Prof. Dr. Sinsi
|
Klasik Mantık

‘Mantık’ bilinenler yardımıyla bilinmeyenlere ulaşmanın yollarını gösteren kurallar bütününe verilen addır
Bilinen kavramlardan bilinmeyen kavramlara ‘tanım’larla ulaşılır Bilinen hükümlerden bilinmeyen hükümlere ulaşmak ise ‘akıl yürütmeler’ yaparak gerçekleşir Buna dayanarak mantığın iki bölümden oluştuğu söylenebilir:
1 Kavramları konu edinen tasavvurlar bölümü
2 Tasdikler bölümü
Zihnimizdeki bilgilerin bir kısmı -sıcaklık, soğukluk gibi- ispata gerek duymazken, diğer bir kısmı da ancak ispat yoluyla bilinebilir
Kavram
Kavram varlıkların zihnimizdeki karşılığıdır Zihnimiz kavramdan akıl yürütmeye giderken üç aşamalı bir yol izler:
1 Üzerinde düşünülecek şeye ait kavramla onu niteleyecek şeye ait kavramın birleştirilmesi aşaması
2 Bu iki kavramın birleştirilmesi aşaması
3 Bir arada düşünüldükleri zaman üçüncü bir hükme götürecek iki hükmün birleştirilmesi ve beklenen yeni bilgiyi elde etme aşaması
Mantıkçıların benzetmesine göre; ‘kavram’ binada kullanılan tuğla, ‘hüküm’ duvar, ‘akıl yürütme’ ise binanın tamamıdır
Mantık sözle değil anlamla ilgilenir Anlam varlıkların zihin kutucuğu içerisindeki karşılığıdır Nasıl bir binanın kağıt üzerinde çizilmiş planı o binanın küçültülmüş hali ise varlıkların isimleri de varlıkların küçültülmüş halidir Buna mantık dilinde ‘sözlerin anlamlara delâleti’ denmektedir
Varlıklara ait tasavvurlar, zihin kutucuğuna tek tek değil de ‘grup’ halinde yerleştirilmektedir Bir çok ağaç çeşidi varken zihin bunların yerine tek bir kavram olarak ‘ağaç’ kelimesini kullanır
Mantıkçılar varlıkları gruplandırırken zihnin beş tümel kavramı esas aldığından bahseder: tür, cins, ayrım, hassa ve ilinti Örnek: ‘Bitki’ bir tür, ‘canlı’ bir cins, ‘akıllı olmak’ insan türünün bir ayrımı, ‘gülmek’ insan türünün bir hassası, yürümek ise insan türünün bir ilintisidir
Kavramlar Arası İlişkiler
Kavramlar arasında dört ilişki vardır:
- Eşitlik: Bütün konuşanlar gülendir Bütün gülenler konuşandır
- Tam Girişimlilik: Bütün bitkiler canlıdır Bazı canlılar bitkidir
- Eksik Girişimlilik: Bazı insanlar beyazdır Bazı beyazlar insandır
- Aykırılık: Hiçbir insan taş değildir Hiçbir taş insan değildir
Tanım
Tanımlar ‘beş tümel’ kavramdan yararlanarak yapılmaktadır İslam mantıkçıları tanımı, ‘had’ ve ‘resm’ diye ikiye ayırmışlardır Bunlar da ‘tam’ ve ‘eksik’ olarak ikiye ayrılırlar
Önerme
Önerme için iki terime ihtiyaç vardır İkinci terim birinci hakkında bilgi verecek şekilde birinciye bitişmiş olmalıdır İkinci terim birinciye yüklem olmaya elverişli ise önerme ‘olumlu ve doğru önerme’dir (Örnek: ‘Ali insandır’)
Önerme Türleri
Önermeler ‘yüklemli’ ve ‘şartlı’ olmak üzere ikiye ayrılır
- Yüklemli önermede birinci kısma ‘konu’ ikinci kısma da ‘yüklem’ denir
- Şartlı önermelerin birinci kısmına ‘mukaddem’ ikinci kısmına ise ‘tali’ denir
Şartlı önerme iki önermenin bitişmesinden oluşur
- Birinci tarafın sebep ikinci tarafın sonuç olması şeklinde olursa buna ‘bitişik şartlı önerme’ denir Örnek: Çalışırsan kazanırsın
- Taraflardan biri diğerinin zıddı veya çelişiği olacak şekilde de olabilir, buna da ‘ayrık şartlı önerme’ denir (Örnek: Ya çalışırsın ya da başarısızlığın getirdiği sonuçlara katlanırsın )
Bir yüklemli önermenin konusu tek bir varlığı gösteriyorsa buna ‘şahsi önerme’ denir (Örnek: Ali çalışkandır )
Önermenin konusu birden fazla varlığı gösteriyorsa bu durum ister bazı ister bütün sözüyle ifade edilmiş olsun önerme ‘müsevver’ adını alır
Önerme konusu birden fazla varlığı gösteriyorsa ve bu belirtilmemişse ‘mühmel önerme’ adını alır
Mantıkta daha çok müsevver önermelerden bahsedilir Bunlardan ‘bütün’ sözüyle başlayanlar ‘tümel’, bazı sözüyle başlayan önermeler ise ‘tikel’dir
(Bunların olumlu ve olumsuzları kullanıldığında ortaya dört tane önerme çıkar: tümel olumlu, tümel olumsuz, tikel olumlu, tikel olumsuz Bunlarsırasıyla; A, E, I, O harfleriyle gösterilir )
Önermeler arası ilişki
Çelişki
Bir yüklemin bir konuya aynı anda hem yüklenmesi ve hem de yüklenmemesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur
Örnek; ‘Ali Ahmet’e borçludur’ ile ‘Ali Ahmet’e borçlu değildir’ cümleleri aynı anda doğru olamaz
Başında bütün, bazı, hiçbir gibi ifadeler bulunan önermelerin çelişikliği bu önermelerin hem olumluluk hem olumsuzluk hem de tümellik-tikellik bakımından farklı olmalarıyla gerçekleşir
Örneğin ‘bütün insanlar canlıdır’ önermesinin çelişiği ‘bazı insanlar canlı değildir’ önermesidir
Döndürme
Bir yüklemli önermenin konusunu yüklem, yüklemini konu yapmaktır:
- Önerme döndürülmeden önce olumlu ise döndürülmeden sonra olumlu olarak kalmalıdır
- Döndürülmeden önce doğru olan bir önerme döndürüldükten sonra da doğru olur
Tekabül
Aynı terimle yapılmış biri olumlu diğeri olumsuz iki tümel önermeden biri doğru veya yanlış olursa diğerinin ne durumda olacağını, aynı şekilde iki tikel önermenin birbiri karşısındaki durumunu anlatmak üzere kullanılan bir terimdir:
- Tümel olumlu doğru olursa, tümel olumsuz yanlış
- Tümel olumsuz doğru olursa tümel olumlu yanlış olur
Kıyas
Kavramlar önermeleri, önermeler de akıl yürütmeleri meydana getiririr En çok üzerinde durulan akıl yürütme türü ‘kıyas’tır
Kıyas; dayandığımız iki önermenin doğruluğunun kabul edilmesi herhangi bir ek bilgiye gerek duymaksızın bizi yeni bir bilgiye götürür
Örnek: Âlem değişkendir Her değişken sonradan olmadır O halde alem sonradan olmadır
Örnekteki ilk iki cümle doğrulukları kabul edildiği için bunlara ‘kıyasın öncülleri’ denir Ayrıca bu öncüller birbirini tamamlayan önermeler de olmaları gerekir
Bu örnekte ‘değişken’ terimi ‘orta terim’, ‘sonradan olma’ terimi ‘büyük terim’, ‘alem’ terimi de ‘küçük terim’dir Buna bağlı olarak birinci öncül ‘küçük önerme’, ikinci öncül de ‘büyük önerme’ durumundadır
Kıyasın Şartları
- Orta terim her iki öncülde de tikel olarak alınamaz
- Büyük ve küçük terimler sonuçta öncüllerdekilerden daha kapsamlı olamazlar Yani öncüllerde tikel olup sonuçta tümel olamazlar
- Öncüllerin ikisi birden tikel olamaz
- Sonuç öncüllerin zayıf olanına bağlıdır
- Öncüller olumlu ise sonuç olumsuz olamaz
Kıyas Türleri
Kıyasları, ‘sonucun öncüllerde görülemediği kıyaslar’ ve ‘sonucun öncüllerde görülebildiği kıyaslar’ olarak ikiye ayırmaktayız
Sonucun öncüllerde görülemediği kıyaslar yüklemli önermelerle yapılabildiği gibi şartlı önermelerle de yapılabilmektedir Bu gruba giren kıyaslardan önermelerinin tamamı yüklemli olanlara ‘yüklemli kıyaslar’ denmektedir
Yalnızca bir önermesinin şartlı olması kıyasın şartlılardan sayılmasını gerektirmektedir Sonucu öncüllerde görülebilen kıyasların en az bir öncülünün şartlı bir önerme olması zorunluluğu vardır Dolayısıyla da bu gruba giren kıyasların yüklemlisi olmaz
“Bütün menekşeler bitkidir Bütün bitkiler canlıdır O halde bütün menekşeler canlıdır ” önermesi sonucun öncüllerde açıkça görülemediği kıyaslara örnektir Bu kıyasın bütün önermeleri yüklemlidir Bu yüzden de ‘yüklemli kıyas’ adını alır
“Mıknatıs bu cismi çekerse bu cisim demirdir Mıknatıs bu cismi çekmektedir O halde bu cisim demirdir ” kıyası da ‘sonucu öncüllerde görülebilen kıyas’a örnektir
Kıyası-ı Mukassem, sonucun öcülerde görülmediği kıyaslardan şartlı olanlar içerisinde en çok kullanılan kıyastır
Bu tür kıyaslara Fatih Sultan Mehmed’in babasına söylediği sözü örnek verebiliriz Babası, Fatih’i küçük yaşta tahta oturtmuş, o sıralarda bunu fırsat bilen düşmanlar Osmanlı Devletine saldırı düzenlemeyi planlamışlardı Fatih, babasına, padişah ya sensin ya benim; sen padişahsan ordunun başında olmalısın, ben padişahsam benim emrimle ordunun başında olmalısın, demiş ve bir kıyas-ı mukassemle babasının ordunun başında olmak zorunda olduğunu ortaya koymuştur
Kıyas Dışındaki Akıl Yürütme Yolları
- Tümevarım
Tek bir şeyin incelenmesiyle işe başlanır; tek tek incelenen şeyler bir kanaatin oluşmasını sağladığı zaman bu kanaat genel bir hüküm halinde ifade edilir
Tümevarımı en çok Fizik, Kimya, Biyoloji gibi ‘deneysel bilimler’ kullanır
- Analoji
Birbirine benzeyen iki şeyden biri hakkındaki hükmü diğeri için de geçerli saymaktır Örnek: Şarabın haramlığının ondaki sarhoş edicilik özelliğine dayanmasıdır
Kıyasların İçeriği
Dilbilgisine göre; özne ve yüklemden meydana gelen ifadeye ‘tasdik’ denir Mantığa göre ise; bir konu ve bir yüklemden oluşan ifadeye ‘tasdik’ denir
Biz bir şeye ‘şöyledir’ dediğimiz için o şey öyle olmuyor, o şey öyle olduğu için biz onu tasdik etmiş oluyoruz Zihnimizde varlıklar hakkında bir ‘şema’ olmasaydı onlar hakkında hüküm veremezdik
Bütün insanlarda doğru bilgiye ulaşma yolu üçtür:
1- Akıl: Bazı bilgileri hiçbir vasıtaya başvurmaksızın zihnimizde hazır bulmamız demektir
2- Beş duyu
3- Haber-i sadık (doğru haber yolları)
Tasdik Türleri
Yakinen bilinen bir şeye ait tasdikin özellikleri:
- Söylenen sözün vakıaya uygun olması
- Sözü söyleyenin hiçbir şüphe taşımaması
- Sözü söyleyenin böyle bir tasdike tamamen kendi imkanlarıyla ulaşmış olması
Söylenilen söz bir başkasından alınmışsa buna ‘taklid’ denir
Söylenen söz vakıaya uygun değilse ‘cehl-i mürekkeb’ denir
Söylenilen sözün doğruluğuna emin olmama durumuna ‘zan’ denir
Beş Sanat
Kullanılan önermelerin sağlamlığına göre kıyaslar burhan, cedel, hitabet, safsata ve şiir adını alırlar
- Tasdiklerimiz yakınen bildiğimiz şeylerin ifadesiyse yaptığımız kıyasa ‘burhan’ denir
Mantıkçılar yakınen bildiğimiz şeylere ait tasdiklerimize ‘yakıniyyat’ adını vermişler ve 6 grupta toplamışlardır: Evveliyat, Fıtriyyat, Müşahedat, Hadsiyat, Mücerrebat, Mütevatirat
- Yakiniyat için konan kıstaslara sahip olmayan ama yine de insanların kabulü göz önünde tutularak yapılan kıyaslara ‘cedel’ denmektedir
Cedelde kullanılan önermeler başlıca iki grupta toplanır:
1 Meşhurat: Yaygın kanaatlere verilen addır
2 Müsellemat: Karşı tarafın kabul edip etmemesine göre söylenen sözlerdir
- Kesinliğinden emin olamadığımız, buna rağmen kullandığımız bilgilerle yapılan kıyaslar ‘hitabet’ adını almaktadır İkiye ayrılır: ‘Makbulat’ ve ‘Zanniyat’
- Yanlış oldukları halde bir takım şartlandırmalardan ötürü doğru sandığımız veya yanlış olduğunu bildiğimiz halde işimize öyle geldiği için kullandığımız sözler de vardır Bunlarla yapılan kıyaslara ‘safsata’ denir Bu kıyaslar adını, ilk çağlarda bir takım laf oyunlarıyla halkı istedikleri gibi yönlendiren ‘sofist’lerden almıştır
- Hayal mahsulü tasdiklerden oluşan önermelere de ‘şiir’ denir
Aristoteles’e ait ‘Organon’ adlı eserin İkinci Analitikler kitabı, İbni Sina’nın ‘Şifa’ adlı eserinin Burhan adını alan kitabı, Gazali’nin, ‘Miyaru’l-İlm’ adlı eserinin ilgili bölümleri ve Mantık’a dair daha birçok eser, en sağlam kıyasların hangileri olduğu hakkında bilgi vermektedir
*
Prof Dr Tahir YAREN / Ankara Üniversitesi
|