Yalnız Mesajı Göster

Leibniz-Yeter Neden İlkesi

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Leibniz-Yeter Neden İlkesi






(1618-1648)


Varlığı doğru olarak kavramak için görüntülerden çok öze yönelmek gerekecektir Bu yolda yapılacak bir araştırma bize zorunluluklarla olasılıklar arasında bir ayrım yapma gereğini duyuracaktır
Leibniz "çelişki ilkesi"nin ya da "çelişmezlik ilkesi"nin yanına "yeter neden ilkesi"ni koyar Yeter neden ilkesi herhangi bir şeyin nedensiz gerçekleşemeyeceğini gösterir Leibniz koyduğu bu ilkeyi aynı zamanda "belirleyici neden ilkesi" diye adlandırır Leibniz'e göre ruhumuz yalnızca fikirleri değil, ilkeleri de barındırır Bu ilkeler yalnızca özdeşlik ilkesi, çelişmezlik ilkesi, yeter neden ilkesi değildir, daha başka ilkeler de vardır Bunlar anlığın doğruca kendisinden elde ettiği doğrulardır, ölümsüz doğrulardır Bunların karşıtları bizi zorda bırakır, çelişkiye düşürür

Çelişmezlik ilkesine bağlı olan bu doğrular zorunludur yani onların başka türlüsü olası değildir Usun doğruları zorunluyken olgunun doğruları olumsaldır, bunlar başka türlü de olabilirdi diye düşündüğümüz doğrulardır Olgunun doğruları yeter neden ilkesine bağlıdır Bir başka deyişle zorunlu önermeler yalnızca tanrısal usa bağlıdırlar, olumsal önermeler tanrısal isteme bağlıdırlar

Olumsal önermeler Tanrı'nın tüm öbür dünyalar arasından özgürce yaratmayı seçtiği gerçek dünyanın olgularını açıklar Öte yandan, Descartes ve Spinoza gibi doğuştan fikirlerin varlığına inanan Leibniz, deneyi Spinoza gibi tümüyle yararsız görmez, tersine ussal bilgiyle deneysel bilgiyi yan yana koyar ve böylece deneye belli bir ağırlık verirken Descartes'a yaklaşır

Leibniz bize o zamana kadar varlığı gösterilmemiş bir ilkenin varlığını bildirdi Leibniz mantığının önemli bir öğesini oluşturan bu ilke, yeter neden ilkesi, genel olarak mantığın temel ya da ilksel öğesi olarak bilinen özdeşlik ilkesinin eşi gibiydi Yeter neden ilkesi varolan her şeyin bir varoluş nedeni olduğunu gösterir Leibniz şöyle der: "Hiçbir doğru ya da varlık, hiçbir gerçek önerme onun neden böyle olduğunu ve başka türlü olmadığını belirleyen yeterli bir neden olmaksızın varolamaz, bu nedenler genellikle bizce bilinmese de"

Leibniz'e göre ruhumuz yalnızca kavramları ya da fikirleri değil bir takım ilkeleri de içerir Özdeşlik ilkesi bunların başında gelir Bu ilkeler arasında bir de çelişmezlik ilkesi vardır ("Çelişkili iki ilkeden biri doğru öbürü yanlıştır") Leibniz bu tür doğruları, ruhun içermiş olduğu doğruları ölümsüz doğrular olarak belirler Bu doğrular zorunlu olan doğrulardır Ustan gelen bu doğrulardan başka bir de deneyden gelen doğrular vardır Usun doğruları zorunluyken deneyden gelen doğrular ya da olgularla ilgili doğrular olumsaldır Deneyden edindiğimiz doğrular "başka türlü de olabilirlerdi" dediğimiz doğrulardır

Bu doğrular neden böyledirler?

"La Monadologie"de Leibniz şöyle der:

"Doğrular iki çeşittir, usavurmayla ilgili doğrular ve olguyla ilgili doğrular Usavurmayla ilgili doğrular zorunludur ve karşıtları olası değildir, olguyla ilgili doğrular olumsaldır ve karşıtları olasıdır"

Biz zorunlu önermelerin apaçık kavramına ayrıştırma yoluyla ulaşırken olumsal şeylerin apaçık kavramına hiçbir zaman ulaşamayız Olumsal şeylerin kavramına ancak Tanrı ulaşır, çünkü onları o yaratmıştır Bizim için ancak bir yaklaşım sözkonusu olabilir

Öyleyse yeter neden ilkesi tanrısal istemin koşuludur Tanrısal ussallık zorunluluğu belirlerken tanrısal istem olumsallığı belirler

Temelde iki ilke vardır
"Her varlık kendisinden başka bir şey değildir" dediğimde özdeşliği,
"Hiçbir şey yeter neden olmadan varolamaz" dediğimde yeter neden ilkesini belirlemiş olurum
"Olumsalla zorunlu arasındaki ayrım gerçekle olası, varoluşla öz arasındaki ayrımla özdeştir Bu ayrımın kökeni tanrısal iki niteliktedir, özlerle ilgili olan anlıkta ve varoluşlarla ilgili olan istemdedir" (EBréhier)

Böylece usun doğrularıyla olgunun doğruları tanrısal düzeyde de insani düzeyde de birbirlerinden ayrılırlar "Usun özdeşlere indirgenebilen doğrularının karşıtı çelişki içeren doğruların tersine olumsal doğrular ya da olgunun doğrularının karşıtı çelişki içermeyen doğrulardır:

ölümsüz doğruların 'metafizik zorunluluk'una metafizik zorunluluğun yokluğu karşıt olur Ama bu zorunluluğun yokluğu tam bir belirlenmezlik midir? Hayır, böyle bir şey sözkonusu olsaydı yeter neden ilkesine karşı olacaktı Ancak belirlenmiş olmak zorunlu olmak değil midir, yani başka türlü olamamak değil midir? Böyle olsaydı olumsallığın zorunluluktan bir ayrılığı kalmayacaktı

Belirlenme zorunluluğu gerektirir, ancak metafizik ya da mantıksal bir zorunluluğu değil, "ex hypothesi" bir zorunluluğu, sonuçla ilgili ya da koşulsal bir zorunluluğu gerektirir" (Bréhier)


*

Alıntı Yaparak Cevapla