Yalnız Mesajı Göster

Şiddete Karşı Felsefe-Afşar Timuçin

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şiddete Karşı Felsefe-Afşar Timuçin





Tabancalar ve okşayışlar kadar gözyaşları da şiddet aracı olarak kulla-
nılabilir Şiddet her zaman nazi subayı kılığında, sevimsiz bürokrat kılığında,
mahalle bekçisi kılığında dolaşmaz, o çok zaman yakınmalarda, okşayışlarda,
tatlı tatlı gülüşlerde, hüngür hüngür ağlayışlarda, çok iyi düzenlenmiş çekip
gitme provalarında, ilkeli gibi görünen davranışların katılığında kendini belli
eder

Her şiddet köktenci ve bütüncü bir tutum içindedir, her şiddet Machia-
velli'ci bir dizgede açıklığa kavuşur Şiddete yönelen kişi, amacına engel say-
dığı, yoluna çıkmış sinsi bir tuzak gibi gördüğü her şeyi, niteliğine, anlamına,
geçerliliğine, değerine bakmadan gidermeye çalışır
Şiddetin mantığı Machiavelli'ci bir çerçevede bir engeli toptan giderme mantığıdır; bir tartışma mantığı değil, bir ya hep ya hiç mantığıdır Onda insan değerleri ancak amaca gidenyollan açtığı ölçüde önemlidir, onda en yüce değerler bile amaç olmaktan çıkarılıp araç edinilebilir
Her şiddet bir kesin sonuca göre düzenlenmiştir En
kısa yoldan ve her türlü tepkiyi hiçe indirgeyecek biçimde bir sonuca ulaşma
istemidir bu Ancak bu kesin ve kolay sona ulaşmak umudu hiçbir zaman
gerçekleşmeyen bir umuttur
Şiddet ülküsel bir sonu değil, kendi doğasından
bir başka şiddeti yaratarak son bulur Şiddet, şiddeti uygulayanlarca sanıldığı-
nın tersine, paralel aynalarda oluşan yansılar gibi, sonsuza kadar doğurgandır
"Şiddet" kavramını "baskı" kavramından ayırmak gerekir mi?

Baskı denilince şiddeti, şiddet denilince baskıyı düşünürüz: şiddete dayanmayan bas-
kı yoktur, baskı niteliği taşımayan şiddet de yoktur Etkenin niteliği ne olursa
olsun, amaç ruhu kaldıramayacağı bir yükün altına koymaktır Şiddetin be-
dene yönelişi dolaylıdır, amaç ruhu zedelemektir Ruhun etkilenmediği du-
rumda beden sonuna kadar dayanıklıdır
Bîr acı eşiği vardır, beden bu eşiği geçtikten sonra şiddetin nitelik ve nicelik artışını sezemez olur Beden şiddete dayanıklıdır; dayanıklı olamayan, çözülebilen ruhtur Şiddet bedene değil ruha yöneliktir, bu yüzden ruhsal koşullar göz önünde tutularak düzenlenir

Buna göre bir şiddet ruhsallığından ya da şiddet ruhbiliminden sözedebiliriz
Şiddeti şiddet yapan ruhta yaratacağı çözülmedir, bezginliktir, bıkmışlıktır
Bu yüzden bedene yönelik her sert davranış şiddet anlamı taşımaz Ömeğin
cinsel etkinlikte şiddet gibi görünen bir edim gerçekte şiddetle hiçbir ilişkisi
olmayan bir edim olabilir

Hiçbir şiddet eylemi yaşamın akışını değiştiremez, bu akışı durdurur ya
da yavaşlatır gibi göründüğü noktada hızlandırır Bu yüzden Atina'h ünlü
devlet adamı filozof Solon "Şiddetin ürünleri kalıcı değildir" der Tolstoy'un
belirlediği gibi, "Doğru kendini şiddete dayanmadan ortaya koymalıdır"

Şiddetten destek almayan bir doğru kendini daha kolay benimsetecektir Savun-
duğumuz şeyin doğru olması yeterli değildir, doğruyu doğru savunmak önemli-
dir Bunun baş koşulu da şiddetten uzak durmaktır Shakespeare Kral Ri-
chard IF de "Şiddet ateşleri kendi kendilerini yakarlar" der
Geçmişte, ileri bir
dünyanın şiddet yöntemleriyle kurulabileceğini düşünenler olmuştur
Fransız
toplumcu düşünürü Georges Sorel şöyle der: "Sosyalizm modern dünyaya
esenlik getirmesini sağlayan yüksek ahlakî değerleri şiddete borçludur"
İnsan tanıyan, insan yaşamının koşullarını bilen kişi şiddetten yardım
ummayacaktır Her bilinçli birey, şiddetin şiddet yaratmaktan başka bir işe
yaramayacağım bilir

Gerçek anlamda bilinçli birey olmanın baş koşulu iyi
bir felsefe eğitiminden geçmektir
Bunun için felsefeciler için felsefe ilkesini değil herkes için felsefe ilkesini temel almak gerekir
Bilincin ne olduğunu,
sağlıklı bilinçlenmenin hangi koşullarda sağlanabileceğini yalnızca felsefenin
verimli alanında öğrenebiliriz

Felsefenin bilinçlendirdiği insan yüksek düzeyde gelişim fikrine ulaşmış insandır, bu fikri yaşama geçirmede şiddete yer olmadığını ya da gerek olmadığını bilen insandır Gelişim onaylatmalarla ya da benimsetmelerle değil bilinçlendirmelerle sağlanır İnsanlar sindiremedikleri fikirleri iğreti taşırlar, gerektiğinde kötüye kullanırlar ve uygun bir zamanda da kaldırır atarlar Ancak bilincin etkin yapıcı ve yaratıcı gücüne inanan insan gelişimi sağlayabilir, bize yaşamın özünü gösteren, yaşamın ne
olup ne olmadığını bildiren, yaşamın gerçek anlamlarını araştıran ve öğreten
felsefe ilerlemenin baş etkeni olduğu gibi şiddetin baş düşmanıdır

Her türlü şiddete dur diyebilmek için felsefeyi etkin kılabilmek gerekir
Gerçek bilinç
şiddet üretmeyen ve şiddete her durumda sonuna kadar karşı duran bilinçtir
insanın kendi üzerindeki gerçek zaferi kendini iyi tanımasıyla gerçekleşecektir
İnsanoğlu doğanın ya da evrenin gizlerini tam olarak belki uzun
süre çözemeyecek Ama onun kendi bütünsel bilincine daha kısa zamanda va-
racağını söylememiz kehanet olmayacaktır
Doğayı tanımak bizim çabamızla olduğu kadar doğanın gizlerindeki özelliklerle belirgindir İnsanın kendi kendini tanıması kendi üzerindeki yoğun ve dikkatli çabasının bir sonucu olacaktır
Bunun için felsefi düzeyde bütün bir insanlık geçmişinin yoğun bilgisinden başka bir şeye gereksinimimiz yoktur İnsan kendini öğrenmeye yöneldikçe şiddetten uzaklaşacaktır, çünkü şiddetin bugüne kadar kullanılmış yöntemlerin en kötüsü olduğunu görecektir İnsanlığın bugüne kadarki o çok uzun tarihi şiddetin tarihidir
İnsanlığın bugünden sonraki tarihi hep birlikte
tartışarak yaratmanın tarihi olmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla