyet, Al Allheit), çokluk (Os Kesret, Al Vielheit), teklik (Os Vahdet, Al Einheit) kalıplarıdır ki nicelik (Os Kemmiyet, Al quantitaet) ana kalıbında toplanırlar Bir yargı, ya "Herakleitos usludur" önermesinde olduğu gibi olumlu (Os İcâbi, Fr Affirmatif), ya "Diogenes uslu değildir" önermesinde olduğu gibi olumsuz (Os Selbi, Fr Négatif), ya "ruh ölmezdir" önermesinde olduğu gibi sınırlayıcı (Os Tahdidi, Fr Limitatif) olur

Bunları meydana getiren kalıplar, sırasıyla: Varlık (Os Hakikat, Al Realitaet), yokluk (Os Selb, Al Negation), sınırlıtık (Os Mahdudiyet, Al Limitation) kalıplarıdır ki nitelik (Os Keyfiyet, Al qualitaet) ana kalıbında toplanırlar Bir yargı, ya "Tanrı iyilikçidir" önermesinde olduğu gibi kesin (Os Hamli, Fr Catégorique), ya "Tanrı iyilikçiyse kötüleri sevmez" önermesinde olduğu gibi varsayımsal (Os Şartı, Fr Hypothétique), ya "Tanrı ya iyilikçi, ya da kötülükçüdür" önermesinde olduğu gibi ayrık (Os Munfasil, Fr Disionctif) olur

Bunları meydana getiren kalıplar, sırasıyla: Tözlülülük (Os Cevheriyet, Al Substantialitaet), nedensellik (Os İlliyet, Al Causalitaet), karşılıklık (Os Müşâreket, Al Wecheelwirkung) kalıplarıdır ki ilişki (Os İzâfet, Al Relation) ana kalıbında toplanırlar Bir yargı, ya "insanlık belki dik yurümeyle başlamıştır" önermesinde olduğu gibi belkili (Os İhtimâli, Fr Problématic), ya "Tanrının iyilikçi olması gerekir" önermesinde olduğu gibi zorunlu (Os Zaruel, Fr Apodictique), ya "dünya yuvarlaktır" önermesinde olduğu gibi savlı (Os Tahkiki, Fr Assertorique) olur

Bunları meydana getiren kalıplar, sırasıyla: Olanaklılık (Os İmkân, Al Möglichkeit), zorunluk (Os Vücub, Al Nothwendigkeit), gerçeklik (Os Hâriyet, Al Wirklichkeit) kalıplarıdır ki kiplik (Os Darp, Al Modalitaet) ana kalıbında toplanırlar Görüldüğü gibi Kant, deney verilerinin ancak on iki biçimde birbirleriyle bireştirilebileceğini ileri sürmektedir Bu on iki biçimi de dört ana biçimde (nicelik, nitelik, ilişki, kiplik) topluyor

Bunlann içinde en önemli bulduğu ilişki'dir Çünkü her bireşim bir ilişkiyi dilegetirir Bu ilişkilerden de zorunlu olarak nedensellik ve süreklilik yasaları çıkar Bu yasalar da, kendilerinden çıkarıldıkları kalıplar gibi, önseldirler Kant, bu önsel, deneyden alınmamış, usun kendi malı olan kalıpların, ilkelerin ve yasaların uygu alanını sınırlarken sadece metafizik yolunu kapamakla kalmıyor; fizik yolunu da kapayarak bilinemezci üçüncü felsefe'nin kapılarını açıyor

Kant'a göre us, deneyin verileriyle bağını koparıp metafizik yapamayacağı gibi deneyin verilerinin arkasına geçerek fizik de yapamaz Çünkü deney bize sadece görünenler (Al Erscheinung)'i vermektedir Bizse bu görünürlerin ardında bir de kendilik (Al Ding an sich) hayal ediyoruz ve yukarı sınırı aşmaya çalıştığımız gibi bu aşağı sınırı da aşmaya çalışıyoruz Kant, bu her iki aşamayı da aynı aşma (Al Transzendent) saymakta ve usun kalıplarının sadece şeyin görüneni (fenomen)'ne uygulayıp şeyin kendisi (numen)'ne uygulanamayacağını söylemektedir Kant, böylelikle, usun sınırını kesinlikle çizmiş oluyor Bu sınır şeyin kendiliği'dir ve hiçbir zaman aşılmamalıdır, çünkü bilinemez

Kant'ın oluştuğu ortam, bir matematik-fizik-usçuluk ortamıdır Nitekim genç Kant da üniversiteyi fizik doktora teziyle bitirmiştir Matematiğin ve fiziğin ilkeleri usun ürünü sayılmakta, gerçeğe us yoluyla varılabileceğini savunan Antikcağ Elea'lılarının düşüncesi Leibniz-Wolff öğretisinde en yüksek aşamasına ulaşmış bulunmaktadır İngiltere'den gelen yepyeni bir ses, David Hume'un sesi, usun eleştirilmesini ve yetilerinin gereği gibi belirtilmesini öğütlemektedir

*
Alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla